Bu Blogda Ara

19 Haz 2010

BABALAR VE ÇOCUKLAR...

   Küçükken hep sorarlardı: "Anneni mi, babanı mı daha çok seviyorsun? " O yaşta bile nasıl da yadırgardım; neden birini daha çok seveyim, neden seçmek zorundayım, ikisini de sevmek mümkün değil midir... Çok ısrarlı davrandıklarında uzaklaşırdım. Bilirsiniz; çocuklar, anlamsız sorulara kolay kolay cevap vermezler. Susarlar, duymazdan gelirler, ya da uzaklaşırlar, belki öfkelenip bağırabilirler de. Ama o zamanlarda da kolay kolay kızıp öfkelenmeyen ben, küser veya kırılırdım en çok...

   Dilimizde "baba" ile bütünleştirdiğimiz, anlam yüklediğimiz o kadar çok sözcük var ki; baba gibi, baba evi, babacan, babayani, babalanmak... 
Acaba neden, baba'ya güç, kudret yöneltirken, ana'ya hep sevgi yüklemişiz, daha duygusal düşünmüşüz. Örneğin; baba ocağı- ana yüreği, baba dayağı- ana kucağı, babayiğit- ana kuzusu, babalanmak- anaç olmak...

   Çocuklar konuşmaya başlarken, daha kolay olduğu için mi önce "baba" derler, önemli sayılan şeyler de neden hep "ana" ile başlamıştır; anadil, anayasa, anaokulu... Çocuklar canı yanınca neden baba değil de, anne diye ağlar, ama öte yandan insanımız baba'ya güvenip, koruyucu, kollayıcı diye- ya da öyle olması gerekir diye- "devlet baba" da demiş.

   Babalar da ne kadar farklıdır: Çocuklarının eğitiminde güçlü, daha güçlü olmaktır kiminindüşüncesi; birey değil, tutsak yetiştirir, öfkelidir herkese,   silahı korkudur,amacı  sindirmek, pes ettirmektir.  O çocuklar, kendisine uzatılan eli bile dayak atacak diye düşünebilir. Oysa kimi insan, "baba" değildir ama, baba sayılır, sevgi, saygıyla anılır, aranır...

   Düşündüm de; zaman nasıl geçmiş, babamı kaybedeli 28 yıl olmuş. Can Yücel'in o güzelim şiirinde dile getirdiği gibi:"Hayatta ben en çok babamı sevdim" diyemem belki ama- anneme haksızlık etmek istemem-gerçekten babamı çok severdim. O'na bir şey olacak diye nasıl da kaygılanırdım...

   O gelip de kapıdan girince-belki de evin kapısı doğuya baktığı içindir- evin içine güneş dolardı adeta, o yüzden aydınlık, güneşli günleri de ne çok severim. Bize sevgi sunumunda hiç haksızlık yapmadığını çok net hatırlıyorum; ancak küçük kız kardeşime sanki biraz daha farklı davranırdı, belki de O, sevilmek ve omuza alınmak için büyük çaba harcadığındandır.

   Biz o yıllarda, "sevgimizi göstermek için" büyük hediyeler düşünmezdik; düşünemezdik belki de, ama sevgiyi kanıtlamanın bedelsiz, zahmetsiz yolları vardı. Çocuk saflığı ve doğallığıyla yazılmış bir küçücük not ya da şiir, bir çiçek -demet bile değil- ve bir öpücük, taa yürekten olunca değeri sınırsız...

   Çocukluk güzeldi ama, gençlik çağımızda O'nun acılarına tanık olmak zordu: Çok şiddetli ağrılarla süren yüz sinirlerinin felci kötü anlar yaşattı. O'nu görerek, acı çekenlerle empati kurmayı, acılara dayanıklı olmayı öğrendik belki. Acılar; direncinizi artırıyor, bakış açınızı genişleterek küçük şeylerle mutlu olmanızı sağlıyor, böylece hayata bir başka pencereden bakıyorsunuz...

   Zamanında yazılmış, atmaya kıyılamamış küçük notlar, kurumuş çiçekler, insanı zaman tünelinde uzun bir yolculuğa çıkarıyor, düşündürüyor;
Belki baba olmayabilirsiniz, henüz baba olmaya hazır da olmayabilirsiniz, hatta babalığa aday bile değilsinizdir. 

   Ancak inanıyorum ki; İnsan olarak uzak-yakın çevrenizdeki tüm çocuklara katıksız insan sevgisiyle yaklaşabiliyorsanız, kendi çocukluğunuzu hiç unutmadan, onları incitmeden, zarar vermeden bakabiliyorsanız; Baba olmasanız bile, gerçek anlamda "BABA"olmayı bilenlerdensiniz.

   BABA GİBİ İNSANLAR'A SAYGILAR...

2 yorum:

  1. Babalık zor iş! Babalık zor mesler! Babalık, kendinden sonra; muhtemelen bizden sonra yaşayacak harika canlının sağlıklı veya sağlıksız olmasında çok önemli bir rol oynar. Baba, ya harika bir şefkatin onurunu taşır ve paylaşır. Ya da nefretin ayak seslerini küçük beyinlere kazır.

    Baba! Babacağım... diyebilme ihtimalleri bile ne güzel, ne hoş...Ve ben babamı babam olduğundan öte sevdim. Diğer insanları bizden daha çok düşündüğü için sevdim o adamı ben; diye bilmek ne güzel.

    Çalışman bedenimi düğüm düğüm yaptı ve ben o düğümlerin arasından seslendim babam ile bana bakan diğer baba olmuşluğu hak edenlere...

    YanıtlaSil
  2. Her yorum; insana güç katıyor, kendini değerlendirmesini sağlıyor, eksiklerini düşündürüp,yeniden yazmaya yönlendiriyor.
    Teşekkürler değerli dostlara...

    YanıtlaSil