Bu Blogda Ara

3 Ağu 2010

HAYVANLAR ALEMİNDE DÜŞÜNMEK...

 Her canlının kendine özgü bir dünyası, onu diğerlerinden ayıran özellikleri, başkalıkları var. Hayvanların da insanlar gibi hayatını sürdürme çabası, beslenme, çoğalma, türünü devam ettirme isteği, tehlikelere karşı savunma kaygıları var.

 Zaman zaman hayvanlar dünyasıyla ilgili bir düşünce yolculuğuna çıkmak, onları daha iyi tanımaya, korumaya yardımcı olur mu acaba ? Belki bu yolla "insan" olarak da kendimizi daha iyi tanır, bizi diğer canlılardan ayıran özelliklerimizin bilincinde olarak, çevremizdekilere daha "insancıl" davranabiliriz... 

 Duygulanmak yalnızca insana özgü müdür? Neden bazı hayvanlar bile  duygularını-sevgi, öfke, ya da kızgınlıklarını- gösterebilirken, bazı insanlar duygularını uygun yollarla dile getirmeksizin acımasızca saldırıya geçebiliyorlar. 

  Doğayı, hayvanları, bitkileri sevmeyende "insan sevgisi" olabilir mi?
  Çocuklar, sözsüz iletişimi daha iyi bildikleri için mi hayvanlarla daha kolay anlaşabiliyorlar?

  Bazı hayvanları "saldırgan ve tehlikeli" sayarız, oysa hangi canlı insandan daha güzel, daha iyi, daha yararlı ya da tam tersi, daha korkunç, daha daha kötü, daha zararlı işlere önderlik edebilir?

  Özgürlük ve bağımsızlık tutkusu mudur kuşları gökyüzüne salan?
 Muhabbet kuşlarında erkek kuş eğitilirse pek çok sözcüğü söylerken, neden dişi kuş hiç konuşmayıp, yalnızca ötmekle yetinir?

  Keçiler, koyunlar, inekler otlarken; zararlı, zehirli bitkileri ayırdedip yemiyorlar da insanlar nasıl kötülerden, kötülüklerden korunamıyorlar?
Kötü amaçlı insanlara "yılan gibi" derken, kaç yılana "haksızlık" yapılır acaba?
  
   Bazı insanların kurnazlığına, kötü niyetine tilkiler bile şaşırıp pes edebilirdi.
Yaptıklarından utanç duymayan, yüzü kızarmayan bazı insanlar neden boğa gibi saldırgandırlar, ama arenalara çıkmaya hiç cesaretleri yoktur?

   Kedi ile köpek bile geçinebilirken, bazı insanlar neyin kavgasını sürdürürler? Kedi hep dendiği gibi "nankör" olsaydı, kilometrelerce uzaktan evini bulma çabasına girer miydi?

   Horoz erken uyandığı için mi öter, tavuklara kendini kanıtlamak için mi?
Çekirge çok ses çıkardığı için mi çabuk yorulur, yorulduğu için mi çok ses çıkarır?

   Göçebeler gibi sırtında evi, özgür, rahat, yavaş hareket ettiği için mi kaplumbağalar çok uzun yaşar? Bıkmadan usanmadan daldan dala konup, her çiçekten bal aldığı için mi kelebek çabuk yorulur, ömrü bir günlüktür?

   Balıklar insanoğlunun denizleri bu kadar kirleteceğini bilselerdi, gene de denizde yaşamak isterler miydi? Derin denizlerdeki balıkların eti kolay ulaşılamadığı için mi daha temiz ve sağlıklıdır?

   Dünya ve doğa hızla kirletilip, pek çok değer tüketilirken, bazı insanlar bu durumdan hiç de rahatsız olmazken, bazı hayvanlar nasıl oluyor da hep "temiz çevre" arıyorlar? Caretta carettalar soylarını sürdürmek amacıyla yumurtalarını bırakabilmek için en temiz sahilleri seçiyorlar...

   Arıların bir yandan çok yararlı bir besin olan balı üretmeleri, tehlike anında ise sokup zehir salmaları ilginç değil midir?
Canlıların kendi türleri arasındaki dayanışmasını tam olarak bilip kavrayabilseydi insanoğlu, gene de o korkunç savaşları sürdürür müydü acaba?

   Hayvanat bahçesine tutsak edildiklerinde vahşi hayvanların, evsiz-dostsuz kaldıklarında evcil hayvanların nasıl acı çektiklerini kim bilebilir?
Orman yangınlarında kuşların, küresel ısınmada penguenlerin, kutup ayılarının, deniz kirlenmesinde balıkların, otlaklar kuruduğunda ot yiyen hayvanların sıkıntısını kim anlar, kimler paylaşabilir...?

   İnsan olarak dünyaya geldiğimiz için belki şanslıyız, ancak "İNSAN" olabilmek için ne kadar çaba harcıyoruz?
Önce insana ve sonra doğadaki diğer canlılara ne kadar duyarlıyız; olumsuzluklarda, kötü koşullarda, yardım beklediklerinde, onları ne kadar koruyor, kolluyor, ya da acılarına ortak olabiliyoruz...?

  

  

6 yorum:

  1. Kocaman bir iç çektim,içimin derinlerine indim ve bir arpa boyu yol aldım.İnsanlık,bizim insanlığımız ne kadar sığ...

    YanıtlaSil
  2. İstemeden de olsa güzel,duygusal, bir o kadar da düşündürücü yazılarınızdan epeyce uzak kalmışım. Yüreğinize sağlık.. Sizin yazdıklarınız, benim düşündüklerimle o kadar örtüşüyor ki.
    İkisi şiir olmak üzere, son 6 yazınızı defalarca okudum, her seferinde bir başka yere götürdü yüreğimi..
    İnsan olmak!! İnsan olmaya çaba göstermek; bence varoluşumuzun en kutsal uğraşı ve bu uğraşın sonu yok. Ne mutlu bu sıfatı sizin gibi, fazlasıyla hakedip, etrafına ışık saçanlara.. Selam olsun..Sonsuz sevgi ve saygıyla..

    YanıtlaSil
  3. Duyguda, düşüncede, paylaşımda, insanın "yalnız" olmadığını bilmesi,değerli dostlarca desteklenmesi öylesine güzel ki...
    Sonsuz teşekkürler iki değerli dosta.

    YanıtlaSil
  4. Dualite, yani herşeyin zıtlığıyla var olması, dünyadaki yaşamı düzenleyen yasalardan biridir. Bunca zulme rağmen, hala ayakta kalabiliyorsa bu dünya,kötülüğün karşısında duran iyiliktendir. Yani ne kadar kötü yürekli varsa, bir o kadar da iyi yürekli insan var bu dünyada.Ne zaman ki iyilik ağır basacak, işte o zaman cenneti yaşayabileceğiz burada.Çünkü yüksek pozitif değer her zaman negatif değeri yener.

    Kısaca şunu demek istiyorum. Siz ve sizin gibi yüce gönüllü insanlar olduktan sonra ve her türlü platformda bu güzel enerjiyi yaydıktan sonra, bana bu dünyada korku yok :)

    YanıtlaSil
  5. Dünyanın karmaşasında; onca savaş, kavga, koşturmaca içinde, henüz her şeyin tükenmediğini, ayakta kalmak, çabalamak gerektiğini düşününce "yola devam" diyor insanoğlu. Hele sizler gibi "yol arkadaşları" olunca enerji giderek artıyor... Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Yorumlar öyle güzel geldi ki,korkarım yakında,yazını değil yorumları okumaya öncelik vereceğim.
    Yüreğine iyi bak,e mi?

    YanıtlaSil