Bu Blogda Ara

16 Şub 2013

KÖKSÜZ SEVGİLER

Bazen çevrenizde sizin de dikkatinizi çeker mi? El ele, omuz omuza, aksak adımlarla yürüyen yaşlı çiftler vardır. Güçsüz vücutları, çökük omuzları, yavaşlatılmış adımlarıyla adeta ağır çekimde önünüzden kayıp giderler. Belki de farkına bile varmazsınız. Ama onlar birbirlerinin farkındadırlar. Mutlu, huzurlu yüzleriyle adeta hayatın içinden birer yıldız gibi kayıp giderler. Elleri sımsıkı birbirine kenetlenmiştir, birbirlerini kaybetmekten korkarlar. Öyle bir dayanışma sergilerler ki gözlerinizi alamazsınız. Ne öyküler yazılır kafanızda, bir süre hayal dünyasında dalar gidersiniz...

Gençken aşık olmak kolaydır. Önemli olan, yaşlılık yıllarında sevgiyi, dostluğu, arkadaşlığı sürdürmek değil midir? Birlikte düşünmek, karar almak, iyi-kötü günde yanında olmak, gerektiğinde başını omuzuna dayayıp huzur bulmaktır. Yıllara kök salmış sağlam sevgiler kolay kolay tükenmezler. Saçlar ağarıp yüzler buruşsa da,
sağlam temelleri sarsılmaz.

Aşkı, tutkuyu, sevdayı anlatan çeşitli oyunlar, filmler, öyküler, romanlar var. Bu yılın ödül alan filmlerinden biri 'aşk-amour" filmiydi. Ünlü yönetmen Michael Haneke'nin filmi,bildiğimiz aşk filmlerinden çok farklıydı: Çok uyumlu bir yaşam içinde, emekli müzik öğretmeni bir çift. Eşlerden biri-kadın- bir beyin sarsıntısı sonucu felç geçirir. Böylece çiftin düzenli, mutlu yaşamları altüst olur.Uzun bir süre erkek eşine bir bebek gibi bakar, her ihtiyacını karşılar, ev temizliğinden bulaşıkları yıkamaya kadar her işi üstlenir.

Bazen doğal olarak pes ettiği zamanlar da oluyor. İnsan olarak insani duygular yaşıyor; öfkeleniyor, sinirleniyor, ağlıyor, çaresizlik içinde isyan ediyor. Ve bir gün... artık sevdiğinin acı çekmesini istemiyor...Film şaşırtıcı, çarpıcı bir finalle bitiyor. Büyük aşk bir başka biçimde son buluyor.

Aşkın, sevdanın anlatımı yüzyıllardır kişiye, kişiliklere göre değişiyor tabii ama, geçmişte her şey daha farklıydı.Bazen bir bakış, bazen bir duruş, ya da ses tonu çok şey anlatabilirdi. Beden dilinin o yıllarda çok daha etkili olduğunu görüyoruz.

Geçmişte uzun yıllar önce izlediğim bir Atıf Yılmaz filmi geliyor aklıma: "Selvi boylum al yazmalım" Türkan Şoray, Kadir İnanır ve Ahmet Mekin rollerinde ne kadar inandırıcıydılar.İnsanın yüreğine dokunan, düşündüren bir aşk öyküsü... Filmin sonunda tutkulu aşk değil, sabırla emek harcanan sevgi galip geliyordu. Film yıllar sonra da izlense insana aynı duyguları yaşatıyor; Köklü sevgiler zamanla gelişiyor, sabır ve emek istiyor, ilmik ilmik dokunup sağlam bağlarla örülüyor.

Oysa günümüzde bazı aşklar ya da aşk sanılan duygular, köksüz ağaçlar gibi nasıl da kısa zamanda çatırdar, tükenir ve çöker... Haberlerde her gün onlarca aşk ve namus cinayeti izliyoruz. Sevdiğini, nişanlısını, eşini, çocuklarının annesini acımasızca yaralayan, öldüren, doğru yaptığını düşünen insanlarımız...

Elimizdekini, yanımızdakini kaybedince değerini anlıyoruz çoğu kez: çevreyi mahvedip "çevre koruma günü" düzenliyoruz. Çocuklara oyuncak tabancalar hediye edip öte yandan "Barış Günü" kutluyoruz. Sevdiklerimizi incitip kırdığımızda "Sevgililer Günü" imdada yetişiyor. Oysa en pahalı hediye bile kırılan insan kalbini onarabilir mi?

Çabuk tüketilen, uzun sürmeyen, farklı sevgiler; içinde dostluk, arkadaşlık barındırmayan günlük ilişkiler. Tıpkı dalsız, budaksız, cansız, köksüz ağaçlar gibi... Köksüz sevgiler...




6 yorum:

  1. Veee iki yıl aradan sonra hayatımın ilk ve en etkili yazarı aramıza döner... En ihtiyaç duyulan zamanlarda hem de!

    Duyguları ajitasyona, manipulasyona düşmeden canlandıran, zihnimizi gıdıklayan Makbule Abalı'ya yürekten teşekkürler...Sezgi Attal

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllar nasıl da çabuk geçiyor değil mi sevgili Sezgi? Eminim gün gelecek her şey sizlerle daha anlam kazanacak, daha güzel olacak. O güzel özelliklerinizi yitirmeyin. Teşekkürler.

      Sil
  2. Hoşgeldiniz ,uzun bir aradan sonra ne güzel geldiniz.Umutla baktım blogunuza belki gelmiştir diye ...Bu sabah gördüm buradasınız ne güzel ,sevindim.Selam ve sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böylesine sımsıcak sözcüklerle karşılanmak ne güzel. Çeşitli nedenlerle uzun zamandır yazamadım.Yazarken, okurken, düşünürken ne kadar mutlu olduğumu bir kez daha fark ettim. Oksijen depolamak gibi adeta... Teşekkürler.

      Sil
  3. Merhaba,
    Yeniden yazmaya başlamanıza memnun oldum.
    Önemli bir konuyu güzel bir benzetmeyle anlatmanız başarılı oldu. İnanıyorum ki yararlı da oldu.
    Hayırlı günler dileğiyle.

    YanıtlaSil