Bu Blogda Ara

3 Ara 2013

ENGELLİ HAYATLAR


Kapkaranlık bir dünyada bir an gözünüz görmüyor, kulağınız duymuyorsa, konuşamıyor ya da yürüyemiyor olsanız kendinizi nasıl hissedersiniz? Engeller ne denli etkilidir yaşantınızda? Engeller sizi ne kadar, nereye kadar etkiler? Doğuştan ya da sonradan engelli olmak... kendini aşabilmek... gücüne güç katmak, engelli yönünü tamamlayabilmek... Yarımken bir olabilmek, kendine yeni güçler yaratmak... Eksik yanını daha güçlü şekilde, bir başka biçimde tamamlamak...

Engellilerle ilgili kafamda öyle çok öykü var ki: Gençlik yıllarımda okuduğum Helen Keller'in mücadelesini anlatan "Karanlığın İçinden" kitabını nasıl unuturum. Hayranlıkla, saygıyla adı belleğime kazınmış. 
Ankara'da Görme Engelliler Okulunda, yıllar önce içine zil konmuş bir topla oynanan futbol maçı, oynayanlar ve izleyenler için gerçek maçtan hiç de farklı değildi. Topun içindeki zil sesi oyuncular için de, kaleci için de bir uyarı oluyordu. 

Bir fizik tedavi merkezinde yürüme engelli 8-10 yaşlarındaki çocuğun iki bastonla büyük çaba harcayarak  yaptığı yeniden yürüme mücadelesini, hepimiz nefeslerimizi tutarak hayranlıkla izlemiştik. 
Kazada kollarını kaybettiğinde, alıştırmalarla ayak parmaklarına güç kazandırarak tablolar yapan, daha sonra sergi açan bir genç kız. Zoru başarmak herkesin harcı değildir. 

Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde emekle, umutla yürütülen konuşma terapileri. Sonuç, harcanan emeğe değerse yaşanan bayram sevinci... 
Bir trafik kazası sonucu bacakları kesilen eski bir bale sanatçısının televizyon ekranında izlediğimiz görsel bir şölen gibi gösterisi. Takdir etmemek mümkün mü. 
Görme engellilerin birçoğunun hayranlık uyandıran güzellikteki sesleri, bir müzik aleti çalmadaki ustalıkları.İnce, titiz bir çalışma gerektiren saat tamirindeki ustalıkları. 

Her dalda engelliler yarışmalarında sergilenen inanılmaz performanslar; Bir Engelliler Olimpiyadında yıllar önce gerçekleşen, unutulmayan, dilden dile dolaşan bir öykü. Bitiş çizgisine çok az bir zaman kala engellilerden biri düşer, ağlamaya başlar. Koşmakta olanlar durur, arkalarına bakarlar. Geriye dönerek düşen çocuğun yanına gelirler, el ele tutuşurlar, hep birlikte bitiş çizgisine varırlar. Yarışın ne kazananı, ne de kaybedeni vardır. Kazanan dostluktur, dayanışmadır, ortak duygulardır. Stadyumdaki seyirciler bu tabloyu ayakta alkışlamaktadır.

Son yıllarda işaret dilini öğrenme çabasına giren insanlarımız artıyor. Reklamlarda(bir telefon reklamında), filmlerde(Başka dilde aşk, Benim Dünyam) engellilerin güçlükler içindeki yaşamı ustaca işleniyor. Şafak Pavey gibi kişiliğiyle,vakur duruşuyla, eğitimiyle engelleri aşarak çevresine örnek olan güzel insanlar da var.
Yılda bir kez Engelliler Gününü anmak elbette yeterli değil; ancak insanlarımızı düşündürmek, toplum olarak engellilere karşı daha duyarlı, daha anlayışlı olmak adına yararlı oluyor. Keşke yıllar içinde, engellilere daha uygun bir hayat için "yaşanabilir bir fizik çevre" oluşturabilsek, onları anlayabilme çabasına girsek...
3 Aralık Dünya Engelliler Gününde tüm engellilerin hayatlarındaki engelleri kolayca aşabilmeleri dileğiyle...
Ve her şeye rağmen"imkansız" demeyip, zoru başarabilen iradesi güçlü insanlarımızı yürekten kutlayarak...




2 yorum:

  1. Teşekkürler bu güzel yazıya, yine zihnimizi bambaşka noktalara sürüklediniz....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman çok yönlü düşünenlerden olduğunuzu biliyorum. Ortak paydalarda buluşabilmek ne güzel. O zaman insan, gelecekte daha güzel şeyler gerçekleşecektir inancına ulaşıyor. Teşekkürler.

      Sil