Bu Blogda Ara

17 Nis 2015

BİR ZAMANLAR KÖY ENSTİTÜLERİ...



Köy Enstitüleri 20. yüzyılın gerçek bir eğitim öyküsü. Bu yıl 75. kuruluş yıl dönümü. Biz sürdürememişiz, vazgeçmişiz  ama dış ülkelerde hala inceleyen üniversite bölümleri, uygulamaya çalışan eğitim birimleri var. Yoksulluk yıllarında, zor günlerde çok büyük işler başarılmış. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda okuma yazma oranı %5 bile değilken  21 tane Köy Enstitüsü öğrencilerle birlikte inşa edilmiş. Modern ve ilmi tarım teknikleri uygulanmış. Kendisi üreten, kendisi tüketen, tasarrufa önem veren bir kuşak yetiştirilmiş. O yılların Milli Eğitim Bakanı, adı hala unutulmayan Hasan Ali Yücel. Bir efsane gibi sevilip sayılırmış...
1940-46 yılları arasında Köy Enstitülerinde  750.000 fidan dikilmiş. 

Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsü mezunu bir emekli öğretmeni ziyaret ettim birkaç gün önce. Konuşurken saygı ve hayranlık karışımı bir duygu duyuyorsunuz. "Keşke hep konuşsa, hep anlatsa" diyorsunuz. "Ah Köy Enstitüleri neden kapatılmış" diye hayıflanıyorsunuz. Zamanı geriye almak, yapılan güzellikleri herkese göstermek arzusunu duyuyorsunuz. 
Nezihe Öğretmen'in , bir Çalıkuşunun gerçek öyküsünü o yüzden anlatmak istedim. Bu idealist öğretmenlerimizin sayısını çoğaltabilseydik şu anda ülkemizin eğitim-öğretim tablosu daha farklı olmaz mıydı diye düşündüm. İçim cız etti...


O'nu birkaç yıl önce tanıdım. O zamandan beri çekiminden kurtulamadım. Üstünde her zaman sade bir giysi vardı. Bir etek-bluz, dikkat çekmeyen bir kolye, çok kısa topuklu ayakkabılar. Gümüş rengi saçlar arkaya özenle taranmış. Sadelik içinde şıklık ancak böyle yakalanabilirdi. Yüzünde hep sıcak bir gülümseme. Sanki her an kucaklamaya hazır bir anne kucağı gibi.... Yüzündeki derin çizgiler yılların birikimi belki de. İzleri yıllar öncesine uzanan bir deneyimler kümesi adeta.



Nezihe Hamarat Çilingiroğlu eski bir Köy Enstitüsü Mezunu.  Adeta o yıllardaki  eğitim çalışmalarının canlı bir abidesi.Bugün 84 yaşında. Günde 2 gazete okuyor, televizyonda haberleri  izliyor, ülke sorunlarıyla ilgileniyor. Eğitim- öğretimdeki aksaklıklara çok üzülüyor. Nezihe Teyze (Biz ona öyle hitap ediyoruz.) yakın bir dostumuzun annesi. Saatlerce otursanız sıkılmayacağınız bir insan. Yaşını hiç göstermiyor: Hafızası çok güçlü, geçmiş yılları çok güzel aktarıyor. Yaşadığı günler, anılar belki de onu böylesine dinç tutan...

Onu yormadan sorular sormaya çalışıyorum; Bıkmadan, usanmadan cevaplar veriyor. Anlattıklarını hayalimde canlandırarak yazmaya çalışıyorum. Karşımda bir canlı tarih var. 
"Hiç unutmam, yıl 1943, günlerden 1 Nisan." Şaka gibi diyorum, gülüyor, "Güzel bir şaka" diyor.  Ve anlatmaya devam ediyor:
"İlkokul son sınıfta çok başarılı bir öğrenciydim. Babamı kaybetmiştim. Öğretmenlerim tarafından seçilince bir öğretmen eşliğinde yola çıktım. Henüz 11 yaşındaydım.

Tosya'dan bir kamyonla pirinç çuvalları üzerinde bir yolculuk. Kastamonu Gölköy'e uzanan zorlu bir yol. O yıllar yokluk yılları. 
Çok rahat bir yolculuk olmasa da, öğretmenliğe uzanan umut yoludur bu. Yolun sonunda aydınlanma- ışık vardır. Yeni bir Çalıkuşu, yüreği pır pır ailesinden ayrılmış, öğretmen olmak üzere yeni okuluna gitmektedir. Aynı arabada okulun kıdemli öğretmenlerinden Osman Bozok vardır. 

Nezihe Öğretmen o anı hala o günkü heyecanla anlatıyor: "Osman Öğretmen yol boyunca bana soru sordu. Annemi, babamı, neden öğretmen olmak istediğimi, en çok hangi dersleri sevdiğimi... Benden önce okula gidip anne hasretine dayanamayınca tekrar köyüne dönen bir kız arkadaşım vardı. Ben öyle olmayacaktım.
Okulumuzda 100'ü kız, 1000 öğrenci vardı. Her gün sabah sporu yapardık. Her şeyi kendimiz üretirdik. Buğdayı eker, ekmeğimizi fırınlarda pişirirdik. Sabah sporundan sonra kahvaltıda kendi pişirdiğimiz ekmeği yerdik. Trikotaj atölyesinde giysilerimizi örer, dikiş atölyesinde dikerdik. Meyvemizi, sebzemizi okul bahçesinde yetiştirirdik. Okul inşaatında çalıştık, tezek kullanmayı öğrendik."

O yıllara yeniden dönmek, o günleri tekrar hayal etmek...Sesi hafif titreyerek anlatıyor Nezihe Öğretmen: " Teorik derslerimiz vardı, sınıflarda olurduk. Uygulamalı derslerimizi atölyelerde veya bahçede yapardık. Tarım dersleri, arıcılık, sağlıkçılık, terzilik, balıkçılık bilgileri verilirdi.Öğretmen olduğumuzda gittiğimiz köylerde bu bilgileri kullandık.
Yılda en az 25 kitap okurduk. Dünya klasiklerinden oyunlar sergilenirdi. Farklı şubelerde İngilizce, Fransızca, Almanca Dilleri görülürdü. Fransızca çok revaçtaydı, İngilizce çok istenmezdi. Hepimiz okuldan bir müzik aleti çalmayı öğrenerek mezun olduk. Ben mandolin çalardım. Daha önceleri hiç elime almamıştım.
Okul 5 yıldı. Yılda sadece 40 gün tatil yapardık. Ulaşım şimdiki kadar rahat değildi. Okula haftada bir gelen bir posta arabası vardı. Bir de faytonlar ve at arabaları..."

Biraz çekinerek başkaları adına soruyorum:" O yıllarda kızlarla erkeklerin birlikte okuması yanlış anlamalara neden olur muydu?" Nezihe Öğretmen içtenlikle sorumu cevaplıyor: "Okul Müdürümüz kesinlikle olumsuz davranışlara izin vermezdi. Zaten erkekler kızlara çok saygılıydı. Bir sınıfta 60-70 erkek öğrenci, 5-6 kız öğrenci olurdu. Yemekhane ve yatakhaneler ayrıydı. Müdürümüz, "okul bitip diplomalarınızı aldığınızda hayat arkadaşınızı seçebilirsiniz" derdi. Okul bitince son sınıftakilerden ailelerinin onayıyla okulda nişanı yapılanlar oldu. "

Nezihe Öğretmen kışın 3 ay İstanbul'da yaşıyor. İşlerini  kendi  kendine halledebiliyor. Yazın Ege Yöresindeki yazlığında bahçe ve ağaç bakımını yapıyor. Mandalina, portakal, nar, ayva yetiştiriyor. Okuldaki tarım derslerinin ona kazandırdığı bir beceri bu. Genellikle baharda kızı ve damadıyla birlikte Mersin'de oluyor. Çok iyi bir insan, çok içten bir dost. Evde gününü en iyi şekilde değerlendiriyor.

İnanıyorum ki eski Köy Enstitüsü mezunları bugünün çok değerli, saygın insanları. Çok güzel işler başarmış, ülkesini seven, idealist, güzel insanlar. Ne yazık, onların değerini bilemedik. İnsan gücümüzü, eğitim sermayemizi hoyratça kullandık. Yapmak zor, yıkmak kolaydı. Onu başardık...



Not: İlk resim Internetten.





20 yorum:

  1. ne kadar üzücü bir hal aldı eğitim sistemimiz... elinize sağlık çok güzel bir yazıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin gibi ülkesini seven, çocuklarına özen gösteren her insan aynı hassasiyeti gösteriyor, aynı üzüntüyü paylaşıyor.
      Teşekkür ederim, ben de duygulanarak yazdım...
      Sevgiyle.

      Sil
  2. Okulda köy enstitüleri hakkında epey çalışmıştık. Proje çok iyiydi hatta bizim için fazla iyi. Ama oradan çıkanlar özellikle köylerinde dışlandılar. Sonraki DP başta olmak üzere iktidarlar aralarında komunistler de çıktığı için onlara dinsiz damgasını vurdu. Bu dışlanmışlık da çoğunu maalesef bunalımlara sürükledi. Kimi de dava uğruna öldüler. Aralarında her şeye rağmen devam edenlerse bugünkü öğretmenlerin atası oldu. Eğitim sistemimiz bozuk ama düzgün giden pek çok tarafını ve görece çağdaşlığımızı köy enstitülerine borçluyuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuza cevabım bir alta kaymış. Ama anlaşılıyor.
      (Elsa'nın cevabının altında)

      Sil
  3. Ne güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler.Bir eğitimci olarak eğitimde güzel şeyleri vurgulamak istiyor insan.
      Sevgiler...

      Sil
  4. Ön yargıları yıkmak çok zor. O yılların Türkiyesinde yokluk yıllarında adeta mucizeler yaratılmış. Hem bilgilendirme hem uygulamalı çalışmalar gerçekleştirilmiş. Düşünün bir okulda 1000 öğrenci barınıyor. Doğrular kadar yanlışlıklar da yaşanabilir.Geçmişte farklı yazarlardan "Köy Enstitüsü" gerçeğini okudum. Keşke düzeltmelerle günümüze taşınabilseydi...

    YanıtlaSil
  5. Eğitim konusunda dünyada benzerine rastlanmamış, kendi insanının gücüyle köyleri kalkındırıp tarım başta olmak üzere çağdaşlaştırma projesi. İşleyiş beyin ve beden gücüne, alın terine bağlı yürütülüyor ve hızlı bir kalkınma gerçekleşiyormuş ama karanlık emeller yüzünden yok olup gitmişler, ne acı!. Bugün adını bile bilmeyenler var ne yazık. Bu projenin canlı neferlerinden Nezihe Hanım'la bizi de tanıştırdığınız için çok teşekkürler. Çağdaşlığı bugün bile yüzünden yansıyan bu hanımın ellerinden öpüyorum.

    Bu enstitülerin temelini atan Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç'u saygıyla ve minnetle anıyor, birtakım çıkarları yüzünden yok olup gitmelerine öncü olanları ise bugün bile nefretle kınıyorum.

    Sevgi ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün bile dünyanın hayranlıkla sözünü ettiği bir uygulama. Eğitim Fakültelerimizde, Eğitim Bilimleri Derslerinde işlenmesi gereken bir konu. Ama ne yazık çok az öğretmen dışında birçok öğretmen konuyu açmaya çekinir. Dokunulmazlığı olan bir konudur. Çünkü tartışma kültürümüz yok.
      Köylü bilinçlendikçe güç dengelerinin değişmesi bazı toprak sahiplerini rahatsız etmiş.
      O zor yıllarda ülke kalkınması için fedakarca hizmet veren insanları tekrar saygıyla ve minnetle anıyorum.
      Nezihe Öğretmen'e selam ve saygılarınızı ileteceğim.
      Güzel ve anlamlı yorumunuz için çok teşekkürler...

      Sil
  6. Yanıtlar
    1. Önce Mersin'e gelmişti bahar. Ama sanırım havasıyla, güneşiyle, ağaçları ve çiçekleriyle tüm yurda gelirse bahar, asıl o zaman güzel, ılık bahar rüzgarları esecek...

      Sil
  7. Harika bir yazı. Yüreğinize sağlık. Eğitimin şu an geldiği durum içler acısı:((
    Sevgilerimle ve saygılarımla

    YanıtlaSil
  8. Ne güzel motive edip güç veriyorsunuz. teşekkürler.
    Bir zamanlar çok zevkle, enerjiyle çalıştık ama eğitime gönül verdiyseniz hiç "emekli" olamıyorsunuz. Ve yazmaktan kendinizi alamıyorsunuz. İyi ki sizin duyarlılığınızda arkadaşlar var.
    Sevgiyle-dostça.

    YanıtlaSil
  9. @Köy Enstitüleri, bizden sonra pek çok ülke tarafından yakından incelenmiş ve örnek alınmış.. biz ise nasıl da yok edip, kendi ayağımıza kurşun sıkmışız. Oysa bu ışık söndürülmeseydi, bu aydınlanma ile ülkemiz çok daha başka bir seviyeye ulaşacaktı. En büyük hizmet insana yapılan hizmettir. Nezihe Hanım'ın anılarını ilgi ile okudum. O almış olduğu bu eğitimle hayatını nasıl da anlamlı kılmış ve yaşamış..80'li yaşlarında bu kadar kendine yetebiliyor ve hafızasnın kuvvetli oluşunu, aldığı eğitime borçlu. Çünkü sürekli üretmiş yaşamını bilinçli kılmış.. Nezihe Hanım gibi değerli bir insana sayfanızda yer verdiğiniz için çok teşekkürler Makbule Hanım. Örnek bir Türk kadınımız olan Nezihe Hanım'ın ellerinden saygıyla öpüyorum. Ve başta Ata'mız olmak üzere, Köy Enstitülerinin hayata geçirilmesinde ve sonrasında emeği geçenlerin her birini saygıyla, minnetle anıyorum.

    Sevgi ve esenlikle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Esin Hanım, yorumunuza verdiğim yanıt aşağıya kaymış, anlayamadım. Yüksek lisans ve doktoradan söz eden yorum. Katkınıza tekrar teşekkür ediyorum.
      Sevgiyle...

      Sil
  10. Eğitim sistemimizdeki bu gerileme Köy Enstitüleri'nin kapatılması ile başladı. Yılda en az 25 kitap okuyan bir Köy Enstitüsü öğretmeni ne nitelikli öğrenciler yetiştirmiştir kim bilir ?
    Saygıyla ellerinden öperim Nezihe öğretmenin .
    Saygı ve sevgiler sevgili öğretmenim. Bu güzel yazı ile bizi buluşturduğunuz için sonsuz teşekkürler ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstelik hepsi yoksul köy çocukları Arzu Öğretmenim. Zamanında eline hiç kitap almamış, bir müzik aleti çalmamış. 5 yılda inanılmaz bir değişimle okuldan mezun oluyorlar.
      Nezihe Öğretmen Bu selamlarınıza ne kadar mutlu olacak, biliyorum. İlk selamı ilettiğimde; "Çok heyecanlandım, kendimi yeniden okul yolunda hissettim" diyordu.
      Ben çok teşekkür ederim bu güzel yorumlarınız ve katkılarınız için.

      Sil
  11. Hala da birçok ülkede yüksek lisans ya da doktora konusu olarak işleniyor. Eğitime gönül vermiş pek çok insan dediğiniz gibi bu okullar kapatılmasaydı eğitimde çok ilerde olacağımızdan söz ediyorlar.
    Nezihe Öğretmene gerçekten çok büyük saygı ve hayranlık duydum. Sağlığında eminim genetik yapısı kadar zihinsel uğraşılarının, bedensel egzersizlerinin de büyük etkisi var.
    Nezihe Hanım'a selam ve saygılarınızı ileteceğim.
    Duyarlılığınıza çok teşekkürler. Sizler gibi eğitimcilerin varlığı ne büyük mutluluk ve sevinç kaynağı.

    Sevgi ile-dostça...

    YanıtlaSil
  12. Ananemizi çok güzel kaleme almışsınız Makbule Hanım, elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuşaktan kuşağa aktarılan ne güzel değerler var. Ne kadar şanslısınız. Öyle eğitimcileri nasıl arayıp özlüyoruz. Esenlikler dilerim.

      Sil