29 Şub 2020

ASKER...




2 Mart 2018 tarihinde yazdığım ASKER adlı şiirim blogda ve İnstagram da okunabilir. Blogda parça adlarıyla ya da arşivden bulunabilir. 

Daha güzel bir dünya için barışı özlüyoruz.
Tüm şehitlerimize rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı  diliyoruz. Işıklar içinde uyusunlar.



28 Şub 2020

MOLA


Bazen bir mola ister insan
Hayatın içinde bir küçük mola;
Uzun ya da kısa zamanlı fark etmez
Yürek yorulmuştur,
Beyin yorulmuştur,
Beden yorulmuştur...
Mutluluk satın almak gibi,
Oksijen depolamak gibi,
Sağlıklı bir doping yapmak gibi
Bir küçük iç açıcı mekan,
Bir güzel çay, bir sıcak poğaça
Belli belirsiz bir kısa mola,
Yaşam içinde bir parantez açmak gibi...

Makbule ABALI


23 Şub 2020

GÜVEN TAZELEMEK...


Güvenini yitirmişti;
Yaz günü dolu yağdıran,
Baharda karla korkutan mevsimlere bile...
En taze, tam organik denen ürünlere,
Bir zaman gelip çok şey vaat eden ,
Sonra hiçbir şey gerçekleştirmeyen temsilcilere
Güvenini yitirmişti...
Ellerinde gizledikleri onlarca maskeyle
Kılık değiştirenlere, kişilik sergileyenlere,
En güzel sözlerle farklı güven yenileyenlere,
Amaçları gerçekleşmeyince kabalaşanlara 
Güvenini yitirmişti.
Dost bildiklerine,
Çok uzaklardan el sallayanlara,
Dünyanın kuru gürültüsüne,
Aldatanlara, kandıranlara
 Yakın görünüp çok uzaklara gidenlere,
Düşmeye ramak kalmışken el uzatmayanlara ,
Öğüt verenlere, güven tazelemek isteyenlere
Güvenini yitirmişti.
Çıkar ilişkileri içinde yanlışı savunanlara,
Yalanı doğru gibi belleyenlere,
Dost gibi görünüp canı yanınca avaz avaz bağıranlara,
Geçmişi yanlış değerlendirip geleceğe de umutsuz bakanlara
Güvenini yitirmişti...

Makbule ABALI


18 Şub 2020

BOZKIRDAKİ ÇİÇEKLER...




Bugün 18 Şubat. 14 Şubat Sevgililer Günü'nün üstünden sadece: 4 gün geçti. O görkemli, pırıltılı vitrinler, gerçek fiyatının iki katına satılan elbiseler, kucak dolusu çiçekler, o yapay sevgi sözcükleri neredeler şimdi? Günlük sevgi pankartları, günlük ezgiler hepsi bir yerlere saklandı. Sevgi tükendi, sevgi yok oldu. Belki de bir yıllığına donduruldu. Seneye tekrar kullanılacak.

Oysa farkında olursak çevremizde sevgiyi anımsatan ne çok şey var : Bozkırda ya da dağ yamaçlarında kuru taşların arasında tomurcuk verebilen çiçekleri bilir misiniz? Doğa koşullarına direnebilen mücadeleci şey düşündürürler insana ; Cefayı, özveriyi, sabretmeyi, dayanıklılığı, vefayı ama en çok da sevgiyi. Görünce içiniz ısınır sevgiyle , ışıldayan gözlerle bakarsınız çevrenize.

Bazen bir yaşlı karı koca görürsünüz.Ağır adımlarla ayaklarını sürüyerek yolda ilerlerler. Düz bir yolda bedenleri eğik iki güzel insan. El ele, gönül gönüle, omuz omuza. Ellerin kenetlenmesi güven tazelemek midir, bir güvence midir, güç almak mıdır, kim bilir...

Kış güneşinin ısıtmaya çalıştığı bir ahşap bankta sırt sırta vermiş oturan orta yaşlı iki insan. Sırt sırta, omuz omuza olmanın yarattığı bir yaşam tablosu. Belki çok renkli değil ama kompozisyon, yerleştirme, ara renkler öyle güzel ki. Yaşayan bilir. Bu görüntülere duyarlı olmak , farkında olabilmek ne güzeldir.Sevgiye, vefaya, şefkate, merhamete kulak kabartmak gibi...
Makbule ABALI






14 Şub 2020

YUDUM YUDUM SEVMEK...


"Güzel konuşmak, ince düşünmek, halden anlamak, sevmek, düşeni kaldırmak, ağlayanı güldürmek, sarılmak... hep bedava biliyor musunuz?"
Farid Farjad -Kemanı ağlatan adam


Blogda SEVGİ ile ilgili şimdiye kadar yazdığım yazı ve şiirlerim:
-Sevda Kuşları 25 Haziran 2013
-Duygularla Baş başa 3 Ocak 2015
-Eski bir Sevda Hikayesi 12 Şubat 2015
-Sevgi Her Yerde 1 Nisan 2013
-İyi Günde Kötü Günde 11 Kasım 2013
-Bir Başka Sevgi 15 Şubat 2014
-Bir gazete Haberi: Gizemli bir Sevgi Öyküsü
 14 Şubat 2017
-Sevgi Yumağı 21 Ağustos 2017
-Sevmek bir Ömür Boyu  10 Şubat 2018
-Sevgi ya da Aşk 30 Aralık 2019

9 Şub 2020

ÇIĞDAN SONRA...




Dondurucu bir hava. İç ürperten bir ayaz. Eller ayaklar adeta buz kesiyor.  Dağ, tepe, yollar karla kaplanmış. Bu yöre halkı çığ felaketini bilir. Yaşanmış deneyimleri vardır.  Ama bu kez bir başkaydı. Kocaman araçlar çığa yenik düştü. Oysa hep onlar yardıma koşardı. Dev araçlar karı taşıyamadı bu kez. Karın altında kaldı. 

Yöre halkının deyişiyle beyaz ölüm çok can aldı. Ölümün beyazında insanın dünyası kararır,göz gözü görmez mi olur? Çığdan günlerce sonra dağın yamaçlarında çiçekler baş verdi. Kan çiçekleri, kar çiçekleri ya da can çiçekleri. Sanki ölenlerin yerine can buldular, boy verdiler o uçsuz bucaksız vadinin dibinde. 

 Doğa gene de pes etmiyordu. Umutla besliyordu geride kalanları.  Karla can alıyor, kar suyuyla can veriyordu.

Makbule ABALI


6 Şub 2020

DOĞA AĞIDI...



Doğa da ağlar kimi zaman;
Bekler uzunca bir süre,
Sonra akıtır gözyaşlarını
Hem de içten içten tüm şiddetiyle 
Yeryüzünün türlü noktalarında...
Bazen bir yanardağ patlaması;
Kızgın alevler, lavlar püskürterek...
Bazen bir deprem ;
Büyük yer sarsıntılarıyla ,
Gümbür gümbür gelir, tüm şiddetiyle 
Bir toprak kayması, bir çığ felaketi;
Tonlarca toprağı, karı sürükleyerek...
Şiddetli bir sel; ağaçları sökerek,
Barajları patlatarak,
Bir hortum; bulunduğu yeri altüst ederek,
Çatıları uçurarak...
Doğa da ağlar bazen; içten içe yanarak,
Yürekleri yakarak, can acıtarak,
Geride gözleri yaşlı insanlar bırakarak...

Makbule ABALI