Bu Blogda Ara

11 Oca 2021

BİR ZAMANLAR EĞİTİM...


 AĞAÇ EV SOHBETLERİ  73

Bundan yüzlerce yıl önce ünlü Çin ozanı Kuan Tzu şöyle diyor: 

Bir yıl sonrası ise düşündüğün tohum ek, ağaç dik 10 yıl sonrası ise tasarladığın, ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini , halkı eğit o zaman.

Bir kez tohum ekersen bir kez ürün alırsın, bir kez ağaç dikersen on kez ürün alırsın. Yüz kez olur bu ürün eğitirsen milleti. 

Birleşmiş Milletler Mutluluk Endeksine göre Finlandiya dünyanın en mutlu ülkesi. Okuma yazma oranı çok yüksek. Bizde her 100 erkek öğrenciden 35'i liseyi yarıda bırakıyor. Her 100 kız öğrenciden  40'ı liseye gitmiyor. 

Bugünkü ağaç ev sohbetlerinin konusu Eğitim. Sorularla yola çıkmak , hatırlamayı da kolaylaştırıyor. Sizin okullu olduğunuz zamanlarla günümüzdeki eğitim öğretimi kıyasladığınızda neler düşünüyorsunuz? Nelerin değişmesini ya da yeniden gelmesini isterdiniz? İlkokul öğretmeninizi hatırlıyor musunuz? Unutulmayan yönleri nelerdi? Okul yaşamınızda  sizi olumlu etkileyen kaç öğretmeniniz oldu, neler yaptılar?

Ben kendi okul yıllarımdan söz etmek istiyorum. Biz eski siyah- beyaz fotoğraflardaki gibi, siyah önlüklü, beyaz kolalı yakalı öğrencilerdik biz. Saçlarımız ya iki örgü olur ya da kulak memesi hizasında kesilirdi. Her hafta başı tırnak kontrollerimiz yapılırdı. Milli bayramlarda temiz okul giysilerimizle resmi geçide katılırdık. Artık yerli malı ürünler pek  kullanılmasa da o yıllarda Yerli Malı Haftası tüm ilkokullarda kutlanırdı. Paylaşmayı, yerli malı kullanmanın önemini, işbölümünü o yıllarda öğrendik. Şimdi pek çok ürün ithal olunca içimiz yanıyor. 

Türkçe derslerinin bir saati yazıya ayrılırdı. Güzel yazı yazmak, yazım kuralları, kompozisyon her aşamada önemliydi. Küme çalışmaları, münazaralar, eğitsel çalışmalar nasıl unutulur? İllerde her 2 yılda bir toplanan Milli Eğitim Şuraları vardı. Seçilmiş yönetici, öğretmen, öğrenci, ve velilerin katıldığı, eğitimle ilgili kararların alındığı, sorunların merkeze iletildiği şuralar.

 Ortaokul sonunda tüm derslerden bitirme sınavlarına girerdik. Öğretim yılı başından itibaren 19 Mayıs Bayramını kutlama çalışmalarına başlanırdı. Bazen çemberlerle, bazen toplarla, bazen kurdelelerle ama hep büyük bir özenle yürütülen çalışmalar. Beyaz şortlarla Adana Stadyumunda gösterilere çıkardık. Her yıl bir öncekinden daha görkemli olurdu. Yasaklandığını hatırlamıyorum. Yıl içinde bir piyes sahneye konurdu. 

Ülkemizde her 2 yılda bir Milli Eğitim Bakanı değişti. Bir dönem Kredili Sistem uygulandı. Seçmeli dersler zorunlu olarak öğrencilere seçtirildi. Çünkü yeterli sayıda öğretmen yoktu. Milli Eğitim tarihinin akışı içinde ÖSYM zamanla değişime uğrayan bir kara sayfadır. Oysa nasıl da tertemiz, nasıl da saygındı. Belki denetimsizlik, belki değişimler  oranın da itibarını sarstı. Kopya çalkantıları, bazı soruların iptali, sınavların tekrarı, farklı yaklaşımlar , dershanelerin işe karışması kurumu adeta içinden kemirdi, güvenirliğini bitirdi.

Dünya standartlarında eğitimde notumuz giderek düştü, üniversitelerimiz bilimsel yayın sıralamasında geriledi, ders ortalamalarında puanlarımız düştü. Geçmiş yıllarda üniversitelerdeki çatışmalar, bilimsel başarılara da gölge düşürdü, diplomaların geçerliliğine sahtelik karıştı. Bir zamanlar üniversitede de hocalık yaptım. Gençlerin kişiliğine saygı gösterdiğimiz sürece kendilerini daha uygun biçimde kanıtlıyorlar. kimlik çatışmalarına yol açmamak, onları dinlemeye, anlamaya çalışmak gerekiyor. Bu yıl ayrıca bir virüs içimizde, beynimizde. Sağlıkta, eğitimde. ekonomide zorlu mücadelemiz sürüyor...

Makbule ABALI



32 yorum:

  1. Konuyu sevdim ve yazacak çok şey geldi aklıma.
    Ilk fırsatta.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle bu konuyu seçtim. Ancak çok kapsamlı bir konu. Daha sayfalarca yazılabilirdi.
      Konuyu sevmenize sevindim. Yazmanızı bekleyeceğim.
      Sevgiyle.

      Sil
  2. Konuyu sevdim ve yazacak çok şey geldi aklıma.
    Ilk fırsatta
    :)

    YanıtlaSil
  3. Ben de yazmak isterim ,konu önemli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlu olurum. Ben de fikir alışverişi yapalım istiyorum.
      Teşekkürler.

      Sil
  4. Yazdıklarınızın aynısını yaşadım. Nerede hata yaptık ki, diğer ülkeler ilerlerken biz bugünlere geldik? Bu sorunun cevabını bulamazsak, korkarım bugünleri bile mumla ararız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle Eğitim konusunu seçtim. Ama çok kapsamlı, çok derin bir konu. Mesela Köy Enstitülerine değinebilirdim. Ben o okullarda okumadım ama eşim kapandıktan sonraki iki yılda o sistemle okumuş. Sonra Milli Eğitim Müfettişi olmuş. Finlandiya bugün o sistemi uyguluyor.
      Bahsettiğiniz o soru keşke sorulabilse, ama merak bile edilmiyor. Sonuçlar üzerinde durulmuyor ki nedenlere ulaşılabilsin.
      Teşekkürler.

      Sil
    2. Yorumuma cevabınızı yeni gördüm. Yorumunuzu okumadan önce yazdığım yazıda Köy Enstitülerinden bahsettim. Eğitim söz konusu olunca aklıma ilk gelen şey Köy Enstitüleri. Bu kurumdan bahseden bir yazı, bir film karşıma çıktığında gözlerim doluyor. Bence Köy Enstitüleri güncelleştirilip ona benzer eğitim kurumları açılmalı hemen. Bu hem köyden şehre göçü önler, hem kooperatifçiliği, üretimi teşvik eder, hem de insan olmayı öğretir. Teşekkürler.

      Sil
    3. Köy Enstitüleri ile ilgili blogda epey yazı yazmıştım. Ama bu yazının içinde bir cümle ile söz etmek o kurumlara haksızlık gibi geldi bana. Zamanı gelince onu ayrıca yazacağım.
      Konumuzun adı Ahşap Ev Sohbetleri olunca zamana yaymak en güzeli olmaz mı? "Hemen açmalı" diyorsunuz. Keşke her şeyi o kadar çabuk halledebilsek. Henüz uzak köylerimizde sanal eğitimi gerçekleştiremedik.
      Teşekkürler. Esenlikler diliyorum.

      Sil
  5. ah ah ne güzel anlatmışsınız eskileri. bu durumda demekki eskiden daha iyimiş eğitim, inşallah yine bir sün eskisi gibi olur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskiden sanırım İNSAN da iyiydi Deeptone .Mutlaka yanlışlar, hatalar vardı ama en önemlisi güçlü bir denetim de vardı.
      Artık müfettişler öğretmen denetlemeye girmiyorlar.
      Teşekkürler.

      Sil
    2. Niteliksiz bir sürü müfettiş nitelikli öğretmenleri denetliyor maalesef:(

      Sil
    3. Oda ayrı bir konu. Bir zamanlar 5 yıl ceza almadan başarılı öğretmenlik yapmadan müfettiş olunamazdı. Tekrar bir sınava girip Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Deneticiliği bölümünde 2 yıl öğrenim görürlerdi. Sonra jet müfettişlik çıktı. Kısa süreli kurslarla müfettiş oldular. Gene bir zamanlar müfettiş önce Rehberlik yapar, öğretmenden ne beklediğini açıklardı. Devlet Parasız Yatılı Okul Sınavlarında kazanıp öğrenimine devam eden pek çok kırsal kesim öğrencisi oldu. O yıllarda çok çok az özel okul vardı. Nitelikli öğretmenler idealist, fedakar, çalışkan insanların sayesinde daha iyi konumlara geldiler. Bu konularda öyle çok öykü var ki. Gerçek hayat öyküsü...

      Sil
    4. İlk cümlede "O da " yazmıştım. Bilgisayar hatası bitişik çıkmış.
      M.A

      Sil
  6. Çocukluğumdan bu güne nostaljik bir gezinti oldu. Çok teşekkürler Makbule Hanım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok mutlu oldum, ben teşekkür ederim. Çok kapsamlı bir konu, ama özellikle seçtim: Belleklerimizi tazeleyerek, geçmişi düşünerek geleceği belki planlayabiliriz diye umutlandım.
      Çok teşekkürler. Mutluluk dileklerimle.

      Sil
  7. Genç arkadaşlarımızda "farkındalık" kavramının oluşması ne güzel. Bu aynı zamanda bilinçli bir duyarlılıktır. Gerçekten son dönemler öğrencilik açısından en zor dönemler. Umarım bu yıllar hasarsız atlatılır.
    Sevgiyle.

    YanıtlaSil
  8. Öncelikle bu çok önemli ve değerli konuyu paylaştığınız için çok teşekkür ederim emeğinize kalbinize sağlıkla kaleminiz daim olsun.
    Hep deriz ya "ne olacak bu ülkenin hali" diye daha daha da geri gitmek o denli üzücü ki bu biat ettiren sistemin elbet bir gün son bulacağı ve her şeye rağmen umudumun var olması..bu arada yeni yılınızı kutluyor sağlıklı huzur dolu bir yıl geçirmenizi diliyorum. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen yorum yazarken sayfalar arasında uzun zamandır karşılaşmadığı bir isme rastlar insan. Ne büyük mutluluktur bu.
      O anda en çetrefilli konuda bile umut dolar insanın içine, yeniden çözüm üretmeye başlar.
      Paylaşımlarınız o kadar nitelikli ki, yorum beklentisi de olmaksızın yazıyorsunuz. İnanıyorum ki "Deniz Yıldızları" öyküsünde olduğu gibi çevrelerine duyarlı bir avuç insan ülkemiz çocuk ve gençleri için bir şeyler yapmaktan vaz geçmeyecek, pes etmeyeceklerdir.
      Katkınıza çok teşekkürler. Sevgiyle.

      Sil
  9. Merhaba...
    Özlemişim değerli blogunuzu,kıymetli yazınızda gene çok doğru yerlere değinmiş içinizi dökmüş benim gibi de hüzün içinde kalmışsınız
    Ne yazık ki durumlar vahim.

    Sevgilerimi bırakıp giderken bir ara ben de içimi dokmeliyim bu konu da...
    Bloğumda ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tahmininiz öylesine doğru ki, yazdıkça üzüldüm Bir zamanlar da eksikler vardı ama iyi şeyler ağırlıkta idi. Ekip çalışmaları, işbölümü vardı, Giderek bencilleştik, çıkar ilişkileri çoğaldı.
      Merakla o iç dökmeyi bekleyeceğim sevgili arkadaşım.
      Katkınıza çok teşekkür ederim.
      Sevgiyle...

      Sil
  10. Dudaklarımı yiyerek okudum yazdıklarınızı Makbule öğretmenim. Hele milli bayramlar için yapılan hazırlıkları hatırlayınca hepten isyan edesim geldi. Aylarca çalışırdık, sedece düzgün bir resmî geçit yapabilmek için bile, bando eşliğinde, saatlerce Bursa sokaklarında yürütürdü bizi beden öğretmenlerimiz. Gösteriler, şiirler, korolar... Benim çocuklarım hiç resmî geçit töreni görmediler, resmî geçitte yürümediler. Çünkü birileri hep hasta oldu resmî bayramlarımızda. Üniversitelerde dayısı olan hoca oldu, olmayana bilimsel olma hakkı bile tanınmadı. Adım başı üniversite açıldı, neredeyse kediler bile üniversite mezunu oldu. Eğitimde kalite diye bir şey kalmadı. Hastanesi olmayan tıp fakültesi var yıllardır. Sınava girmeniz yeterli, biz sizi alırız diye reklam yapan özel üniversiteler var. Deveye sormuşlar, boynun neden eğri, deve demiş nerem doğru ki !!! Selam ve saygılarımla öğretmenim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarken ben de hep geçmişe gidiş gelişler yaptım. Anılar denizine dalmak dibi görünmez bir okyanusa dalış gibi. Düşündükçe ne çok şeyi hatırladım bilseniz.
      Yazamadıklarım, sığdıramadıklarım var. Neler yaşamışız, neleri yaşayamamışız?
      Şortla stadyumda resmi geçide katılmak... Şimdiki çocuklara söylesek inanırlar mı? Okul gazetesi çıkarırdık, Varlık Dergisini okulda, derslerde okurduk.
      Bir zamanlar 5 temel üniversitemiz varken şimdi sayıları 100'ü geçti.
      Devenin boynunu düzeltemeyiz haklısınız, acaba biraz çabalasak eğrilikten hiç mi kurtaramayız?
      Katkınıza çok teşekkür ederim.
      Aydınlık günlere...

      Sil
    2. Her bayram geçmişi düşünüyorum. Geçit törenlerini, stadyumda kutlanan anlı şanlı bayramları... O coşkuyu hiç tatmadan, o heyecanı hiç yaşamadan büyüyen bir nesil bence tarihimizi, Kurtuluş Savaşı'nı ve kazanılan zaferleri tam olarak anlayamıyor. Eksik kalıyor bir şeyler. Öyle büyük zaferleri ki her sene coşkuyla, heyecanla anlatmalıyız öğrencilere ve aynı coşkuyla kutlamalıyız milli bayramlarımızı. Ama aslında bunlara gelene kadar daha neler neler yapmalıyız eğitim adına ama işte maalesef elimizi kolumuzu bağlıyorlar her geçen gün.

      Sil
  11. Merhabalar.
    Eğitimle ilgili paylaşımınızı okurken, kendimi o yılların içinde buldum. Liseye gitmedim ama, 3 yıllık ortaokul dönemimiz pek liseyi aratmazdı.

    İlkokula başlangıcım 18 Eylül 1961 Pazartesi günü olup, ilk yıllarda evlerimize elektrik verilene kadar gaz lambasının ışığı altında ödevlerimizi yapardık.

    Yazınızdan en etkilendiğim şu parağrafı burada tekrar paylaşmadan geçemeyeceğim: "Birleşmiş Milletler Mutluluk Endeksine göre Finlandiya dünyanın en mutlu ülkesi. Okuma yazma oranı çok yüksek. Bizde her 100 erkek öğrenciden 35'i liseyi yarıda bırakıyor. Her 100 kız öğrenciden 40'ı liseye gitmiyor." Ne kadar doğru bir tespit.

    Finlandiya'da olup da bizde olmayan şeyler nelerdir? Gerçekten çok merak ediyorum. Şu Finlandiya'ya oldum olası hep imrenir oldum. Ülkemiz de herhalde dünyanın en mutsuz ülkeleri arasındadır.
    Çok güzel bir paylaşımdı. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey,
      Öncelikle ilk cümlenize yürekten katıldığımı belirtmek isterim. O yılların eğitim- öğretiminde yetişmiş öğrencilerin çoğu günümüzde üniversite eğitimi almış gibidir. Siz zor'u başarmışsınız. Her zaman yorumlarınızdaki düzen ve ifade insanda takdir uyandırır, saygı duyarım.
      Finlandiya'ya ben de her zaman imrenirim. "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" adlı çok güzel bir kitap okumuştum. Ülkenin eğitiminden söz ediliyordu. İnsan'a değer veriliyor, davranış kazandırma önemseniyordu.
      Değerli katkınıza, iyi düşüncelerinize çok teşekkür ederim.
      Saygıyla.

      Sil
  12. konu seçiminiz çok güzel ve günümüzün sorunu.. yazacak çok şey var.. 2000 senelerinin öğrencileri olarak umarım anlatabilirim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle güzel anlatmışsın ki farklı duygularla okudum sevgili Andromeda; Biraz buruk, biraz mutlu, biraz umutlu.
      Sayfanı okumak için ziyaret ettiğimde yorumumu da oraya yaptım. Sonra o yorumun benim sayfaya geçmediğini gördüm. Ama zaman zaman sayfana uğrayacağım. Eğitimine uygun bir iş bulduğunda sevincini uzaklardan paylaşmak isterim.
      Sevgiyle, umutla, sağlıkla...

      Sil
  13. Ne güzel olmuş bu konuya değinmeniz. Nasıl geçmişe götürdünüz beni de herkes gibi. Bir çok duyguyu aynı anda yaşıyor insan o günleri düşününce.Emeğinize sağlık🙏 Sevgiler🤗

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğitim, yaşamın özü diye düşünenlerdenim. Hayatın her aşamasında devam eden uzun bir süreç. Fikir alışverişi yapmak , hep birlikte düşünmek ne iyi oldu.
      Katkınıza çok teşekkür ederim.

      Sil
  14. Bir iktidar yetkilisi demişti ki: eğitim oranı arttıkça oy oranımız düşüyor.

    Ve birçok uzman diyor ki; 50 yıl öncenin ortaokul mezunları şimdinin üniversite mezunlarından çok daha donanımlı.

    İşte bunla da gösteriyor ki halkın cahilliği iktidarın bilinçli bir seçiminin sonucu.

    O eski yılların yoksulluğu ve yoksunluğu içerisinde dahi çok daha nitelikli bireyler yetiştiren bir sistemimiz vardı.
    Elbet eksik ve yanlış olan çok şey de vardı fakat genel çaba, daha aydın ve donanımlı bireyler yetiştirme yönündeydi.

    Kim bilir, o günlerin saflığına tekrar ulaşmak mümkün olacak mı ???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Unutuyoruz gerçekten Murat. Belki de olumsuz konuşmaları hatırlamak istemiyoruz. Hatta söyleyen bir üniversite rektörüydü.
      Yorumunda ne güzel ifade etmişsin; "O eski yılların yoksulluğu ve yoksunluğu içerisinde dahi...."
      Ve sondan bir önceki cümlen, yürekten katıldığım cümlen...
      Katkına teşekkürler. Sağlıklı, aydınlık günlere.

      Sil