30 Tem 2022

ÖLÜME TANIK OLMAK... (İLHAN İREM 'in anısına )


 Sevdiklerimizi yitiriyoruz ardı ardına...

Çevrede bir ölüm sessizliği,

Cenaze arabalarını sayamaz olduk.

Mezarlar açılıyor hiç durmadan,

Yaşlı, genç ölümler...

Kimi hastalıktan, kimi bir kazada, kimi de cinayet.

Dünyanın tadı tuzu bozuldu,

Yaşamın ayarı kalmadı.

Saatler duruyor ansızın...

Bir bakıyorsunuz;

Ömür bitmiş, can bitmiş,

Ses tükenmiş, söz bitmiş

Bir kişi daha eksilmiş aramızdan...


Makbule ABALI

25 Tem 2022

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 153


 Bloglarda  "Ağaç Ev Sohbetleri" adıyla Deeptone Arkadaşımızın başlattığı, organize ettiği etkinlik devam ediyor. Bu haftanın konusunu ben belirledim:

 "ÖSYM' nin uyguladığı LGS (Lise Giriş Sınavı) ve YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı ) ile ilgili görüş ve düşünceleriniz nelerdir? Bu sınavlardan birine siz veya bir yakınınız girmiş olsaydı , ülkemizde günümüz Eğitim Sisteminde hangi okul veya mesleklere yönlendirmeyi düşünürdünüz?"

Başöğretmen Atatürk "Eğitim işlerinde ne olursa olsun başarıya ulaşmalıyız." diyor ve devam ediyordu.: "Eğitim bir ulusu ya yüceltir ya da köleliğe mahkum eder. " 

Ülkemizde ve yurt  dışı  sınavlarda matematik ve fen testlerinde öğrencilerimizin başarı ortalamaları çok düşük. Okul birincisi olarak mezun olan öğrenciler sınavlarda beklenen başarıyı gösteremiyorlar. LGS' de 200.000 öğrenci 0 puan almış. YGS 'de 96.518 aday 0 puan almış. Üniversite Giriş Sınavındaki baraj bu yıl kaldırılmış. Bu, daha az başarılı öğrenciler sınava girecek demektir. Daha çok adayın mezuniyeti gelecekte istihdam sorunu yaratmaz mı? 

Öğretmenlerimizin çalışmaları artık Milli Eğitim Müfettişleri tarafından denetlenmiyor. Uygulamalarda aksaklıklar var. Özel ders fiyatları çok artmış durumda. Herkesin Özel Okul seçebilme şansı yok. Pek çok öğrenci kitap okumuyor, araştırmaya yönelmiyor, sadece sınavlara odaklanmış olarak çalışıyor. Soran, eleştiren, sorgulayan öğrenci çok az. Ünlü Eğitimci Pestalozzi yıllar önce ne güzel söylemiş: "Öğrencilerine öğrenme hevesini aşılayamayan öğretmen soğuk demiri dövüyor gibidir." 

Gençler gelecek kaygısı  taşıyorlar, güven duygusunu yitirmişler. Köylerimizde öğrenci yokluğu nedeniyle okullar kapatılıyor, taşımalı eğitim gerçekleştiriliyor, bir köyden başka bir köy okuluna çocuklar taşınıyor. Halen birleştirilmiş sınıflı köy okullarımız var. 1-2-3 ya da 4-5, sınıflar birlikte öğrenim görüyorlar. Yazışmalarda ifade bozuklukları  sizin de dikkatinizi çekiyor mu? Noktalama işaretleri hemen hiç kullanılmıyor. Kısaltmalarla cümleler anlamını yitiriyor. Yarışma programlarındaki sorular çok basit olmasına rağmen bazen bilinemiyor. Eğitim-Öğretimde her şey sınavlara odaklanmış Örneği öğrenci yabancı dilden sınava girmiyorsa İngilizce dersine yeterince hazırlanmıyor.Dershaneler okullara dönüşürken binalar yetersiz kalıyor, oyun ve teneffüs alanları yok.Sosyal etkinliklere yer ve zaman kalmıyor. 

Eğitimden söz ederken  bir zamanların Köy Enstitülerini anmamak haksızlık olur. Köylerden seçilen yoksul çocuklar nasıl çağa ayak uyduruyorlardı? Kitap okuyan, bir enstrüman çalmayı öğrenen, yatılı okulda yiyeceği ürünleri yetiştiren, okul binasını inşa eden, spor yapan, yetenekli olduğu alanda geliştirilen yüzlerce çocuk. Bir Aydınlanma hareketi gerçekleştirilir, aydınlık beyinler yıllarn ötesine de etkilerini yansıtır. Daha sonraları Öğretmen Okulları ve Yatılı Bölge Okulları da Eğitime önemli katkılarda bulundular. 

Bir zamanlar ÖSYM (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi )  uyguladığı sınavlarla en güvenilir kurumlardan biri olarak anılırdı. Ama nasılsa Kurum bir değişime uğradı. Sınavlardan sonra acaba 'lar içimizi kemirir oldu.  Bu yıl iptal edilen soru yokmuş, sevindik. Ama her sınav düşündürüyor. LGS 'de tüm soruları yaparak 1.(Birinci) olan öğrenci sayısı 193 .Ölçme-Değerlendirme verilerine göre bu kadar çok birinci olmamalıydı. Demek ki sorular kolay gelmiş. Aşağıdakilerde yığılma daha da çok olacaktır. Seçici sorular çok mu azaldı acaba? Yakında tercihler yapılacak. Okullarımızın Rehberlik Servislerinde işini seven, araştırmacı, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre okul veya mesleklere yönlendirecek Rehber Öğretmenlere nasıl da ihtiyaç var.

Çinli düşünürlerin yüzyıllar öncesinde söyledikleri çok güzel bir söz var : "Bir adama bir balık versen doyar bir defa. Balık tutmayı öğret, doysun ömrü boyunca." Eğitimcilerin gençlere asıl yardımı , onlara güvenilir güzel bir gelecek hazırlamak olacaktır. Sporda gösterdiğimiz başarıyı neden Eğitim-  Öğretimde de göstermeyelim? Neden Eğitimde dünya sıralamalarında bir yerimiz yok? Üniversitelerimiz bilimsel sıralamalarda, öğretim üyelerimiz makale ve kitap sayısında neden alt sıralardalar? Nedenlere inmedikçe sonuçları değiştirebilir miyiz? Ne tür önlemler alınmalı, nasıl yeni düzenlemeler yapılmalı?Keşke geleceğimiz açısından araştırmalar, denetimler, bilimsel sorgulamalar ivedilikle yapılabilse.

Sınav sonuçlarına göre mesleklere yönelirken popüler meslekler, okullar ön planda düşünülüyor.  Kişi kendini, yeteneklerini, sınavdaki yerini iyi incelemeli. Her yıl sınav ortalamaları değişirken puanlar da değişiyor. Okullar, bölümler çoğalırken kalite düşebiliyor. 4 yıllık bazı fakültelerde yığılma olabiliyor. Oysa iyi yetişmiş ara elemana, teknik elemanlara da ne çok ihtiyaç var. İnsanın kendini geliştirmesinin, yetiştirmesinin sınırı yok ki. Her ülkede, her meslekte  işini seven, dürüst çalışan, güvenilir insanlara ihtiyaç var. Elbette o insanlar hak ettiği ücreti de alabilmeli.

Gazetelerde, TV ekranlarında gördüğümüz olumsuz haberler içimizi karartıyor. Eğitimle ilgili güzel bir haber, idealist bir öğrenci ya da öğretmen, zorlukları yenerek mutlu son' a  ulaşan bir başarı öyküsü yüreğimizi aydınlatıyor. Kendine ve çevresine saygılı, araştıran, sorgulayan, yeni projeler üretebilen, dürüst, güvenilir insanlara nasıl da özlem duyuyoruz. Neden olmasın...?

Makbule ABALI



17 Tem 2022

GÜNLER GEÇERKEN,,,

İnsanın anlaşılmaya ne kadar ihtiyacı var. Bazen sadece kendi iç sesini dinlemek istiyor ; Sakin bir mekanda, belki sevdiği bir şarkı eşliğinde , ya da yalnız doğadaki sesleri dinleyerek. Kuş sesleri, akan su şırıltısı, ağustos böceklerinin sesleri... Çok uzaklardan gelen, yaşadığınızı, varlığınızı hissettiren sesler.
Oysa bazen tam tersine , sesler duymak isteriz çevremizde. Belki ahenkli, ahenksiz, notasız ama her telden. 

Kimi insan alışkanlıklarına bağlıdır. Saati bile kurmadan her gün aynı saatte uyanır, aynı saatlerde uyur. Monoton değil ama düzenli bir hayat ister. Aşırılıklara, aykırılıklara yer yoktur hayatında. Kimilerine sıkıcı gelir böyle bir hayat. Oysa düzensizlikler, belirsizlikler değil midir hayatın dengesini bozan? İnsanın değişmezliğine karşın çevresi değişir bazen. Yıllardır yaşadığı kent, alışveriş ettiği market, pazar, saçını kestirdiği berber, merhaba dediği kitapçı, çiçekçi...

Ama artık yeni bir yerde, yeni seçimler yapmak zorundadır. Zordur alışmak, kabul etmek, güvenmek... Sokaklar, yollar bile değişmiştir. Çok katlı apartmanlardan  az katlı evlere, geniş caddelerden Arnavut kaldırımlarına, parklardan ormanlara... Ne çok şeye yeniden alışmak, yeni bir hayata uyum sağlamak zorundadır. 

Neyse ki gökyüzü, güneş, ay, yıldızlar küçük yer değişimleriyle hep aynı yerlerindeler. Dünya aynı kocaman dünya; Hepimiz bir başka yerde, kendi küçük dünyalarımızda uyum sağlamaya çalışıyoruz. Hayat ağır çekimde devam ediyor...

Makbule Abalı


3 Tem 2022

BİR YAZ GÜNÜ


Deniz kıyısında yürüyordu

Küçük bir kız çocuğu,

Bir başına, tek başına, yalnız,

Kısa adımlarla belli belirsiz.

Uzun ince telli saçları,

Yeşil ela gözleriyle,

Çiçekli basma elbisesi,

Elinde hasır sepeti...

Sepet mevsim meyveleriyle dopdolu,

Dut, erik, badem, çilek.

Yazın ortasında Temmuz gibi,

Bereketli bol çeşitli

Ve yanında kocaman bir köpek,

Nereden gelir, nereye giderler bilinmez.

Bir yaz yağmurunun ardından çıkıvermiş gibi

Saçları hafif ıslak,

Yüzünde yağmur damlacıkları,

Güzel kokulu çiçeklerle birlikte

Kendisiyle dost, doğayla arkadaş,

Küçük adımlarla yürüyor

Yavru bir ceylan gibi...

Makbule ABALI