Mevsim geçişleri, değişen iklim koşulları, soğuyan havalarla birlikte Eylül ayının da sonuna geldik. Yeni çağın insanı daha mı dayanıksız, bağışıklık sistemimiz mi daha güçsüz bilinmez. İnsanın değişken ruhsal yapısı ve hava değişikliklerine alışık olmayan bünyeler bu mevsimde hastalıklara daha çabuk yakalanıyorlar.
Böyle zamanlarda kendi başına kalmak insanı mutlu ediyor. Eski defterleri karıştırmak, geçmişe bir göz atmak belki de yeniliyor insanı. Yazmak hep güzel bir uğraştı benim için. Ne çok defter doldurmuşum. Şiirler, yazılar, öyküler... Okuduğum kitaplardan altı çizilmiş güzel sözler.Gene bir eylül ayında kısacık bir şiire içimi dökmüşüm:
"Eylül akşamları
neden hep böyle elemli,
durgun, hüzünlüsünüz?
Giden yazın ardından
Yas mı tutarsınız?
Eylül, seslerin kaybolduğu bir dinginlik, sessizlik dönemidir benim için. Hüzün mevsimidir adeta. Oysa pastel renkleriyle doğa nasıl da güzeldir; Sarı, yeşil, kahverengi ve turuncunun her tonu. Belki de günlerin kısalması, çiçeklerin solması, dünyanın giderek kararması hüzünlendirir beni...
Makbule Abalı