4 May 2010

DÜŞÜNCE YUMAĞI-5-

  Hiç farkında değilim:  Yeni oluşturduğum blog'da, eski bir eğitimci olarak "Eğitim" üstüne yazılar yazarken arada bir de "DÜŞÜNCE YUMAĞI" başlığı altında topladığım; Umut, sevinç, kaygı ya da endişe içeren yazıların beşincisini yazıyorum bugün...

 Bu, "toplum olarak" ne kadar "düşünce karmaşası" yaşadığımızın bir göstergesi mi acaba ? Sarmaya çalışırken, çabalarken, "yumak" hiç çözülmüyor, "düşünceler" yeniden birbirine karışıyor...    
 Blog'da yazmaya yeni başlamıştım oysa: Beyinsel egzersizlerdi amacım, yazmak tutkumu sürdürmek, ve bu yolla teknolojiye ayak uydurmaya çalışmaktı çabam... 

 Yaşam devam ettiği sürece "Eğitim" işinde "emekli" olunmuyor. 
"Eskiseniz" de, "Eğitimci" sorumluluğunuz elvermiyor. 
Bizim kuşak, düşüncelerin uygun dille, uygun biçimde söylenirse "etkili" olacağına inandı. (Önümüzde acı örnekler vardı...)


 Sözler etkisini yitirdi artık; Anlaşılmıyor, duyulmuyor... Keşke düşünceler "karmaşık yumaklar" haline dönüşmeden aktarabilsek, anlatabilsek: Belki 
beyinlerimiz de rahatlardı.


 Bazı ülkelerde insanların -sesini yükseltmeden, kimseyi yumruklamadan-  düşüncelerini rahatlıkla dile getirebildiği "kürsüler" olduğu için mi acaba , insanlar gerginlik yaşamıyor, "söz" hakkına saygı gösteriyor... 
 
 Eskiden beri "adaleti temsil eden", "terazili kadın" simgesini bu günlerde    gören var mı ? Terazinin kefeleri mi düştü, ibresi mi bozuldu bilemiyoruz.


Ülkemizde; suç, suçlu, suçsuz, ceza kavramlarında "karmaşa" yaşandıkça, "suçlular" da, "suskunlar" da çoğalıyor...

 "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" etkinliklerini çoğaltsak mı acaba ? Çocuklar kürsüye çıkınca, "umudumuz" artıyor, içimiz aydınlanıyor, beyinlerimiz  dinleniyor...     
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder