21 Eyl 2013
BİR ALZHEİMER HASTASIYLA KOMŞU OLMAK...
"21 Eylül Dünya Alzheimer Günü'nde" tüm Alzheimer hastaları ve hasta yakınlarını saygıyla anarak,sonsuz dayanma gücü dileyerek...
ÖYKÜ
Etrafı son bir kez gözden geçirdi. Yastıkların yerini yeniden değiştirdi. "Renkleri uymadı" dedi, gene o tarafa yöneldi. Ayağı tökezledi. Tam düşmek üzereyken koltuğa tutundu. "Çocuklar artık yaşlandın anne diyorlar, galiba gerçekten yaşlandım." diye söylendi. "Yarın temizlikçi bayan gelecek, oysa hiç istemiyorum" diye düşündü. "Geçen gelişinde temizlik yaparken halının altına sakladığım paraları da buldu. Ne zamandır paralarım eksik çıkıyor, kuşkulanıyordum. Emekli maaşım da aldığım gün tükendi."
Bu arada çalan kapı ziline koşturdu. Marketteki çocuk siparişleri getirmişti; 3 ekmek (oysa evde 1 kişiydi) bulaşık deterjanı, çamaşır deterjanı, yumuşatıcı. Çamaşır deterjanını özenle buzdolabına yerleştirdi. Mutfakta bulaşık deterjanının yerini arandı. Aynı deterjandan daha önce de alınmış, üç tane deterjan ardı ardına dizilmişti. "Bu kadın nasıl da israfı seviyor, her şeyin yerini de karıştırıyor" diyerek öfkeyle kendi kendine konuştu. Bulaşık deterjanlarından birini aldı, dikkatle ekmek kutusunun içine yerleştirdi. Etrafına bakındı, iş bitirmenin hazzıyla gülümsedi.
Ansızın çalan zille irkildi; Telefona yöneldi, açtı... ses yoktu. Zil tekrar çaldı. Birden kapıyı akıl etti.Ağır adımlarla gitti, açtı. Gelen yan dairedeki genç komşusuydu. "Nasılsın Fatma Teyze, bir ihtiyacın var mı?"Fatma Hanım yalnız yaşayanların konuşma tutkusuyla söze başladı: "Yorgunum yavrum, çok yorgunum. Kafam karmakarışık. Ne yediğimi, ne içtiğimi hatırlamıyorum. Bankada telefonumu sordular, bilemedim. Ben artık eski ben değilim. Ne oldu bana bilemiyorum. Evden çıkmak istemiyorum. Kaybolmaktan korkuyorum.Kızım"artık yalnız yaşayamazsın anne" diyor. Oysa ben kendi evimde olmak istiyorum. Kesik kesik anlatıyordu. Durdu, soluklandı. "Sana elimle köpüklü bir kahve yapayım hanım kızım." Mutfağa doğru uzaklaştı.
Mutfaktan tabak kaşık sesleri geldi önce. Sürekli akan su sesi duyuldu sonra. 10 dakika sonra tepside iki dolu kahve fincanıyla Fatma Hanım belirdi mutfak kapısında. Gülümsüyordu... "Ne güzel kahvemi senin elinden içeceğim, mis gibi de kokuyor" dedi komşusu. Ancak kahvesinden bir yudum almasıyla püskürtmesi bir oldu. Öksürmeye başladı... "Fatma Teyzecim şeker yerine tuz koymuşsun." Fatma Hanım suçlu çocuklar gibi başını önüne eğdi, "Yapamadım değil mi... gene yapamadım... Gözlerinden aşağı yaşlar süzülüyordu.
"Fatma Teyzecim ben zamanında senin çok güzel kahvelerini içtim, bugün içmesek de olur. Hem sen bana o nefis tarçınlı kurabiyelerinden de yaparsın" Fatma Hanım'ın kısık sesi belli belirsiz duyuldu; "Ah canım kızım, tarifleri de hatırlamıyorum artık. Geçenlerde bir tepsi kurabiyeyi yaktım. Amcan sağken böyle değildim. Onun sevgisi beni koruyordu sanırım. Şimdi neredeyse adımı sorsalar bilemeyeceğim. Geçen gün dolma yaptım, içine pirinç koymayı unutmuşum. Eskiden yarım saatte yaptığım işi şimdi iki saatte zor bitiriyorum.
İkisi de tekrar oturdular. Uzun bir sessizlik arası oldu... Birden içerideki çamaşır makinesinin çamaşırı sıkma sesi duyuldu. "Ah unutmuştum" dedi Fatma Hanım. "Sabah kalktığımda makineyi çalıştırmıştım, az sonra biter. Güneş batmadan çamaşırları asmak gerek." Birlikte makineye yöneldiler... "Ama bu en kısa program Fatma Teyze. Program bitince bir daha, bir daha aynı programda yıkama yaptırmışsın." Fatma Hanım sustu.... Sanki o sessizliğe inat, çamaşır makinesi tüm gücüyle, tüm hızıyla çalışmaya devam etti. ..
Yılların yorgunu Fatma Teyze oturduğu koltukta kısa süreli bir gündüz uykusuna daldı. Kim bilir uyandığında, (eski zaman terbiyesiyle) komşusunun yanında uyuyakaldığı için ne kadar utanç duyacaktı. .
Genç kadın evden hemen ayrılamadı. O da çökercesine bir koltuğa oturdu. Düşünceler sonsuz bir hızla beyninden akıp geçiyordu: Makineler programlanıyor, istenen aklıkta, istenen parlaklıkta, istenen miktarda çamaşırı istenen sürede yıkayabiliyor. Oysa insan hayatı... Hayat başlangıçta nasıl başlıyor, nasıl sürüyor ve nasıl bitiyor. Yitirdiğimiz, geri getiremediğimiz ne çok şey var. Günler, aylar, yıllar birbiri ardınca geçiyor. Planlanmış, programlanmış hayatlar alzheimer'la parçalanmış hayatlara dönüşüyor. Alzheimer insan ömründen ne kadar sürede neler çalıyor, neleri, kimleri unutturuyor, nasıl bir tahribat yaratıyor ? Alzheimer, eski güzel, sağlıklı insanlara, yaşanmış muhteşem hayatlara hükmediyor... Ve ne yazık, henüz tedavi şansı yok...
........................
Çamaşır makinesi durmuştu. Genç kadın makineyi kapattı. Yaşlı kadını rahatsız etmemek için ayaklarının ucuna basarak sokak kapısını açtı, kendi dairesine geçti. Hayat tüm hızıyla devam ediyordu...
İster hayali ve isterse de gerçekte gözlemlediğiniz bir öykü olsun, sizin, benim ve tüm hasta yakınlarının yaşadıkları kadar gerçek. Bizler her ne kadar içimiz acıyarak o günlere dönsek de, Alzheimer'le yeni tanışmakta olanlar için bir o kadar da eğitici bir öykü.Dünya Alzheimer Günü'ne çok değerli bir ''EĞİTİMCİ''nin anlamlı bir armağanı.Elinize ve yüreğinize sağlık. Bu vesileyle aramızdan ayrılan aile büyüklerimizi saygıyla anıyorum.Ruhları şad olsun. Sonsuz sevgi ve saygılarımla. İyi ki varsınız. N.Bal
YanıtlaSilDeğerli dostum, sevgili arkadaşım; Hayatın içinde de hayalle gerçek birbirine karışmıyor mu? Yakınlarında, sevdiklerinde alzheimer'ı yaşamış olanlar, eminim kafalarında yüzlerce farklı öykü kurgulamışlardır. Bunun en yakın tanıklarından biri sizsiniz.
SilGüzel sözlerinize, düşüncelerinize sonsuz teşekkürler. Çevremde varlığından mutluluk duyduğum güzel insanlardan biri olarak, adınızı her zaman sevgiyle, saygıyla anıyorum.
Sonsuzluğa göç eden rahmetli büyüklerimizi bir kez daha saygıyla anıyorum.
Son zamanların en sevdiğim söz John Lennon'un "hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir"...
YanıtlaSilBelki daha kötüsü başınıza gelenlerin bile farkında olamamak. Ve genelde de her şey yoluna girdiği zamanları beklemesi bu 'gelenler'in.
Sanırım "geriye kalan ömrümüzün bugün ılk günü" gibi yaşamak,,,,,hoş olur
Ne güzel bir felsefe sevgili Murat. Her güne yeni bir gün gibi başlamak, umudu da, heyecan ve enerjiyi de daha diri tutuyor. Yaşanan kötü anıların bıraktığı izler de olmasa...
SilYaşadıklarımızın farkında olmamak, bilincin tamamen kaybolması en kötüsü elbette. Sağlıklı, güzel günler dilerim.