13 Eyl 2015

VİCDAN


Vicdan dilimizde sık kullanılan yerleşik bir sözcük. Ahlaki yanı ağır basıyor.
Bazen bir film adı, bazen bir roman adı olarak karşımıza çıkar. Bazen kendini aklamak için kullanır insanlar.Vicdanı bozulmamış dostlar ararız çevremizde.
Vicdan insanı rahatlatır, aklar kimi zaman. Bazen de tam tersine içten içe huzursuz eder.
Vicdan bir iç hesaplaşması, doğruların yanlışların ortaya konması, değerlendirilmesidir.

Bazen bireysel vicdandan söz ederken bazen de topumsal vicdandan söz ederiz. Tek başına son derece sakin olan, çevresine zarar vermeyen bir insan farklı bir grubun içine girdiğinde nasıl bir ölüm makinesine dönüşür? Yüz ifadesi, mimikleri, bakışları, gücü nasıl bir anda farklılaşır? Zamanı gelince bir vicdan muhasebesi yapmaz mı? Bazı ülkelerin sözlüğünde "vicdan" sözcüğünün bulunmadığı söyleniyor. İhtiyaç mı duyulmuyor acaba? 

Belki yıllar geçti ama biz çocukluğumuzda arkadaşlarımızın nereli olduklarını, kökenlerini bilmezdik, merak da etmezdik. Ki o yıllar daha hassas yıllardı. Yıllar sonra öğretmen yetiştiren bir yükseköğretim kurumunda görev yaparken öğrencilerim sık sık  sorarlardı; "Öğretmenim nerelisiniz?" " Tütkiyeliyim" derdim. Türkiye'nin her yöresinden 18-25 yaş arası öğrenci olurdu sınıflarda. Fark gözetmemek zorundaydık. 

Kişiliklere saygı duyarak, anlayışla yaklaşıldığında hep uygun davranışlarla karşılaşırdık. Düşünüyorum da yıllarca aynı ülkede beraber yaşayan,kız alıp veren ,çeşit
li kurumlarda yanyana görev yapan insanlar ne oldu da 
birbirine öfke ile, kinle bakar hale geldi, birbirini düşman sayar oldu?

Yurtdışında yapılmış ilginç bir araştırma var. 15-16 yaşındayken bir grup gence ikinci dünya savaşı yıllarından kalma çarpıcı fotoğraflar, video filmler gösteriliyor. Yaralanmış insanlar, parçalanmış vücutlar, kan revan içinde yüzler, işkence görmüş insanlar...
Gösteri bitince gençler çok büyük tepki gösteriyorlar.
İçlerinde bayılanlar, istifra edenler, gitmek isteyenler çıkıyor. 

Gençlere iki haftalık bir deneme yapılacağı, bu süre içinde bir sınavdan geçecekleri,grupta disiplini sağlamak için istedikleri gibi davranabilecekleri,kaba  kuvvete baş vurabilecekleri  vurgulanıyor. Birkaç gün içinde davranışlarda aşırılıklar gözleniyor. Lider olmak isteyenler çoğalıyor. Giderek şiddet, kaba güç gösterileri artıyor. Davranışlar tamamen değişiyor.

İki haftanın bitiminde aynı fotoğraflar, video filmler yeniden gösterildiğinde hepsi hiç yadırgamadan normal karşılar...çok olağan bulurlar, artık alışmışlardır.
Bireysel davranışlar toplumsal bir potada değişime uğramıştır. Lider olmak isteyenler kabul görmek için daha sert davranışlarla kendilerini kanıtlıyorlar.

Ölüm-öldürme adını bile bilmeden, acımadan bir cana kıyma... Çocuk, genç yaşlı, kadın erkek demeden bir yaşamı sonlandırma...
Ne oldu bize...? Nasıl bir değişim geçirdik...?
Bazı olumsuz dönemlerin dışında yıllar önceki sakin, huzurlu dönemleri nasıl da özlüyoruz... Milli maçlarda yanımızdakinin kim olduğunu bilmeden ortak duygularla
Sevinilmesini, deprem, sel gibi doğal afetlerde ortak acılarda,  ortak hüzünde  yanyana durmayı, el ele tutuşmayı insan olarak, vatandaş olarak nasıl da özledik...




VV

27 yorum:

  1. Güç isteği ve hırs...
    Vicdanın önüne geçiyor, şiddeti haklı gösteriyor.
    O çocuklara kendi aileleri, en sevdikleri kişiler gösterilmeli öyleyse. Şimdi onların başına geldiğini düşünün denmeli. Herkes kendi ailesi ve sevdiklerinin başına benzer şeyler gelmesin diye düşünse vicdan perdeleri her koşulda aralanır bence. Gerçi onları bile feda eden zalimler çıkacaktır aralarından...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu inanılmaz bir dürtü gibi. Belki geriye dönüşü olmayan bir yol gibi.
      Empati yapılabilse belki pek çok kötü sonuç meydana gelmeyecek.

      Sil
  2. Maalesef bölündük, parçalandık... Nasıl ki; insanın kendine ettiğini 7 düvel bir araya gelse edemezmiş, ülkeler için de aynı durum söz konusu. İçte yaşanan hainlikler her zaman daha tehlikelidir, dıştan gelenler ülkece kenetlenmeyi sağlar ve ülkeyi güçlendirir. Ama dahili düşmanlıklar parçalar maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkeler uzun bir süreçte bu olumsuzlukları yaşıyorlar. Hazırlayıcı etkenler her ülkede farklı. Yıllardır pek çok şeye tepkisiz kaldık,, önlem almadık. Dileriz bu kavga ve kaos ortamından en kısa zamanda kurtuluruz.

      Sil
  3. Vicdan, insanın içindeki tanrıdır...V.Hugo

    Esen kalın Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar derin bir anlatım. Düşününce ne çok farklı anlam çıkarılabilir, yorum yapılabilir.
    Teşekkür ederim. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. insanlığın özlediği vicdanları getirebilsek dünyayı daha yaşanılır kılabilsek...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel olurdu. Ve böyle düşünenler çoğalsa...

      Sil
  6. Gerçekten insanlığın geldiği nokta üzücü ve düşündürücü:( İnsanda vicdan çok az ne yazık ki:( Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha iyiye gitmek yerine daha kötüye gittik. Kötü yanımız iyi yanımızdan daha güçlü
      demek ki. Yeniden düşünmek, kendimizi yenilemek ne iyi olur.
      Sevgiler...

      Sil
  7. yaaaa iyice bölündük de mi türk kürt diyeee off yaaa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl önemli olan ayrım yaparak farklı davranmak, yıkmak, yakmak, zarar vermek. Sağduyulu davranamadığımız sürece ülke zarar görecektir.

      Sil
  8. sıradan faşizmi de sorgulamak gerek, günlük hayatlarımıza giren, ben tamda neredeyim diye sormak gerek, sınırlarım ne? benden olmayan diye bakıp ötekileştiriyormuyum? bunun gibi soruları sorup kendimizi sınamalıyız, sözümüz ve günlük hayatta pratiğimiz aynı mı. ınsan sadece insan mı? amasız cümlelerimiz olmalı....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum.Önce kendimizi sorgulamak, nedenler ve sonuçlar üzerinde düşünmek, yargılamak...
      Mantık, duygular, sağduyumuz hep bizimle olmalı.

      Sil
  9. Vicdandan tamamen yoksun olan insanların psikolojide ''psikopat'' olarak tanımlanmaları durumun vahametini yeterince açıklıyor bence. Vicdan duygusunun yanı sıra empati yoksunluğunu bir arada taşıyan psikopatların tüm yaşamları güç elde etmek,hakimiyet kurmak ve kurguladığı oyunları kazanmak üzerine. Bu da yaşadıklarımızı anlatmaya yeterli bir neden.
    Sizin örneklemelerinizde ise normal insanların davranış değişikliği gösterip vicdan duygusundan git gide uzaklaştıkları anlatılıyor. Çünkü onlar değişik yollarla uyutuluyorlar, çünkü öyle olmaları isteniyor. Dahası birbirleriyle etkileşime giriyorlar, bir ''bana ne'' ciliktir, bir vurdumduymazlıktır gidiyor. Onlar için ne yaşanırsa yaşansın normal. ''Bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' misali. Ama yılan en başta onları sokacak ve rahatlarını kaçıracak bilmiyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vicdan zayıflığı yaşayan insanların pek çoğu farklı nedenlerle farklı davranışlar sergiliyorlar.
      Pdikopatlık yüzde elli doğuştan oluyor.Doğru onlarda empati eksikliği oluyor, Ama tüm olumsuz davranışta bulunanlara psikopat demek yanlış olur. Kaldı ki bu teşhis çeşitli incelemeler, testler
      Yapıldıktan sonra konabiliyor.
      Verdiğim örnek kaynaklara girmiş bir örnekti. Çok detaylı Anlatamadım, ama toplumsal etkileşimleri vurgulayan bir örnekti. Eski bir eğitimci olarak sınırlı bir blog sayfasında
      düşüncelerimi, kaygılarımı, beklentilerimi aktarmaya çalıştım.
      Sayfamda uzun bir aradan sonra yorumunuza okumak güzeldi.
      Teşekkür ederim.

      Sil
    2. Ben de zaten 'tüm olumsuz davranışta bulunanlar psikopattır' demedim. Konu ve başlığınız ''VİCDAN' olunca aklıma geldi. Psikoloji bu duygudan yoksun olanları, yani sıfır vicdan taşıyanları (doğdukları andan itibaren beyinlerinin yapısı itibariyle hep böyle kalacak olanları), elbetteki birtakım incelemeler ve testler sonucu teşhis ediyor.
      Yanlış anlaşılmak istemem. Sizin verdiğiniz örneğe bir sözüm yok benim. Gayet uygun bir örnek ve insanların bir şeyleri ''zaman içinde kanıksama'' duygusuyla alâkalı. Bu da vicdan duygusundan git gide uzaklaşmak demek. Onu anlatmaya çalıştım. Özetle bir tarafta SIFIR VİCDAN taşıyan psikopatlar, diğer tarafta vicdan duyguları hızla eksiye düşmekte olanlar var ve ben bunu yazınız dahilinde toparlamaya çalıştım. Hepimiz sınırlı blog sayfalarımızda bir şeyleri aktarmaya çalışıyoruz nihayetinde.
      Bir eğitimci olarak bu konuya parmak basıp irdelediğiniz için ben teşekkür ediyorum.

      Sil
    3. Yeniden cevap verme zahmetinde bulunduğunuz için teşekkür ederim. Yanlış anlaşılmaktadır beni üzer doğrusu. Ki beni az çok tanıyan biri olarak sizi, en son yanlış anlayacaklardan biri olarak düşünürüm. Ülkemi seviyorum, birbirimize zarar vermeden düzen içinde yaşayalım istiyorum.
      Sevgiyle.

      Sil
  10. Özellikle geri kalmış, geri bırakılmış toplumlar, kendilerine kahraman gibi sunulan, özgürlükçü vizyonu olmayan liderlere itibar eder. O liderler hiç düşünmezler ki kendileri gibi, diğer liderleri yaratan emperyalist dış mihrakların o liderlerin nasıl hazin sonunu hazırladığını. Çala kalem, ağzı bozuk külhanbey liderlerin gençlere nasıl örnek olduğunu görüyor ve biliyoruz. Yazdıklarınıza katılıyor ve aydınlık günlerin gelmesini temenni ediyorum. Bu çok önemli ve yararlı paylaşım için teşekkürler Makbule hanım.

    YanıtlaSil
  11. Ne yazık toplumda öyle olumsuz örnekler sergileniyor ki daha iyiye gitmek için yönlendirici bir etken, bir güç yok. Sabır ve umutla aydınlık günlerin gelmesini bekliyoruz.
    Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  12. Ne yazık toplumda öyle olumsuz örnekler sergileniyor ki daha iyiye gitmek için yönlendirici bir etken, bir güç yok. Sabır ve umutla aydınlık günlerin gelmesini bekliyoruz.
    Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  13. Biz ne ara bu hale geldik ? Anlamak zor ...
    Dilerim yoluna girer her şey ve aydınlığa döneriz yüzümüzü.
    Sevgiler sevgili öğretmenim ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplum olarak biraz duyarsız ve ilgisiz kaldık sanırım. Kişisel çabalarımız toplumsal çabalarla bütüleşirse daha güzel günler olacak mutlaka.
      Aydınlık günler diliyorum.

      Sil
  14. Acı, ama çok güzel, dokunaklı bir yazı. Her ne kadar akıllı, herşeyi aşmış bitirmiş bir tür gibi görünse de insanoğlu, aslında içimizdeki ilkel dürtüler hala ne kadar hayatta değil mi. Oysa ki var olan her bireyi sevebilsek, herkesin kendimiz gibi insan olduğunu, ana kuzusu olduğunu gözden kaçırmasak ne kolay olurdu. Ama malesef...
    Kaleminize sağlık. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatın içinde acı ve dokunaklı sayılabilecek ne ćok şey var değil m? Ve çoğu kez insanlar onu çekilmez kılıyor. Sevgiyi esirgemesek, paylaşabilsek dünya daha yaşanabilir olurdu.
      Esenlikler diliyorum. Sevgiler.

      Sil
  15. tüm içtenliğimle daha çok vicdan ve daha çok merhamet diliyorum insanlık için...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke böyle güzel insanlar çoğalsa, dünya onlarla daha da güzelleşir, daha yaşanabilir olur...

      Sil