Günlük uyku ihtiyacı kişiye göre değişebilir. Bazen 8 bazen 9 saat. Ama yayladaysanız uzun, yorucu bir günün sonunda daha erken yatma ihtiyacını duyuyorsunuz. Sabah gün erken başlıyor. Erken kalkınca tüm gün de verimli oluyor. Sabah güneşi aydınlanmayı sağlarken kuşlar cıvıltılarıyla eşlik ediyorlar.
Beldede yaşayanların bahçeleri genellikle evlerden uzak mesafede. Oraya gitmek için erken yola çıkmak gerek. Sabah kahvaltısı çoğunlukla çay ve sıkma. Ya da yufka ekmek yanına tulum peyniri. Gün uzundur yaylalarda. Yapılacak çok iş vardır. İş bölümü yapılmışsa iş de kolaylaşır. Bazen buğday kaynatılır, kurutulur, değirmende bulgur olmak için yola çıkar.
Bazen komşularla imece usulü uzun süreli yufka ekmek yapılır, domates, biber salçası hazırlanır. Sırada reçel ve marmelat vardır. Bazen de meyvelerden pestil yapılır. Çevrede çok yararlı otlar var. Yayla halkı bu konuda çok duyarlı ve bilinçli.
Bizim bahçede semizotu (bu yörede tokmakan deniyor.)özgürce yayılmış. Çevredeki pek çok ev yararlanıyor. Kesildikçe daha çok veriyor. Yemeği, böreği, salatası yapılarak çok çeşitli şekillerde kullanılıyor.
Kuşlar bu yıl da bizi yalnız bırakmadılar. Kırlangıçların yaptığı yuvalara serçeler de konuk oldu. Ben kuşların bereket ve güzellik getirdiğine inanıyorum. Doğanın küçük aksesuarları. Bahçede iki sulama havuzu ve damlama teşkilatı var. Sulama havuzlarına kurbağalar konuk olmuşlar. Gece oldu mu bir kurbağalar korosu başlıyor.
Havuza bir miktar göktaşı atılınca rengi çok tatlı bir maviye dönüşüyor. Bu uygulama bahçedeki ürünler için de yararlı. Eşimin 3 yaş küçük kardeşi Mustafa Abinin bahçede çok emeği var. Kahvaltılarda, yemeklerde birlikteyiz. Benim çiçek sevgimi biliyor, sağ olsun bahçe gözlere şenlik. Öğleden sonraları dinlenme molası gibi çay saatlerimiz var. Yanına atıştırmalık bir şeyler mutlaka ekliyorum. İçine sevgi katılmış ürünlerin kokusu çiçek kokularına eşlik ediyor..
Beldeye uğrayan satıcılar çok renkli bir görüntü oluşturuyorlar. Kamyonetlerde ellerinde hoparlörle mutfak eşyaları satanlar, sebze satanlar ya da kilim alıp halı, paspas, battaniye satanlar. Ne yazık, pek çok köy evinden güzelim kilimler gitmiş, yerlerini makine halıları almış. Arada bakır tencere, sahan ve siniler de alüminyum tencerelerle yer değiştirmiş. Eskinin, geçmişin değeri henüz tam anlaşılamadı. Nedense ülkemizde parıldayan her şey daha değerli sanılıyor...
Yayladaki çocuklar erken olgunlaşıyorlar. Çünkü ailedeki işbölümü içinde sorumluluk almalar ı gerekiyor; kardeşine bakmak, çalı çırpı toplamak, yemek yapılırken yardımcı olmak, bazen hayvanları otlatmak... Doğal ortam içinde , doğal gıdalarla doğanın düzenine uymak.
Büyük-küçük bunu başarmaya çalışıyor. 100 yaşını aşan insanlar var. Ömür burada uzuyor galiba. Dağların doruklarına doğru kayıt altına alınmış "anıt ağaçlar" var. Sanki insanlar da, diğer canlılar da bu güzel ortamda yayılan enerjiyle kendini tazeliyor.
Buralarda güneşten koruyucu, üstü tente veya asmayla, sarmaşıkla kapatılmış oturma düzenlerine" talvar" deniyor. Talvarın altı, konuk ağırlama için gölgelik, serin bir mekan oluyor. Fotoğrafta görülen talvarın altındaki koltuklar ve sehpa bir mobilya mağazasından alınmadı.
Burada yaratıcı bir bakkalın, büyük mağazalarda satılan ürünlerden ilham alarak ahşap malzemeyle yaptığı ürünler. Böyle bir girişimciliği takdirle karşılıyor, maddi destek sağlıyoruz. Biz zevkle kullanırken görenler de çok beğeniyorlar..
Yaylada eşim ve ben konuk ağırlamaktan hoşlanıyoruz.
Hele çocukluk arkadaşlarıyla karşılaşınca eşim çok mutlu oluyor. Güzel, sıcak sohbetlerle saatler geçiyor.
Ünlü yazar Osman Şahin ilkokuldan çok sevdiği sınıf arkadaşı. Onların zor koşullarda geçen çocukluk öykülerini ben de ilgiyle dinliyorum.
Evin altı eskiden toprak zeminli elma deposu iken bazı değişikliklerle bir oturma düzeni oluşturduk. Mutfak tezgahı, banyo, tuvalet eklendi. Taş evler yazın kavurucu sıcaklarında doğal klima etkisi yapıyor. Kışın da ılık oluyor.
Sabah 07.00'den akşam 19.30'a kadar Belediye otobüsleri Mersin-Arslanköy arasında seferler düzenleniyor. Bazen günübirlik gelip dönülüyor.
Deniz seviyesinden 1500 m. yükseklikte insanın aklına kar geliyor doğal olarak. Piknik yolu üzerinde bir oturma düzeni oluşturulmuş. Yaylacılar karsambaç satıyorlar. Yaylanın en doğal ve en güzel tatlısı karsambaç. Hatta sağlıklı da denebilir. Katkı maddesi yok. Dağların doruklarından alınmış temiz kar yontularak üstüne pekmez veya bal dökülmesiyle oluşan bir tatlı. Bu yıl çeşidi çoğaltmışlar; vişneli, çilekli, kirazlı ve karışık çeşitleri de var. Hemen yakınında sıkma, börek, ayran, mısır satılan bir yer de var.
Bu yıl iki gün süren 3. Şaymana Müzik Festivali bile yapıldı. Sloganı: "Çadırını al da gel" idi. Şaymana çok eski bir mağaranın adı. Bu adı taşıyan bir sosyal tesis de var.
Burada yemek kültürü çok gelişmiş. Topalak çorbası, öğcel, sarımsaklı köfte, içli köfte, kabak çiçeği dolması ilk anda aklıma gelenlerden. İlginçtir, kabak çiçeği günün ilk ışıklarıyla toplanıyor. Sonraki saatlerde içine kapanıyor. Dişi çiçekler kabak olarak yetişiyor, dolması yapılamıyor. Sanki özgürlüklerini kanıtlıyorlar böylece. Ya da eşleriyle güzel bir işbirliği yapıyorlar. Doğa kendi düzenini sağlamış. Kabak çiçeği dolmasını hepimiz çok seviyoruz.
Yaylada günler uzun. Gün doğumundan gün batımına kadar yaşam bir koşturmacayla sürüyor. Ama çalışmaktan şikayetçi değil bu insanlar. Mutlular. Belki o yüzden birkaç saatlik uykudan sonra güneşin ilk ışıklarıyla zinde kalkıp yeni güne hazırlanıyorlar. Yeni bir gün yeni umutlar, yeni beklentiler demek.
Ama insanoğlu dünyanın her yerinde doğal afetlerle mücadele ediyor. Yağmur, sel, dolu, deprem...5 Ağustos günü ansızın bastıran olağanüstü bir yağmur , fırtına ve dolu herkesi zamansız yakaladı. 40 dakika içinde yerler bembeyaz oldu. Ağaçlar meyvelerle donanmışken yapraklar ve meyveler hızla döküldü. Üreticinin şansı ve kazancı, doğayla ve hava durumuyla iniş çıkışlı.
Bazen kar, bazen fırtına, yağmur ya da dolu... Varsın olsun. İnsanoğlu her şeye hazırlıklı. Yaşadıkça umut hiç tükenmiyor ki...
Çiçekler de bahara kavuşmuş gibi öyle güzel açmışlardı ki. Ama onlar da biliyor ki daha yaşanacak nice yazlar var...
Makbule ABALI
Arslanköy Ağustos 2016
NOT: 2016 yazında yazdığım bir yayla yazısı. Mersin'den İzmir Urla'ya gelişimizin üçüncü yılını yaşıyoruz. Eşim doğduğu yeri, yöre insanlarını özlüyor tabii. Bu yazımı , yorumlarla birlikte tekrar okurken anı tazeledik...
Cennetesiniz. Yaylalara çok düşkünüm. Bizim yok; ama turlarla çok gezdik. Talvara da bayıldım. Kırlangıç yuvaları, havuzdaki göktaşlar, gül hatmiler, sedir ağaçları.... Sonraki resimleri bekliyorum şimdiden... Biraz da ora havasından eklerseniz :)))))
YanıtlaSilYaylalar özellikle sıcak yaz günlerinde kurtarıcı. Doğa olan her şeyi ben de çok seviyorum. Ah özellikle yağmurdan sonraki toprak kokusu pek çok güzel kokuya bedel.
SilSelam-sevgiler...
Anlattıklarınız bana doğduğum İzmİr'deki kasaba mı hatırlattı yazıyı okurken mest oldum mis gibi çam ağaçlarının eteğinde belde sağlık ve huzur içinde oturun.
YanıtlaSilDoğal hayatı seven dostların çok olmasına nasıl Seviniyorum. Çocuklar ve gençlerin de doğayı benimsemesi gelecek için ne güzel oluyor.
SilÇok teşekkürler.
Fotolara da yaylaya da bayıldım.Orda olmak vardı :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Küçük bir tabletle yazıp çekebildiklerim. Umarım düşündüklerimi yansıtabiliyorumdur.
SilSelam-sevgiler...
ne güzel anlatmışsın. eline, gönlüne sağlık.
YanıtlaSilbayıldım yaşadığını yere, yaydığın huzura.
umarım 'sen' dememi hoş görüyor, bunun yakın hissetmekten kaynaklandığını biliyorsundur.
bir gün tanışmak dileğiyle...
Çok teşekkür ederim. Huzur bulduğunu söyleyen çok arkadaşım olmuştur.Genelde çok sakinim.
Silİçinden nasıl geliyorsa öyle diyebilirsin. Aynı dilekle.
Selam-sevgiler...
başta sona her şey çok tatlı ve keyifliiii :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Hayatın olumsuzluklarını azaltıp, güzelliklerini ortaya ćıkarmaya çalışıyoruz.
SilEsenlikler dilerim.
Bu güzel anlatıma fotoğraflarda eklenince müthiş birşey çıkmış ortaya. Açıkçası orada yaşayıp bu yazıyı paylaşan kişi olmak isterdim. Toprağa yakın olabildiğim her an benim için tarifsiz bir mutluluk sebebi. Hele ki bir de kendi ektiğim çiçek yada sebzelerin yetiştiğine şahit olmak bambaşka bir sevinç kaynağı. Keyfini sürün benim için de.. Bende tekrar okuyayım yazınızı. Sevgiler,
YanıtlaSilBöyle bir dilek de ne güzel. Gerçekten toprak adeta insana enerji veriyor. Sebzeyi, meyveyi dalından koparmak mutluluk. Umarım gelecekte kendi yetiştirdiğiniz, ürün alacağınız bahçeniz olur.
SilSevgi ile-dostça.
Okurken içim açıldı..adeta "orada olmak vardı" demek geldi içimden..Sevgiyle esen kalın
YanıtlaSilÖyle hissetmenize sevindim.Paylaşmak ne güzeldir. Hep içimden geçer, Keşke doğanın sunduklarını hepimiz paylaşsak.
SilBloğunuzu ilgiyle, zevkle izliyorum. Güncelden uzaklaşmadan harika seçimler yapıyorsunuz.Yorum köşesi olmayınca beğenilerimizi dile getirmek mümkün olmuyor.
Yürekten sevgiler..
Fotoğraflara mı söyleyeyim içimde uçuşan sevgi sözcüklerini, anlatım biçiminize mi, yoksa yayladaki güzelliklere mi bilemedim. Hele ki insanın mayasında o yörelerin ruhundan varsa daha bir hayranlık uyanıyor insanın içinde. Gerçekten özlemişim o yöreleri. Çok iyi bir rehbersiniz güzel öğretmenim. Siz anlatırken her şey gözümde canlanıyor inanın. Karsambacı en son çocukken yemiştim. Ne hoş bir lezzetti o. Yabani semizotu ki aşığım bu bitkiye hiç çekinmeden de söylüyorum bunu:) Fotoğraflara bakınca insan huzur hissediyor. Doğanın sunduğu renkler öyle büyüleyiciki. Bu paylaşımlarınız kısacık bir soluklanma oluyor benim için. İnsan başka ne isterki. Ellerinize, yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilKucak dolusu sevgi sunuyorum, selam olsun ailenize ve yaylaya.
Yorumlarını görünce çok mutlu oluyorum sevgili Sade.Öyle içten, güzel bir dille düşüncelerini aktarıyorsun ki, yazmak-hep yazmak geliyor insanın içinden.
SilToroslar, Çukurova insanı, doğası, bitki örtüsü farklı gerçekten.Sanırım mutluluk , gördüklerimizi doğru ve olumlu algılamaya bağlı.
Huzur'u en uygun şekilde içinde barındıran insanlardan sın. Bu yazı da vesile olduysa sevinirim. Ah o karsambaçı Keşke ben ikram edebilseydim.
Bu güzel yorum da benim içimi aydınlattı.
Uzun bir soluklanma için yağmur sonrası çam ve kekik karışımı bir toprak kokusunu yollayabilseydim Keşke.
Sevgiyle-dostça...
Çok teşekkür ederim.
Yorumlarını görünce çok mutlu oluyorum sevgili Sade.Öyle içten, güzel bir dille düşüncelerini aktarıyorsun ki, yazmak-hep yazmak geliyor insanın içinden.
SilToroslar, Çukurova insanı, doğası, bitki örtüsü farklı gerçekten.Sanırım mutluluk , gördüklerimizi doğru ve olumlu algılamaya bağlı.
Huzur'u en uygun şekilde içinde barındıran insanlardan sın. Bu yazı da vesile olduysa sevinirim. Ah o karsambaçı Keşke ben ikram edebilseydim.
Bu güzel yorum da benim içimi aydınlattı.
Uzun bir soluklanma için yağmur sonrası çam ve kekik karışımı bir toprak kokusunu yollayabilseydim Keşke.
Sevgiyle-dostça...
Çok teşekkür ederim.
Tüm sözlerinizi, iyi niyetinizi avuçlarıma aldım kalbime koydum. Çok teşekkür ederim güzel öğretmenim.
SilSevgiyle, dostça, ellerinize masum bir öpücükle...
Asıl ben teşekkür ederim.İçten sözlerimin güvenilir ellerde olduğunu biliyorum.
SilSelam-sevgiler...
Arkadaşıma ziyarete gelememenin burukluğunu yaşıyordum.Evde kedilerimiz var.Artık yapacak bir şey yok.Yazlıkta mutfak orta yerde olunca pür dikkat yemek yapıyorum.Diğer işler derken, ne esinlerim kalıyor , ne de kuvvetim.
YanıtlaSilYazını okurken Makbule kardeşim, içim serinledi.Milas'ın Boğaziçi köyüne yakın bir sitedeyiz.Allahtan denizden biraz tepede de nefes alabiliyoruz.Hava üç-dört gündür çok nemliydi.Ağrımayan kemiğim kalmadı:) Hele menisküs yırtıklarım artık devasız.Ameliyattan kaçamıyacağım galiba.
Ne güzel resimlemiş ve anlatmışsın canım.Yaylaları hep merak ederim.Sağlıklı mutlu ve huzurlu günler dileklerimle.Selam ve sevgilerimle canım.
Bazen ben de istediğim sıklıkta blog dostlarıma yetişemiyorum. Ama mutlaka okuyorum. Çok kısa yorum bırakamıyorum. Sağlık sorunlarımız zaman zaman ses veriyor. Vücut "duy beni" diyor. Kulak vermek lazım.
SilGeçmiş olsun, menisküsten ameliyat olan arkadaşlarım oldu, şimdi rahatlar.
Yaylalarda yaşam biraz yorucu ama güzel. Çok teşekkür ederim sevgili Ece.Keyifle okuduğum yayınlarını merakla bekleyeceğim.
Sevgiyle-dostça...
Muhteşem bir yerdesiniz. Anlattıklarına bakılırsa insan önrünün uzun olması o kadar doğaş geldiki bana... Ayrıca bir çok yeni bilgi aldım yazıdan. Kalemine, bize bu güzellikleri ulaştıran ellerine sağlık... Sevgiler...
YanıtlaSilBen de çok seviyorum Arslanköy'ü. Aslında kent hayatı içinde büyüdüm. Eşim Arslanköyü. Ama sanırım insan özünde doğaya dönüyor, doğal olanı arıyor. Yazıyla vermek istediğim mesaj amacına ulaşınca ben de çok mutlu oluyorum.
SilBu güzel yoruma çok teşekkür ediyorum.
Sevgiyle...
Yazınızı okuyup fotoğrafları görünce dedimki ben çok yanlış bir yerleşim yeri seçmişim benim yaşıyacağım yer yayla olmalıymış nasıl güzel bir anlatım nasıl güzel fotoğraflar öyle tam doğallığın sadeliğin kendisi oradaymışım gibi kendimi huzur içinde hissettim. Çok da güzel bir bilgi yakaladım havuzun içine gök taşı atılması ne akıllıca bir iş. Gören göze hssedip kaleme alan güzel yüreğe sağlık. Toroslara selam sevgiler olsun.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silİnanın ben de kendi kendime dedim ki "kendimi öylesine yakın hissetmem boşuna değilmiş." Her yazıda, yorumda kişiliğime çok yakın bir başka kişilikle karşılaşıyorum.
SilVe Gezgin Kova'yı çok seviyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
Sevgiyle-dostça...
Hisler her daim karşılıklı olur diye düşünenlerdenim. Ben de size çok teşekkür edeiyorum yanıtınızı okuyunca duygulandım sevgili dost.
SilNe kadar güzel..Nasıl iç geçirerek bakıyorum fotoğraflara...Keşke yılda en az 1 ay bizde gidebilseydik..Ben kışlıkları mı hazırlasam, çocuklarım o doğada özgürce koşup oynasalar, toprakla haşır neşir olup, akşamın olduğunun farkında olmasalardı .....Ahh ahhh...Neyse evrene gönderdim dileklerimi...Kim bilir ....:)) Sevgiyle kalınız...
YanıtlaSilZarar görmeyen doğa güzelliğini muhafaza ediyor. Çocuklar da doğada mutlular. Neden olmasın. Uygun zamanda bir gün dilekler gerçekleşebilir.
SilNe güzel, içten bir yorum. Teşekkür ederim.
Sevgiyle...
Yaz sıcaklarında en güzel yer. Anlattıklarınızı keyifle okudum. Şehrin koşuşturmasında hayal gibi geliyor. Gidemesek de oralarda olduğunu bilmek güzel.
YanıtlaSilYazları 2 aylık bir keyif oluyor. Tabii kışlık hazırlıklar da sürüyor. Bunaltıcı sıcaklardan sonra yaylalar bir huzur yeri gibi. Doğanın içinde olmayı seviyoruz.
SilBen de bu güzel yoruma teşekkür ediyorum.
"Başaklar Gece Doğar,Son Yörük"Saygıya değer,Toros masal ve Öykülerini yazan elleriniz dert görmesin.(Osman Şahin)
YanıtlaSilMakbule hanım çok şanslısınız.
Doğa ve kültürü birlikte solumak adına.
Sayın Osman Şahin'e sizin vesilenizle selamlarımı-saygılarımı iletiyorum.
Kelime anlamı yeterli bence düygularıma YAYLA OHHH MİSS....
Sunumunuzu zevkle izledim.
Keyfiniz bol,darısı bize de olsun.
Yoksa gözümüz kalacak ona göre....
Sevgi -selamlarımla öpüyorum.
Osman Şahin'in yöre insanı ile ilgili öyküleri, senaryoları çok gerçekçi. Selam ve saygılarınızı ileteceğim. Bu aralar burada.Keyifli bir günün tadı ancak dostlarla anlaşılıyor. Yorgunluk bazen bir güzel çayla çıkıyor. Bu güzel. çok yönlü yoruma çok teşekkür ederim.
SilYürek dolusu sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
Aşık oldum desem yeridir. Bu yıl birkaç günlüğüne de olsa yayla ve köy ziyareti yapabildim ama yetmiyor tabi :(
YanıtlaSilYayla seven, doğa seven arkadaşları tanıdıkça çok mutlu oluyorum. 15 gün, bir ay yayla havasını solumak iyi geliyor.
SilSağlıkla- mutlulukla...
Çok güzel içim huzurla doldu.
YanıtlaSilO duyguyu yansıtabildiysem mutlu olurum.
SilSelam-sevgiler.
doğayla iç içe olmak çok iyi geliyor insana ve bu sıcaklarda o serin yerler gerçekten çok kıymetli :)
YanıtlaSilDoğa bir başka güzel gerçekten. Ve tüm güzelliklerini cömertçe sunuyor insanlara. Mersin'e asfaltlar erimişti.
SilSevgiyle.
Harika yerler, harika anlatım baştan sona okudum. İlaç niyetine arada okumak lazım arada. Karlı şerbet burada da meşhur. Kar helvası deniyor adına. Eskiden Bozdağ'dan katır sırtında getirilen kar ve karadut şerbeti ile yapılırmış. Yazın buz gibi iyi geliyor insana. Güzelliklerle kalın:)
YanıtlaSilYaylalar yazın o Kavurucu sıcaklarından bir kaçış yeri.Biz de çok seviyoruz.Kar helvası da ne güzel bir isim bulmuşlar.Karadut şerbeti de çok yararlı.
SilBu yazıdan bir önceki Arslanköy yazımı da okudunuz Sanırım
Yorumunuza çok teşekkür ederim.
Esenlikler dilerim.
yaaaa ben de diyordum ki urlada yayla mı vaaar kiiii :)
YanıtlaSilSürprizler güzeldir. Aslında yazımın başında Mersin'den de söz etmiştim ama demek dikkatten kaçmış. Urla'da Zeytinalanı orman içi bir bölge. Biraz yayla havası var. Urla'ya 8-10 km. İzmir merkezden biraz uzak, Çeşme'ye 40 km.
SilBu sıcak günlerde biraz yayla havası estirmek istedim.
Böyle yerde, doğal gıdalarla insanın ömrü uzar tabii:) ne güzel, semizotunu çok severim, biraz yıkaması zor ama faydalı tokmakan da dendiğini sayenizde öğrenmiş oldum, yufka ekmeğini ise bir türlü sevemedim tuhaf geliyor bana. Burada da kadınlar yapıyorlar bahçelerde ikram etmişlerdi sevmedim:)karın üstüne öyle tatlı şeyler dökülmesi Romalıları ve dondurmanın icadını hatırlattı galiba öyle olmuş. (rivayet, şehir efsanesi değilse)
YanıtlaSilArslanköy'de okuma oranı ve yaşam süresi çok yüksek. Hastalıklarda kendi yöntemlerine başvuranlar çoğunlukta. Kekik yağı, kantaron yağı, hatmi çiçeği çok kullanılıyor.
SilYufka ekmek pişmiş çiğ yufkanın adı. Daha küçük olduğunda bazlama oluyor, kentteki adı lavaş.
Sevgiler.
İzmir'in neresinde yayla var diye okudum okudum en sonunda Mersin olduğunu anladım. :)
YanıtlaSilMerak ve öğrenme isteği insanı sonuca daha çabuk ulaştırıyor. Derin arkadaşımız da aynı duygularla okumuş. Kavurucu sıcaklarda blog arkadaşlarıma bir yayla esintisi sağlamak istedim.
SilBugünlerde yaylalar bile sıcaklardan nasibini almış. Üreticilerin bütün bir yıl emek verdiği meyveler bile alıcı bulamıyormuş. Oysa oralar kirazı, şeftalisi, elması ile ünlüdür.
Sağlıkla, huzurla.
Ne kadar güzel yazılarınız, anlatımınız, şiir sevginiz.
YanıtlaSilSabah bilgisayarı açtığında böyle güzel, naif, destekleyici yorumlarla karşılaşırsa hele insan ; içinden hep yazmak, yazmak, daha iyiye gitmek isteği pekişir.
SilSevgiler.
Teşekkür ederim.
SilSağlıkla, mutlulukla güzel günlere.
SilDoğa, doğal olan herşey her zaman çok güzel oluyor öğretmenim. Mersin'de yaylacılık diğer adıyla sayfiyecilik Kayseri'de de bağ evine gitme var. İsimler yöreden yöreye değişse de , ortak duygularda buluşuyor insanlar...
YanıtlaSilSevgiyle ellerinizden öpüyorum💕🥰🕊️🌸
"Her yorum bir katkıdır, bir emektir" düşüncesiyle yorumlara her zaman aksatmadan cevap vermek istiyorum sevgili Çağrı. Ama ne yazık, bugünlerde olmuyor, gün yetmiyor.
SilYayladaki evimize bizi ziyarete gelmiştin, çok mutlu olduğumuzu, senin de çok mutlu ayrıldığını hatırlıyorum.
Yaylalarda, doğal ortamda, i.i dışı bir insanlarla birlikte zamanı değerlendirmeyi sayfiye yerlerinde tatillere tercih etmişimdir her zaman. Bürücek, Arslanköy, Namrun, Gözne, Karadeniz yaylaları ilk aklıma gelenler.
Sevgilerimi ileterek kucaklıyorum.
Ortam çok güzel görünüyor. Taş ev olayı zaten iyidir. Şu sıcaklarda ne güzeldir oraları....
YanıtlaSilBir yazının paylaşımından 8 yıl sonra da ye
Silni yorumlarla görüş tazelemek beni öyle mutlu ediyor ki değerli arkadaşım.
Küresel iklim krizi, mevsim normallerinin üstünde seyreden sıcaklar ne yazık o yöreleri de çok etkilemiş. Kent merkezlerinde en az 50-80 TL. karşılığında satılan ürünler üreticiden 2-3lıraya alınıyormuş. İnsanın içi acıyor. Gerçek emek, çaba, mücadele karşılığını bulmuyor ne yazık...