7 Mar 2017
BAHAR DÜŞLERİ...( ÖYKÜ )
Havada tatlı bir esinti vardı. Kıştan bahara geçmeye henüz birkaç gün kalmıştı. Kış soğuğu daha etkisini sürdürüyordu. Ama bu yörede bademler çiçek açmıştı. Pazar yerinde onu ta uzaktan fark ettim.20 yaşlarında ince , uzunca boylu bir genç kızdı. Pazar tezgahını düzenlemeye çalışıyordu. Tezgahın üzerine küçük bir sümbül saksısını yerleştirdi önce. Çantasından petrol rengi bir şal çıkardı, omuzlarına sardı. Sabah serinliğinde sanki içi titremişti."Cemreler düştü ama gene de kışı yaşıyoruz. Narenciye çiçekleri henüz açmadı ,ama kokularıyla, güzel görüntüsüyle bahar kapıda" diye düşündü.
Pazardaki satıcılar tezgahlarını hazırlamaya başlamışlardı. Burada sadece kadınlar satış yapıyorlardı. Adı üstünde; Kadın Üretici Pazarı. Bir yıldır hafta sonları iki gün burada satış yapıyordu. Evde işlediği boncukları yazmaların kenarına dikiyor, bazen iğne oyası dantel çevreler hazırlıyordu. Bugün de başındaki yazma kendi hazırladığı el emeği-göz nuru yazmalardan biriydi. Çiçek desenli, iğne oyalı yazma gür kumral saçlarının tamamını toplayamamış, iki ucunu arkadan serbestçe bağlayıvermişti. Ojesiz tırnakları, makyajsız yüzüyle çok doğal, duru bir güzelliği vardı.
Yazmaları, iğne oyalarını, boncukları renklerine dikkat ederek özenle tezgahın üzerine yerleştirdi. Az ilerideki çay ocağından bir çay, bir gözleme aldı. Bir yudum çay, bir lokma gözleme, ağır ama zarif hareketlerle bitirdi. Ansızın gözleri buğulandı, kimseye belli etmeden gözlerini sildi. "Elbet bir gün evimde sevdiğim insanla kahvaltı yapacağım günler de yakındır" diye düşündü. Evinin mutfağını düşledi; " Kırmızı, küçük kareli perdeleriyle şirin bir mutfak. Dışarıya açılan aydınlık penceresinde menekşeler sıralanmış. Bir küçük masa, iki sandalye..."
Pazarda günün ilk saatleri düş kurmak için çok uygun olurdu. Bir de evde yatağa yatınca, uykuya geçmeden önce. "Kim bu hayallere sahip çıkacak? " diye düşündü. Ortaokuldayken sınıf arkadaşı çalışkan Ali vardı gönlünde. Öğretmenin sorusunu hiç kimse bilemese Ali bilirdi. Ali'nin bilemediği soruyu zaten hiç kimse bilemezdi. Gün geldi, Ali ailesiyle birlikte başka bir kente taşındı.
Düşler parçalanmıştı, bir başka biçimde devam etti. Ama henüz kimse yoktu. Beyaz atlı prens ne zaman, nereden çıkıp gelecekti.
Bu aralar kurduğu düşler hep evlilik üzerineydi. Uzun bir zaman diliminde sürdü düşler. Düşlerinde bir küçük bahçeli ev vardı; Bir oda bir salon. Bahçesinde mevsim sebzeleri ve yararlı otlar. Ocakta kaynayan taze çay, bir küçük tencerede mercimek çorbası. Arada sırada tarçınlı-elmalı kek. Bir başka gün belki sebzeli börek.
"Bu iğne oyası ne kadar?" Sesle irkildi. Düşleri parçalandı birden. "Kaldığım yerden devam ederim." diye düşündü. Bir iş yerinde düşler hiç istenmedik zamanda kesilebilirdi. O zaman dilimleri başkalarına tabiydi.
İğne oyasının fiyatını biraz düşürerek söyledi. Sabah siftahı olacaktı. Günün ilk satılan ürünü bereket getirirdi. Satıldı tabii. Günün ilk kazancını ayrı bir yere koydu. Üreten-kazanan bir kadın olmanın hazzını yaşadı bir an. Gülümsedi. Pazar bu saatlerde çok kalabalık olmazdı. "Düşler saati" diye düşündü. Evdeki düşler biraz daha farklıydı. Özellikle akşamları uykuya dalmadan hemen önce onu çok rahatsız eden kabus gibi bir düş vardı:
9-10 yaşlarındayken yan komşularından gelen çığlıklar, sınıf arkadaşı kendisinden 3 yaş büyük Ayşe'nin kocasından yediği dayaklardan kaçıp onlara sığınması. Babasının polise haber vermesi. Nasıl unutabilirdi o geceyi. Eşine öylesine şiddet uygulayan bir insanla evlenmesi mümkün değildi. Sözel ya da fiziksel şiddet, kaba kuvvet hepsi insanı aşağılamaya yönelikti.
Varsın zengin de olmasın, o çalışmaya razıydı, yeter ki mutlu olsunlar.
Evleneceği insanda aradığı belli özellikler vardı tabii; Dürüst olsun, güvenilir olsun, adam gibi adam olsun, daha ne isterdi? Şiddetin her türlüsüne karşıydı. Bu arada tezgahın önünde duranları fark etti. Gülümsedi .Karşısındaki iki kişi de içtenlikle gülümsediler. Bir anda aralarında pozitif bir iletişim kurulmuştu. Bir iğne oyalı yazma daha sattı. İğneyle kuyu kazmıştı onları tamamlamak için.
Her oya bir sabır küpü diye düşündü. Gerçi parmakları alışmıştı artık, zorlanmadan işliyor, harikalar yaratıyordu.
Beyaz atlı prens bir gün gelecekti elbet. Belki atıyla değil, güler yüzüyle, doğru sözüyle, yürekten sevgisiyle... O zaman bahçeli evi cennete çevirir, eşini nasıl da sever, bağlanırdı. Kadına, insana saygı duyan kişiye başının üstünde yer vardı. Annesi hep "Yuvayı dişi kuş yapar." derdi. Baharda göçmen kuşlar da yuva yapmaya gelirdi. Bu yıl kış uzun sürmüş, bahar geç gelmişti. Varsın olsun...
Pazar düşleri bir gün mutlu son'la biterdi elbet...
Kısacık ama sıcacık bir öykü, yüreğinize, kaleminize sağlık arkadaşım, üst fotoğraftaki iğne oyaları, yazmalar ne kadar zarif, öyküye çok yakışmış. Sevgiler:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Şiir, öykü, makale, anı vb. değişik türde yazmayı seviyorum.İğne oyasıyla yapılmış yazmaları ben de çok seviyorum. Yazmalar evden, biri hediye gelmişti, birini ben aldım. Başka fotoğraflar da çekmiştim, hepsini koymadım.
SilSelam-sevgiler...
Beyaz atlı prens gelirse öykünün devamını da okur muyuz? :)
YanıtlaSilÇok güzeldi. Çok teşekkürler :)
Umut tükenir mi? Yazmaya başlayınca kolay bitiremiyorum sevgili Yasemin.Acaba çok uzun mu oldu diye de düşündüm.
SilÇok teşekkürler.
Sevgiyle.
Çok hoş,aydınlık,gülümseten bir hikaye olmuş Makbule hanımcığım,yüreğinize sağlık.Devamı gelecek mi?
YanıtlaSilSevindim. Kadınlarımızın aydınlık, gülen yüzlerine ne çok ihtiyacımız var. Düşlerde öykü kurgulamak kolay. Keşke gerçekler de aynı güzellikte olsa. Gelmeli değil mi?
SilSevgiyle.
Masum düşler... Mazluma dönmemek için ne kadar çaba gerektiğini biliyor gibi kızımız...
YanıtlaSilYüreğime dokunup şöyle bir yokladıktan sonra uçtu gitti öykü. Bir zamanlar benzer düşleri ben de kurduğumdan mı, küçük şeylerle mutlu olmak gerektiğini bildiğim halde çevremde hiç küçük şeylerle mutlu olanı göremediğimden mi bilemedim. Kalemin de yüreğin de dert görmesin.
Yüreğe dokunduysa mutlaka izi kalmıştır sevgili Calimero. Belki o küçük şeylerle doğru zamanda-doğru mekanda karşılaşılmadı. Ya da daha büyük şeyler küçük mutluluklara ulaşmayı engelledi mi?
SilDüşündüren, anlamlı bir yorumdu. Teşekkür ederim.
Sevgiler.
Sımsıcak bir öykü :)
YanıtlaSilVe kısacık, sımsıcak bir yorum. Teşekkürler.
SilSevgiler.
İnsanın içini ısıtan, bir parça hüzünlendiren güzel bir öykü. Güzel öğretmenim, hikayedeki fotoğraflar da o kadar güzel ki . Bakarken ister istemez hayale dalıyor insan. Güzel hayallere vesile... Yüreğinize sağlık. Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun.
YanıtlaSilSevgi ve selam ile.
Teşekkürler sevgili Sade. Hayatın içinde hep biraz hüzün de var. Belki de kadınların doğasında hüzün var. Fotoğraflar benim çektiğim fotoğraflar. Amatörce ama seviyorum hayatı resmetmeyi.Sen hep güzel düşündüğün için hayallerin de güzel.
SilDünya Kadınlar Günü hepimize kutlu olsun.
Selam ve sevgilerimle.
Tebessüm ettiren bir öykü, gönlünüze sağlık. İğne oyası nostalji demek benim için, mevlit demek, saflık temizlik demek. Biraz çocukluğum demek galiba ❤
YanıtlaSilHayata tebessüm ederek bakmak ne güzel.Teşekkür ederim, ben de içimden gelerek yazdım. İğne oyası benim için de aynı şeyleri ifade eder Bir de emek-göz nuru-sabır... O ince işçiliği çok takdir ederim.
SilÇocukluğunuza selam olsun.
Selam-sevgiler.
Fotoğraflar ve öykü birbirini tamamlamış adeta..
YanıtlaSilYorucu bir günün ardından yazınızı okumak iyi geldi..
Sevgiler..
Öyle düşünmene sevindim sevgili Elsa. Çektiğim fotoğrafları yayına uydurmaya çalışıyorum.
SilÖğretmenliğin ilk yılları hep yorucudur. Tabii mesleğin hakkını verenler için.
Selam-sevgiler.
Sıcacık bir öyküydü.. Hayatı oya gibi işler inşallah demek geldi içimden.. Herşeyin hayırlısı.. Kaleminize sağlık :) Sevgiler
YanıtlaSilÇok teşekkürler. İnanın ben de öyle hayal ettim. Ve sadece hayal ettiğim o genç kız için ben de aynı şeyi diledim. Ortak noktada buluşmak ne güzel.
SilSevgiler.
Çok güzel bir öykü...teşekkürler
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. ben de çok içimden gelerek yazdım.
SilBeğenilince mutlu oluyorum. Sevgiler.
Ne güzel anlatmışsın canım mutlu düşlere ülkemizin hoyratca davranılan kadınlarımızın çok ihtiyacı var o mutluluklar düş olarak değil gerçek olarak yaşansın ülkemizde ve tüm dünyada .
YanıtlaSilBen de aynen böyle düşünerek yazdım. Kadınların güzel düşleri gerçek olsun, mutlu olsunlar.
SilTeşekkür ediyorum.
Selam-sevgiler.
Ne kadar duru-sade bir öykü kalemine sağlık arkadaşım.
YanıtlaSiliçim ısındı o evde doğan çocuk olmak istedim bir an da..
Her gün mercimek çorbası içip sıcacık,pazarda koştururdum annemin yanında,akşam da babamın dizinin dibinde derslerimi çalışırken okşayan eli saçlarımda;
İhtiyacımız olan o saf yaşam her kese nasip olsa o sade gönül zenginliğinde,tüketim görgüsüzlüğü olmadan,ne hoş olurdu dünya.
Emeğinin tatlı yorgunluğunda tatlı hayatlar o kadar az ki,
Doyum sorunu özellikle çoğunlukta.
Sevgilerimle.
Yorumun da o kadar güzel ki sevgili Merih. O yaşamı özleyen çok genç kızımız var. Ama bir de tam tersine, filmlerde, dizilerde gördüğü şaşaalı, pırıltılı hayatın özlemini çeken kızlarımız, kadınlarımız var. Az'a kanaat etmedikleri için mutlu da olamıyorlar, hep doyumsuzluk yaşıyorlar.
SilÖykümü sevmen, benimsemen, onunla ilgili hayaller geliştirmen beni öyle mutlu etti ki...Çok teşekkür ederim.
Selam-sevgiler.
Merhabalar.
YanıtlaSilİnşAllah bu pazar düşleri bir gün, mutlu bir sonla biter. Ben de bir erkek olarak, hala ülkemin erkeklerine güvenemiyorum. Erkeklerimizin yüzde 90'nı sadece annelerine saygı duymakta. Annelerinin dışındaki kadınlara saygı duyanların sayısının öyle bahsedilecek bir oranda olduğunu sanmıyorum.
Bizleri karınlarında taşıyan annelerimize duyduğumuz saygının, tüm kadınlara yansıması dileğim ile birlikte bu güzel hikayeyi kaleme alarak bizlerle paylaşan yüreğe, selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Selam ve dualarımla.
Tüm kadınlar adına ortak dileğimiz.Sadece 2016'da 400 kadın çeşitli nedenlerle cinayete kurban gitmiş. İnanın, kötü haberler duymaktan yorgun düştük artık.
SilAnneler tabii ki başımızın tacı. Bu saygı sevginin insanca bir tavırla tüm kadınlara yansıması hepimizin ortak dileği.
Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.
Selam-saygılar.
ay hadi işallah kursun yuvasınıı :)
YanıtlaSilKurulacak tüm yuvaların temeli sağlık, huzur, mutlulukla atılsın.
Silçok hoş bir hikaye olmuş keyifle okudum
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Keşke gerçek hayatta da hayaller gerçek olsa.
YanıtlaSilBloğa hoş geldiniz.
Sevgiler.
Severim her daim bu öyküleri. Yüreğine sağlık saygıdeğer hocam. Saygılar.
YanıtlaSilBeğenmenize sevindim Hüseyin Hocam.
SilÇok teşekkür ederim.
Saygılar.
Hayaller gerçek olsaydı şayet, yine ümitle ve aynı beklentiyle bakabilir miydik hayata? Ya da şöyle sorayım:
YanıtlaSilBizi hayata bağlayan, çektiğimiz sıkıntıların katlanılabilir olmasını sağlayan, birgün gerçekleşmesini ümit ettiğimiz hayallerimiz değil mi?
Elbette gerçek olsun hayaller, zaten insanoğlunun hayal ettiğini elde etmesiyle beraber başlar yeni hayal kurma süreci. Söylemek istediğim doğamızda var olan açgözlülüğümüz sayesinde yeni ereklere doğru yapacağımız her mücadele bizi ilk kez hayal kuran o insandan uzaklaştıracağı. Bu yüzden çoğul düşünüp, bencillikten sıyrılıp tüm insanlık için kurmalıyız hayallerimizi.
Sevgiye, mutluluğa, iyiliğe yormalıyız düşlerimizi.
Şiirlerimizde, öykülerimizde yaşatarak olmasını istediğimiz en iyi dileklerimizi, birbirimizin gözlerinin içine gülümseyerek bakıp uzatmalıyız ellerimizi.
Güzel bir hikaye,tebrik ederim. Saygılar.
Yorumunuza bazı yönlerden katılmak mümkün. Haklısınız.
SilAma katılmadığım noktalar da var; Hayaller hep aynı hayaller midir? Yaşa göre, duruma göre, değişen beklentilere göre onlar da değişime uğrayabilir.Sıkıntılar tabii ki hayata katlanmayı kolaylaştırır.Acılar insanı dayanıklı kılar.
"Sevgiye, mutluluğa, iyiliğe yorulan düşler" elbette insanlık için de güzel şeyler düşünecektir.
Bloğuma hoş geldiniz.
Anlamlı yorumunuza çok teşekkür ederim.
Öyküyle alakalı değil elbette, tamamen şahsi düşüncelerimdir benimkiler. Öykünüzü beğenmekle birlikte bir hikaye platformunda da paylaşmak isterdim, şayet müsadeniz olursa tabi.
YanıtlaSilSaygılar.
Ben yorumunuzla ilgili olarak yorumumu yazmıştım. "Öykümü bir hikaye platformunda paylaşmak" derken Hangi platform, nerede, bilmek isterdim.
SilTeşekkür ederim.
Ne kurar, düşlersek o gelirmiş. Hayırlısı neyse o gelsin :)
YanıtlaSilElinize yüreğinize sağlık...
Herhalde herkes dilediği şeyleri hayal eder. Dünyasında isteklerine yer verir. Doğru, hayırlısı neyse öyle olsun.
SilÇok teşekkür ederim.
Sevgiler.
Her zamanki gibi güncel mesajlar içeren ve umut dolu bir öykü. Paylaşım için teşekkür eder,
YanıtlaSilailenizle güzel bir hafta sonu dilerim.
Umut hep yanı başımızda olsun diye düşünüyorum.
SilGüzel yorumunuza ben teşekkür ederim.
Ailenizle birlikte sağlıklı-mutlu günler diliyorum.
Öykünüzü okurken bir an pazarda o kızın yerinde hissettim kendimi.Bu da öykünüzün sıcaklığından olsa gerek. Fotoğraflar da sanki tamamlamış öyküyü.Kaleminize,yüreğinize sağlık.Bize de beklerim.:)
YanıtlaSilBeğenmenize sevindim. Fotoğrafları kendim çekiyorum. Amatörce.
YanıtlaSilGüzel yorumunuza çok teşekkür ederim.
Bloğuma hoş geldiniz.
Ebem kuşağı ne güzel bir blog adı.Ziyaret ederim tabii.
Sevgiler.
HARİKA BİR YAZI FOTOĞRAFLARLA DA BÜTÜNLENMİŞ
YanıtlaSilYÜREĞİNİZE SAĞLIK
Çok teşekkür ederim. Yazı veya şiirlerin fotoğraflarla uyum sağlamasına özen gösteriyorum. Öyle düşünmenize sevindim.
SilBlogunuzu izlemeye aldım sizide bloguma beklerim :)
YanıtlaSilHoş geldiniz. Gelirim tabii.
SilTeşekkürler.
Yüreğinize sağlık nefis bir öykü .
YanıtlaSilSevgiyle kalın .
Çok teşekkür ederim. Beğenmene sevindim sevgili Özlem.
SilSelam-sevgiler.
Ne güzel bir öykü bu, yüreğine sağlık.Gerçek saatleri de düş saatlerindeki gibi olsun ;)
YanıtlaSilBazen düşünürüm; düşler gerçekleşse, mutlu insanların sayısı artsa ne güzel olur. Öyle masumane düşlerdir ki Anadolu insanının düşleri.
SilYorumuna çok teşekkür ederim. Sevgiyle.
Kısa ama çok hoş bir öykü..yüreğinize sağlık.
YanıtlaSildevamı olabilir mi acaba?
İnsana yönelik öyküler yazmayı seviyorum. Gözlem yapmayı da. Sanki her insan bir öykü çağrıştırıyor.Zaman zaman yazacağım sanırım. Beni yüreklendirdiniz.
Sil