21 Ağu 2017

SEVGİ YUMAĞI...


Yılların ardından bazı kavramlar değer kaybına uğradı. Oysa bunlar bireysel ve toplumsal olarak gözümüz gibi koruduğumuz kavramlardı. Anlamları, içerikleri çok farklıydı. Kuşaktan kuşağa değer kaybına uğramaksızın aktarılmalıydı.

Sevgi, vefa, onur, namus... Toplumsal değişimlere göre bu değerler bazen paha biçilmez oldu, bazen yerlerde süründü. Öyle zamanlar oldu ki herkes vefalı, herkes namuslu, herkes onurlu olduğunu iddia etti. Oysa değer yargıları, ölçütler farklıydı. Objektif değil de sübjektif değerlendirmeler yanıltıcıdır. Bazen de zaman gerekliydi. Zaman bu değerleri  bulunduğu topluma göre yüceltir veya düşürürdü.


Son zamanlarda gerçekleşen bir kaza düşündürdü bütün bunları. Kaza demek de doğru mu bilmiyorum ; ihmal, dikkatsizlik, tedbirsizlik sonucu adım adım gerçekleşen bir cinayet belki de.
Kurumun adı düşündürüyor insanı. "Sevgi Yumağı Özel Anaokulu" Sadece sevgi değil, sevgi yumağı...
Bir sevgi birikimi. Ama uygulamada sevgisizlik, ilgisizlik, ihmal diz boyu. Şoför ve bakıcının olduğu okulun servis aracında henüz 3 yaşında bir çocuk unutuluyor, saatlerce arabada kalıyor, havasızlıktan oturduğu yerde cansız bedeni kalıyor. Öldü demek bile insanın canını acıtıyor.

Servis aracının çalışma izni yok. Öğretmenler yanlış ifadeye zorlanıyorlar. İki öğretmen vicdanlarının sesini dinleyip gördüklerini aktarıyorlar. Böylece gerçek ortaya çıkıyor. Yaşlılar, çocuklar, hastalar öylesine savunmasız ve korunmasızlar ki onları koruması gerekenler sorumluluklarını bilmezden meslek ahlakı, namus, onur nerede yer alacak? 



Anne babalar çocuklarını o yuvalara emanet ediyorlar, karşılığında belki de zorluklarla bir ücret ödüyorlar. Söz konusu çocuklar olunca aslında onlara karşı insanı bir borcumuz var.
Oysa sevgi yumağı karmakarışık olmuş, kördüğüm olmuş, yerlerde sürünüyor.

" Sevgi kuşun kanadında" diyordu şarkıda... 3 yaşında çocuklar ihmalle, zamansız ölümlerle kuş gibi uçup gidiveriyorlar. Ve bizler sadece bakakalıyoruz...

12 Ağu 2017

DOĞAYLA DOST ÇOCUKLAR...


Çocuklar küçük yaştan itibaren doğayla dostluk kurarlarsa, doğada olup biteni anlamaya çalışırlarsa sonraki yıllarda da hayata daha rahat uyum sağlıyorlar. Doğayla dost olan çocuklar ağaçlara, insanlara, hayvanlara sevgi ile yaklaşıyorlar. Merak ve koruma duyguları gelişiyor.

Çok uzak bir yerde, daha çok toprak elde etme kaygısıyla ağaçlar kökten kesilirken çocuklardan biri annesine sordu; "Dalları kesilirken ağaçların canı yanıyor mudur anne? Ağaçlar sesli mi, sesiz mi ağlar?" Annesi "Onlar da birer canlıdır." demekle yetindi.

Gün geldi, ülkenin farklı yerlerinde ağaçlar birer ikişer kesildi. Yılların yetişmiş ağaçları... Belki kimisi yüz yıllık, kalın gövdeli ağaçlar. Ağaçlar kesime direnemediler. Ama ağlamak denirse gövdelerinden öz suları aktı ince ince. Yıllardır onlardan ürün alan, yararlanan insanlar dayanamadılar. Yaşlı-genç -çoluk-çocuk karşı çıktılar. "Neden?" dediler... Neden? Kiminin yerine santraller yapılacaktı, kiminin yerinde maden çıkarılacaktı.

4 yaşından itibaren çocuklar da "neden" sorusunu soruyor ,merakla cevap arıyorlar. Oysa onlara bazı gerçekleri anlatmak öyle zor ki...
Bu kıyımları çocuklar da gördüler; Keşke görmeselerdi. Yetişkinler onlara mantıklı bir açıklama yapamadılar. Çocuklar gördüklerini kolay kolay unutmuyorlar.

Kent çocukları köye geldiklerinde onlar için uçsuz bucaksız bir öğrenme ortamı var. Doğa bir laboratuvar adeta. İnekler, keçiler, tavuklar, horozlar, kaplumbağalar, köstebekler, karıncalar...Şehirde soyut olarak öykülerde dinlediği, gördüğü, okuduğu her şeyi canlı olarak karşısında buluyor. Çizgi filmlerin canlı halini izliyor. Gece gökyüzünde yıldızlar daha bol, daha parlak.


Yediği-içtiği ,emekle elde edilen ürünlerin kaynağını bilmek değer duygularını geliştiriyor. Sütün, yumurtanın bize nasıl ulaştığı, fidanların nasıl büyüdüğü, sebze ve meyvelerin yetişmesi... Onların düzeylerine inerek anlayacakları dilde, basit ve yalın olarak anlatıldığında çocuklar çok mutlu oluyorlar, yetişkinler geleceğe yatırım yapıyorlar.
Doğayla dost olan çocuklar yarınlarda da çevresini koruyan, geliştiren bir tutum geliştiriyorlar...