24 Eki 2024

ŞİDDETTEN UZAK DAHA SAKİN BİR HAYAT...



Son zamanlarda acaba giderek azalıyor mu diye gazete ve TV haberlerine bakıyorum. Ama hayır, azalmıyor, artıyor. Adeta cinnet geçirmekte olan bir ülke haline geldik. Güpegündüz bir kadın, şehir merkezinde bir arabada saldırıya uğruyor. Saldırgan kendini savunuyor: "Bayılacaktı, düşmesin diye sarıldım." diyor. Olayın içinde yalan, vahşet, öfke, şiddet, her türlü olumsuzluk var.

Pek çok ülkede "suç ve ceza" kavramları tam karşılığını bulamıyor, kafalarda soru işaretleri bırakıyor ama tam yerine oturmuyor. "Kuşku" insanın kafasını kemiren en büyük düşmanlardan biri.O olayda kameralarda o günle ilgili deliller bulunmasına rağmen, saldırgan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Hak-hukuk pek çoğumuz için önemli kavramlar; Kendimizi güvencede hissetmek istiyoruz, aykırı davranışlar, haksızlıklar son bulsun istiyoruz.

Bir başka olay; Bir baba çocuklarının gözü önünde kaynar su dökerek eşini yakıyor. O çocuklar hayatları boyunca ateşten, sıcak sudan çekinmeyecekler mi? İçlerindeki yangını nasıl söndürecekler, belleklerindeki görüntüyü nasıl silecekler? Benzeri kötü olaylara tanık olan çocukların travması bir ömür boyu sürmeyecek mi?

Söz edilmesi gereken o kadar çok olay var ki; "Yolumu kestin" bahanesiyle bir arabanın önünü kesen iki maganda( bu sözcüğü hiç kullanmayan ben bile kullandım.) sürücüyü öldüresiye sopalarla dövüyorlar. Günün aydınlığında oluyor bu olay, gün ışığı karanlığa dönüşüyor. Hayatı kararıyor genç adamın.

Bir büyük kentimizde-kentlerin suçu yok tabii- bir yurtta  7 çocuğa tecavüz ediliyor. Olay halen soruşturuluyor. Acaba bütün görevliler sımsıkı gözlerini kapatıyorlar mı, korku tüm duyguları bastırıyor mu, doğrularla yanlışlar hızla yer mi değiştiriyor...? Sormak belki aydınlanmak olacak ama soran cezalandırılıyor...

Anlatmakla bitmiyor; Otobanda motosiklet üzerinde baş aşağı durup akrobasi hareketleri yapmaya çalışıyorlar. Bir arabaya çarparak durabiliyorlar ancak. Onlar kurtuluyor ama başkalarının canı pahasına. Yaşam bu kadar ucuz muydu...? 

Bir köpeği arabanın arkasına bağlayıp kilometrelerce acımasızca
sürüklüyorlar, hayvanın büyük acı çekmesinden keyif alıyor, kahkahalarla gülüyorlar. Bu tür olayları yazarken bile rahatsız oluyorum; Bir kedinin üstüne benzin dökerek yakıyorlar. Bu insanlık dışı olayı, vahşeti izliyorlar, arsızca gülüyorlar, eğleniyorlar...(!)

Bir kent merkezinde, kalabalıkta, bir zabıta daire başkanı,  bir zabıta memurunu arkadaşlarının gözleri önünde defalarca tokatlıyor. Onun görevden alınması yaraya ilaç olmuyor tabii. Başı eğik gezmek kimilerine yük olurken kimilerine gökyüzünde yeni yıldızlar aratıyor. 

Filmlerde, dizilerde bazen öyle hikayeler işleniyor ki gençler güçlü, yakışıklı, çok paralı olmaya özendiriliyor adeta. Rol model olarak kimi, kimleri benimseyecekler? Sevgi, saygı, akıl, vicdan, insanlık, nezaket mumla aranıyor sanki...

Örnekler çarpıcı, toplum neden bu tür olaylara tanık olsun? Okullarda da şiddet kol geziyor, çocuklar bazı öğretmenlerince aşırı dayakla, kaba şiddetle cezalandırılıyor.  Okullar basılıyor, okul müdürleri öldürülüyor, yöneticiler yaralanıyor, okul önlerinde dahi uyuşturucu satışı yapıldığı söyleniyor.

Ve ne yazık, ülkemizde pek çok şey "terör " sözcüğüyle birlikte anılıyor. Bir zamanlar yadırgadığımız şeyleri artık kanıksadık: Trafik terörü, gıda terörü, eğitim terörü, sağlık terörü, öldürülen kadınlar terörü, inşaat terörü, taşeron terörü, çocuk işçi terörü... İnsanlarımız böylesine acımasız, duyarsız değildi. Ne oldu bize...?

Yolda giderken ya da bir toplu taşıma aracında bazen insanların yüzlerine bakarım; çoğumuzun duyguları yıprandı, yıpratıldı  adeta. Daha öfkeli, daha tahammülsüz, daha kırılgan insanlar olduk. Bazen havai fişek patlamalarını dahi bir başka yorumluyoruz. Çok sakin bildiğimiz insanlar birden patlayabiliyorlar. Ya da gerçekte çok sinirli olan insanların kendini kabul ettirmek için farklı davranabildiklerini gözlüyoruz. Güçlü olmayı; kaba kuvvetle, kötü sözle, insanı aşağılamakla, maddi güçle, güzellikle, yakışıklı olmakla eşdeğer tutanlar var.

Zordur İNSAN'ı anlamak, davranışlarının nedenine inmek, ruhsal yapısını çözümlemeye çalışmak...
Kişi iç dünyasında nereye kadar geçiş izni verirse, biz o kadarını görürüz. Çıkar ilişkileri öylesine çoğaldı ki, kim gerçek beniyle, kim maskeli, kim maskesiz, bilmek giderek güçleşiyor. Çift kişilikli insanları  tanımak ustalık gerektiriyor.

Çevremizde ne olup bittiğinin farkında olmak, sorunlara karşı duyarlı olabilmek, çok geç kalmadan önlemler alabilmek gerekiyor herhalde. Yel değirmenlerine karşı tek başına savaş açan Don Kişot gibi öne çıkmak değil tabii; ama yetkili ya da yetkisiz ülkesini seven bireyler  olarak bir şeyler yapmak, çorbanın tuzu misali katkıda bulunabilmek... 

Kötülüklerin çoğalmaması için yardımcı olabilmek... "Kırık Camlar" öyküsünü yaşamamak, yaşatmamak. Dünyayı kurtarmak değil, dünyayı yaşanabilir kılmak, hayata anlam katabilmek...
"Durdurun dünyayı inecek var. " demeye belki henüz zaman var... Ama, şiddetten uzak, daha sakin bir hayatı öylesine özlüyoruz ki... 

Makbule Abalı-Eğitimci
2017 Mersin
 
Güncelleme: Ekim 2024 Urla 








17 yorum:

  1. Psikolojik şiddet özellikle çok yaygın.Benim de memuriyetten ayrılma sebebimdir.Kanunlar,kurallar o kadar yetersiz ki :(Üst merciye şikayet etseniz bile üstü kapatılıyor ve size mobing uygulanıyor.Umarım torpilin ve iltimasın azaldığı,okuyan ve kendini geliştiren bir ülke olabiliriz ilerleyen süreçte...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen de üst düzey kurumlarda en yetkili kişilerin uyguladığı bezdirme, caydırma politikaları var. İnsanları küstürüyoruz, gençler kırıyoruz, haksız sınavlar uygulayıp kış günü- karda kışta yer değişimi uyguluyoruz. Her haksızlık insanın canını acıtır tabii.
      Çok teşekkür ederim. Sevgiler.

      Sil
  2. Ah, ne güzel başlık. Dilek gibi.

    Çocuklara, kadınlara, hayvanlara, yaşlılara, doğaya yapılanları görmekten yorulduk. Nereye böyle?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle düşündüm gerçekten. Yıllardır giderek artan bir şiddet ivmesi. üstelik her kurumda,gece gündüz. Silahlar, sopalar, kesici aletlerle donanmış, öfke, kin kusan insanlar. Bu insanlar hangi ailelerde yetişti,hangi okullarda yanlış eğitim aldı...?
      "Nereye böyle? " diye soruyorsun sevgili Yasemin. Önlem alamazsak bir meçhule herhalde.
      Sevgiler...

      Sil
  3. Şöyle haberleri izleyince hiç iyi şeyler olmuyor maalesef. Şiddetsiz bir yıl bekliyorum yeni yıldan:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haberleri, iyi tartışma programlarını kesintisiz izlerken artık bilerek aksatıyorum.Yadırgadığım şeyleri kanıksamak istemiyorum. Olumsuzluklara alışmak istemiyorum.
      Çok teşekkür ederim.
      Sevgiler...

      Sil
  4. Yanıtlar
    1. Kısacık bir yorum ama o içten gelen of'ları biliyorum. Sanırım bu toplumda pek çok kişi de aşinadır.
      Sevgiler.

      Sil
  5. Yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil, her geçen gün şiddet sarmalı batağına daha da batmaktayız. Adalet derseniz zaten yok. İşçi, çalışan ve emekliler canları burunlarında yoksulluk sınırı altında yaşamaya çalışıyor. İşin kötüsü insanlar kendisini ve ailesini korumak için silahlanıyor. Ülkemiz ve dünya üzerine çökmüş kara bulutların bir an önce dağılması dileklerimle yine de güzel bir pazar günü dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkemizin geleceği açısından çocuk ve gençlerin eğitimlerini çok önemsiyorum. Bir zamanlar ilkokullarda "Din ve Ahlak Bilgisi" dersi vardı. İyi insan yetiştirme amaçlanırdı. Vicdanlı, merhametli, adil, saygılı insan olabilmek önemliydi.Küçücük çocukların elinde bile oyuncak niyetine silahlar var. Dileğiniz; sağduyu sahibi her insanın dileğidir sanırım.
      Katkınıza çok teşekkür ederim.
      Esen kalın.

      Sil
  6. ya baksan yaa ben ne düşünüyom bak, bence bizim ülke üzerinde bir deney var, amerika veya ingiltere filan deney yapıyor, ya da bizim ülkeye toptan ilaç verdiler, hepimize bişi oldu, gerçekten çok tuhaf olduk.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen öylesine yadırgadığımız şeyler oluyor ki Derin, böyle açıklamak belki insana daha mantıklı gelebilir. Düz mantıkla şaka gibi...Bu kadar yanlış davranışları halkımıza konduramıyoruz değil mi?
      Teşekkürler.

      Sil
  7. Her geçen gün hayat daha da kötüye gidiyor! Yaşam koşulları giderek zorlaşıyor, diğer yandan kimin eli kimin cebinde belli değil!. Düzen adil değil. İnsanlar da bu bozuk düzenden nasibini aldı. Öfke-etki/tepki-şüphe- güven kaybı...hepsi yaşanıyor. Doğru tespitlerde bulunmuşsunuz. Temennimiz daha barış dolu bir dünyaya kavuşmak. Bilmiyorum görebilir miyiz? Her daim 'umut' yine de!Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  8. Zaman zaman düşünürüm; İyi insanlar, güzel örnekler benimseneceğine aksine her türlü olumsuzluk taklit ediliyor, insanlar daha güçlü görünmek için her çareye başvuruyorlar. Maddi yetersizlikler öfkeyi arttırıyor, tahammül sınırını zorluyor. Bir kısır döngü gibi can sıkıcı şeyler oluyor, insanların canı yanıyor.
    Umutla barış dolu bir dünya özlemimimi ben de hiç yitirmedim.
    Güzel, anlamlı yorumunuza, katkınıza çok teşekkür ederim sevgili Esin Hanım. Esenlikler diliyorum.

    YanıtlaSil
  9. Şiddet adı ne olursa olsun, insanın insana yaptığı en büyük kötülük.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen katılıyorum.Merhamet, vicdan, sevgi gibi duygulardan ve mantıktan yoksun bir insan şiddete başvurabiliyor. Dileriz çocukların, kadınların tüm insanların uzağında olsun. Sevgiler canım.

      Sil
  10. Gerim gerim gerildim diye bir söz var ya inanın öyle yazınız okurken kanım çekildi.. Dehşet! Medyaya bakamıyorum acaip gerilim oldu ortam güvenilir değil! Gençlerimizin güvenli alanı yok.. Ben İstanbulda yaşıyorum merkezi bir yer metrobüs durağına 15 dk kadar mesafemiz var.. İnanın geceleri aralıksız bir uyku hayal oldu.. her tip insanların bağırtıları kavgaları şehrin sesi bir acaip tanıdık değil yabancı.. Ben tanıyamıyorum şehrimi... :(

    YanıtlaSil