Yılların ardından semtler, mahalleler, kentler de değişiyor, insanlar gibi. Bazısı giderek gelişip güzelleşeceğine çirkinleşiyor, yeşil alanlar, parklar beton yığınlarına dönüşüyor. Ağaçların yapraksız, meyvesiz, çiçeksiz kalışı gibi. Yazın sıcakta ısınan beton binalar insanın içini kavuruyor, Gürül gürül akan kaynak sular azalmış, hatta bazısı yok olmuş.
Büyük kentlerimizde tahribat daha fazla.
İstanbul'daki öğrencilik yıllarımı düşünüyorum. Çemberlitaş Kız Öğrenci Yurdu, hemen yakınında Kapalı Çarşı, Sahaflar Çarşısı, az ilerde Mahmutpaşa Çarşısı. 8kişilik yurt odaları, her yöreden, her tip arkadaş, değişen oda düzeni, temizliği .Her gün aynı şekilde simit, üçgen peynir, çay ya da tostla yapılan standart kahvaltılar.
Cep telefonlarının olmadığı dönemler. Ailelerimizce arandığımızda yurttan adımızla anons edilmesi ya da postanede dakikalarca bazen birkaç saat şehirler arası sırası beklemek. Ama zorlukların bile güzel algılandığı dönemler... Çünkü mutluluk çok uzak değil, az sonra. Beklemeye, sabırlı olmaya alışmışız zaten. Sinirli, öfkeli olanlarımız azınlıkta. Kantinde az kanallı televizyonumuz bile vardı. Ama zevkler çok değişkendi.
Kapalıçarşı rengarenk özgür bir dünyaydı. Sahaflar gizemli bir dünyaydı. Ah o eski kitap kokusu hala burnumda tüter. Bu eski kitapları geçmişte kim bilir kimler okumuştur? Düşler alemine uzun bir yolculuk. Üniversite yaşantım boyunca gelen harçlıklarımı en çok kitaplarla paylaştım.
İlk yılların Şubat tatillerinde Adana'ya kara trenle gidip geldim. Yüzümüz, elimiz, giysilerimiz kapkara olurdu. Sonraki yıllar şehirler arası otobüslerle uçtuk adeta. Oysa Adana- İstanbul arası 13 saatti. Yıllar eskirken insanlar ve adetler de eskiyor elbette...
Makbule ABALI
Bu yazı beni de üniversite yıllarıma götürdü. Ben Ankara-İzmir arasında Pamukkale Turizm'le gidip geliyordum. Bu otobüs firması okulun sömestre başlarında okulun neredeyse bütün öğrencilerini taşıyor, beşer dakika arayla on on iki birden otobüs kaldırıyordu. Aslında aynı saatte kalkan otobüslerdi ama karışmasın diye böyle bir çözüm bulduklarını sanıyorum:)
YanıtlaSilTren yolculuklarından sonra otobüsle gidiş gelişler farklıydı tabii. Ama o yıllarda otobüslerde şoför dahil yolcuların sigara içmesi serbestti. Yaşamında hiç sigara içmemiş biri için duman altı yolculuk çekilmezdi. Giysilerimizin sigara kokusu da nasıl ağır olurdu.
SilSağlıkla, mutlulukla.
ne güzel anılar ve ne güzel yerler onlar söz ettiklerin :)
YanıtlaSilTeşekkürler Deeptone, toplum açısından da, bizim için de güzel yıllardı. 8 kişilik yurt odasında paylaşmayı, dayanışmayı öğrendik sanırım. Yurt çevresi de çok güzeldi.
SilSevgiler.
Merhabalar.
YanıtlaSilBen de sizin gibi eskiyen yıllarımı çok özlerim. Her nedense o zamanın acıları bile bir başka tatlıydı. Oysa şimdiki acılar, insanı helak etmekle birlikte hatırlanmak bile istemiyor. Sayın hocam ne güzel kaleme almışsınız eskiyen yılları, okurken ne kadar huzur duyduğumu anlatamam. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
Eskittiğimiz her yılın ileride özlemle hatırlanır olması dileğimle birlikte hayırlı günler dilerim.
Düşündüğünüz gibi geçmişi, eskiyi çok özleyenlerdenim. İnsanların deneyimleri, anıları da bir başka gelir bana. Farklıdırlar, özeldirler. Ortak duygu ve düşüncelerde olmamıza sevindim.
SilSon cümledeki dileğinize yürekten katılıyorum.
Katkınıza çok teşekkürler Recep Hocam.
Esenlikler diliyorum.
Kendi anılarımdan o kadar çok şey var ki burada...yurtta anons beklemek gibi...
YanıtlaSilAnılarla düşünmeyi seviyorum. Bir beyin jimnastiği gibi oluyor adeta .Pür dikkat anonsları dinlemek; hem zevkli , hem yorucuydu. Hiç adı okunmayan arkadaşlar için nasıl da üzülürdüm.
SilSevgiyle.