20 Tem 2021

GEÇMİŞE ÖZLEM...YENİ BİR BAYRAM...



"Eski-yeni" kavramları bana çok şey düşündürür. Eski'de bazen eskimişlik, yıpranmışlık yoktur ama değer kaybı vardır. hatır, gönül kırgınlığı vardır. Gün gelecek belki bugünün gençleri geçmişten, günümüzden özenle söz edecekler. Zaman akıp giderken pek çok değeri de sürükleyerek götürecek.

İnsani değerler de belki erozyona uğrayacak . İNSAN biraz daha tek başına, yalnız, çaresiz,güvensiz kalacak. İnsanın özünde geçmişe özlem, her dönem olmadı mı? Bazen eğitime, bazen yaşam tarzına ama özellikle giderek düşen insani değerlere...

Eski bayramları uzun uzun anlatmak değil amacım. 
Ama özellikle neleri özlüyorum, neleri anıyorum, arıyorum, kısaca onları vurgulamak istiyorum.
Her bayram içimiz titreyerek haberlerde trafikteki kaza ve ölüm istatistiklerini izliyoruz. Geçmişte böyle bir şey yoktu. 

Tebdil-i mekanda ferahlık vardır anlayışıyla herkes bir yerlere gitme çabasında. Bayram bir nevi tatıl gibi algılanıyor. Tek başına, toplumdan uzakta. İnsanlar artık kalabalıklar içinde yalnızlığı seçiyor. "İnsan sıcağı" soğudu. Geçmişte "yemek" aile bütünlüğünü sağlayan bir etkinlikti. 

Yıllar öncesinin beyaz örtülü, çok insanlı, imece usulü yapılan güzel yemekli, çiçekli sofralarını özlüyorum. 
İl dışından gelmiş akrabalarımız, yatılı konuklarımız olurdu. Arefe günü mezarlıklara ölmüş yakınları ziyarete gidilirdi. 

İnsan önemliydi. Asıl bayramı çocuklar yaşardı. Küçük hediyeler, cep harçlıkları, mendil ya da çorap...
Şimdilerde çocuk olmamakla birlikte o günlere özlem duyuyorum. Günümüz çocukları yıllar sonra neler anlatacaklar acaba...?
Bir bayram daha yaşanacak ve bitecek.. Sağlıkla, mutlulukla, huzurla güvenle, vefayla yaşanacak daha nice güzel bayramlara...

Makbule ABALI

Eski bir yazım. 3 yıl önce yazmışım. Bugün yeniden yayınlamadan önce sadece iki sözcüğünü değiştirdim.


17 Tem 2021

GERİYE DÖNÜŞLER...







Geçmiş yıllardan sevdiğim bir dostu, bir arkadaşı, bir öğrencimi yıllar sonra yeniden görmek hep heyecanlandırır, mutlu eder beni. Sanırım bunun özünde insan sevgisi yatıyor. İçimizdeki iyilik tohumunu hep yeşerttiysek sevgi de körelmiyor, aksine güçlenerek sürüyor.

Çağrı bende iz bırakan eski öğrencilerimden biri. Emeklilik sonrası çalıştığım dershanede tanımıştım onu. Psikolojiye çok meraklı, çocukları çok seven, İngilizce öğretmeni olmak isteyen bir genç kız. Çekingen, küçücük bir yanlışta yüzü kızaran, saygılı, vefalı bir üniversite adayı. Odaya girerken kapıyı hafifçe tıklatır, utangaç bir gülümsemeyle günaydın derdi. 

Kitap okumayı, günlük yazmayı çok sever, ama hata yapmaktan hep çekinirdi. Sonraları kendine güvendikçe nasıl güzel yazılar yazdı. Günler, aylar geçtikçe daha da yakınlaştık. Şimdilerde o, öğrencilerinin çok sevdiği bir İngilizce Öğretmeni. 

Bir yaz yaylada üç gün konuğumuz oldu. O zaman bana hediye ettiği, deniz kabuklarıyla yaptığı peçetelik ve çerçeveyi hala sakladığımı ve çok severek kullandığımı bilir. Yıllar sonra Instagramda yeniden karşılaştık. Sık sık arıyor, bazen eşimle birlikte dinlememiz için kaliteli müzik parçaları gönderiyor. Mutlu oluyorum. 

Hayatın yüksek tempolu iniş çıkışları arasında bu güzel anılar ve geriye dönüşler değil midir yaşamı anlamlı kılan...? 

Makbule ABALI



 


14 Tem 2021

DÜŞÜNÜRKEN...


Çoğu zaman geçmişi özlüyor insan; Geçmişin değerlerini, insanlarını, sakinliğini, siyah beyaz fotoğraflar gibi duruluğunu, sadeliğini... Bugün'ü yaşarken ister istemez dün'ü hatırlıyoruz. Nezaketi, vefayı, saygıyı. 

Geçmişe özlem insanın doğasında mı var acaba? Belki yıllar geçtikçe daha sakin, daha sade, yalın bir çizgiden izliyoruz hayatı. Adeta bir tül perdenin ardından flu görüntülerle. Perdeyi aralamak netliği sağlamıyor. Asıl görüntüler beynimizde. Geriye kalan belki biraz solgun, biraz zayıf görüntüler bunlar.

Zaman zaman geçmişi anmak gerek. Bazen tanıdık dostlarla, bazen eski arkadaşlarla buluşmak gerek; Hayata daha sağlıklı, daha net gülümsemek için, kimliğimizi kaybetmemek için ve belki yaşama biraz renk katmak için...

Makbule Abalı.



 

7 Tem 2021

SİTEM...


Her insan bir başka dünya. Önce bilemezsiniz, ayırt edemezsiniz. Bazen bir gülüş, bazen bir bakış, bir deyiş, bir şaka ya da bir serzeniş, bir sitem... Kişisel davranışları yadırgar ya da kanıksarsınız... Dostluğa güvenirseniz kırılsanız bile her şeyi sineye çekersiniz. Tatlı dil, güler yüz en olumsuz sözcükleri bile gizler, kapatır. Ama kişi ön yargılıysa her söylenene olumsuz bakar , her söylenen batar. 

Elbette dilden çıkan her söz hassas terazide tartılamaz. İnsanoğlu ağzından çıkan sözü kontrol edemeyebilir. Dilden yüreğe uzanan hassas, ince yol her lafı kaldıramaz. Bazı laf kötü niyetle söylenmese bile iğne gibi batar. Hatta kimi laf yürek deler, kanatır, izi yıllarca kalır...

Makbule ABALI



3 Tem 2021

VİCDANLAR YANGIN YERİ...


Bir cehennem sıcağıydı kavurucu...

Yanan; İnsan bedenleri cayır cayır

Yazarlar, çizerler, şairler, sanatçılar

Karanlıktan aydınlığa çıkmayı özleyen 

Çınarlar, fidanlar, umutlar, düşler 

Nazi Almanya'sı gaz fırınları değil,

Ülkemizde bir oteldi yakılan

Ve yanan; Umutlar, düşler,

Çaresiız yapayalnız insanlar,

İnsani değerler...

Makbule ABALI

 2 Temmuz  Madımak Yangınını unutmamak  ve kınamak için Alevi olmak değil, İNSAN olmak yeterli.