Belki de Nazım Hikmet'in "Yaşamaya Dair" adlı o güzel şiirini anımsatmıştı bana;
"Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından."
Komşu zeytin ağacını sonra fark etmiştim. Bahçenin hemen dışında, sokakta kendiliğinden bitmiş bir başka zeytin ağacı. Zeytin ağacı hep şairlere ilham kaynağı olmuş. Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun "Sitem" şiirindeki içten dizeleri de adeta onun için yazılmış; "Önde zeytin ağaçları, arkasında yar... "
Bu kış küçük bahçemizdeki zeytinlerimizin meyvelerini yeme şansımız oldu. Mersin'de salamura zeytin yaparken kesme değil, ezme yöntemini kullanırdık. Ezerken bile adeta içim acırdı. Bazı yörelerimizde, yılların yetişmiş zeytin ağaçlarını kesmeye nasıl kıyıyorlar, düşündürüyor, şaşırtıyor insanı...
Bahçedeki badem ağacı da yeni açmış çiçekleriyle süslü bir gelin gibi göz alıcıydı. Küçük bahçemizde bir de narenciye ağacı vardı. Güney illerimizde yaşayanların gözdesi. Çiçeklerinin içe sinen kokusunu kolay kolay unutamazsınız. Eskiden en çok çınar ağaçlarını severdim, halâ severim. Bilge insanları hatırlatır çınarlar bana. Ağırbaşlı, saygın, onurlu, güçlü bilge insanları.
Neden bilmem, ağaçlara öylesine tutkun ben, bu küçük bahçede en çok zeytin ağacının varlığına sevinmiş, mutlu olmuştum. Belleğimde ne çok şey birikmiş zeytinle ilgili. Çevresine adeta enerji yayıyor, barışı-dostluğu çağrıştırıyor.
Kırgınlıklarda "zeytin dalı uzatmak " bir deyim olarak benimsenmiş. Zeytin ağacı; barışı, güveni, huzuru, dayanıklılığı, bağlılığı düşündürüyor. Gün görmüş insanlar gibidir, kökleri sağlamdır, çevresine yayılmıştır. 2000 yıllık zeytin ağaçları olduğu söylenir. Yeni kuşaklara zeytin ağacını tanıtmak, yaşatmak amacıyla Urla'da bir saygı anıtı gibi işlik ve müzeler de var.
Ah keşke fiyatları bu kadar yükselmeseydi, en yoksul insanlarımızın bile kahvaltılarının temel gıdasıydı zeytin. Yeşil ya da siyah hiç fark etmez. Küçük bir kâsede üzerine birer tutam kekik, nane, isteğe göre tatlı kırmızı toz biber dökerek ekmeği banarak yemenin lezzetine doyum olmaz. Hele bir bardak çayla bir zeytin ağacının altında bir piknikte... En güzel sofrada bulamazsınız o tadı.
Ne çok şeye adını vermiştir zeytin; Zeytinli ekmek, zeytinli poğaça, zeytin ezmesi, zeytinli salata., zeytinli peynir... Her biri ayrı bir lezzet. Fiyatı ne kadar artsa da Anadolu Kadını mutfakta becerilerini sergilemesini bilir. Her şeye rağmen aş hazırlamada ustadır. Yoktan var eder. Sadece midelerde değil, gözlerde, gönüllerde de iz bırakır.
Son günlerde zeytinler insan eliyle yağmalanırken gene kadınlarımız sahip çıkıyor bu kadim ağaçlara. Zeytinden yağ çıkarırcasına ezilseler de, hırpalansalar da, aşağılansalar da dimdik ayakta koruyorlar ağaçlarını. Bin ağaç dalına yetişemese de kolları; bir ana, bir kadın, bir insan , bir vatansever olarak tüm güçleriyle çırpınıyorlar.
Her zaman her yerde; İnsana, doğaya, tüm canlılara, barışa ve dostluğa değer vermek, korumak, yaşatmak... Daha güzel bir dünyanın oluşumuna katkıda bulunmak değil midir ?
Makbule ABALI
05.08. 2023 Urla
Zeytin ağacı bir tanedir:) Kadim bir ağacımız vardı, toplar selede tuzlar, bekler sonra da kavanozlardık. Ve tezgahta satardık çocukken; kavanozlara etiket bile bastırmıştık:) Sonra imar uygulamaları olunca ağaç bir başka arsaya dahil oldu ve yok oldu. O sırada yeni bir ağaç diktik, kısa sürede meyve verdi. Bu yıl marteniçkamı ona bağlamıştım. Sanırım uğurlu geldi. Zeytin ağacı kadirşinastır bir de, kendisini seveni hemen anlar:)
YanıtlaSilNe güzel bir özellik daha eklemişsiniz; "zeytin ağacı kadirşinastır." Gerçekten öyle, sanırım ilgi, sevgi ona iyi geldi, yanındaki çam ağacına yetişmeğe çalışıyor.
SilUrla'da zeytinyağı müzesi bile var. Baharda gitmiştik, bir gün anlatacağım. Tanıdıkça daha çok bağlanıyor insan.
ege zeytin üzüm incir ceviz insan aç kalmaz yaa :)
YanıtlaSilHer yöremizde oralara özgü bir başka ürün var. Keşke koruyabilsek, ağaçları küstürmesek. Bugün televizyonda Safranbolu ve safranla ilgili çok güzel bir program vardı. Doğal zenginliklerimizi israf etmeden sahip çıkabilenler iyi ki varlar.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilUzun ince bir yaşam çizgisinin vazgeçilmezi olan ve üzerine yemin edilen bu kadim ağacı katletmek üzere ona uzanan eller kırılsın. Zeytin ağacı ve onun meyvesi olan zeytin için ne söylesek, ne yazsak yine de zeytini anlatamayız.
Zeytin ağacı ile ilgili paylaşımınız keyifli ve zevk alarak okunacak çok güzel bir paylaşımdı. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Altında tonlarca altın, kömür ya da petrol dahi olsa, üzerindeki zeytin ağacı onlardan daha kıymetlidir. Bu kıymetin idrakinde ve şuurunda olan insanlara, idarecilere ve yöneticilere ihtiyacımız var. Aksi halde, biz insanlara oksijen kadar kıymetli ve ihtiyacımız olan olan bu kutsal ve kıymetli ağaç varlığımızı kaybetmemiz çok yakındır. Yetişmesi yıllar alan zeytin ağacına hak ettiği saygı ve değeri göstermemiz gerekiyor.
Yaşasın zeytin ağacı.
Sağlıcakla ve esen kalın, ama zeytinsiz kalmayın.
Güzel yorumunuzda son cümleyi gülümseyerek okudum. Umarım ülkemiz giderek artan kaba dokunuşlarla ağaçsız ve zeytinsiz kalmaz. Belgeseller, fotoğraflar, türküler, masallar geçmişi ne güzel aktarıyor. Onlardan öğreniyoruz asıl gerçekleri. Bilge insanlara ne çok ihtiyacımız var. Yanlışı düzeltecek, doğruları bulduracak, gerçek değerleri halkın anlamasını sağlayacak iyi insanlara...
YanıtlaSilSon ağaç kesilmeden, son fidanlar kurumadan...
Doğaya, ağaca, olması gerekene yol gösteren bir yazı. Kaleminize sağlık. Zeytin dalı "barışın simgesi" dir aynı amanda.
YanıtlaSilYorumunuza, düşüncenize çok teşekkür ederim Hüseyin Hocam. Haklısınız, bu kutsal ağaçlar aynı zamanda barışın da sembolü sayılıyor.
SilMakbule hanımcığım size bir video çektim eiketleme ile ilgili delikizinbohcs@gmail.com adresime mail adresinizi gînderebilirseniz sevinirim 🙂
YanıtlaSilGüvenilen insanlarla yardımlaşma ve paylaşım ne güzeldir. Emeğinize, yardımınıza çok teşekkür ederim.
SilSevgiyle.
Benim de ana ocağımızın bahçesinde 5 adet zeytin ağacımız vardır. Hepsini rahmetli babam dikmişti. Yıllar içinde serpildi, büyüdü, kök saldı. Nasıl güzeldir, nasıl kıymetlidir bizim için. Hasat zamanı konu-komşu elbirliği ile toplar, sonraki aşamalarında da yine keyifle, irili-ufaklı olanları ayıklar, tuzlar selelere aktarırız. Geçen yıl bir hayli iriydiler. Ve ne çok ürün verdiler. Bu yıl nadasta bıraktık... Değerli yazınız anılara götürdü beni de. Kaleminize, yüreğinize sağlık Makbule Öğretmenim. Şimdiden iyi haftalar dilerim. Sevgiyle, esenlikle kalın...🌸
YanıtlaSilDoğa, ağaçlar, çiçekler bizim de vazgeçilmezlerimizden. Ta çocuklukta Adana Bürücek Yaylasından başlar bu sevgi , ilk gençlik ve gençlik dönemlerinde Adana'da bahçeli evimizde can bulur ve evlilik sonrası eşimin memleketi Mersin- Arslanköy'deki taş eve kadar uzanır . Anlatılacaklar birkaç kitaba ancak sığar sanırım. Daha güzel bir dünya , doğayı korumakla, geliştirmekle mümkün elbette.
SilSağlıkla mutlu, güzel yarınlara...
Bu dizeleri o kadar çok seviyorum ki... Sabah sabah görmek ne iyi geldi bilseniz. :)
YanıtlaSilSevindim, bir kucak dolusu sabah mutluluğu ilettiğime. Ben de yazılarınızı keyifle okuyorum.
SilDaha güzel, daha sağlıklı ve huzurlu yarınlara umutla...
Zeytin ağaçlarına ve hayata dair yazınızı okumak hem huzurlu hem de hüzünlü hissettirdi. Mevsimler, yıllar hızla geçip giderken değişikliklerin farkına varmak hüzünlü. :)
YanıtlaSilGüzel bir Eylül ayı geçirmeniz dileğiyle.
Yazarken ben de aynı duygularla yazmış, düşünmüştüm. 2023'ten 2024'e dünyada, yakın ve uzak çevremizde ne çok şey yaşandı. Zeytinler halâ varlıklarını sürdürüyorlar. Görkemli badem ağacını Mayıs böcekleri kuruttu, kesildi ne yazık. Her şey zamanla değişiyor.
SilEylül Ayı hepimiz için iyiliklerle gelsin.
Teşekkürler.
Nerde bir zeytin ağacı görsem, neredeyse "ceketimi ilikleyerek" saygı ile dururum, durur ve bakarım. Kadim bir dostu görmüş gibi, varoluşuna minnetle. Bahçeli evdeyken ektiğim zeytin ağacı nedense tutmadı. Şimdi ise balkonumda bir saksıda yellim yepelek büyütüyor dallarını, yapraklarını.
YanıtlaSilSizin bahçedeki zeytin ve diğer ağaçları gezdiğimde görmüş ve çok mutlu olmuştum.
Daim olsun ağaçlar ve gölgesinde şarkılar söylensin.
Keşke daha çok insan senin bu incelikli, naif yorumunda dile getirdiğin gibi doğaya daha duyarlı olabilse, daha farklı yaklaşımlarda bulunabilse sevgili Momentos.
SilHele son cümlen içimi aydınlattı.
Aynı güzel dilekle.
Sevgiyle.
Ah ülkemizde neyi, nasıl koruyacağımızı şaşırdık artık. Ağaçların, ormanların, çiftçiliğin önemini umarım bir gün yeniden kavrayabiliriz.
YanıtlaSilZeytin ağaçları, turunç ağaçları hepsi birbirinden kıymetli, canlı ve yaşamımıza değer katan ağaçlar. Gelin görün ki insanoğlu hiçbir şeyin kıymetini bilmediği gibi onların da kıymetini bilmiyor.
Geçenlerde bir sokaktan geçtim incir ağacı öylesine güzel meyveler vermiş, mis gibi ama insanlar dallarını kırmışlar o incirleri toplamak için. Öylesine üzül ki bu ihanet değil de nedir?
Umarım duyarlılığın arttığı günler de görebiliriz...
Selamlar, Saygılar ~~
"Koruma altına aldık. " derke n bile kıyıyoruz, yok ediyoruz acımasızca. Değer bilirlik rafa kalktı, rafları boşalttık, acımasızca kurt gibi kemirdik , tükettik her şeyi.
SilTüm sevdiklerimize kıyılırken başımızı çevirdik, görmezlikten geldik. Farkında bile olmadık.
Gene de umarsız kalmadan umalım... Haklısınız.
Makbule Hanım ne iyi etmişsiniz zeytini ve ağacını yazmakla. Zeytin ağacı, uygun şekilde budandığı ve son yıllarda tarlalara atılan ot ilacı gibi zehirlerle ölümcül bir hastalığa yakalanmadığı sürece asırlar boyu yaşayabilen bir ''ölmez ağaç'' tır. Hatta çok çetin şartlarda, kayalıkların içinde, yamaçlarda hiç bir insan müdahalesi olmadan da kendini var ederek insanoğluna hem meyvesiyle hem de yağıyla hayat vermektedir. Uzun yıllar fakirin, fukaranın, işçinin sofrasının baş yiyeceği olmuştur, zeytin ve ekmek. Bizler, yani iç kesimlerde doğup büyüyen insanlar zeytini ve ağacını tanımaz ama ona öyle kıymet verirdik ki kahvaltılarımızda, bir tanesini iki-üç lokma yaparak yerdik. Ne zaman ki bir ege kızıyla evlenip zeytin tarlalarıyla haşır neşir olunca, neredeyse her öğün sofralarımızdan ne meyvesini, ne de yemeklerimizden yağını eksik ettik; kırmasını, çizmesini, selesini, salamurasını, hamadesini (Urla'da hurma zeytini derler), sızma yağını, erkencesini bahsettiğiniz gibi kekiğini, nanesini, pul biberini üzerine ekip ekmeğimizi banarak yedik.
YanıtlaSilKonu, eşimin de çok sevip, onlarca resmini yaptığı zeytin ağacı olunca kusura bakmayın fazla uzattım. Barışın, dostluğun, dirayetin, sevginin simgesi ve yağıyla ülkemizin önemli bir ihraç kalemi olan bu ağacın bir tek köylülerimiz, üreticilerimiz tarafından değil de hükümetler tarafından da baş tacı edilerek korunması ve hatta yeni yeni alanlar belirlenerek yetiştirilmesinin teşvik edilmesini dileyerek, sözümü bitireyim. Kaleminize, yüreğinize sağlık Makbule Hanım.
Sağlıcakla kalın...
Ege Bölgesinde- Urla'da hatta adını zeytinden alan bir bölgede yaşamaya başladıktan sonra zeytinden, onun yüzyıllık öykülerinden söz etmemek haksızlık olurdu diye düşünüyorum Hikmet Bey. Henüz yeterince anlatabildiğimi de sanmıyorum , inanın.
SilZeytine, zeytin ağaçlarına, doğaya vefalı Ege Bölgesi'nde-Urla'da hayatımda ilk kez zeytinle ilgili iki harika mekânı da tanıma fırsatımız oldu: Klazomenai Zeytinyağı İşliği ve Köstem Zeytinyağı Müzesi. İkisi de yılların ötesine uzanan çok büyük bir emek ve çaba ürünü, görülmeye değer yerler.
Burada küçük evimizin bahçesinde ve sokağımızda zeytin ağaçlarının bulunmasını şans sayıyoruz. Sadece bilge insanlardan değil, gençlerden de "Zeytin Öyküleri " dinlemekle mutlu oluyorum.
Yorumunuzda son paragrafı duygu yüklenerek okudum. İzmir-Buca Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nde Kız kardeşim Emel'in çok sevdiği arkadaşı (Benim de her zaman sevgiyle, özlemle , rahmetle andığım ) Eşiniz Ümran Ayhan'ın çok değerli desen çalışmalarında varlığı yeniden can bulan zeytin ağacı...
Yorumunuzla yazıma değer kattınız, katkınızla eksiklerimi tamamladınız. Sonsuz teşekkürlerimle.
Teşekkür ederim Makbule Hanım. Levent Köstem Zeytinyağı işliğini değil, ama Klazomenai Antik Kentini ve Zeytinyağı İşliğini Urla Belediyesi'nin düzenlediği bir kültür gezisinde Ümran'la beraber gezmiştik.
SilGerçekten çok ilginç ve hayranlık uyandıran bir işlikti; muhtelif küpler, ezme havanları, merdaneler ve kayalara oyulmuş dinlendirme çukurları.
Zeytin ağacı ve zeytinyağı konusu bu satırlara sığmayacak kadar ayrıntılı bir anlatım istiyor gerçekten.
Bu konuda Artun Ünsal'ın YKY'dan çıkan ''Ölmez Ağacın Peşinde'' adlı hayli emek harcanarak yazılmış bir kitabı var.
Güzel günler sizin olsun.