BİR YANLIŞI DÜZELTMEK
Hayat boyu hepimizin hataları, yanlışları olabiliyor. Çünkü insanız. Önemli olan bilerek, kasıtlı olarak hatalı davranmamak, zaman içinde yanlışı düzeltmek değil midir? Bazı hatalı davranışlar maddi, manevi çok büyük hasarlara neden olabiliyor. Yaşadığımız yüzyılda robotlar, ya da yapay zekâ çok şeyin üstesinden gelse de İNSAN kırılganlığı bir başka. O pek kolay onarılamıyor. Yüzyıllar ötesinden düşünürler gönül kırgınlığı ile ilgili ne güzel sözler söylemişler. Onun tamiri çok zor ama insana değer veren toplumlar kırılan eşyaları onararak yeniden kullanmayı da görev bilmişler. "Kullan, bozulunca, kırılınca at" felsefesi her yerde, her zaman geçerli değil. Usta ellerde her şey değer kazanıyor. Restore edilen binaları o yüzden çok seviyorum. İlmek ilmek dokunan, kök boyalarla boyanan ve onarılınca yeniden can bulan eski kilimleri de. Yanlışını kabul edip özür dileyen insanlara da güven duyuyorum.
Bu yazı, bir yanlışı düzeltmek için yazılmış bir ÖZÜR yazısıdır! Bir önceki yazım, Blogları Canlandırma Projesi (BCP) kapsamında Uzak Doğu ile ilgili olarak Japon Kültürü'nden kesitler aktaran bir yazıydı. Yazımın sonuna bir de şiir eklemiştim. Pek çok İnternet sayfasında Japon Şiiri (!) olarak yer verilen bir şiir. Saygın bir Üniversitemizin sayfasında da, çok satan iki gazetenin sayfasında da aynı şiir, Japon şiiri olarak sunuluyordu. "Anlar" daha önce de okuduğum ve çok sevdiğim bir şiirdi. Altında Jorge Luis Borges adı vardı. Nasıl olursa olsun yanılmamalıydım. Yayından sonra okurken önce kızım fark etti. "Borges Japon değil" dedi. Amerikan asıllı bir Japon olabilir mi diye sordum. "Araştır istersen tekrar" diye yanıtladı sorumu.
Aynı gün akşamı değerli Blog arkadaşım ( Aynı zamanda meslektaşım) Manxcat çok ince bir hatırlatmayla yorumuna bir de şiir ekleyerek sanal ortamda kapımı tıklattı. Yorumlarımızı bir önceki yazımın yorumlar bölümünde okuyabilirsiniz. Her zaman derim; "Bizim gençlerden ve çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var." Yanılan beni hiç olmazsa bu konuda doğruladılar. İki Yeni Kuşak temsilcisine de çok teşekkür ediyorum. Bir Japon Atasözü "Okuduğun her şeye inanacaksan hiç okuma." diyor. Okumak, araştırmak ama daha seçici olmak lâzım demek ki. Ama bu hatam olmasaydı sonraki engin bilgilere nasıl ulaşırdım?
Japon şiirleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek istediğinizde İnternette çok güvenilir sayfalar da var. Ülkemizde Ankara Üniversitesi'nde Japon Dili ve Edebiyatı Bölümü de var. Kadim Japon Şiiri Man'yöshü Şiir Antolojisi üzerine doktorasını tamamlamış ilk Türk akademisyenimiz Esin Esen. Gece Kitaplığı imtiyaz sahibi. Esin Esen bu Antolojiyi şöyle tanımlıyor: " Binlerce waka şiiri yer alır. Manzarası, doğası, her kesimden insanı, bu insanlara şiir söylettiren şeyler, yaşamları, duyguları, gelenekleri, inançları, ekonomik faaliyetleri, dönemin siyasi olayları ve kültürel etkinlikleri yansır dizelerde."
Eski Japon Ozanlarından "Aşk ve Özlem Şiirleri" başlığıyla güzel bir derlemesini bulduğum Onur Özkan'dan bir başka Japon Şiiri:
Çekip giderken bu dünyadan
Sana ne armağan alsam
Giderayak gönlün olsun diye?
Gökçe çiçeklerini mi ilkyazın,
Yaz boyu öten guguk kuşlarını mı,
Sarı yapraklarını mı sonbaharın?
RYOKAN
Japon şiirinde " Haiku", damıtılmış duyguların şiir hali olarak açıklanıyor. Mainichi Gazetesinin düzenlediği Haiku Yarışmasında 2007 yılında Türkiye'den Yelda Karataş (Bir anlamda Japon Edebiyatı'nın Nobel'i sayılan ) bu ödülü almış:
"Ölüm ne kadar yakın
Unutulmaz çocukluğumuz
Ağır çiçekli ıhlamur ağacı "
Yelda KARATAŞ
Haiku'da basitlik en temel kural, güncel ve evrensel konular, alglarımız paylaşılıyor. İlk iki mısra basit bir giriştir, en iyi izlenimi 3. mısra verir. 5-7-5 dizeden ve 17 heceden oluşuyor.
Bu düzeltme yazısını yazmayı görev bildim. Yazmasam bir yanlışın gerçek gibi algılanmasına yol açabilirdim. Japon hoşgörüsü, nezaketi, saygısı ve güvenine ters düşen bir bilgi aktarımım olmasın istedim. Sağlıklı, mutlu, huzurlu yarınlara...
Makbule ABALI Emekli Eğitimci
8 Ekim 2023 Urla
Merhabalar.
YanıtlaSilBir önceki yazınızı okuduğum da söz konusu şiirin altında şiiri yazan edibin isminin hiç Japonca bir isme benzemediğini fark ettim ama, ben böyle bir isim yanlışlığının olabileceğini hiç düşünmedim. Ama söz konusu şiirin edibinin isim yanlışlığını Manxcat fark etmiş, tebrik ederim.
Sayın öğretmenim. Bu tür yanlışlıkları hepimiz yapabiliriz. Aslında bence bu konu bizler için hata sayılmaz, bir yanlışlık olmuş diyebiliriz.
Yanlışlığı fark edip düzeltmeniz de bir erdemdir. Emeğinize, gönlünüze ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar Recep Bey,
SilYazılarımı yazarken yanlış bilgi vermemeye hatta yanlış sözcük kullanmamaya çok özen gösteririm. İnsanız, yanlışlarımız olabilir elbette ancak inanın o kadar çok kaynakta bu yanlış vurgulanmış ki.
Kızım İngiliz Edebiyatı ve İngilizce Öğretmenliği mezunu. Yüksek lisansını Küratörlük alanında yaptı. Çok kitap okur.
Blogdan da sevgili genç öğretmen arkadaşımız Manxcat
olumlu eleştirileriyle beni uyardılar. Ancak yazım yayınlanmıştı. Bu düzeltme benim için şart olmuştu. Kaynaklar konusunda her zaman "seçici" olmayı savunan ben, yeterince olamamışım demek ki.
Yorumunuza, iyi dileklerinize çok teşekkür ederim.
Merhabalar.
SilPaylaştığınız yazılarınız konusunda ne kadar titiz davrandığınızı biliyorum. Ancak, ne kadar dikkat ederseniz edin, ne kadar titiz davranırsanız davranın, biz insanız. Yani hata ve yanlışlar biz insanlar içindir. Bu bağlamda içiniz rahat olsun ve kafanızı böyle ufak tefek yanlışlarla hiç yormayın.
Selam ve saygılarımla.
Mükemmeliyetçi değilim ancak yaptığım işte sorumluluk duygusu benim için önemli sanırım. Titizlenmem o yüzden belki de. Bazen bu tür durumlarda sadece zihnen, ruhen değil, bedenen de yoruluyoruz.
SilDüşünce ve anlayışınıza, yorumunuza çok teşekkür ederim.
Esen kalın. Selam ve saygılar.
Hocam bu aralar biraz koşturmacam vardı önceki yazıdan önce bu yazıyı okudum ve insan olmanın zarif, nahif ve daha sıralamak istediğim bir çok vasfını sergileyen tavrınıza hayran kaldım. <3
YanıtlaSilİnsanız, hatalar da bizim içindir, kaldı ki bu yeni yayında eklediğiniz şiirler ne kadar güzel. Demek bu hatalar bazen sonrasında çok daha güzel şeylere vesile olabiliyor. :)
Bence çok iyi oldu!
Teşekkürler...
Sonradan ben de öyle düşündüm, en azından tekrar araştırıp eklemeler yaptım. Her zamanki ince düşüncelerine, anlayışına çok teşekkür ederim sevgili Sezer.
SilSon anda eklemeyi unutmuşum; Türk Edebiyatında Haiku'dan etkilenen yazar ve şairlerimiz olmuş. Özellikle Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat gibi çok sevdiğimiz edebiyatçılar. Günümüzde Oruç Auroba, İlhan Berk, Kadir Aydemir olduğu belirtiliyor.
Dostluğuna çok teşekkür ederim.
Hata hepimiz için var..
YanıtlaSilŞiirler ve bu yazı için teşekkürler
Dün akşam güzel bir özdeyiş okudum: "Hata yaptığında şu üç şeyi uygula: Kabul et, ders al, tekrarlama." Paul Bryant
SilÖzellikle bir konuda ders aldım; İnternette bir bilgi araştırırken güvenilir kaynaklar çok önemli. ( Oysa kaç sayfa taramıştım.)
Çok teşekkürler.
Öğretmenim hani bazen sorarız ya sevdiğimiz insanlara : ' beni niçin seviyorsun?' diye. Sizin tarafınızdan bana böyle bir soru sorulsaydı eğer cevabım şu olurdu: Sizi sevmemem için bir neden bırakmadığınız için ....
YanıtlaSilSevgiyle ve sağlıcakla.....
Yılların ötesinden, eski öğrencilerimizden, arkadaş ve dostlarımızdan böylesi geri bildirimler almak büyük mutluluk elbette sevgili Çağrı. Çok teşekkür ederim.
SilBir zamanlar Rehber öğretmen olarak çalıştığım okullarda öğretmen arkadaşlara; öğrencilerine adlarını yazmadan dersin işlenişi ile ilgili görüşler istemelerini önerirdim. Çok değerli, yönlendirici sonuçlar alırlardı. Olumlu ya da olumsuz yapıcı eleştiriler her zaman yararlı oluyor, yol belirliyor.
İnsanız, hata yapmamız kaçınılmaz. Bazı ufak tefek şeyleri (hatta büyüklerini bile) dalgınlıkla gözümüzden kaçırabiliriz. Bu gibi durumlarda hatayı kabullenmek ve mümkünse düzeltmek erdemdir. Sevgili Mrs. Kedi fark etmiş henüz önceki yazıyı okumadım ama ben de fark etsem size iletirdim.Gerçek dost bu gibi durumlarda arkadaşını ikaz etmektir. Teşekkürler, şimdi asıl yazınıza bir göz atayım:)
YanıtlaSilAsıl kaygım, gençleri yanlış bilgilendirmek değerli arkadaşım. Belki çok az kişi fark etti ama keşke olmasaydı. "Yanlışın neresinden dönülürse kârdır." sözüne içtenlikle inanıyorum. O yazım ile ilgili yorumları da okursanız konu daha açıklayıcı oluyor.
Sil" Mrs Kedi "sembol adıyla yazan genç öğretmen arkadaşımızı da çok severim. İnternette bilgi eksikliği veya bilgi yanlışlığı ile ilgili uyarıları da dikkate almak gerektiğine bir kez daha inandım. Borges'i Japon olarak belirtenler olduğu gibi İspanyol diyenler de oldu. Arjantin asıllıymış. Son umutsuzluk dizesi dışında şiir de çok güzeldi.
İçten yorumunuza çok teşekkür ederim.
o yazıda borges i görünce ben de yazcaktım size ama sonra vazgeçtim, olsun ya önemsiz bir hata diye düşündüğümden :) büyük şair borges in o şiiri çok ünlüdür :)
YanıtlaSilYazsan mutlu olurdum Derin. Japonlar kırılan eşyaları bile "Kusurlar da bizim" anlayışıyla saklıyor ve dersler çıkarıyorlar.
SilKi biz insanız. Onarmak, yeniden düzeltmek çok zor değil, yorumların nasılsa, çoğu zaman önce spam kutusunu ziyaret etse de sonra tekrar yerini buluyor.
Sevgiyle.
Öğretmenim madem düzeltme yapıyoruz, ben de bir ekleme yapmak isterim Borges asla "anlar" isimli bu şiiri yazmamıştır.. Edebiyat çevrelerini de oldukça oyalayan bu yanlış, maalesef hala internette dolaşıp duruyor. Sizi düzeltmek amacıyla asla yazmıyorum, çok sık yapılan bir yanlış olduğu için ve bu konuda siz de hassasiyet gösterip yazmış bulunduğunuz için, yani düzeltme yapılacaksa madem, doğru yapalım gayesiyle yazıyorum.
YanıtlaSilBuyrun bu konudaki - biraz da nükteli - bir eleştiriyi, aynı fikirde olduğum Zambra'nın Okumamak eserinden alıntılayarak ekliyorum:
"Bundan daha da ilginci meşhur “Anlar” vakasıdır, bu şiirde sahte Borges başka bir hayatta daha aptal, daha rahat ve her nedense daha az temiz (temizliğin zararlı olduğuna ilişkin ilk haber) olacağını ilan eder. Bu metin 1989’da Meksika’nın saygın edebiyat dergisi Vuelta’da yayımlandı ve –meşruiyetinden en ufak bir kuşku duyulmaksızın– “tüm zamanların en büyük edebiyat adamına net bir insani yaklaşım” olarak sunuldu.
Zokayı yutan yazar ve akademisyenler çıktı fakat sabıkalı mızıkçılar bu yanlış anlamayı araştırıp gerçeği gün yüzüne çıkardı. Bu konu Borges’in asla bu kadar korkunç bir şey yazmadığına açıklık getirmekten dilinde tüy biten (ama yine de telif haklarından dolayı heyecan duymuş olabilir) María Kodama’nın sırtında bir kambura dönüştü. Şiirin hayranları tatmin olmadı, hâlâ eğer Borges yeniden yaşasa daha fazla gündoğumu seyretme, daha çok dağa tırmanma, lezzetli dondurmalar yeme ve asla duş almama karşılığında böyle kötü şiirler yazmayı tercih eder mi diye tartışıyorlar.
“Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur Anlar, sadece anlar. Siz de ânı yaşayın” diye tavsiyede bulunuyor bize sahte Borges, García Márquez de ona katılıyor: “Yarın kimse için garanti değil, ne yaşlı ne genç.” Neruda da altta kalamazdı, nereden baksanız onunki serinin en incelikli tavsiyesi: “Ölümden gıdım gıdım kaçalım, aklımıza yazalım / hayatta kalmak daha büyük bir gayret ister / nefes alıp verme eyleminden.”
Kişisel gelişim galip geliyor, ne yapsak boş. “Sağlığı yerinde genç bir Paulo Coelho sayesinde dünyanın bütün ülkeleri uzun süre ucuz bir ruhanilik rezervine sahip oldu” diyor Iván Almeida, Jorge Luis Borges, autor del poema “Instantes” (Jorge Luis Borges, “Anlar” Şiirinin Yazarı) adlı komik çalışmasında. Fakat öyle görünüyor ki kötü edebiyat arzulayan insanların yanı sıra edebiyat tarihini değiştirerek onu birkaç mahcubiyet verici iç çekişin farklı tonlamaları olarak anlamaya çalışanlar da mevcut. Coelho ve öncülleri, Borges, Neruda ve García Márquez’den ne fazla ne de eksik. Bu metinlerin sahte olduğunu göstermek işe yarıyor ama yetmiyor: “‘Anlar’ şiiri Borges’in olmasa da güzel ve derin bir şiir olduğunu kabul etmek lâzım” diyor hislenmiş bir blogcu, üstelik çoğunluğun fikri böyle. Sonuç: Etrafımız sarıldı."
:) Maalesef öyle..
İyi ki varsın sevgili Ceren ve iyi ki bu yorumu içinden geldiği gibi yazmışsın. Okurken sanki karşımda çok güvendiğim bir dostum var gibi düşünüp anlatma ihtiyacını da duydum.
SilHiç abartısız söylemek isterim: Seni, düşüncelerini, yorumlarını kendime çok yakın buluyorum. Aramızdaki yaş farkına rağmen senin de beni iyi anladığına eminim.
Yapıcı eleştirilere boynum kıldan incedir. Ortak bir platformda yazıyorsak birbirimizi uygun bir dille, anlayışlı bir üslupla eleştirebilmek en doğal hakkımız olmalı. Ben öyle düşünüyorum. Kaliteli bir ortam ancak öyle oluşabilir.
Bu ay açıklanan tema pek ilgi alanım değildi, katılmayacaktım. Ama Japonya, gündeme de uyar diye düşünerek , öğrenmeye de istekli olarak Japon Edebiyatını ele aldım. Eğitim sistemi, Atasözleri, yaşam öncelikleri çok ilgi çeliciydi. Çok kaynak taradım. Hatta alt bölümde "Güvenilir İnternet Kaynakları" (!) diyerek not düşmüşüm. Virüs koruma programım önce güvenilir kaynakları gösteriyor, öylece seçim yapıyorum. Daha önce de yazdım, öyle kaynak sayfalar var ki bu kurum yanlış yapamaz diyorsun. Demek "Denetim Eksikliği" var...
Şimdilerde okullarda kitap özetleri bile hazır lokma gibi öğrencilere sunuluyor. Hangisi yanlış, hangisi doğru? inan çoğu zaman eğitim-Öğretimdeki çıkmaz sokaklar içimi acıtıyor.
Şiir ve yazarı önce beni de düşündürdü. Rastlantı, çok daha önce bir arkadaşımın gönderdiği, bazı dizelerini gerçekten sevdiğim şiir sonuçta beni yanılttı. Tereddüde düştüğüm dizeler: Neden çok az şeyi ciddiyetle yapardım, temizlik konusu, bezelyeyi daha az yemek, yalnız mutlu anlarımız mı olur ve son dize ölüyorum. Bu şiir böyle bitmemeliymiş dedim kendi kendime. Ama şiirde doğruluk yanlışlık yazanı bağlar diye de düşündüm. Tabii asıl büyük yanlış başkasına ait bir şiiri sahiplenmek veya yanlışın üstüne gitmemek. Belki sahtekârlık demek bize yakışmaz ama umursamazlık, duyarsızlık, boş vermişlik diyebiliriz. Ben kendimce yapılması gerekeni yaptım.
Emek ve zaman harcayarak yazılmış uzun, anlamlı yorumuna çok teşekkür ederim. Doğruları savunmak, konuşmak, yazmak , yanlışları dile getirmek elbette insan olarak en büyük görevimiz.
Lütfen değişme.
Hislerimiz karşılıklı <3
SilBorges konusunda ise, dediğim gibi tüm edebiyat çevreleri aldanmışlar, aralarında Borges uzmanları bile var, biz sade vatandaşlar, amatörler nasıl aldanmasın; edebiyatın sayılı hikayelerinden biri maalesef bu şiir.. Borges sevdiğim için bu tartışmadan haberdardım ve bir eserin başkasına atfedilmesi beni çok rahatsız eder (aynen bloglarda ya da diğer sosyal medya ortamlarında maalesef sizin de başınıza gelen emek hatta kimlik hırsızlıkları gibi!) o nedenle yazmadan duramadım :)
Benden de çok sevgiler!
Bu arada itiraf edeyim önceki yazıyı okumuş ama yorumları okumamıştım, yorumlarda zaten manxcat belirtmiş bu yazara ait olmadığını, orada zaten konusu açılmış, ben görmediğim için heyecanla atlamışım :))) Çok pardon, Borges sevgime verin lütfen..
Sil