10 Haz 2024

YAŞAMIN İÇİNDE DRAM DA VARDIR. BİR KİTAP- ACI YORULDU -BCP (Mayıs Ayı )

 Unutmak insanın özünde var. Ama pek çoğumuz unutulmaması  gereken öyle çok şeyi unutuyoruz ki sonuçta hep birlikte acı çekiyor, büyük kayıplar yaşıyoruz. Toplumsal belleğimizin zayıf olduğu bir gerçek. Ancak aynı olayları giderek daha kötü biçimde yaşasak da sorgulamıyor, önlem almıyoruz. Yaşamın içinde her zaman her durumda dram da vardır elbette ama dramları trajediye dönüştürmekte adeta toplum olarak ustalaştık. İnsan yoruluyor, bedenler yıpranıyor, yürekler acı çekiyor, duygular duyarsızlaşıyor. Sonuçta acıya yenik düşüyoruz... 





Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı "Acı Yoruldu" Erteledim; 6 Şubat büyük depreminin içinde olmasak da içimizde tüm şiddetiyle yaşadık, belleklerimizde, yüreklerimizde onulmaz izler, yaralar bıraktı. Fay hatları kırılırken ruhsal anlamda biz de paramparça olduk,  Stres sonucu oluşan hastalıklar, içimizde oluşan isyanlar, tahammülsüz, öfkeli, sinirli, kırılgan acılı insanlar giderek çoğaldı. İNSAN'la ilgili uzmanlar büyük acılardan sonra kişinin kendini toparlaması için en az 6 aylık bir süre öneriyorlar. Ah sonra unutmasak, ders alabilsek, olayları akıl ve mantık süzgecinden geçirerek yeni kararlar alabilsek... Yıllardır bu konuda pek başarılı olamamışız ne yazık. 

Serhan Asker  bellekleri tazelemek, büyük acıları unutturmamak adına cesaretle zor bir işe girişmiş. Her Cumartesi Pazar severek, bilgilenerek , duygulanarak izlenen "Görkemli Hatıralar" Programında olduğu gibi konuyu gündemde tutarak, çokça bam telimizi titreterek yaşadıklarını aktarıyor. Her programda özellikle çocuklarla çok güzel bir iletişim kurarak kitap okuma ve şiir sevgisini vurguluyor. " Boş çuval dik durmaz." diyerek kitaplar armağan ediyor Rahmetli Barış Manço da  programlarında çocukları ne güzel yönlendirirdi.  Unutamadıklarımızdan... 



Kitabı İzmir'de bir kitapçıdan aldım. 160 sayfa. ALFA Şirketi tarafından basım, yayım ve dağıtımı yapılmış. Aldığım kitabın üzerinde "45. Baskı" yazıyordu. 

Serhan Asker 1974'te Hatay'da doğmuş, ilk, orta ve lise eğitimini Gaziantep'te tamamlamış. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik  Bölümünü bitirdikten sonra Almanya'da siyaset muhabirliği dalında eğitim almış.

 *Kitabın önsözünde Zülfü Livaneli'nin bir değerlendirmesi var: 

" Serhan Asker, bu kitapta depremin trajik boyutunu ve insanların bu felaketle başa çıkma çabalarını ustalıkla işliyor. Trajedi ile dram arasındaki farkı göz önünde bulundurarak, okuyucuları depremin soğuk ve acımasız gerçekliği ile insanların duygusal tepkileri arasındaki ince çizgiye davet ediyor. 

Trajedi,  olayın trajik boyutunu vurgulayan ve okuyucuyu ürperten bir üsluba sahip. Dram ise duygu yoğunluğu taşıyan cümlelerle okuru etkilemeyi hedefler. Acı Yoruldu kitabı. bu iki anlatım tarzını ustalıkla bir araya getiriyor. Yazar, depremin yarattığı acıları ve trajediyi gerçeklikle anlatırken, aynı zamanda insanların iç dünyalarına ve duygusal deneyimlerine derinlemesine nüfuz ediyor. Yazar depremin getirdiği trajediyi anlatırken insanlığın gücünü ve umudu da kutluyor.

Serhan Asker'in bu etkileyici eseri, depremin yarattığı acıları ve insanların bu trajediye nasıl yanıt verdiğini anlatarak, trajedi ile drama arasındaki farkı büyük bir ustalıkla ayırıyor ve okuyucuları bu derin ve etkileyici yolculuğa davet ediyor." Z. Livaneli


 *Ardından Nebil Özgentürk'ün "Bir Belgeselcinin Gözüyle" adlı yazısı:

" Ekran ve sanat insanının hazinesi ve sermayesi söz söylemek, söz söyleyeni dinleyip aktarmaktır. 

Öyle ya... Babası, annesi, aile yakınları, çocukluk arkadaşları da deprem bölgesindeydi, mağdurdu. Paniği, acıyı, çabayı, umudu, yalnızlığı, gözyaşını, teselliyi, kısacası insanlığın pek çok halini yaşadı, gördü, tanıklık etti, en içinden, en derininden. Deprem gerçeğini hissederek, acı çekerek ve çözüm önererek yaşayanlardandı. 

Sonra, kendi acı gerçeğini yaşamayı sürdürürken, hazin bir insan yolculuğuna başladı, deprem insanlarının orta yerinde kaldı. "Acının yorulduğu zamanlar" ın sahici tanığıydı artık.  Hem mağdur, hem yurttaş, hem aktarıcı oluverdi; tanıklıklarını saat saat ileten, Örneğine az rastlanan cinsten!.  İşte bu yüzden, "aktarıcılığı" değerli ve anlamlı! İbret ve ders niyetine. Tarihe kalsın diye..." N. Özgentürk

Arka kapakta üç ünlü şairimizin  kısa değerlendirmeleri var: 

 *Ataol Behramoğlu "Elinizdeki kitap acıya tanıklığın, onu teninde yaşamanın benzersiz ürünüdür. 

Tıpkı bir savaş güncesi gibi. Doğanın acımasızlığına karşı insanca duruşun, direnişin güncesi."

 *Ahmet Ümit: " Acıların değil bir yüzleşmenin kitabı bu. Korkunç yıkımlarla, travmalarla, kayıplarla karşı karşıya gelen insanların çaresizliğinin, direncinin, yaşamı yeniden öğrenmeye çalışmanın kitabı. Geçip giden bir afeti değil, her an,  her dakika kapımızı çalabilecek bir tehdidi anlatmış Serhan Asker. hep aklımızda tutmamız, hep hazırlıklı olmamız gerektiğini anlatan bir kitap bu.  Yani tam da ihtiyacımız olan bir kitap."

    *Ahmet Telli; "Acı yoruldu diyor Serhan Asker; Acının sürüp gittiğinin bir ifadesidir bu. 6 Şubat depremiyle içimizde kopan çığlığın, hafızamızın duvarlarındaki yankısı diye de okunabilir." 


 "ACI YORULDU " insanı derinden sarsan, farkındalığa davet eden, sorgulayan, düşündüren, bellekleri yeniden, yeniden tazeleyen önemli bir kitap. Empati her insanda olması beklenen bir anlayış ama nedense pek çoğumuz ondan yoksunuz. "Erkekler ağlamaz" denen bir toplumda yetişmiş Serhan Asker olaylara tanıklık ederken sık sık hüngür hüngür ağladığını dile getiriyor. Depremi çok uzaklardan izlerken hissettiklerinizi yeniden düşündürüyor; Kazazedelerle birlikte uykusuz geceler yaşıyor, üşüyor, titriyorsunuz. Boğazınızdaki lokmaları zor yutuyor, içinizin yanmasını suyla söndüremiyorsunuz. Dünyanın her yerinde acının dili aynı... Bazen bir dokunuş, bir bakış, bir el uzatma, yürekten gelen birkaç söz , yaralı insana nasıl da iyi gelir. 

Kitabı okurken ara verdiğim zamanlar oldu. Bir anda her şeyini kaybetmiş insanların yaşam öykülerini okurken altını çizdiğim pek çok cümle oldu. Kitabın ikinci bölümündeki görsellere bakarken düşlerde yolculuklar yaptım, bazen gözlerimde yaşlarla, bazen içimdeki sesin isyanını bastırarak okumaya çalıştım. Alıntılar ne kadar bu büyük faciayı aktarabilir bilemiyorum, ama deneyeceğim... M.A 



KİTAPTAN ALINTILAR: 


"İnsanlar balık istifi halinde  yerlerde battaniyelerin üstünde korkuyla bekliyordu. Yüzlerce insan. Tanıdığım birçok yüz vardı. Bir toplama kampı gibiydi... Kıyameti görmüş insanlar... " 

"Her yazdığım öyküyle hüngür hüngür ağladım. Biliyorum ki siz de gözyaşı dökeceksiniz okurken. Onları unutmamamız, unutturmamamız gerekiyor.  Ben bunu yazarak yerine getiriyorum. Onlar bir rakam değil, hepsi birer can, hayalleri olan, gelecek planları yapan talihsiz insanlar. Hepsi can... can... can... "

"Arama kurtarma ekiplerinin, özellikle de madencilerin gözlemleri çok değerliydi. Onları dinledim. On beş milyon insan bizzat yaşadı depremi. Geciken yardımlardan dolayı bağıra bağıra can verdiler. Teknolojimiz sınıfta kaldı. GSM operatörleri tarihe bu alandaki beceriksizlikleriyle geçti." 

"Mezarlıktan çıkarken kapısında bir elinde bir kol, diğer elinde bağırsaklarla gelen bir gence rastladım. Dayanamadım. sordum. "Babam. Gömmeye geldim..." Buz gibi oldum." 

"Önemli olan deprem olduktan, o canlar gittikten sonra yapılan konutlar değil. Bağıra bağıra gelen depremden önce yapılması gerekenler."

"Unutmayın, sorgulamaz, merak etmezsek hesap da soramayız."  Serhan ASKER 




 NOT: Bu yazıyı BCP ( Blogları Canlandırma Projesi) ile ilgili olarak yazdım. Her ay belirlenen temalardan birini seçerek yazıyorsunuz. Mayıs Ayının temaları Dram, Gotik, Tarihi, İrlanda idi. Ben DRAM'I seçtim. Duyarlılığınız ve farkındalığınız için teşekkürler. Benzer acılar yaşanmasın, içten dileğimizdir...

DRAMLAR TRAJEDİYE DÖNÜŞMESİN... 

Makbule Abalı. Urla 

10 Haziran 2024



29 yorum:

  1. Gerçekten acı bile yoruldu. Depremden ziyade onu umursamayan zihniyete kızıyorum ben. Bu kadar kör gözlerle bu ülke bir yere gelemeyecek maaalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazılacak, söylenecek öyle çok şey var ki... Ne acıdır ki toplum sustukça, insanlar dikkate alınmadıkça iyileşemiyor aynı acıları yıllar boyu artarak yaşıyoruz. Gözler kör, kulaklar sağır, dil suskun...
      Katkınıza teşekkürler.

      Sil
  2. Mayıs ayının konuları zordu benim için ama Haziran'ı yazacağım bir aksilik olmazsa.

    Bu kitabı daha önce de duydum ama okumaya hiç cesaret edemiyorum çünkü hala her gece uyumadan önce dualar ediyorum çocuğumu öpe öpe uyutuyorum. Allahım sabah da aynı şekilde uyanıp sarılmayı öpmeyi nasip et diyorum. Orada olmasam da hiçbir yakınımı o depremde kaybetmesem de giden dostlarımın anlattıkları, haberlerde izlediklerimiz, sosyal medyadaki paylaşımlar hala en ince ayrıntısına kadar zihnimde ve bu beni duygusal anlamda o kadar çok yoruyor ki "acı yoruldu" o kadar doğru bir tanım oluyor ki bu ülke insanı böyle acılar yorulmaktan gerçekten yoruldu ama ne yazık ki sizin de söylediğiniz gibi belleğimiz kötü, önlem almayı umursamıyoruz hemen normalize ediyoruz her şeyi...
    Depremi, cinayetleri, tecavüzleri, ölümleri her şeyi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatta dramların da yaşanabileceğini çocuklara da anlatmak lâzım. Acı gerçeklerden kaçıyoruz, unutmak kolay geliyor. O yüzden bu ayın konusu olarak dramı seçtim.
      Etkilenmek, ders alabilmek kişisel duyarlılığınızı da kanıtlıyor. Serhan Asker kitabının adını çok anlamlı ve incelikle seçmiş.
      Son cümlenize maden kazalarını, çocuk kayıplarını, şiddeti, haksızlıkları... diye eklemek geldi içimden. Evet, her şeyi...
      Hassasiyetinize teşekkürler.

      Sil
  3. BCP yi duymadım? Ne zaman başladı?
    Benim de görüp elimin gitmediği bir kitaptı. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üçüncü yıldayız sanırım. İlk yıl ben de haberdar olamamıştım. Keşke toplumsal bir canlanma projesi de olabilse ne iyi olur değil mi?
      Hepimiz kendimizi korumaya alıyoruz bazen, öyle çok acıya tanık oluyoruz ki, belki de haklıyız.
      İçtenliğinize ben teşekkür ederim.

      Sil
  4. Çok zor, ağır bir acı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serhan Asker "Cinayeti gördüm." diyerek bu faciayı dile getiriyor. Katılıyorum; bir kız çocuğunun " Baba lütfen beni kurtar..." diye haykıran sesi halâ kulaklarımızda. Aynı yerde yan yana duran iki konuttan biri yerle bir olurken diğeri nasıl hasarsız kalabilir? Büyük acılar yaşanırken çıkarlar uğruna nasıl kayıtsız kalınır...?

      Sil
  5. İlgili kitabı ben de aldım. Yaşanan gerçekleri yüzümüze çarpan satırlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplumsal acılarda, kayıplarda hassasiyetinizi biliyorum Hüseyin Öğretmenim. İstatistikler sadece sayıları vurguluyor, oysa "İnsan" düşünebilen, etkilenen bir can, bir canlı...

      Sil
  6. Okumak lazım kitabı, tanıtım için sağolun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de kendimi geç kalmış sayıyorum değerli arkadaşım.
      Sağlıkla ilgili önemli bilgiler gibi, toplumsal acıların da bellekleri tazelemek için defalarca vurgulanması lâzım.
      İyi bir okuyucu olduğunuzu biliyorum.

      Sil
  7. Güzel bir tanıtım olmuş teşekkür ederim Ancak son zamanlarda acılardan değil de biraz iyi şeylerden bahsetmek daha iyi geliyor bize.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncenizi çok iyi anlıyor ve fikrinize saygı duyuyorum değerli öğretmenim. Ben de bir eğitimci olarak yıllardır hoşgörüden, umuttan, iyimserlikten yana oldum, kendine güvenmeyi, sevgiyi, saygıyı, vefayı ön planda tuttum. Tanıyanlar bilir.
      Ancak yazımın başlığını da düşünerek koydum." Yaşamın içinde dram da vardır." Felaketler önceden zaman, tarih, saat bildirmiyor. Ansızın kapımızı çalmadan yaşıyoruz nice acıyı.
      Hayat hiçbir zaman düz bir çizgide gitmiyor.
      BCP. kapsamında yazımı yazarken ilk kez geç yazdım, bekledim: çocukların. gençlerin önemli sınavları vardı, moralsiz sınavlara girmesinler istedim. Kişisel sağlık sorunlarımızı yazmadım, erteledim.
      Bloğunuzu ziyaret ettiğimde; ilk rastladığım "Mutluluğa giden yol... "diye başlayan öykünüz oldu. Ortak noktada buluşmak güzeldir. Acıyı, hüznü yaşamayan ya da unutanlar için gerçek mutluluk bilinebilir mi...?
      Teşekkür ederim, bana da bir kez daha açıklama fırsatı sağladınız.

      Sil
  8. ansızın yaşanan acıları, yitikleri kabullenmek, çok zor çok...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acılar insanı her zaman yıpratır, üzer hele ansızın, apansız gelen acılar adeta yıkım oluyor. Çok haklısın sevgili Bahar.
      Ancak o acıları bizzat yaşayanlar ve empati kurma yeteneği yüksek olanlar hissedebilir o yıkımı...

      Sil
  9. kitabın ismi çok iyi :) kitap da iyi demek ki :)

    YanıtlaSil
  10. Kitabın adı bana da çok ilginç gelmişti ilk okuduğumda; Düşündüğümü hatırlıyorum. Sonra hak verdim Serhan Asker'e. Yıllarca üst üste yoğun acılar yaşayan bir toplumda duygular da yıpranır elbette. Acı da yorulur...
    Katılıyorum; gerçekleri çok iyi yansıtan bir kitap.(Adı çok iyi tasarlanmış her kitap çok iyi olmayabiliyor sevgili Derin.)

    YanıtlaSil
  11. Kitabı duymuştum. Yorumunuzu okuyunca neden adının öyle olduğunu anladım. Kitabı okuyacağım. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  12. Dramlar trajediye dönüşmesin, çok doğru bir söz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duyarlılığınıza teşekkür ederim. Güzel ülkemizde ne çok zamansız ölüm yaşanıyor. Pek çoğu ihmalden, önlem alınmamasından, suç ve ceza kavramlarının haksız uygulanmasından, cehaletten , hatalı uygulamalardan kaynaklanıyor.
      İçimizi aydınlatan güzel haberleri özlüyoruz...

      Sil
  13. Ben sizi inşallah unutmicam öğretmenim, insanın gönlüne kazınan unutulmazmış derler çünkü , gönle dokunan hiç unutulurmu ki zaten....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çıkarsız, içten sevgiler gönülden gönüle yol bulup akarlar zaten Çağrıcım. Övgülerle güzel bezenmiş yorumuna çok teşekkürler.

      Sil
  14. Okurken ağlamamak mümkün mü ogüne gittim bir amda hergün tv karşısında dilimizde dualarla …..o yavruları gördüğümde içimde yaşadığım acı ya rabbim kimseye ülkeme bir daha yaşatmasın okadar zorki kelime yetermiyorlar anlatmaya yutkunamıyoruz herşey boğazımızda düğüm oluyor nefes alamıyoruz ama rabbim büyük onca ton taşın altından nasıl canlar kurtuldu tekbir kelime çıkabiliyor dudaklarımızın aradından ALLAHUEKBER !!!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derin acılar vardır, ancak yaşayan bilir. Bir de o acılara sadece uzaklardan tanık olarak ta içinde o duyguları yaşayanlar, acıya ortak olabilenler. Empati kurabilmek bir sanat adeta.
      Biz kadınlar belki daha duygusalız ama insan olan hiçbir felakete duyarsız kalamıyor.
      Yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Sil
  15. Çok kez karşıma çıkan ancak cesaret edip de alamadığım, okuyamadığım bir kitap. Paylaşımınızdan sonra anlıyorum ki unutmamak, hatırlamak, ders çıkarmak gerekiyor. Tabii böyle olması gerektiğini biliyoruz ama dediğiniz gibi insanoğlu unutmaması gereken çoğu şeyi unutabiliyor. En kısa zamanda tedarik edip ben de okumak istiyorum. Unutmayalım hatırlayalım ve yorgun acılarımız ferahlamış tebessümlere bıraksın artık yerini.
    Paylaşımınız için çok teşekkür ediyorum, emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel, içten, kendinle ilgili olumlu değişimi de içeren bir yorum yazmışsın sevgili Sude.
      Kitabı okuma isteğine sevindim. Bu duyarlılıkla senin zaten unutmayanlardan olacağına eminim.

      Sil