20 Eyl 2010
Çocukça Bir Düş-Kırıklığı...
Çocuk olmuş bir gün düşlerinden birinde,
Bir masal ülkesinde;
Oyunlar oynamış dünya çocuklarıyla,
Kavgasız-çıkarsız, yalansız-dolansız...
Koşmuş, zıplamış
Rengarenk kır çiçekleri toplamış.
Tırmanmış dağlara korkmadan,
Gökkuşağında sallanmış,
Merhaba demiş, güneşe, aya...
Kuşlarla tanışmış gökyüzünde,
Uçurtmalar uçurmuş,
Selam göndermiş yeryüzüne;
Doğadaki tüm canlılara...
Temiz pınarlardan sular içmiş,
Acıkmış, katıksız ekmekler yemiş,
Dalından koparmış taze meyveyi.
Soluklanmış, ciğerleri bayram etmiş
Yorulmuş deliksiz bir uyku uyumuş,
Yıldızlara sevdalı...
....................
Bir uyanmış; düşler kırılmış...
Her yer darmadağın,
Dünya eski dünya;
Aynı hızla dönüyormuş...
Makbule ABALI
Çoçuk olup çocukluğu yaşamak çok güzel.Nasıl olsa büyük olunca, bir daha çocukluğunu yaşamak istesen de yaşatmayacak yüzlerce kural,kuralsızlık var... Ya çocukluğunu hiç yaşamayan o kara güzlü kocaman bakışlı masum canlılar...
YanıtlaSilHiçbir uygar ülke düşünemem ki çocuk ve yaşlılarına önem vermesin! İstediğin kadar yol ve baraj ve farbira yap; çocuk ve yaşlılar özel bir önem arzetmiyorsa; bence uygarlık tam bir fiyasko yaşıyordur...
İNSAN olarak her dönemin kendine özgü başkalıkları var elbette: Keşke her birey o dönemleri en uygun koşullarda yaşayabilse; bebek gibi, çocuk gibi, genç ya da yaşlı gibi... Olması gerektiği gibi, hak ettiği biçimde...
YanıtlaSilUygar olmak, her konuda yaşama uyum sağlamaksa, gelişmekse, yol almaksa; insana gereken değeri vermeyen, geçmişle geleceği bütünleştiremiyen toplumlar da, çocuğu, genci ve yaşlısıyla "mutsuz insanlar ülkesi" olmaktan kurtulamıyor.
Ancak değişimi sağlayacak olan da gene İNSAN...