İnsanlar hayatlarını bir sinema şeridi gibi gözlerinin önünden geçirseler, çocukluktan bu yana hangi anları siler, hangilerini "iyi ki yaşanmış" diye yeniden kaydederlerdi acaba? Yaşlılar şimdi genç olabilseler, hangi davranışları hata olarak kabul ederlerdi? Ve gençlere sorulsa; "Nasıl bir yaşlılık hayal ediyorsun?" Düşünebilirler miydi? Düşünmek, hayal etmek bile istemezlerdi belki de.
"Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilseydi" deyişi boşuna söylenmemiş.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2012 sonunda Türkiye nüfusunun yüzde 16.6 sını gençlerin oluşturduğunu açıkladı. 15-24 yaş arasındaki genç nüfusun yüzde 69.6 sı 2011 de mutlu olduğunu dile getirirken, 2012 de bu oran 64,6 ya gerilemiş. 2012 de yüzde 9.4 genç, mutsuz olduğunu dile getirmiş. Belli bir yaştan sonra anne babaların çocuklarıyla daha iyi iletişim kurması gerekiyor. Gençlik çağında tutulan günceler içlerinde ne çok şey barındırır. Yetişkinler kendi gençliklerini unutmamışlarsa empati kurmak (kendini onun yerine koymak) da kolaylaşıyor.
Gençlik, ışıl ışıl aydınlık görüntüsüyle nasıl içini açar insanın. Yaş aldıkça hayatın görüntüsü de, renkleri de değişir. Canlı renkler yerini solgun, pastel renklere bırakır. Gün doğuşu ile gün batımı arasındaki fark gibi neşe yerini hüzne bırakır. Başlangıç ne kadar enerji doluysa, bitiş o kadar durgundur. Yaş aldıkça; davranışlar, duygular, düşünceler değişime uğruyor, hayat ağır çekimde devam ediyor. Adımlar yavaşlıyor, konuşmalar yavaşlıyor, düşünceler yavaşlıyor.
Ünlü şair Firdevsi ne kadar anlamlı söylemiş: "Gençlik ilkbahar gibidir, yaşlılık ise kışa benzer, öyle bir kış ki arkasından bahar gelmez."
Gençlikte insan daha kısa yoldan sorunlarını çözmek ister. Sabırsızdır, beklemeye tahammülü yoktur. Öğütlerden hiç hoşlanmaz. Arkadaşça yaklaşımlar sorunları çözmeyi kolaylaştırır. Genç kız veya delikanlı ani kararlar alabilir, kısa bir süre sonra vazgeçebilir. Davranışlarında heyecanlı ve telaşlıdır.
Çocuk olmak, bazı davranışların hoş görülmesini sağlıyor. Genç olmak da bazı konularda dokunulmazlıklar sağlıyor. Örneğin: Anne babaların şöyle konuşmaları duyulabilir; "Ergenlik çatışmaları var, üstüne varmayın." "Sınava hazırlanıyor, rahatsız etmeyin." "Aşık olmuş, o yüzden ne yaptığını bilmiyor." "Hangi okulu, hangi mesleği seçeceğine karar veremedi, kafası çok karışık."... Yaşlılıkta ise dokunulmazlık zırhı yaş ve saygı ile donatılmıştır. Yaşından ötürü, saygıdan ötürü kişinin davranışları hoş görülür.
Gençlikte her şey güzel ve kusursuz mudur? Elbette hayır. Gençlik hatalar, pişmanlıklar dönemidir. İsyankarca davranışlar vardır, sakarlıklar gözlenir. "Her şeyi bilirim, her şeyin üstesinden gelirim" iddiasında olabilirler. Kimseye akıl danışmaya ihtiyaçları yoktur. Otoriteye, disipline karşı çıkarlar. Müzik en yüksek perdeden dinlenir, zevklerine karışılsın istemez.
Genç kuşak özellikleriyle, becerileriyle mutlaka bir önceki kuşaktan daha ilerde olacaktır. Ancak eksiklerinin olduğu da bir gerçek. Gençler teknolojik gelişmeye çok çabuk ayak uyduruyorlar; bilgisayarı, cep telefonlarını, elektronik araçları eskilerden çok daha rahat kullanıyorlar. Ancak her şeye kısa yoldan, çabucak ulaşmak istiyorlar. Bilgisayar ekranından uzaklaşıp, kitaplara dokunmaya ne zamanları, ne tahammülleri var. Düşüncelerini yazıyla ifade etmeyi yeterince bilmiyorlar. Kısaltılmış sözcüklerle oluşturdukları mesajları çözmek, şifre çözmek kadar zor. Her şey en kısa yoldan hallediliyor, uzun yollara geçiş yok.
Şiddete, kabalığa, hoyratlığa haklı olarak tepkililer. Huzursuzlar, çünkü gelecek güvenceleri yok. Okul ve meslek seçimleri çok sağlıklı ve bilinçli olmadığından yanlış kararlar alabiliyor, pişmanlıklar yaşıyorlar. Kendinden emin, öz güvenli , sağlıklı kuşaklar için gençliğin iyi yönlendirilmesi ne kadar önemli. Genç nüfusa değer veren ülkeler, geleceklerini de garantiye alıyorlar.
Ah şu gençler ! Yazınız çok güzel Makbule Hanım 'cığım teşekkürler.Ah bir de gençlerimiz Atatürk'ün yönlendirdiği gençler olabilseler,güvendiği gençlik demek istediğim.Sistem bugün yakındığımız gençliği yarattı ,işine geldiği için.İçim acıyor 10 yılda yaratılan gençliği devam ettiremediğimiz için...
YanıtlaSilSevgiler.
Düşüncenize yürekten katılıyorum sevgili Arzu Hanım. Ama bu konuda eğitimcilerimize de çok iş düştüğü kanısındayım. Gençlere sorumluluk verilerek okullarımızda ne güzel çalışmalar yapılabilir.
SilGene de umudumuzu kesmemek lazım, gençler güvencemiz, yaşama amacımız.
Selam, sevgiler...