Çok eskilerde, bilgisayarların olmadığı zamanlarda oyunlar da farklıydı." beş taş" oyunu en sevdiğimiz oyunlardan biriydi. Önce taşlar seçilirdi; yuvarlak, parlak, irice fındık büyüklüğünde beş tane taş... Taşlar havaya atılarak tutulur, ya da parmaklarla köprü yapılarak, belli kurallarla oyun devam ederdi. Her oyunun taşı ayrıydı. Sek sek oynarken gereken taşların taşların büyüklüğü de, biçimi de farklıydı. Her oyunun değişmez kuralları vardı. Çocuklar kurallara uygun davranmayı, ya da mızıkçılık edenleri dışlamayı önce oyunlarda öğrendiler belki de.
Taş, çok eski zamanlardan beri hayatımızın içinde yer almış, çeşitli yerlerde, çeşitli şekillerde kullanılmış: Taşlar vardır, ev yapımında kullanılır. Eski taş evler günümüzde hala tercih edilir, restorasyonları yapılır. Yazın serin, kışın ılık tutar. Taşlar özellikle dekorasyonda kullanılıyor. Bazı yörelerde "dilek taşı" denir, atılır, dilek tutulur. Bazı yörelerde "bereket taşı" diyerek saklanır. Bazen" değirmen taşı" olur, buğday öğütür, bazen "mezar taş"ı olur, ağıtları dinler. "Sabır taşı" olup çatladığı bile söylenir halk arasında.
Taş sözcüğünün dilinizde her zaman çok olumlu bir anlamı yoktur. "Taş yürekli" deriz, "Taş kadar katı", "taş gibi sert" deriz. "Taş taş üstünde koymadı" deriz, "taş yerinde ağırdır" "ekmeğini taştan çıkarmak" deriz...
Ahşaba, cama, plastiğe şekil verilip, yeni bir şekle girmesi sağlanabilir taşa şekil vermek zordur. Taşa yeniden bir form kazandırmak, taşa "hayat kazandırmak" gibidir adeta.
Büyük kayaları, taşları en estetik biçimde yontup sanat eseri haline dönüştüren heykel ustalarımız var. Mersin sahil şeridi bir "açık hava müzesi" gibi, çeşitli zamanlarda usta hocalarca yapılmış heykellerle dolu.Ulusal ve uluslararası hocaların yapımı yaklaşık 120 heykel var." Mersin Uluslararası Hüseyin Gezer Taş Heykel Sempozyumu" birkaç kez tekrarlanmış.
Sanat eserlerinin takdiri, her zaman aynı düzeyde beklenemez tabii. Değerlendirmek, yorumlamak, bakış açısına göre değişir. Sanatçının çok uzun bir sürede taşı, mermeri, kayayı yontarak yarattığı eser, kültür ve eğitim düzeyine göre, değişik şekillerde aktarılabilir. Çocuklar ve gençler bazen harcanan emeği takdir edemeyip, heykelin üzerine boyalarla yazılar yazabilir, şekiller çizebilir, görüntüyü bozabilirler. İlköğretim Okullarından başlayarak öğrencilere sanat eserlerini korumanın önemi anlatılabilse, sanatçılar ve sanat eserleri daha iyi bir konumda olmaz mıydı?
Geçenlerde Mersin Kumsalında bir sanatçı heykel ustası, Mehmet Dirier Mersin'in simgelerinden caretta caretta su kaplumbağasının taştan heykelciğini yapıyordu. Uzun bir uğraşıdan sonra caretta adeta denize inmeye hazır hale geldi. Yakıcı güneşin altında, bir küçük şemsiye, küçücük bir tabure üstünde, yanında bir bidon su, saatlerce, günlerce taşa şekil vermeye çalıştı.
Çocuklar, gençler, yetişkinler iyi ki bu zorlu çalışmaya yakinen tanık oldular. Usta hocayla sohbet ettiler, sorular sordular. Yapılan iş tam anlamıyla "ekmeğini taştan çıkarmak" idi. Yarınlara daha güzel, daha aydınlık bir dünya kalması için el birliğiyle onu korumak ve kollamak, devamına katkıda bulunmak ne kadar önemli.
"Taşa hayat vermek" gibi uğraşılar, yıpranmış, yorgun dünyamıza da belki can verecek, yeni bir görünüm kazandıracaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder