29 Nis 2015

KISACIK BİR ÖYKÜ...



Ablam benim her şeyimi bilir. Her şeyimi anlatırım ona. Başkasına anlatmaz, bilirim. En özel konularda bile sırdaşımdır, çok güvenirim. İki gün önce bana "Artık sen de genç kız sayılırsın" dedi. Utandım, bir şey diyemedim. Ben kendimi zaten büyümüş sayıyorum. Arkadaşlarımla konuşuyorum. Onlar benden daha çok şey biliyorlar. Kitaplardan, filmlerden öğrenmişler. Ben sinemaya da gitmiyorum ki. Babam izin vermez. 

Elinden gelse babam beni okula bile göndermeyecek. Her dönem takdir getiriyorum da ses çıkarmıyor. Ablam benden iki yaş büyük. O'na daha çok karışıyor. Babama göre ablamın evlenme yaşı gelmiş. Annemle anlaşmışlar sanki. Annem de diyor ki; "Erken kalkan yol alır, erken evlenen döl alır." Ablama soracam, bunun anlamını açıklasın, o bilir mutlaka.

Ablam 18 yaşından önce imkansız evlenmez. Hem o sevmediği biriyle asla evlenmez. Önce konuşmak, tanışmak ister. Ablam evliliği ciddiye alır. Yeni bir hayat, yeni akrabalar, eve alınacak eşyalar, çeyiz hazırlığı... Neyse ki ablam yemek yapmasını bilir. Ben onu da bilmem. Ama henüz evlenen yok ki.

Ablamla ben bazen "evlilik oyunu" diye hayal kurarız. 
Ben nasıl bir koca isterim, o nasıl ister? Hayal eder, güler, konuşuruz. Sadece ikimiz... Başka kimse duymaz, annem babam uyur zaten.
Ben küçük bahçeli, küçücük bir evim olsun isterdim. Bahçesinde sebze yetiştirirdim. Pencerelerinde renkli saksı çiçekleri. Evde mutlaka taze çiçek olmalı, kuru değil. Kuru çiçeği hiç sevmem ben. Cansız, anlamsız gelir bana...

Ben bana kötü davranan biriyle mümkün değil evlenemem. Evlilikte şiddet olmamalı. Dayak, kaba kuvvet olmamalı. Ablam da öyle bir evlilik yapamaz. Babam da evde çok bağırır ama tanıdığım çoğu erkek öyle. Annem alışmış herhalde, çünkü onun babası da çok bağırırmış. Ama ablamla ben bağırtıya, yüksek sese dayanamayız. Gök gürültüsü, şimşek bile korkutur beni. Havai fişekler atılınca bile kulağımı tıkayıp seyrederim. Görüntüsüne bayılırım ama sesinden ürkerim. 

Evleneceğim adam da yüksek sesle, dayakla beni sindirmeyecek. Silahı güç gibi görmeyecek. İnsan gibi konuşacak benimle. Ah bir de sigara içmeyecek. Ben de nasıl severim onu o zaman. Kim bilir kaç yıl sonra evlenirim ben...? Sırayla, önce ablam... O da hemen evlenmesin isterim. Ben kime anlatacağım sıkıntılarımı, sonra kim beni dinleyecek, kim sırdaşım olacak...? 

------------------------------------
Gideli iki yıl oldu... Nasıl dayandım, ben bilirim. "Aşık oldum" dedi. Hayallerine giriyormuş, çok yakışıklıymış. Önce hiç konuşmadık. Evden kaçtığı için annem-babam da affetmediler. Bir gün feci bir dayak sonrası eve geldi. Kimse reddetmedi. Ama yakışıklı zorba kocası bunu sindiremedi. Ablamı almaya geldi.
Alamadan ablam mezara, o ceza evine gitti. 
Çok ağladım, çok acı çektim. "Abla" gibi ablaydı ablam. Ama zamansız evlendi. Aşık olduğunu sandı, oysa bence   hiç sevmedi. Sevildiğini sandı. Zamansız evlendi. Kısa yaşadı. Erken öldü...
O hayatından vazgeçti, ben hayallerimden... 

Makbule ABALI 
Öykü- 2015





18 yorum:

  1. Offfff! Offff! Tüylerim ürperdi. O kadar canlı ki öykü... Nedir kadınların bu bitmez çilesi:( Kalemine sağlık... Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Bir genç kızın dilinden kurgulamaya, aktarmaya çalıştım. Ama ne yazık biliyorum ki ülkemizde yüzlerce genç kız aynı dramı yaşıyor. Sayıları giderek artarken hiçbir önlem de alınamıyor.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  3. kaleminize sağlık! içim burkuldu okurken:( birgün kadının kıymetinin anlaşılacağı bir ülke olmasını diliyorum canım ülkemin..
    sevgilerimle,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ardı ardına o kadar çok cinayet, öylesine kötü olaylar yaşandı ki... Oysa ana-bacı-kardeş-eş olarak değer verilmesi gereken kadınlarımız... Özlemle beklediğimiz zamanlar keşke çok geç olmasa...
      Sevgiyle.

      Sil
  4. Ne kadar güzel. Çok duygulandım okurken sevgili öğretmenim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. Ben de hepimizin, toplumun hassas olduğu konuları işlemeye çalışıyorum. Böyle güzel sözlerle geriye dönüşler beni çok mutlu ediyor. Sorunların en aza indirildiği güzel bir gelecek diliyorum.
      Sevgiyle...

      Sil
  5. küçük yaşta hayatı tanımadan masum hayallerinin peşinden koşan ve sonrasında pişman olan çok fazla genç kızımız var.. özellikle doğuda aile baskısının hakim olduğu, dar çevrelerde bu örneklere rastlıyoruz.
    toplumumuzun bu gerçeğini çok güzel ifade etmişsiniz..
    sevgilerimle..:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçük dünyalar büyük hayallerle anlam kazanıyor. Oysa çoğu kez dünya tersine dönüyor. Doğuda daha çok ama göçlerle birlikte artık her yerde rastlıyoruz diye düşünüyorum.
      Toplumsal gerçekler hepimizin içini acıtıyor.
      Çok teşekkürler. Sevgiler...

      Sil
  6. Çok üzücü maalesef ülkemizde çok yaygın, olan masumca hayalleri olan zayıf genç kızlara oluyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık, genellikle hayallerinden başka tutunacak bir şeyi olmayan kızlarımız. Öylesine yalnız ve çaresizler ki çabuk aldanıyorlar, çabuk etkileniyorlar. Güzel hayaller tehlikeli boyutlarda şekil değiştiriyor, zarar verici hatta öldürücü olabiliyor.
      Sevgiler...

      Sil
  7. Toplumun kanayan yarası derler ya öyle bir durum bu. Kadına şiddet onu kontrol etmeyi beceremeyip egosuna sindiremeyen erkeklerin işidir. Bir de en çok sinir olduğum bazıları kuma almayı kadını sözde terbiye için dövmeyi dini değerlerle birleştiriyor. Dinin adını kirletmekten başka bir şey değil bu.

    YanıtlaSil
  8. Erkek egemen bir toplumda kanayan yara artık iyileştirilemez durumda. Kültürlü- kültürsüz çoğu bireyde güç gösterisi, en iyi bilen olduğu iddiası, sözle kırma, aşağılama, kaba güce başvurma öylesine olağan ki...
    Kişinin vicdanı, mantığı, ahlakı ve önem verdiği değerler çıkarlarına ters düştüğünde değerleri de altüst oluyor.

    YanıtlaSil
  9. Ayyyyyyy öğretmenim , okuyorum okuyorum yazınızı zannediyorum sizin kendi hikayeniz kendi kendime diyorumki yok ya değilki sonradan anladım.:-) nefesimi tutarak okumuşum yazı bitince anladım. Kaleminize sağlık:-)

    YanıtlaSil
  10. Yorumunu gülümseyerek okudum Sevgili Çağrı. Yazının altında "etiketler" bölümünde de yazıyor. Öykü ama her öykü biliyorsun toplumdan bir kesit. Bundan sonra en üst bölüme de "öykü" diye yazmak gerek belki.
    Üslubundan sen olduğunu bilsem de "Adsız" olarak görmek beni üzüyor desem...
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  11. Ne güzel gidiyordu iki genç -küçük - kızın hayallerini paylaşmaları hayattan evlilikten beklentileri. Sonu çok acı ne yazık ki, Anadolu'da birçok genç kızın hayallerinin sonu gibi... Bilgisizlik mi, çaresizlik mi, daha sevmeyi öğrenmeden aşk sanmak mı karşı cinsin gözünde gördükleri kendi hayallerini, kimbilir..?

    Kalemine yüreğine sağlık

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle son yıllarda "mutlu son"la bitmeyen ne çok beraberlikler var. Pembe hayaller giderek kararıyor. Sonu cinayetle biten sayısız evlilik var. Belki evden kurtuluş, belki kendini kanıtlama, geçici sevdalar... hepsi mutsuz beraberliklere yol açıyor. Her gün yeni bir haber, bir yuva yıkımı, onarılamayan ilişkiler...

      Sil
  12. Kaleminize sağlık gözlerim doldu okurken..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygulu insanlarız. Sanırım ondan kaynaklanıyor. Güncel olayları kurgulayarak öykü yazmayı çok seviyorum.Teşekkürler yorumunuz için.

      Sil