Yıllar öncesinden bir anı var belleğimde. İlkokul 1 ya da 2. sınıfta bir Yerli Malı Haftası'nı kutluyoruz. O yıllarda yerli malı kullanmaya özendirmek için bu haftalar çok özenle kutlanırdı. Hepimiz bütçemizin elverdiğince yemiş, çerez, meyve, kek, kurabiye vb. getirmiştik. Tabii herkes durumuna göre az ya da çok ürün getirmişti. Öğretmenimiz "Bir dakika, paylaşmamız lazım." dedi. Herkese eşit olarak paylaştırdı. Ne az, ne çok... Herkes hepsinden yedi.
10 muzu 50 çocuğa ustaca paylaştırdı. O gün paylaşmayı, bölüşmeyi öğrendik. Belki küçücük parçaydı ama, o gün yediğim Anamur muzunun tadı hala damağımdadır.Amasya elması, Silifke çileği de eski tadında olmasa da hala tadı ve kokusuyla özeldir. Evde yaptığımız yoğurdun tadı hiçbir markaya uymaz diye düşünürüm. Sakızlar bile markalaştı. Hepsinin adını eksiksiz sayabilen var mı acaba?
Giysilerde Sümerbank ürünleri bir numaraydı. Genç arkadaşlarım bilirler mi acaba; Kaç kuşak oradan giyindi. Sağlamlığı ve dayanıklılığıyla yıllara meydan okuyan ürünler üretti. Kilim desenli güzelim örtülerini hala kullanırım. Çarşaftan nevresime, ayakkabıya kadar sattıklarını almak için insanlar kuyruklar oluştururdu." Arz ve talep" denir hep. Oysa ikisi de vardı. Neden satıldı Sümerbank...?
Bizim ışıklı yanıp sönen ayakkabılarımız yoktu. Şimdi düşünüyorum da ayağımı cendereye sokmayan, yumuşak her ayakkabı iyi markadır benim için. İstanbul'da öğrenci iken kaldığımız Devlet Öğrenci Yurdu Kapalıçarşı'ya , Mahmutpaşa'ya yakındı. İki çarşıda da rahatlıkla alışveriş edebileceğimiz yerler vardı. O yıllarda büyük AVM'ler yoktu. Ama sabit pazarlarda ürünü aldığımız esnafa güvenirdik. Pazarlık yapabilirdik. Değişim hakkımız vardı.
Teknoloji değişirken ürün kalitesi de değişiyor. Neden...? Şimdi dayanıklı tüketim mallarına en fazla 10 yıl dayanma süresi veriliyor. Annemin yıllar öncesinin buzdolabı ve çamaşır makinesini yaylada biz hala kullanıyoruz. Günümüzde insanlar gibi makineler de daha dayanıksız oldu.
İyi ürünler var elbette. Bazen sınama-yanılma yoluyla buluyorsunuz. Saçlarıma zeytinyağlı- doğal bir bebe şampuanı kullanıyorum. Yılların zeytinyağı markası. Bir markanın güven yaratması ne kadar önemli. Vazgeçemiyorsunuz. Ailedeki tutum ve davranışlar büyük ölçüde çocuklara geçiyor. Ancak ergenlik çağında arkadaşların beğenileri daima ön planda. Eskinin değerlendirilmesi, yeniden kazanma ne kadar önemli. Kundura tamircileri mahalle aralarında hangi köşedeler acaba? Ya tadilat terzileri... Hala müşterileri var mıdır?
Annemin, bir zamanlar anaokulundayken kızıma diktiği ve bir 23 Nisan günü giydiği gelinlik tarzı beyaz tuvaleti bu yıl kızımın 3,5 yaşındaki kızı giyecek. Kargoyla elbiseyi gönderdiğim zaman çok çok mutlu oldu. Böylece çocuklar da değer biliyorlar.
Kuşaklar arası bir anlayış oluşuyor.
İsterdim ki marka kullanan gençler rahat ettikleri, güvendikleri, sağlam buldukları için bir markayı tercih etseler keşke. Arkadaşı kullandığı için, sadece gruba uymak için kullanılıyorsa başkalarına tabi ve taklitçi gençler ortaya çıkıyor. Marka; tarzınızı, stilinizi, kimliğinizi, kişiliğinizi ortaya koyuyor. Ama tek bir ürünle değil, sizin yaşam tarzınız, hayat standartlarınızla ilgili bir değerler bütünü.
Markalar geçici, oysa siz kalıcısınız...
Bu mim önce Sade ve Derin adlı blog yazarı arkadaşımız tarafından başlatıldı.
sadevederin.blogspot.com.tr
Daha sonra bana asıl mimi ileten Sonbahar Kedisi bloğunun yazarı Yasemin Işık arkadaşımız oldu.
sonbahar-kedisi.blogspot.com
Her iki arkadaşımıza da çok teşekkür ederim. Geçmişe döndüm, düşündüm, bir anlamda beyin fırtınası oldu benim için.
İlk fotoğraf, Mersin Güneş Festivalinde standlarda geçen yıl çektiğim bir fotoğraf.
İkinci fotoğraf, ilkokuldan bir sınıf fotoğrafım.