21 Eyl 2017

MELAL'İ ANLAMAK...(ÖYKÜ )

"21 EYLÜL DÜNYA ALZHEİMER GÜNÜ" UNUTMAMAYA-UNUTTURMAMAYA VESİLE OLSUN...


Şehir otobüsünün yarıdan fazlası doluydu. Trafiğin çok yoğun olmadığı bir saatti. Şoför durağa yaklaşırken yavaşladı ve durdu. Bekleyen iki kişi binmek üzere yaklaştılar. Önce bir bastonun ucu uzandı içeriye doğru. Ve sonra zorlukla yaşlı bir adam bindi. Birkaç saniye ayakta 2. sıraya baktı. Koltukların hemen üzerinde "Yaşlılar ve engelliler içindir." yazıyordu. O koltuklarda oturan iki genç başlarını pencereden dışarı çevirdiler. Yaşlı adam bir arka sıraya geçti. Yanı boştu. Bastonunu yerleştirdi, saatine baktı, yanındaki küçük poşetten bir kitap çıkardı. Ancak okumuyor, bakıyordu. Sayfaları çevirmesinden belliydi. 

Adam bir ara arkasına döndü. İki sıra arkasında oturan genç kadın birden irkildi. Ne kadar değişse de bu yüzü unutmak mümkün müydü? Saçları biraz daha kırlaşmıştı. Her zaman görmeye alışık oldukları ütülü takım elbise yoktu üzerinde. Yazlık gömlekte kravat da yoktu tabii.
Oysa bir zamanlar ne şık kravatları olurdu. Bir kız lisesinde çok sevilen, sayılan bir Edebiyat Öğretmeni. Uzun yüzü, mikrofonik sesi, uzun parmaklı sanatçı elleri ve anlamlı bakışlarıyla nam yapmıştı. Sert değildi ama öyle bir otoritesi vardı ki çekinilirdi. 

Genç kadın önce çekindi, bir süre düşündü, kalktı, yerini değiştirdi. Yaşlı adamın yanındaki boş koltuğa oturdu."Merhaba Hocam" dedi. Kendi sesine kendi de yabancıydı. Yanındaki bey boş gözlerle baktı: "Ben sizi tanımıyorum. Kimsiniz?" "Ben sizin öğrencinizdim." diyebildi genç kadın. "Öyle mi?" dedi karşısındaki. "Sınıftaki bütün öğrencilerin adını bilirdiniz. Sizden ne çok şey öğrendik, Edebiyat dersini sayenizde sevdik. " "Öyle mi?" dedi yine karşısındaki. 

Genç kadın sustu... Garip bir rastlantı kafasını, duygu ve düşüncelerini altüst etmişti. Yeniden konuşmaya hazırlanırken birden öğretmeninin kolundaki bilekliği gördü.Kaybolmalarını engellemek için  Alzheimer hastalarına takılan tanıtım bilekliği. Şaşırdı, bocaladı, ne diyeceğini bilemedi önce. Hastalığı konduramadı sevgili öğretmenine.Depolanmış onca bilgi unutulabilir miydi...?

İneceği yere 4-5 durak vardı. Son bir hamle yaptı; "Kitap okuma sevgisini, güzel şiir okumayı siz bize kazandırdınız." Yanıt gene aynıydı; "Öyle mi...?" İfadesiz yüzü, donuk bakışlarıyla sanki bir başka dünyada gibiydi.
Düşündü; Edebiyat Öğretmeni şiir okurken sınıfta çıt çıkmazdı. Mikrofonik bir ses tonu vardı. Tok, güçlü bir ses. Bir kız lisesinde ona hayran çok öğrenci vardı. Annabel Lee şiirini dinledikten sonra pek çoğumuz ezberlemiştik. Sanki hepimiz birer Annabel Lee idik.

"Seneler seneler evveldi;
Bir deniz ülkesinde 
Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
İsmi Annnabel Lee...."

Konuyu değiştirmek istedi; "Hocam bir zamanlar yakanızda hep Atatürk rozeti olurdu, bugün takmamışsınız." dedi. Yanıt iki kelimelik idi. "Öyle mi?" İçinden hıçkıra hıçkıra ağlamak geldi. 
O çok değerli Edebiyat Öğretmenine kaderin garip bir cilvesi miydi bu? Belleğinde ne çok şiir olurdu. O şiir okumaya başladığında herkes susardı. "Hocam ben sizin en çalışkan öğrencinizdim. Piyeslerde başrol oynadım, unuttunuz mu?" demek istedi, diyemedi. Boğazına bir düğüm saplandı adeta...

Son durağa iki durak kalmıştı. Hocası son durakta, yolun sonunda inecekti. Hayatın sonu gibi bir bitiş adeta; gösterişsiz, sessiz sedasız, sade, yalın... Öğretmeniyle vedalaşmak üzere ayağa kalktı. Ama O söylediklerini duymadı bile. Pencereden dışarıyı gözlüyordu. Bir zamanlar pırıl pırıl bakan gözlerinde anlamsızlık, tedirginlik vardı. Bastonuna sımsıkı sarılmış, çevreyle ilgisini kesmişti.

Genç kadın son duraktan önce indi. Bir zamanlar tüm okulun hayran olduğu Edebiyat Öğretmeni kimliğini- kişiliğini kaybetmişti. O yıllarda tok bir sesle okuduğu Ahmet Haşim'in "O Belde" şiiri geldi aklına. Hala ezberindeydi. Mırıldanarak eve doğru yürüdü. Ruhuyla, bedeniyle kendini öyle yorgun hissediyordu ki...

O BELDE
Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesa,
Ne de âlam-i fikre bir mersa
Olan bu mai deniz, 
Melâli anlamayan nesle aşina değiliz. 
Sana yalnız bir ince taze kadın
Bana yalnızca eski bir budala 
Diyen bugünkü beşer,
Bu sefil iştiha bu kirli nazar,
Bulamaz sende, bende bir ma'nâ...

Ahmet HAŞİM


Melal- Hüzün, keder.


42 yorum:

  1. bazen he rşeyi sıfırlaak istesekte aslında unutmak ne kötü...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen sıfırlamak istiyoruz ve unutmaya çalışıyoruz. Oysa Alzheimerde bizim kontrolümüz dışında unutmalar oluyor.BU durum gerçekten çok kötü.
      Sevgiler.

      Sil
  2. of of yaaa hayat işte. annabel lee de ne güzel şiir yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatın ne getirip ne götüreceğini bilemiyoruz.
      Güzel şiirdir gerçekten.

      Sil
  3. Böyle bir güne, özel bir yazıyla katkıda bulunmak çok anlamlıydı. Hele ki gittikçe anlamsızlaşan bir dünyada...
    Teşekkürler içime dokundunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alzheimer tüm dünyada olağanüstü bir hızla artmaktaymış.
      İnsanın giderek yalnızlaştığı bir dünyada hastalıkla baş etmek de zorlaşıyor.Bu güzel yorum için ben teşekkür ederim.
      Sevgiler.

      Sil
  4. Baştan aşağıya duyarlı bir yazı. Ben de engelliyim ve engelli haklarının gasbına tahammül edemiyorum. Bu tamamen zihniyet meselesi. Orada yazı olmasa dahi durumu uygun olanlar arkaya ilerlemesi gerekirken onlar önde oturuyor. Yer yoksa engelliler ayakta, ayakta durabilecek olanlarsa oturarak gidiyor. Yan tarafta hakkın açık binaen yazıyor ve sen gösterilen duyarsızlık nedeniyle toplu taşım araçlarını kullanamıyorsun bile.

    Öykü çok güzeldi. Vefa, saygı gibi değerler eşliğinde, Dünya Alzheimer Günü'ne katkıda bulunan sorumluluk bilincimizi sorgulatan bir yazı olmuş.

    Paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyküyü kurgularken bazı konulara da özellikle dikkat çekmek istedim. Alzheimer konusunda hepimizin duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum.
      Yorumunuz da çok güzel ve anlamlıydı. Ben de çok teşekkür ederim.
      Sevgiler.

      Sil
  5. Ne kadar hüzünlü ama bir o kadar gerçek bir yazı, kurguysa bile ben sanki gerçekten olmuş gibi okudum. Emeğine sağlık. Bir gün o öğretmen gibi olmayız inşallah hiçbirimiz. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın Müjde. Alzheimer hastaya ve yakınlarına hüzün veren bir hastalık. İnsanın hayatının düzeni değişiyor. Öykü kurgu ama gerçek hastaları Alzheimer Derneğinde çok gördüm. Annem Alzheimer idi. Geçmişten de yararlandım. Ne zaman neyle karşılaşacağımız hiç belli değil sevgili Müjde. Ama dilerim olmayız inşallah.
      Teşekkürler. Sevgiler.

      Sil
  6. En acı veren rahatsızlıklardan biri. Gerçekten yakınlarının da acı çektiği, çaresiz kaldıkları. Unutmamak ve unutturmamak dileklerimle. Kaleminize sağlık. Allah kimseye vermesin. Sevgi ve selamlarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acı veren... doğru. Hasta da yakınları da çok acı çekiyorlar Müjde. Toplumda anlatılması, tanıtılması gereken bir hastalık.
      Selam-sevgiler...

      Sil
  7. En kötüsü o kaybolmuş halleri sanırım, huzursuzca bir yere ait olamamaları. Ah ne hüzünlü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çevreyle bağ kuramıyorlar, zaman-mekan duygusu kayboluyor.Yaşadığı evi, insanları unutuyor.
      Hüzünlü gerçekten. Acı veren bir hüzün.
      Selam-sevgiler...

      Sil
  8. İnsanı içinden vurup geçen hüzünlü bir öykü. Paylaştığınız için teşekkürler. 2 sene önce oğlum Tolga'nın blogunda paylaştığı Mersin Alzheimer Merkezinin tanıtım linkini aşağıda veriyorum.
    Esen kalın.

    https://www.youtube.com/watch?time_continue=10&v=f64HW6lnQO8

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorsunuz, Alzheimer hayatı bölen hüzünlü bir öykü. Ben ona bir açıdan bakmaya çalıştım. Öykü tamamen kurgu. Gördüklerimden yararlanmaya, onları yansıtmaya çalıştım.
      Oğlunuz Tolga'nın bu konuda bir çalışma yapması takdire değer. Linki açamadım, daha sonra izlerim. Yeni çalışmalar da yapıldı.
      Yorumunuza teşekkür ederim.
      Esenlikler diliyorum.

      Sil
  9. Çok zor bir durum. Yaşlanmak kaçınılmaz Allah hepimize sağlıklı yaşlanmayı nasip etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dilek benim de içten dileğimdir. Hayatımızda mutlaka hastalıklar olacak. Ancak Alzheimer farklı bir hastalık, zor bir hastalık.Sağlıklı bir yaşam diliyorum.
      Sevgiler.

      Sil
  10. Babam beni ilk kez taniyamadiginda hüngür hüngür ağlamıştım. Şu an bile gözlerim doldu.... bu konuda da farkındalık çok önemli. İnşallah en kısa sürede çaresi de bulunur bu melun hastalığın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmiş olsun. Zor günler yaşamışsınızdır. Benim de annem Alzheimer idi. Ancak inanıyorum ki o zorlukları yaşayan hasta yakınları insanları daha iyi tanıyorlar. Acıya dah dayanıklı oluyorlar.
      Sağlıklı günler diliyorum. Sevgiler.

      Sil
  11. Aslında bugün tekrar okudum da öğretmen yalnız idi. Talebesi olan o hanım bence o inene kadar inmemeli ve takip etmeliydi. Telefonunu sorup, isteyip yakınlarıyla iletişime geçmeliydi. Ben asla bırakıp inemezdim o otobüsten. Bilemiyorum... Naçizane düşüncem bu. Selam ve sevgiler kardeşim. Yayınınızı blogumda paylaştım. Bilgi için yazıyorum. Hep sağlıklı olmanız dileklerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun çok insancıl ve düşünceli sevgili Ece. Ben de gerçek hayatta kesinlikle bırakamazdım. Ama bu bir öykü. Öğrencinin kişilik yapısı o duruma tahammülü zorluyor. Öğretmeni son durakta karşılayacaklar. Kolunda bilekliği var. Buna rağmen kaybolan çok Alzheimer hastası var.
      Duyarlılığına çok teşekkür ederim. Keşke senin gibi düşünen insanlar çoğalsa.Paylaşımına da çok teşekkür ederim. Esenlikler diliyorum.
      Sevgiler.

      Sil
  12. Tabii ki öykü ve olabilecek her durumun mutlak bir nedeni var. Ben teşekkür ederim canım. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pencereden başını çeviren, yer vermeyen gençler gibi detaylara da özelikle yer verdim. Anlayışına teşekkür ederim.
      Sevgiler.

      Sil
  13. Geçenlerde bir haberde bu hastalığın önüne geçilebileceğini, bazı çalışmaların sonuç verdiğini okumuştum.

    Umarım en kısa zamanda o yeni bulgular semerelerini verir de bu hastalıklar toptan ortadan kalkar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mersin Alzheimer Derneği bu konuda tüm araştırmaları izliyor. Maalesef henüz bir umut ışığı yok. Ortalama ömür uzadıkça hastalık da çoğalıyor.
      Sağlıklı günler diliyorum.

      Sil

  14. S U S T U M...
    Fazla yorum yapamayacağım ...!
    Sadece kalemine sağlık,çok duygulandım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunda duygularını kısacık ne güzel ifade etmişsin sevgili Merih. Yazarken ben de çok duygulanarak yazdım.Çok teşekkür ederim.
      Sağlıklı günler diliyorum.

      Sil
  15. Öyle bugüne ait önemli detaylar ve öyle düne ait kaybedilen değerler var ki kısacık öyküde bin parçaoldu yüreğim.

    Bir bakarsın edebiyat öğretmeni biziz
    bir bakarsın üzüntüyle otobüsten inen öğrencisi...

    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel yorumlamışsınız. Ben de öyle düşünüyorum. Aslında farkında olmadığımız ne çok insan var çevremizde. İçimizden birileri. O duyguları verebildiysem sevinirim.
      Sevgiyle...

      Sil
  16. İşte hayat... Sonumuz ne olacak belli değil. Alzheimer kötü bir son. İnsanın içini burkuyor. Yaşlı bakım evinde ne hastalar gördüm. Zamanında general karısıymış. Ayda bir oğlu gelip beş dakika zaman ayırıyor. Esas zorluk yakınlarına, bakanlara. Oğlunu görünce kocam geldi, kocam o benim diyen yakınlarım vardı. Akıl gidince yaşadığını anlamıyor ki insan. Zor iş bu hastalık vesselam. Allah onlara ve yakınlarına sabır versin. Güzel öykünüzde sözünü ettiğin gençler yaşlanacaklarını hiç düşünmezler, kavak yelleri eser kafalarında.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayat nerede, nasıl bitecek, ne zaman bitecek... Gerçekten hiç belli değil. Gençler yaşlılığı çok kolay hayal edemiyorlar, etmek de istemiyorlar.
      Annem Alzheimer hastasıydı. Bana bazen abla bazen anne derdi. Annesini hiç görmemiş, onu ablası büyütmüş. Çok sevgiyle, özenle bakıldı. İnsanın duygularını zorlayan bir hastalık.
      Teşekkür ederim.
      Esenlikler diliyorum.

      Sil
  17. Çok güzel bir hikaye.Okurken empati yapıp kendimi hocanın yerine koydum.Yüreğim burkuldu.Hayatın ne getireceği ve götüreceği gerçekten belli değil.Bir anda bir bakmışsın rota bambaşka yöne çevrilmiş.Teşekkürler bu güzel yazı için :) Seviyorum sizin böyle yüreğe dokunan yazılarınızı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanla ilgili her şey dikkatimi çekiyor. Özellikle yüreğe dokunan yazılar yazmayı seviyorum gerçekten. Çoğunlukla isimsiz kahramanlar... Çevremizden herhangi biri olabilir diye düşünüyorum.
      Ben de sizin yazılarınızı merakla-severek okuyorum.
      Teşekkürler.
      Sevgiler...

      Sil
  18. Şuan yüreğim öylesine hüzün doldu ki, kendimi zor tutuyorum... Doğru söylüyorsunuz yarının ne getirip ne götüreceğini bilmiyoruz. Gelen de giden de tamamen istemimiz dışında... Hastalık hüzünlendirse de, kurgunuz gerçekten çok başarılı ve etkileyiciydi. Bir arkadaşımın annesi de alzheime hastası. Hatta ona sizin kitabı verdim okuması için. Tüm hastalarımıza şifalar diliyorum, sevgi ve selamlarımı iletiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alzheimer düşündüren, hüzünlendiren, acı veren ama insan olduğumuzu hatırlatan bir hastalık. Özellikle hasta yakınları için zor günler yaşatan bir hastalık. Annemle birlikte 10 yıl yaşadık.
      Yorumuna teşekkürler sevgili Hanife.
      Selam-sevgiler...

      Sil
  19. Lisedeki edebiyat öğretmenim geldi gözümün önüne. Edebiyat öğretmenlerinin ayrı bir naifligi var. Yazınızda bu dusuncemi yakalamak hosuma gitti. :)
    İyileşme şansı olmayan hastalıklardan nefret ediyorum. Hastalar ayrı yakınları ayrı etkileniyor. Keşke önüne geçebilmek imkanımız olsaydı.
    Sevgiler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eminim hepimizin hayatında yüreğimize dokunan farklı bir öğretmen vardır. Çok sevilip unutulmayanlar ya da dersten soğutanlar.
      Alzheimer da o hastalıklardan maalesef. Toplumda giderek de artıyor. Keşke...

      Sil
  20. Ahhh ya her kelimesi ayrı bir acı her kelimesi ayrı bir hüzün bitirdiniz beni

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten Alzheimer acı ve hüznün yoğunlaştığı bir hastalık.Hayatın gerçeklerinden.
      Sevgiler...

      Sil
  21. Duygularınınızı ne güzel kaleme dökmüşsünüz.
    Keske her hastalığın bir tedavisi olsa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuza geç cevap verdiğim için özür dilerim. Oysa hiç cevapsız bırakmam. Nasıl olmuş anlamadım.
      Annem Alzheimer idi. Hastalıkla birlikte yaşadık.
      Keşke tedavi imkanı olsa. İlerleyen ve hayatı parçalayan bir hastalık.
      Teşekkür ederim.
      Sevgiyle...

      Sil