Bir koca yılın daha sonuna geldik. Bir yıl daha bitmek üzere. "365 gün nasıl olsa bizim" diyerek başladığımız ve giderek tükettiğimiz, eskittiğimiz koca bir yıl...
İnsan ömrü de öyle değil mi ? Günler, aylar, yıllar inanılmaz bir hızla birbirini takip ediyor. Saatin akrebiyle yelkovanını yavaşlatma gücümüz yok.
Umutla beklenen her yeni yıl, içinde olumlu-olumsuz pek çok şeyi barındırıyor; hayat gibi, hayatın her aşamasındaki diğer günler, yıllar gibi... Küçük şeylerle de mutlu olabilmeye kendini alıştırmışsa insan, onca olumsuzluğun, karmaşanın arasında da yaşamı dengeleyebiliyor çoğu kez.
Bazen yakınlarınızın mutluluğuna tanık olmak, bazen umut veren bir gazete haberi, yolda-sokakta rastladığınız insanca bir davranış, güzel bir sanat eseri, güzel bir yazı-şiir-oyun...Yaşadığımızın, insan olduğumuzun bilincine varmamızı sağlayan her şey...
Bazen kısa süreli, bazen uzun süreli mutluluklar; Beklediğimiz, çok emek harcadığımız bir işin gerçekleşmesi, bir başarı haberi, dünyayı iyileştirmeye, yönelik çabalar... Hepsi mutluluk gerekçesi olabiliyor.
Bedensel, ruhsal, toplumsal her türlü olumsuzluk yaşam kalitesini düşürüyor, kişinin tahammül gücüne göre sağlığını da tehdit ediyor. Dünyanın neresinde olursa olsun; çocuklara, gençlere, kadınlara, insana yönelik acımasızca davranışlar , adaletsizlik, haksızlık, şiddet insanı rahatsız ediyor, içini acıtıyor. Bildiğimiz-bilmediğimiz, duyduğumuz, duymadığımız, bazen duyup kanıksadığımız ne çok şey oluyor yeryüzünde..
Yaşanan her saniyede dünyanın farklı yörelerinde ne çok doğum, ne çok ölüm gerçekleşiyor. Aynı kentte düğün evine birkaç yüz metre ilerde bir evde ölüm acısı yaşanabiliyor. Ama bazen, özellikle büyük kentlerde aynı mahallede, aynı sokakta, aynı apartmanda yaşayan insanlar bile sevincini, tasasını paylaşmaktan çekinebiliyor. Güven duygumuz yara almış. Kimse kimseye karışmamayı tercih ediyor.
Günler, yıllar hayatımızdan akıp giderken; nedenlerle sonuçlar üzerinde nasıl bağlar kurup, kendimizi nasıl değerlendirebiliyoruz? Sadece bu yıl değil, ömür boyu çevremizde olup bitenlere ne kadar duyarlı olabildik, kendi çapımızda neleri gerçekleştirebildik? Gördüğümüz, duyduğumuz, yaşadığımız her türlü olumsuzluk bizi ne ölçüde, ne kadar etkiledi, insana , insanlara ne kadar yakın, ne kadar uzaktık...? Kimlerden neleri, ne kadar öğrenebildik, öğrenirken içtenlikle kendimizi eğitebildik mi, ders alabildik mi?
Başkalarına zarar vermeksizin kendi alanımızı ne kadar daraltıp ne kadar genişletebildik ?
Kaygılarımız, korkularımız sadece kendimiz ve yakınlarımız için miydi; içimizin yanması, gözümüzün yaşarması kimlerle sınırlı kaldı, kimlerin acısını- sıkıntısını paylaşmasak bile hayal edebildik? Kimler veya neler için özveride bulunabildik, sağlıklı ya da sağlıksız iken neleri hayal ettik, nelerden vazgeçtik ?
Çeşitli kurumlar, kuruluşlar her yılın bitiminde genel bir değerlendirme yapıp kar-zarar hesabı çıkarıyorlar. Oysa insanın değerini yıllar belirliyor, yıllar neler kazandırmış ya da kaybettirmiş, yaşam köprüsü hangi değerler etrafında nasıl şekillenmiş, nasıl bir yol alınmış...? Hayatın içinden, ilginç, uzun, ömürlük öyküler belki...
Hayatı anlamlandırmak, yol ve yön belirlemek, yaşanılan coğrafyaya, topluma, kültüre, kişiliğe göre değişiyor elbette. Ve her kuşak bir öncekinden ne kadar farklı, ne kadar eğitimli, kendini ne kadar geliştirip yenileyebilmiş hep düşündürücü oluyor.
Birey ya da toplum olarak kendimize sormamız gereken öyle çok soru var ki... Eğitim kurumlarımızda bilgi kazandırmaya çalışırken ne ölçüde eğitebiliyoruz,
Çocuklarda hırçınlığın, gençlerde isyankarlığın, yetişkinlerde öfkenin nedenlerine ne ölçüde inebildik?
Cezalarımız ya da ödüllerimiz tutarlı mıydı, öfke kontrolünde ne ölçüde başarılıydık...?İçimizdeki patlamaları ne ölçüde engelleyebildik?
Her yıl eski yıl bitip yeni yıl başlarken,değişmez bir biçimde, giden ve gelen yıllar sembolik bir şekilde anlatılır; küçük, sağlıklı bir çocuk yeni yılı simgelerken, bastonundan güç alan yaşlı, yorgun bir insan giden yılı anlatır. Her yeni yıla umutla, beklentilerle girilir, daha güzel bir dünya hayal edilir.
Oysa ne yazık, dünyanın pek çok yerinde çocuk ve gençler yeterince olgunlaşamadan yıpranıyor, tam anlaşılamadan haksız davranışlarla karşılaşıyorlar.
Yıllar öncesinden ünlü Eğitimci John Dewey ne güzel dile getirmiş: "Çocuk, itaat etmek kadar , lider olmak için de eğitilmelidir." Kaybedilmiş kuşaklar kayıp yıllara neden oluyor. Keşke çok küçük yıllardan başlayarak; tahammül göstererek, her ortamda çocuk ve gençlerin sesine-eleştirilerine kulak vererek önce kendi iç disiplinlerini oluşturmalarını sağlasak...
Bir yıl daha süresini doldurdu. Ancak eskiyen yalnızca bitmiş bir yıl değil; giderek nesli tükenen kuşlarıyla, balıklarıyla, azalan yeşili ve mavisiyle, bir türlü bitmeyen şiddet olaylarıyla, doğal afetlerle dünyamız da öylesine yıprandı ve yaşlandı ki... Ama hoyratça tüketilmiş onca yıla rağmen umut hiç tükenmiyor, dünyamız yıllara meydan okuyor...
Dileriz her yeni yıl, bir öncekinden daha güzel şeyleri gerçekleştirmeye vesile olsun...
Oysa ne yazık, dünyanın pek çok yerinde çocuk ve gençler yeterince olgunlaşamadan yıpranıyor, tam anlaşılamadan haksız davranışlarla karşılaşıyorlar.
Yıllar öncesinden ünlü Eğitimci John Dewey ne güzel dile getirmiş: "Çocuk, itaat etmek kadar , lider olmak için de eğitilmelidir." Kaybedilmiş kuşaklar kayıp yıllara neden oluyor. Keşke çok küçük yıllardan başlayarak; tahammül göstererek, her ortamda çocuk ve gençlerin sesine-eleştirilerine kulak vererek önce kendi iç disiplinlerini oluşturmalarını sağlasak...
Bir yıl daha süresini doldurdu. Ancak eskiyen yalnızca bitmiş bir yıl değil; giderek nesli tükenen kuşlarıyla, balıklarıyla, azalan yeşili ve mavisiyle, bir türlü bitmeyen şiddet olaylarıyla, doğal afetlerle dünyamız da öylesine yıprandı ve yaşlandı ki... Ama hoyratça tüketilmiş onca yıla rağmen umut hiç tükenmiyor, dünyamız yıllara meydan okuyor...
Dileriz her yeni yıl, bir öncekinden daha güzel şeyleri gerçekleştirmeye vesile olsun...
Makbule ABALI
(Yıllar önce yazdığım bu yazıyı çok küçük birkaç cümle değişikliğiyle, bir nostalji özlemiyle yeniden yayınlıyorum. İyi-kötü değişik duyguları aynı anda yaşıyorum. Güncelliğini hiç kaybetmemiş.)
mutlu yıllar.
YanıtlaSilHerkese göre mutluluk kavramı da farklı.Bazen beklentiler öylesine yüksek oluyor ki. Başkalarının mutluluğu benim de mutluluğum oluyor.Karda-kışta üşüyen bir çocuk da mutsuzluğum.
SilSevgiler... Düşündüğünüz gibi güzel yıllar diliyorum.
Seneler hızla geçiyor iyisiyle kötüsüyle. Bize düşen elimizden geleni yapmak, sahip olduklarımızın kıymetini bilip eksikliklerimizi tamamlamak ve dünya üzerinde yalnız olmadığımızı, birlikte daha iyiye olaşabileceğimizi asla unutmamak.
YanıtlaSilMutlu yıllar :)
Geçen gün Instagram'da Mete ile Bilgehan'ın fotoğrafları nasıl da şaşırtıcıydı. Zaman akıp geçiyor. Yalnız olmadığımızı bilmek gerçekten çok önemli. Güven duyabilmek, çıkarsız ilişkiler kurabilmek, iyi insan olabilmek... Yılların ardından bunlar benim öncelikli konularım olurdu herhalde...
SilDileklerinin gerçekleştiği yıllar diliyorum.
Sevgiyle...
Çocuklara itaat etmek kadar, liderlik yapmayı da öğretmek lazım, ne doğru, ne dolu, ne gerekli bir cümle hemşerim. Kalemin, kafan, gözün dert görmesin. Tam aydın bir Atatürk öğretmenine yakışır bir yazı olmuş. 😍
YanıtlaSilO deyiş benim de çok hoşuma gitti,,. Önce aileler, sonra öğretmenler ve daha sonra belki bazı eşler hep güçlü olan taraf olmak istiyorlar, mutlak itaat bekliyorlar. Oysa liderlik öz güven ister. sorumluluk ve cesaret, girişim ruhu gerektirir. Çocuklara, gençlere yol açmıyoruz, aksine önlerine setler çekiyoruz.
SilGüzel yorumuna, katkına çok teşekkür ederim Sevda.
Sevgiler...
Son yıllarda zaman o kadar hızlı akıp gidiyor ki....
YanıtlaSilEski yılın sonu yeni yılın başı.........
Yinede umutlar hiç bitmesin, içimizdeki çocuk hep canlı kalsın diyor, iyi yıllar diliyorum.
Kucak dolusu sevgiler olsun.
Zamanı yönetmek bizim elimizde değerli arkadaşım.Ama insanız, bazen zaman kesintiye uğruyor veya duygular ağır basıyor, mantık geri planda kalıyor.Zamanı istemeden harcıyoruz. O güzel, içten dileğe ben de yürekten katılıyorum. "Umutlar hiç bitmesin, içimizdeki çocuk hep canlı kalsın."
SilSevgiyle...
Göz açıp kapayana kadar gitmiş bir yıl, yeni yılda önce sağlık, çünkü her şeyin başı o, sonra da huzur, mutluluk diliyorum. Güzel bir yıl olur inşallah hepimize, ülkemize ve de dünyaya....:)
YanıtlaSilZaman hızla akıp gidiyor.Umarım bu yıl dileklerimiz büyük ölçüde gerçekleşir.Dünya savaşlarla öylesine meşgul ki, bizleri duymuyor bile. Ama umudumuzu hiç yitirmeyelim değil mi sevgili Müjde...Sevgilerimle.
SilHuzur dolu, sağlıklı yıllar diliyorum.
YanıtlaSilSelamlar.
Yeni yıl dileklerini sıralarken ben de önceliği sağlığa veriyorum. Huzur da çok çok önemli tabii. İyi insanlarla karşılaşmak da çok önemli. Dileklerimiz gerçekleşse keşke.
SilSevgiyle...
Sevgili Makbule'cim;
YanıtlaSil8 yıl ve iyileşen hiç bir şey yok ne yazık,kalan iyilerden çoğu da gitmiş ÜZGÜNÜM...
Ben her şeye rağmen sana iyi seneler diyeyim yine de UMUT olsun yüreğimizde her zaman ki gibi.
💓💓💓
Öpüyorum seni güzel arkadaşım.
Sevgilerimle.
Unutmadan eşiniz daha iyidir inşallah.Seni uzun zamandır göremeyince bloglarda merak ediyorum doğrusu,dilerim senin de sağlığın yerindedir.
Geçmişler olsun değerli arkadaşım.
Hepimiz umudumuzu yitirmeden "her şeye rağmen" diyoruz sevgili Merih.
YanıtlaSilBlogda özellikle bir iz görmek, bir ses, bir nefes duymak istediğimiz arkadaşlar var. Biliyorum, ben de öyleyim. Yazısını okuyup da yorum yazamazsam vefasızlık gibi algılıyorum. Ama günlük hayatın uğraşıları, koşturmacası, bazen bedenin, ruhun "beni dinlendir artık" demesi küçük molalara ihtiyaç duyuruyor.
Blog benim ilk göz ağrım. Çok seviyorum ama başlangıçta her gün yazarken artık haftada bir yazıyorum.Teknik konularda çok yeterli değilim. Sınama-yanılma yapmaya da cesaretim yok, Örneğin hala bloğa video aktarmayı bilmiyorum.
Eşim daha iyi Kazanın olumsuz ileri geçti ama zorlu, uzun zamanlı bir diş tedavisi var şimdi.
Dostluğuna, içtenliğine çok teşekkür ediyorum.
Tüm dünya için, hepimiz için iyi, güzel bir yıl olsun.
Sevgiyle...
💕💕💕
SilMERİH, sen ne vefalı, anlayışlı, güzel yürekli bir arkadaşsın. O minik kalpler buraya kadar mutluluk taşıdı.
SilBlogda hala neden yazamadığımı soruyorsan küçük engeller.
Ben de kendimi kınıyorum. Ama iki gün içinde okuyacaksın umarım.İlk kez bu saatte bir yorum yazıyorum. Tesadüf, uyuyamamıştım, mesajlara baktım, önemli bir mesaj var mı diye. Senin blog mesajını öylece gördüm.Çok teşekkür ediyorum.
Sevgiyle-dostça...
Ah sevgili öğretmenim aydınlık günler göreceğimiz nice mutlu yıllarımiz olsun.
YanıtlaSilAllah bugünümüzü aratmasın.
Benim de içten dileğim öyle sevgili Özlem.Bazen küçük olaylar bile insanın nasıl canını acıtıyor. Ama küçük olaylar için önlem alınmazsa büyük olaylar gelişebiliyor.Haklısın, daha kötü günlerimiz olmasın.
SilSevgiler...
Yeni yıl umutlarımızı gerçekleştirsin, olumsuzluklar ardımızda kalsın umarım.Sen gibi aydınlık olsun günlerimiz Makbulecim...
YanıtlaSilYorumunu görünce nasıl sevindim sevgili Aytül."Kalp kalbe karşı" derler. Kendi kendime yorumlaştığım değerli arkadaşlarımdan bazıları uzun zamandır yoklar diyordum. Yüreği, kafası aydınlık insanları ben de çok özlüyorum, arıyorum. Hepimiz için güzel, sağlıklı bir yıl diliyorum.
SilYürekten sevgilerle.
ayyy ah maziiii :) yorumlardaki dört beş arkadaş artık yazmıyorlar :)
YanıtlaSilYıllar çok şeyi değiştiriyor. Geçmişi ben de çok özlüyorum bazen. Ne güzel insanlardı. Özlemle, sevgiyle anıyorum.
SilÇok teşekkür ederim. Her zaman görmek dileği ile.