Zamanla öğreniyor insan. Hayat deneyimlerle anlam kazanıyor, bütünleşiyor. "Kıssadan hisse" derlerdi eskiler ; Çok eskiden kanaryası ötmeyen bir çocuk varmış. Çaresiz kalınca "Kuşum ötmüyor, ne yapsam" diyerek çevresine sormaya başlamış.
Sorduğu ilk insan bir hukukçu ; "Biraz zorlarsan öter." demiş. İkinci insan bir savaşçı: "Kopar başını olsun bitsin." demiş. Çocuk irkilmiş, koşarak uzaklaşmış oradan. Üçüncü kişi bir eğitimci: " Yarına kadar bekle bakalım. " olmuş cevabı. Birkaç gün sonra kuş gerçekten ötmüş. Sevgi, sabır, ilgi, vefa onu dile getirmiş.
Bizim de evde beslediğimiz ilk kuş bir muhabbet kuşuydu. Çok sevdiğimiz bir dostumuz anneme hediye getirmişti; Cankuş koyduk adını. Bir süre sonra bizlere öylesine alıştı ki evin içinde serbestçe dolaşır oldu. Tüm odalara girip çıkardı. Özellikle kitaplıkta kitapların üstüne konmayı nasıl da severdi.
Altmış kadar kelime öğrenmişti, taklit yeteneği çok güçlüydü. Eve gelen konukları "günaydın" diyerek şaşırttığı çok olmuştur. Hepimizi çok severdi, bizler de ona sevdalıydık. Hep birlikte Mersin'den yaylaya bile gittik. Yayla kuşlarıyla birlikte ötüştüler.
Bir gün onu bir haftalığına bir akrabamıza bırakıp İstanbul'a gittik. Önce hastalık, sonra ölüm haberini aldık Cankuş'un. Eşimle birlikte ağladığımızı hatırlıyorum. Acının etkisi aynı... Kadın ya da erkek fark gözetmiyor. Kuşlar çok narın, sevgi dolu, naif canlılar. Dünyaya bir veda mesajı bile bırakamadan hastalanıp ölüyorlar.
Bu yıl Mayıs ayında bir gün yeni evimize torunlarımız Lina ve Rüya anne babalarıyla, ellerinde bir kafesle birlikte geldiler. O gün doğum günümdü, yeni muhabbet kuşumuz onların sürpriz hediyesiydi. Çok mutlu oldum... Çok küçücüktü, adını "Minik" koyduk. Yeni yerine, bizlere alışma sürecinde çok tedirgindi. Dünyadaki akranlarının aksine , muhabbet kuşlarında dişi kuşlar konuşmuyor, mor gagalı erkek kuşlar konuşuyor.
Kafesine bir salıncak da koyunca nasıl sevindi. "Artık dedik zamanı geldi konuşacak." Ama olmadı, konuşmadı. Kuşlar gökyüzünde özgürce uçmaya alışkınlar deyip Cankuş gibi evde uçurma denemelerine giriştik. Önce çok bocaladı, yere kondu uçamadı, yükselemedi.
Sınama- yanılma denemeleri sonucunda uçmayı başardı. Uçarken özellikle evin içindeki çiçeklerden yapraklı dalları, kuş biblolarının olduğu köşeleri seçiyor. Omuzlara konmayı da öğrendi. Artık sabırla ilk sözcüğünü bekliyoruz. Yarınlar umarız çok uzak değildir...
Makbule Abalı
25 . 12. 2022
Sevgi, sabır, vefa ve ilginin nelere kadir olduğuna öykünüzde şahit olduk. Ötmeyen bir kuş için meslek gruplarına göre yapılan öneriler de çok ilginçti ve "eğitim" kazandı.
YanıtlaSilBu güzel ve anlamlı kuş öyküsü için kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dileriz. Minik kuşunuz da elbette be sevgi, ilgi, vefa ve sabrınızın karşılığında konuşmayı da öğrenmemesi mümkün değil. Değerli halk ozanımız Neşet Ertaş'ın bir türküsünde "Senin şu bakışların ahrazı dillendirir" diye bir dizesi vardır. İşte o dizede verilmek istenen mesaj, Minik kuşunuzun bir gün dilleneceğine işarettir.
Gereken her türlü çabayı göstermeye hazırız, bakalım zaman ne gösterecek? Yayla evimizde her yıl kırlangıçlar mutlaka yuva yaparlardı. Getirdikleri çerden çöpten, salyalarıyla nasıl sağlam yuvalar yaparlardı. Onları tedirgin etmemek için balkona çamaşır asmaya çekinirdim. Ben hayvanların da duyguları olduğuna inanıyorum. Bu yaz yaylaya çıkamayınca yuva da yapmamışlar.
SilKonuşmaya geçmeden önce çocuklarda da bir Çağıldama dönemi olur, sonra birden sözcükler ardı ardına gelir. Dilerim minik kuş da o dönemi çabuk atlatır. Yaşam küçük mutlululuklar ile can buluyor.
Esenlikler dilerim.
Esenlikler diliyorum.
Ayyy ne tatlı, annemin rahmetli kuşları Boncuk'la Müco geldi aklıma şimdi. Onlarda evin içinde özgürce uçmayı çok severlerdi.
YanıtlaSilKuşlar çok sevimli canlılar ama bakımları biraz emek, özen istiyor. Zamanı gelip de ömürleri son bulduğunda canı yanıyor insanın. Hayat her şeye rağmen iyi-kötü günleriyle devam ediyor.
SilHer şey güzel olsun.
Sevgiyle.
İnsan ister istemez bağlanıyor yanındaki evcil hayvana. Kızımın da bir muhabbet kuşu vardı. Ona yıllarca yoldaşlık etmişti. Öldüğünde nasıl üzüldüğünü, ağladığını unutamam. İnciraltı Kent Ormanı'nda bir ağacın altına gömdüler anneannesiyle. İster istemez duygusal bir bağ kuruyoruz onlarla, kaybedince aileden birini kaybetmiş kadar üzülüyoruz.
YanıtlaSilKuş besleyenler genellikle çok duygusal insanlar. Ve ne yazık her hikaye gözyaşıyla bitiyor. İnsanda yeniden kuş besleyemez duygusunu bırakıyor ama zamanla her şeye yeniden başlanabiliyor..
SilKızınıza sevgilerimi iletiyorum.
Çok küçükken gelirse konuşturma şansınız daha yüksek. İlgi, sevgi çok etkili. Bir de kalıtımsal özellikleri rol oynuyor tabii. Ben de "Bir mezarı bile yok diyerek yeniden gözyaşı döktüğümü hatırlıyorum.
YanıtlaSilSevgiyle.
hadi konuşsun cici minik kuş :)
YanıtlaSilBizim de içten dileğimiz o sevgili Derin. Sabır, umuda arkadaşlık etmezse olmuyor. Bekliyoruz.
SilSevgiler.