29 Oca 2021

ANNABEL LEE


 Senelerce senelerce evveldi

Bir deniz ülkesinde

Yaşayan bir kız vardi, bileceksiniz

İsmi;  Annabel Lee

Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten

Sevmekten başka beni

O çocuk, ben çocuk, memleketimiz

O deniz ülkesiydi

Sevdalı değil karasevdalıydık

Ben ve Annabel Lee

Göklerde uçan melekler 

Kıskanırlardı bizi

Bir gün işte bu yüzden göze geldi

Üşüdü bir rüzgarından bulutun

Güzelim Annabel Lee

Götürdüler el üstünde

Koyup gittiler beni

Mezarı oradadır şimdi

O deniz ülkesinde 

Biz daha bahtiyardık meleklerden

Onlar kıskanırdı bizi

Evet bu yüzden şahidimdir herkes

Ve o deniz ülkesi

Bir gece rüzgarından bulutun 

Üşüdü gitti Annabel Lee

Sevdadan yana kim olursa olsun

Yaşça başça ileri

Geçemezlerdi bizi

Ne yedi kat göklerdeki melekler

Ne deniz dibi cinleri

Hiç biri ayıramaz beni senden

Güzelim Annabel Lee

Ay gelir ışır, hayalin erişir

Güzelim Annabel Lee

Orda gecelerim uzanır beklerim

Sevgilim sevgilim hayatım gelinim

O azgın sahildeki

Yattığın yerde seni.

Edgar Allan POE

Çeviri: Melih Cevdet ANDAY



21 Oca 2021

BİR DOĞUM GÜNÜ...


 20 Ocağa rastlayan o gün de soğuk bir kış günüydü. Mersin soğuğu nemlidir, üşütür. Dağlarda kar görmeye gider insanlar. Ocak'ta doğanlar genellikle sıcak kanlı insanlar oluyorlar. Doğumdan hemen sonra seni gören yakınlarımızın hep söyledikleri bir şey vardı: "Mavi mavi dünyaya bakan bir çift göz gördük" Dedenin, babaannenin gözleri maviydi. Babanın, benim yeşil ela. "Mavi gözlü bir bebeğimiz dünyaya geldi" diyerek deden nasıl da mutlu olmuştu. 

Günler, aylar, yıllar öyle çabuk geçiyor ki. Bütün bebekler güzeldir ama sen bir başka güzeldin. Anneannen beni övünce biraz canın sıkılırdı. Kuzguna yavrusu anka görünür. Ama ailede güzellik hiç ön planda olmadı. İyi ahlak, insanlık, sevgi, saygı, güven hep ilklerdendi. Sen 3,5 yaşında iken babanın Mersin'den Burdur'a tayini ile ılıman Akdeniz ikliminden soğuk kara iklimine geçtik. O yıl tüm yurtta en soğuk kış ortalamaları yaşandı

Karlı yollarda kucağımda anaokuluna gidiş gelişler... Baban haftanın 3 günü il dışında teftişlerde olurdu. Anaokulunda kazandığın güzel arkadaşlıklar bugünlere damgasını vurdu. Vefalısındır, onlar da seni unutmadılar. Anneannenin diktiği beyaz uzun tuvaletle okul flamasını 23 Nisanlarda nasıl güzel, nasıl vakur taşımıştın. Ben Eğitim Fakültesi'ndeki  yoğun okul tempomda, gece derslerinin telaşında seni biraz ihmal ettiğimi itiraf etmeliyim. Buna rağmen Burdur Anadolu Lisesi Hazırlık bölümünde okul birincisi olmuştun.

Evde öğrencilerin yazılı kağıtlarını okurken "Anne ben öğretmen olmayacağım" deyişini nasıl unuturum. 9 yıl sonra Burdur'dan Mersin'e dönmüştük. Okul bitiminde üniversite dönemi, sonra çalışma hayatı , yıllarla gelen yeni uğraşılar...  Şimdi iki kızın ve sevgili eşinle bizden kilometrelerce uzaktasın. Özlüyoruz tabii. Ama mutlu olduğunuzu bilmek rahatlatıcı. Özlemek daima kavuşmayla eşdeğer. Adını içimden gelerek Sezgi  koymuştum. Sezgilerin öyle güçlü ki, iyi ki öyle koymuşum.

Büyük kızın aynı sen: Merhametli, nazik, hümanist. Küçük kızın rahat, özgür, kendinden emin. Bir rüya gibi, akıp giden coşkulu yıllar gibi. Yeni yaşın kutlu olsun canım. Mavilerle, yeşillerle karışan güzel bir dünya özlemimiz hep sürsün.



20 Oca 2021

BARIŞ GÜVERCİNLERİ

 


Güvercinler gökyüzüne havalandılar

Dünyanın herhangi bir yerinden

Barış güvercinleri

Her ülkeden, her yerden, her cinsten

Barışı taşıdılar özenle

Kanat gerdiler yeryüzüne

İçlerinden birinin kanadı kırıldı önce 

Tüyleri döküldü sonra 

Barışı göremedi güvercinler 

Kin, öfke, düşmanlığa tanık oldular

Çocuklar bile onları kurtaramadı

Makbule ABALI

(Ülkemizde ve dünyada ırk, din, dil, renk ve cinsiyet ayrımı yüzünden pisi pisine öldürülen insanları saygıyla anarak...)




16 Oca 2021

NAZIM HİKMET RAN



 DÜNYAYI  VERELİM ÇOCUKLARA

Dünyayı  verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne

Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar

Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında

Dünyayı çocuklara verelim

Kocaman bir elma gibi verelim

Sıcacık bir ekmek somunu gibi

Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar

Bir günlüğüne de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı

Çocuklar dünyayı alacak elimizden

Ölümsüz ağaçlar dikecekler.

Nazım Hikmet RAN

Doğum yıldönümünde saygıyla anıyoruz.



15 Oca 2021

UNUTMAK İNSANA ÖZGÜ...ALZHEİMER...





Günler, aylar,yıllar rüzgar gibi geçti,
Unuttuğunu anlamadan unuttu pek çok şeyi.
Bir gün aradığında bulamadı ama soramadı da;
Mahallesini, sokağını, evini ,
Yalnız kaldığında, ağladığında 
Unuttuğunu bile anlamadı evinin anahtarını.
Herşeyini yitirmişti, boşluğa düşmüş gibiydi.
Ama en kötüsü, sorduklarında hatırlayamadı 
en sevdiğinin adını bile ...
Oysa bir zamanlar "her şeyi unutursan beni sakın unutma" diyen de oydu.
Kayıplar zinciri uzadıkça uzuyordu,
Bellek adeta iflas etmişti.
İnsan tekrar çocukluğa dönmüştü.
Sonun başlangıcındaydı.
Unutmak da insana özgüydü.
Bir gün ;Unutabilirim, unutabilirsin, unutabiliriz
Çünkü insanız...

Makbule ABALI

Blogda Alzheimer ile ilgili yayınlarım:
17 ŞUBAT 2011 Yeniden Çocuk Olmak
8Aralık 2017 Bir Dünya Masalı
9Ekim 2014 Anlar mı Anılar mı Geriye Kalan?




Blogda Alzheimer ile ilgili yayınlarım:
17 Şubat 2011 Yeniden çocuk olmak
8Mart 2013 Anarken
19 Eylül 2013 Alzheimer Birer birer unutmak her şeyi. 
21 Eylül 2013 Bir Alzheimer hastasıyla komşu olmak.
9 Ekim 2014 Anlar mı anılar mı Geriye Kalan
8 Aralık 2017 Bir Dünya Masalı
21 Eylül 2018  Unutmak unutmamak  Alzheimer
7 Mayıs 2010  Bir Dünya Masalı Alzheimer


11 Oca 2021

BİR ZAMANLAR EĞİTİM...


 AĞAÇ EV SOHBETLERİ  73

Bundan yüzlerce yıl önce ünlü Çin ozanı Kuan Tzu şöyle diyor: 

Bir yıl sonrası ise düşündüğün tohum ek, ağaç dik 10 yıl sonrası ise tasarladığın, ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini , halkı eğit o zaman.

Bir kez tohum ekersen bir kez ürün alırsın, bir kez ağaç dikersen on kez ürün alırsın. Yüz kez olur bu ürün eğitirsen milleti. 

Birleşmiş Milletler Mutluluk Endeksine göre Finlandiya dünyanın en mutlu ülkesi. Okuma yazma oranı çok yüksek. Bizde her 100 erkek öğrenciden 35'i liseyi yarıda bırakıyor. Her 100 kız öğrenciden  40'ı liseye gitmiyor. 

Bugünkü ağaç ev sohbetlerinin konusu Eğitim. Sorularla yola çıkmak , hatırlamayı da kolaylaştırıyor. Sizin okullu olduğunuz zamanlarla günümüzdeki eğitim öğretimi kıyasladığınızda neler düşünüyorsunuz? Nelerin değişmesini ya da yeniden gelmesini isterdiniz? İlkokul öğretmeninizi hatırlıyor musunuz? Unutulmayan yönleri nelerdi? Okul yaşamınızda  sizi olumlu etkileyen kaç öğretmeniniz oldu, neler yaptılar?

Ben kendi okul yıllarımdan söz etmek istiyorum. Biz eski siyah- beyaz fotoğraflardaki gibi, siyah önlüklü, beyaz kolalı yakalı öğrencilerdik biz. Saçlarımız ya iki örgü olur ya da kulak memesi hizasında kesilirdi. Her hafta başı tırnak kontrollerimiz yapılırdı. Milli bayramlarda temiz okul giysilerimizle resmi geçide katılırdık. Artık yerli malı ürünler pek  kullanılmasa da o yıllarda Yerli Malı Haftası tüm ilkokullarda kutlanırdı. Paylaşmayı, yerli malı kullanmanın önemini, işbölümünü o yıllarda öğrendik. Şimdi pek çok ürün ithal olunca içimiz yanıyor. 

Türkçe derslerinin bir saati yazıya ayrılırdı. Güzel yazı yazmak, yazım kuralları, kompozisyon her aşamada önemliydi. Küme çalışmaları, münazaralar, eğitsel çalışmalar nasıl unutulur? İllerde her 2 yılda bir toplanan Milli Eğitim Şuraları vardı. Seçilmiş yönetici, öğretmen, öğrenci, ve velilerin katıldığı, eğitimle ilgili kararların alındığı, sorunların merkeze iletildiği şuralar.

 Ortaokul sonunda tüm derslerden bitirme sınavlarına girerdik. Öğretim yılı başından itibaren 19 Mayıs Bayramını kutlama çalışmalarına başlanırdı. Bazen çemberlerle, bazen toplarla, bazen kurdelelerle ama hep büyük bir özenle yürütülen çalışmalar. Beyaz şortlarla Adana Stadyumunda gösterilere çıkardık. Her yıl bir öncekinden daha görkemli olurdu. Yasaklandığını hatırlamıyorum. Yıl içinde bir piyes sahneye konurdu. 

Ülkemizde her 2 yılda bir Milli Eğitim Bakanı değişti. Bir dönem Kredili Sistem uygulandı. Seçmeli dersler zorunlu olarak öğrencilere seçtirildi. Çünkü yeterli sayıda öğretmen yoktu. Milli Eğitim tarihinin akışı içinde ÖSYM zamanla değişime uğrayan bir kara sayfadır. Oysa nasıl da tertemiz, nasıl da saygındı. Belki denetimsizlik, belki değişimler  oranın da itibarını sarstı. Kopya çalkantıları, bazı soruların iptali, sınavların tekrarı, farklı yaklaşımlar , dershanelerin işe karışması kurumu adeta içinden kemirdi, güvenirliğini bitirdi.

Dünya standartlarında eğitimde notumuz giderek düştü, üniversitelerimiz bilimsel yayın sıralamasında geriledi, ders ortalamalarında puanlarımız düştü. Geçmiş yıllarda üniversitelerdeki çatışmalar, bilimsel başarılara da gölge düşürdü, diplomaların geçerliliğine sahtelik karıştı. Bir zamanlar üniversitede de hocalık yaptım. Gençlerin kişiliğine saygı gösterdiğimiz sürece kendilerini daha uygun biçimde kanıtlıyorlar. kimlik çatışmalarına yol açmamak, onları dinlemeye, anlamaya çalışmak gerekiyor. Bu yıl ayrıca bir virüs içimizde, beynimizde. Sağlıkta, eğitimde. ekonomide zorlu mücadelemiz sürüyor...

Makbule ABALI



7 Oca 2021

VEFA...


 Vefa, günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız sözcüklerden biri. Bazen hüzünle anılır, bazen mutlulukla.  Bazen sitemkardır, bazen davetkar. Ama hep duygu yoğunluğu taşır. İnsana özgü yoğun, naif  duygular yüklüdür. Vefanın  bitiminde insan da  yavaş yavaş kurur. adeta yok olur. Vefasızlıkta suçluluk vardır. Vefasızlıkta sitem vardır. Vefasızlıkta zamana karşı tepki vardır. 

Oysa vefa nasıl da sıcacık sarıverir insanı.. İnsanın içini iyimserlik, hoşgörü kapsar. Vefa yeniden hayata bağlar insanı. Adeta kan tazeleyici gibidir. Vefasızlık ise tam tersi hayata küstürür. Vefasızlık: kötü niyet, öfke, kırgınlıkla iyi anlaşır. Vefa ise her zaman sevginin, dostluğun, iyiliğin yanındadır. 

Hz. Mevlana  ne güzel demiş: "Sen uzattığın eli 
Tutmayan ele mi dargınsın
Yoksa onu tutmayacak birine
Uzattığın için kendine mi kızgınsın

Makbule ABALI