Ağaç Ev Sohbetleri her hafta bloglar arasında bir konu belirlenerek yapılan bir etkinlik. Özellikle iki arkadaşımızın bu konuda çok büyük emekleri var. Deeptone ve Kaplan Diary. Kendilerine yürekten teşekkürlerimizle.
Bu haftanın konusunu ben şöyle düşündüm: 1.5 yıllık bir Korona tatilinin ardından bugün okullarda ziller yeniden çalıyor . Öğretmenlerle öğrenciler yüz yüze Eğitim-Öğretim yapabilecekler. Konu şöyle:
Hayal bu ya, bugünlerde "ÖĞRETMEN" olsaydınız öğrencilerinize öncelikle hangi değerleri kazandırmak isterdiniz? Hangi öğretim kademesinde, hangi sınıflarda, hangi branşlarda öğretmenlik yapacağınıza lütfen siz karar verin.
Ben anaokullarında öğretmenlik yapmadım. Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde her kademede çocuk ve gençlerle ilgilendim, zeka ve kişilik testleri uyguladım, sınıf öğretmenlerine seminerler uyguladım, Liselerde Rehber Öğretmenlik, Psikoloji ve Felsefe Öğretmenliği yaptım. Üniversitede Rehberlik Derslerine girdim. Ama hep düşünmüşümdür; Keşke ülkemizde Okul öncesi Öğretmenliği daha yaygınlaştırılsa idi bugünkü Eğitim Sistemimizin temeli daha sağlam olmaz mıydı?
Ben bir Anaokulu Öğretmeni olmak isterdim. Çocuklarda 0-7 yaşlar arası pek çok davranışın kazanıldığı yaşlar. Kişiliğin temeli bu yaşlarda atılıyor. Öncelikle çocukların okulu, öğretmeni sevmelerini önemserdim. Sonraki yıllara daha rahat bir geçişi sağlamaya çalışırdım. Zaman zaman sınıf dışında, doğada etkinlikler düzenlerdim. Bir fidan ya da çiçek, sebze dikmeye yönlendirirdim. Hayal gücüne önem verirdim. Oyunlarla, masallarla davranış kazandırmayı hedeflerdim. Resimlerle öyküleri canlandırmalarını isterdim. Belli sorumluluklar almalarını sağlayarak görevler verir, yeteneklerini sergilemelerini isterdim.
En çok önem vereceğim şeylerden biri, serbestçe düşüncelerini ifade edebilmelerine olanak tanımak olurdu. Neden, niçin sorularını sıkça sormalarını isterdim. Gerektiğinde öğretmen olarak beni de eleştirmelerini isterdim. Sınıf içi hakça ve adil seçimler yapmaya dikkat ederdim. Temel bir hak olarak oy kullanmayı öğrenirlerdi. Paylaşma, yardımlaşma, dayanışma gibi uygun davranışları uygun sözcüklerle vurgular, motive ederdim. Olumlu ve olumsuz davranışlarda ödül ve kınamayı kullanırdım, Ama bunlar özendirici ya da caydırıcı olmalıydı. Dayağın, çok yüksek sesle azarlamanın eğitimde kişiliği aşağılamanın en ağır yolu olduğuna inanıyorum.
Çocuklar sakin ve güler yüzlü bir öğretmeni daha çabuk benimsiyorlar. Öğretmeni sevmek, okulu ve dersi sevmenin de ilk adımı. Korku ancak geçici bir disiplin sağlıyor. Oysa sevgi kalıcıdır. Çok basit nezaket cümlelerini günlük yaşamda oyun içinde kullanmalarına dikkat ederdi: Özür dilerim, affedersin, iyi akşamlar, günaydın arkadaşım vb. Bir oyun ya da yarışma sonrası yenilenin galip geleni kutlaması gerektiğini vurgulardım. Şiirlerle, şarkılarla, oyunlarla öğretmeye çalışırdım her şeyi...
Atatürk'ü anlamak, sevmek, benimsemek o yaşlar için zor ve soyut bir konu ama Atatürk Büstü ıslanmasın diye şemsiye tutan çocuğu hatırlıyorum. Atatürk resmi baskılı bluzu kirlendi diye hıçkırarak ağlayan kız çocuğu aklımdan çıkmıyor. Elinde bayraklarla Atatürk Marşı söylemeye çalışan çocuklar... Bunlar bu sevgiyi daha sonraki yaşlarda çok daha güçlü biçimde sürdürecekler elbette.
Eğer bir anaokulunda öğretmen olsaydım; yaratıcı dramalarla, oyunlarla, şarkı ve şiirlerle gelecekte iyi bir insan olmanın temelini atmaya çalışırdım.
Makbule ABALI
Merhabalar.
YanıtlaSilÇocuklarda 0-7 yaşlar arası pek çok davranışın kazanıldığı yaşlar olması ve kişiliğin temelinin de bu yaşlarda atılıyor olması sizi anaokulu öğretmeni olmayı tercihine yönlendirmiş. Okul öncesi Öğretmenliği daha yaygınlaştırılması sonucu, bugünkü Eğitim Sistemimizin temelinin daha sağlam olacağı konusundaki tespitinize aynen katılıyorum.
2021-2022 eğitim ve öğretim yılının hayırlı olmasını ve ülkemize iyi şeyler kazandırmasına vesile olmasını diliyorum.
Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Selam ve saygılarımla.
Merhabalar,
SilEvet, "Hayal bu ya" demiştim. Çocukları çok seviyorum. Onların kötülüklerden arınmış dünyasını da, katıksız, saf, içten sevgilerini de. Okul öncesi yılları çok ihmal ettik. Anadolu'da, kırsal yörelerimizde anne babaların ulaşamadığı ne çok çocuk var.
Dileriz yeni Eğitim-Öğretim yılı başarılarla, güzelliklerle gelsin.
Selam ve saygılarımla.
ne güzel konu, ana okulu öğretmenliği de ne güzel olur evet yaaa :) akşam yoruma gelip tekrar okuycam ve yazcam sohbeti :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. İstediğin kademede, dilediğin branşı da seçebilirsin. Bekleyeceğim.
SilSevgiyle.
ya okullarda pandemi, aşı durumu nolcak bakalım, öğretmenlerin hepsinin aşı olup olmadığını nasıl kontrol edecekler :) doğada fidan diktirmek hoş fikir :) hayal gücü, resim de :) ve sorumluluk almalarını sağlamak, sahiden ya, bu konuda bizim ülke insanı zayıf sayılır, bu gelişse ne iyi olur :) rahatça konuşabilmelerini sağlamak, bizim öğrenciler genelde utangaç oluyor, konuşmaya korkuyorlar, yanlış yapmamak için :) ya evet yaa öğretmen sakin rahat ve güler yüzlü olmalı tabii :) atatürkü anlamalarını sağlamak da hıhıms iyi olur ve yaratıcı drama :) ne güzel yazmışsınız. öğretici de oldu bizim için bu bilgiler :)
YanıtlaSilDenetlenmesi gereken öyle çok konu var ki. Bir yöneticiye bir okul teslim ediliyor, bir öğretmene bir sınıf. Birkaç saatlik bir otobüs yolculuğunda bile gerekli kontroller yapılıp binişe izin veriliyor.
SilSorumluluk alabilmek gerçekten çok önemli. Ve o sorumluluğun gereklerini yerine getirebilmek. Vicdanın sesine kulak verebilmek.
Ben de güzel yorumuna teşekkür ederim. Benim de sizlerden öğrendiğim ne çok şey var.
Sevgiyle.
Anaokulu öğretmeni olmak harika bir meslek olsa gerek!
YanıtlaSilÇocukluğun en en harika yıllarıdır onlar,güzellikler katmayı bu inanılmaz varlıklarda güzel izlenimler bırakmak hele ki öğretmek muhteşem bor duygu olsa gerek.
Kaleminize sağlık.
Ne güzel ne güzel ne güzel bir konu❤
Bu duyguları böylesine dile getiren bir insan eminim çok iyi bir anaokulu öğretmeni de olurdu.
SilOkulların açıldığı bu günlerde güncel bir konu olsun istedim. Konuyu beğenmenize sevindim.
Güzel günler dileyerek...
Güzel konu. Şehir dışında olduğum için hem yorumum hem de yazım birkaç gün gecikecek. Telefondan yazmayı sevmiyorum:)
YanıtlaSilYazmanızı ben de sabırsızlıkla bekleyeceğim. Teşekkürler.
Silİyi yolculuklar.
Konu o kadar güzel ve siz o kadar güzel anlatmışsınız ki... Anaokulu öğretmeni olmak gerçekten büyük bir sevgi ve büyük bir cesaret gerektiriyor. İnsanların kendi çocuklarına bile katlanamadıkları bu süreçte bir sürü çocuğun karşılaştığı ilk öğretmen olmak, yeri geldiğinde ikinci anne olmak gerçekten çok zor ve hakkıyla yapanlar için çok saygı duyulacak bir meslek. Ben asla cesaret edemezdim. Ben İngilizce öğretmeniyim ve branşımı çok seviyorum. Ancak sadece benim sevmem yetmiyor. Tekrar seçme şansım olsa beden eğitimi öğretmeni olmak isterdim. Okulu sevmek öğretmeni sevmekle başlıyor gerçekten ve genelde öğrenciler en çok beden eğitimi dersini seviyorlar daha özgür oldukları için ama maalesef şu ana kadar çocukların hayatlarında gerçekten büyük değişiklikler yapan, onların bu ilgisini kullanıp onlara rol model olmak için avantaja çeviren beden eğitimi öğretmenleri ile karşılaşmadım. Ortaokul beden eğ. öğretmenimi bunun dışında tutuyorum. Ben de ilk fırsatta yazacağım blogta bu konuyu. Bu güzel konu için teşekkürler :)
YanıtlaSilBöylesi güzel yorumlar da bilseniz insanı nasıl mutlu ediyor. Severek, benimseyerek, isteyerek yapılan her meslek güzel. Yıllarca her kademede öğretmenliği çok severek yürüttüm. Hala haberleştiğim çok öğrencim var.
Silİngilizce ve Edebiyat dersleri çok sevdiğim derslerdi. Beden Eğitimi dersleri- belki öğretmenimin etkisiyle- gelmesini istemediğim saatlerdi. Ters takla atmaktan not alırdık, ben o konuda çok beceriksizdim. Oysa 19 Mayıs Bayramı uygulamalarında çok iyiydim. Oradan aldığım notla bütünlemeye kalmaktan kurtulurdum. Son karşılaşmalarda kızlarımızı nasıl da gururla izledik.
Yazılarınızı her zaman çok severek okuyorum. Geçmişteki okuma ve yazma hızım azaldı. Siz lütfen fırsat buldukça yazın. Bilin ki burada iyi bir takipçiniz var.
Yürekten teşekkürlerimi, sevgilerimi iletiyorum.
Nazik ve içten cevabınız için çok çok teşekkürler. Ben de sizin yazılarınızı çok severek okuyorum. Özellikle rehber öğretmenlerin bir öğrencinin hayatında ne büyük değişikliklere yol açabileceğini biliyorum ve sizin de birçok öğrencinin hayatına sevgiyle dokunduğunuzdan eminim. Emekleriniz için ayrıca teşekkürler. Sevgiler...
SilYeniden yazmanız bir nezaket ve hatırşinaslık örneği. Çok incesiniz, teşekkür ederim.
SilBir öğretmenin hayatında bilgilendirici geriye dönüşleri çok önemsiyorum ben. Beni yıllar sonra da çok mutlu eden çok güzel şeyler dinledim. (Bazen sevinç gözyaşlarıyla, bazen utangaç tebessümlerle.) Mutlu son'la biten güzel öyküler.
Nazik katkınıza sonsuz teşekkürler.
Sevgiler...
Çok haklısınız ve çok önemli konulara değinmişsiniz. Kesinlikle anlattığınız tarzda çocuklar yetiştirebilsek toplumumuz bu halde olmazdı. Bir kitap var; Süperman Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı diye, bizim toplumumuzun özeti budur ne yazık ki. Burada el kadar çocuklardaki özgüveni gördükçe daha iyi fark ediyorum aradaki uçurumu. Konu çok uzun ve derin, yorum kısmında tartışılamayacak kadar zor. Fakat sizin bahsettiğiniz noktalara tam denk düştüğü için değinmek istedim. Ellerinize sağlık, selamlar ve saygılar sevgili öğretmenim 😀.
YanıtlaSilAnlamlı yorumunuza ve katkınıza çok teşekkürler. Ne yazık, çocuklarımıza özgüven ve sorumluluk duygusunu yeterince kazandıramıyoruz. Yanlışlara itiraz edemeyen, haksızlıklara boyun eğen. başkalarına tabi olan tipler yetişiyor böylece.
SilSözünü ettiğiniz kitabı okumadım, ilk fırsatta okumaya çalışacağım. Ah keşke bilek gücüyle, beden gücüyle değil, beyniyle, yüreğiyle kendini kanıtlamaya çalışan süpermenler yetiştirebilsek .
Çok teşekkür ederim. Sevgilerimle.
Okul öncesi eğitimde sevginin önemine katılıyorum. Önce insanlık öğretilmeli, dersler değil. Daha ilkokula giden çocuğun anne babası üniversiteye hazırlık için plan yapmaya başlıyor artık.
YanıtlaSilSevgi her yaşta, her dönemde herkes için bir ihtiyaç. İlk öğretmen çocuklar için çok önemli. Haklısınız, çocuklar artık bir yarış atı gibi. Gerçi sınavlar ve okullar da bir değişime uğradı. Kalite pek çok konuda düştü.
SilYorumunuza teşekkür ederim.
Yazınız okudum
YanıtlaSilYaptıklarınıza saygı duyduğum bir yazı olmuş.
Kaleminiz daim olsun Makbule Hocam.
Ben de bu vatan evlatlarının yetişmesi için deyim yerindeyse genç yaşımda
Anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez ücra köşelerinde branş öğretmenliği yaptım.
Keşkelerim olmadı.
Yetiştirdiğim çocuklarla her daim gurur duydum.
Her biri birer meslek sahibi oldular.
Bu bağlamda,
Gelecek nesillerin de öğretmenlerimiz tarafından çağın gereklerine
Ve insani hasletlere uygun yetiştirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Geçmişte yaptığı işlerden insanın vicdanı rahatsa bu sonraki yıllarda da büyük bir mutluluk ve rahatlık yaratıyor Hüseyin Hocam. "Keşkelerim olmadı" demeniz ne güzel.
SilÇocuklar ve gençler sevdikleri öğretmenleri kolay kolay unutmuyorlar.
Son cümlenizi ben de çok önemsiyorum. Gelecekten endişe etmek değil, umut beslemek istiyorum.
Katkınıza çok teşekkür ederim.
Ne güzel noktalara değinmişsiniz. Öğretmenlik çok özel bir meslek ve şu anda mevcutların epey bir kısmı bu işi layıkıyla yapmıyor bence. Çocukların okulu yakın olduğu için ilk ve orta okul dönemlerinde okulla epey içli dışlıydım. Öğretmenlerle de. Öğrencileri bir yük gibi göreni çok malesef. Çok şeyi araştırmadan ezbere aktarıyorlar hatta. (bunun acısını bir sınavda yaşadık mesela)
YanıtlaSil"Öğretmenlik çok özel bir meslek" deyişinizde öyle haklısınız ki. Ham maddeniz insan olunca o maddenin özünü hırpalamadan, zarar vermeden şekillendirmek çok özen istiyor, incelik gerektiriyor.
SilAraştırma yapmadan ezbere eğitim; Eğitim sistemimizin en kötü yanlarından biri. Çocuk ve gençleri adeta robotlaştırıyoruz. Vicdani denetim de yok sayılıyor artık ne yazık. Bıkmadan usanmadan sistemi sorgulamak lazım.
Sevgiyle.
Böyle öğretmenler olsaydı bambaşka bir toplum olabilirdik.
YanıtlaSilTüm meslekler içinde sevgiyi barındırıyor ama gerçekten öğretmenlik bir başka. Sevmeden, benimsemeden verimli sonuç vermiyor. Hele kırsal kesimdeki bir çocuğun en büyük şansı iyi bir sınıf öğretmeni.
SilEsen kalın.
Anaokulu öğretmeni olmak çok zor fakat aşırı zevkli olmalı. Çocuklar birini sevdiklerinde nasıl hiç unutmazlar ve her yerde anlatırlar. En sevdikleri oluverir öğretmenleri onların gözlerinde. En doğrusunu bilir öğretmenleri mesela en güzel, en sevimli odur. İyi bir öğretmen hayatın temelini sağlam atıyor ve iyi bir insan olmanın...
YanıtlaSilHiç anaokulu öğretmeni olmadım Ama ben de sizin gibi düşünüyorum. Mesleğimi hep severek yürüttüm.
SilSevgiyle.
Yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Ülkede en önemli sorunun ne olduğuna dair zaman zaman sorarım kendime. Fakat sanırım eğitim en önemli sorunumuz. Eskiden sahip olduğumuz eğitim sistemini de eleştirirdik ama zaman içinde düzeleceği yerde eskisini arar olduk. Eşimin öğretmen oluşunda benim eğitimin ne kadar önemli olduğunu anlamamda katkısı büyük. Bir ülkenin geleceğini belirleyen en önemli kurum okullarımız. Siz olması gerekenleri gayet güzel özetlemişsiniz. Ne yazık ki merdiven altı sübyan okullarında çocuklarımızın beyinleri yıkanmaya devam ediyor. Çocuğa iyi ile kötüyü, haklı ile haksızı, doğru ile yanlışı, her şeyden önce inanmayı değil düşünmeyi, sorgulamayı öğretmek gerekiyor ilk sınıflardan itibaren. Ana sınıfı eğitimin en önemli basamağı ama ben ilkokul hatta ortaokul seviyelerini de önemsiyorum. Ezbercilikle değil, çocuklara nedenini, nasılını sorgulamasını öğreterek, onlara kitap okumayı ve bilimin üstünlüğünü kavratarak bu ilkeleri aktaracak nitelikli bir eğitim kadrosuna ihtiyacımız var aynı zamanda. Dediğiniz gibi hâyâl gibi gelse de kurtuluşun ve insan gibi yaşamanın tek yolu bu. Sizin ve sizin gibi düşünen tüm nitelikli eğitimcilerin hakkını ödeyemez toplum. Hepiniz sağ olun, var olun.
YanıtlaSilKüçük yaşlardan itibaren çocuklarımızı susturmuşuz, hazırcılığa, ezbere alıştırmışız. Kişiliklerini hiçe sayıp aşağılamış, azarlamışız.
SilLisedeyken öğretmenlerimiz kitap okuyup özetini çıkarma ödevi verirlerdi. Sonraları kitapların da özeti satılmaya başladı. Bu soruların satılmasına kadar uzandı.
Günümüzde yatılı Pansiyon okulları açıldı. Oysa eskiden onlar Devlet Parasız Yatılı Okulları idi. Devletin denetimindeydi. Eğitim Müfettişlerinin teftişleri kaldırıldı, yetkileri azaltıldı.
Her şeye rağmen umudumuzu hiç tüketmiyoruz.
Katkınıza çok teşekkürler,
Esen kalın.
Beautiful blog
YanıtlaSilThank you so much.
Sil