17 Mar 2024

AĞAÇ EV SOHBETLERİ- 238- RAMAZAN AYININ GÜZELLİKLERİ



Bloglarda her hafta bir konu ile belirlenen Ağaç Ev Sohbetleri 238. haftada. Bu haftanın konusu "Sade ve Derin - Deeptone " Arkadaşımız tarafından belirlenmiş: 

 "RAMAZAN AYININ GÜZELLİKLERİ"

Her dinin kendine göre belirli kuralları, yargıları var. Dini konularda İlahiyat Fakültelerimizde görevli akademisyenler, din eğitimi veren okullarımızdaki görevlilerden uygun bilgiler alınabilir elbette. Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk 'ün ekranlardaki sohbetleri ne güzel olurdu. 

Kişisel olarak inançlara saygı gösterilmesinden yanayım. Din bir baskı, korkutma ve sindirme aracı olarak ele alınmamalıdır. Dini konular ahlaki konuların düzenleyicisi ve koruyucusu olarak da ele alınabiliyor. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri de bu amaçla işlendiğinde tutucu değil, inandırıcı, eğitici bilgiler de daha kalıcı ve yararlı olacaktır. 

Ramazan Ayının güzellikleri dendiğinde; geçmişten bugüne toplumun değişen değerleriyle çocukluktan yetişkinliğe kadar bıraktığı izler, farklılaşan yaşamlar geliyor aklıma. Düşünüyorum: Ramazan Ayı sadece bedensel anlamda değil, ruhsal anlamda da bir detoks, arınma, kötü huylardan uzaklaşma, iyiye yönelmeyi içerir. Tok açın halinden anlar, ihtiyacı olanlara böbürlenmeden, aşağılamadan yardım elini uzatır. Muhtaç durumdaki kişilerin ihtiyaçları imkanlar elverdiğince giderilir. 

Eskiler "İbadet ve kabahat gizlidir." derlerdi. Kabahat   elbette suçlu olmak değildi. Eve gelen misafire niyetli misin ya da oruçlu musun diye sorulur, gerekirse ikram da yapılırdı. Büyükleri taklitte çok usta olan çocuklar da oruç tutmaya özendiklerinde kısa süreli çocuk orucu vardı. Ramazanlarda "Komşuda pişen size de düşer." denir, yemek tabakları evden eve taşınırdı. Hangi çocuk komşudan gelen farklı bir yemeğin cazibesine dayanabilir? Ramazan bolluk ve bereket ayı sayılırdı. 

Hatırlıyorum, davulcular yanık sesleriyle maniler de söyleyerek davulun sesini yakından da dinlenir kılarlardı. Acaba eski müezzinlerin sesi mi daha farklıydı, mikrofonlarla yarışabilirlerdi. Sabah ezanı bir ses bombardımanı değil, bir tatlı huzura dönüşürdü. Görevini zorunluluk değil de sorumluluk anlayışıyla yapmanın farkı bu inceliklerde gizliydi belki de .Alışkanlıklarından kolay vazgeçemiyor insanlar. Uzun yıllar oruç tuttum. Kendi isteğimle, içtenlikle. Rahatsızlıklar nedeniyle artık tutmuyorum. Bu konuda kimsenin kimseyi kınamaması gerektiğine inanıyorum. 

Günümüz Ramazanlarında en çok yadırgadığım şeyler: İç huzuru, vicdan, merhamet, sevgi, saygı, dürüstlük , doğruluk gibi kavramların değer kaybetmesi adeta tersyüz edilmesi. Çıkar ilişkileriyle kurulan sahte beraberliklerin tavan yapması, gerçekten ihtiyacı olanların unutulup farklı kişilere yardım yapılması, görkemli iftar sofralarında gövde gösterileri, yalan vaatlerin  havada uçması,  yardımların dahi reklam edilmesi... 

Gözler görmez, kulaklar duymaz olursa, dil tatlı bir sözle gönül almazsa tüm zamanlar insani değerlerden yoksun kalmaz mı? Her ayın, her yılın güzelliği de , iyiliği de insanı İNSAN yapan küçük ayrıntılarda gizli. Manevi değerler, maddi değerler gibi kolay ölçülemiyor, hassas terazilerin kayıtları farklı herhalde...

Makbule ABALI
17 Mart 2024 Urla







21 yorum:

  1. Yaşar Nuri Öztürk Türkiye’nin en aydın din adamıydı gerçekten, Allah rahmet eylesin, onun ayeainde merak edip önce Kuran’ı sonra tüm tek tanrılı dinlerin kitaplarını okudum. Benzerlikler çok fazla ve sanıyorum Sümer yazıtlarıyla da uyuşuyormuş.. İlginç buluyorum dinleri, sanırım ateistin tam tersiyim ben :) tüm dinlere eşit inanıyorum.
    Eski ramazanlar’ın son demlerine denk geldi 1990’lardaki çocukluğum. Bursa mutasıp bir ildir, ezanı da çok güzel okurlardı sabahları, birçok müezzin farklı farklı.. O dinginliği özlüyorum…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunu görünce (henüz okumadan ) çok mutlu oldum sevgili C. Birçok konuda, duygularda çok benzer yönlerimiz var. "O dinginliği özlüyorum." deyişi benim için de geçerli.
      Gönül zenginliği ve sevgiyle dopdolu günler diliyorum.

      Sil
  2. Ben oruç zamanı dışarda ne bir şey yerim ne bir şey içerim hala tutamadığım halde. Öyle alıştık, öyle gördük. Şimdi ramazan gelip gelmediğini sokağa çıktığında anlamak mümkün değil. Bir de ne çok iftar daveti olurdu komşular akrabalar arasında. Bir ay dolu dolu geçerdi, gelenlerle gidilenlerle.
    sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alışkanlıklarımızdan kolay kolay vazgeçemiyoruz. Ben de öyley(d)im. Eskiden bu konuda çok daha dikkatliydim. Oruç tutana saygısızlık gibi gelir, normal zamanlarda bile "can çeker" diye düşünür, yiyemem.
      Buram buram dostluk ve sevgi içeren o iftar davetleri başkaydı...

      Sil
  3. Yazının ilk bölümünü olması gerekenleri hatırlayarak okudum ve sonra bugünü ve yaşadıklarımızı üzülerek hatırladım.
    Bu yaşanan yıllara, dinin bu kadar kandırma amaçlı kullanılmasına en en çok samimi müslümanların üzüldüğünü zannediyordum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Olması gerekenler... ve yaşadıklarımız... " deyişine yürekten katılıyorum Murat. Değerler kaybına hepimizin içi yanıyor.
      Yükselen değerler ve alçalan değerler... Dileriz her şey gerçek yerini bulur, kuşaktan kuşağa güzellikler aktarılır.

      Sil
  4. Merhabalar.
    Ramazan ayının güzellikleri ne saymakla, ne de anlatılmakla bitmez. Ancak, ne var ki, Ramazan ayının yüzü suyu hürmetine bari dürüst olsak ya, maalesef o güzel değerlerimizin hiç birini ne görmek, ne de bulmak mümkün değil!

    Bu bağlamda, dürüst olmam gerekirse, Ramazan ayının aynı şevk ve heyecanı devam ediyor diyemem. O çok sevdiğim Ramazan ayının şevk ve heyecanını maalesef kaybettim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Yaşanılan günler bir anlam kazandığında, bir coşku ve heyecan taşıdığında geriye kalan izler de daha kalıcı oluyor. Gelenekler, görenekler de kılık değiştirebiliyor.
      Dilerim çocuklar hayatı saf-temiz duygularla, iyiliklerle yaşarlar.
      Selam saygılar.

      Sil
  5. İnsanlar o kadar dijital dünyaya ayak uydurdular ki gelenek ve görenekler değişti.. Çok fazla bilgi kirliliği var ve herkes din anlayışı diye kendine göre yozlaşmaya başladı.. Yani insanı insan yapan tüm değerler altüst oldu.. Gerçekten de geçmişi özlüyorum.. Toplumsal değer kalmadı herkes kendisini düşünür oldu.. Yine de güzel ahlak ile örnek olmaya devam edeceğiz kendi ailemizi temiz yetiştirebilsek herşey daha kolay olacak gibi.. Herkesin kendi kapısını temiz tutması her yerin temizlenmesi gibi..
    Din insana kendisine özüne dönmeyi sağlar insanı kamil olabilmeyi Allah cümlemize nasip eylesin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Herkesin kendi kapısını temiz tutması, her yerin temizlenmesi gibi..." deyişinize yürekten katılıyorum.
      Kamil insan olabilmek; zor ama çaba harcamak.
      En içten dileğim: iyilerle, iyiliklerle karşılaşmak...
      Yorumunuza teşekkür ederim.

      Sil
  6. evet yaa eskiden daha masumdu dünya. gerçekten de ramazan daha iyi insan olmak için bir bahane, fırsat, başlangıç olmalı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan özünde masum değil midir sevgili Derin? Çocuklar taklit yoluyla, sınama- yanılma yoluyla öğrenmede çok başarılılar.
      Keşke hepimiz elden geldiğince onlara iyi örnekler sergileyebilsek...

      Sil
  7. Yazının ilk bölümünü olması gerekenleri hatırlayarak okudum ve sonra bugünü ve yaşadıklarımızı üzülerek hatırladım.
    Bu yaşanan yıllara, dinin bu kadar kandırma amaçlı kullanılmasına en çok sizler gibi samimi müslümanların üzüldüğünü zannediyordum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkinci kez yorum gelmiş. üstte cevap yazmıştım. Teşekkürler Murat.

      Sil
  8. Ramazan kelimesi bana da çok şey ifade ederdi çocukluğumdan itibaren. Çok kalabalık bir sülalenin kocaman bir masaya aynı anda oturması o zamanlardan etkilemişti beni. Makbule Hocam, yazıdaki detaylar o kadar hatırlanılası ki, günümüzde o yıllarla yarışabilecek ne bir bilgi, ne inanç, ne eğitim, ne de sevinç kaldı.
    Yine de hep bir umut işte...
    Sevgiler kucak dolusu <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim de masalarımız hep büyük olurdu sevgili Momentos. Ne güzel sohbetler paylaşıldı o masalarda. Halen bu küçük evimizde bile açılır kapanır , büyüyen bir masamız var. Mersin'den taşınırken hafif yaralar alsa da onardık. Birkaç kez büyüyünce sevindi sanırım. Nisan ya da Mayısta gene hep birlikte sevineceğiz.
      Umutla, özlemle, sevgiyle...

      Sil
  9. Paylaşmış olduğunuz iki güzel fotoğraftan yola çıkarak izninizle birşeyler söylemek isterim öğretmenim çünkü zannımca yazınıza çok uygun olduğunu düşünüyorum şöyle ki :

    Nasıl ki bir çiçek için altın zaman dediğimiz bir zaman aralığı varsa onun filizlenmesi , büyümesi , yetişmesi ve dahi çiçek açabilmesi için ; aynı şekilde biz insanlar içinde önemli aylar , önemli günler ve önemli anlar vardır. Geri gelemeyecek olan yada ileri de belki de göremeyecek olduğumuz bu zamanlar ve olması gerektiği gibi de en güzel haliyle yaşanması gereken zaman aralıkları.. Ramazanda işte böyle bir zaman.
    Şöyle düşünelim : ilk fotoğrafınızdaki çiçeğe diyebilirmiyiz ki " hiç olmuş mu o pembe renk , hiç yakışmış mı sana ortandaki sarı renk, bu renkte çiçek mi olurmuş ..." Ya da ikinci fotoğrafınızdaki o güzel sarı çiçeğe diyebilirmiyiz ki " senin ne işin var orda , çiçek dediğin kaldırımda mı açarmış...." Düşününce ne kadar tuafımıza gidiyor değil mi?
    İşte Ramazan gibi böylesi güzel bir ayda da nasıl ki bir çiçek bütün güzelliğiyle açabiliyor bizim de manevi duygularımızın her zamankinden daha çok beslenmesi, beslenebilmesi ve dahi coşması gerekir.
    Kulluğumuzu , insanlığımızı ve dahi Rabbimizin bize bahşetmiş olduğu bütün güzellikleri tabiki her zaman yaşayabilmeli, yaşatabilmeli ve dahi gösterebilmeliyiz ama böylesi güzel zamanlarda biraz daha bu konularda birbirimize karşı daha hassas olabilsek ve bize yakışanı yapabilsek ne güzel olur değil mi öğretmenim?
    Yine de herşeye rağmen , hoş gelmiş sefa gelmiş Ramazan. Gönüllerimizi ve dahi yaşamlarımızı kendisindeki güzelliklerle donatması , ışıklandırması dileğiyle...📿🙏🤲🪘🥁

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakış açımıza göre algılarımızın da farklı olabileceğini vurguluyorsun sevgili Çağrı. Sondan bir önceki paragrafta dediğin gibi; sadece göstermelik olarak bir aya özgü değil, her zaman iyilik ve güzellikler sergilenebilse. Kin, öfke, nefret hepimizden uzak olsa.
      İyi bir okuyucu olduğunu biliyorum. Yazılarınla da çok yol alıyorsun. Güzel dileklerine teşekkürler.
      Sevgiyle.

      Sil
  10. Çok fazla var:) Özellikle manevi olarak insana çok iyi geldiğini düşünüyorum:)

    YanıtlaSil
  11. Yazdıklarınızın hepsi o kadar doğru ki...
    Keşke yaşarken o zamanların güzelliğinin farkında olsaydık. Gün gelip de böyle özlem duyacağımızı nereden bilebilirdik ki...
    Umarım kin, öfke, nefret gibi kötü şeyler bizlerden hep uzak olur...

    YanıtlaSil
  12. Ramazan ayının enerjisi, havası bambaşka..

    YanıtlaSil