Çocuklar öldürülmesin diyordu ünlü şair,
Oysa önce çocuklar öldü...
Çocuklar henüz çok küçük,
Çocuklar masum, çocuklar korunaksız.
Çocuklar habersiz olup bitenden;
Baba çok uzaklarda,
Anne geçim kaygısında.
Küçücük çocuklar gıdasız, ilgisiz, sevgisiz...
Yoksulluk diz boyu,
Anne-baba aile planlamasından habersiz.
Çocuklar nasıl gelişecek, nasıl büyüyecek,
Nasıl yaşayacaklar... ?
Yoksulluk can aldı;
Önce çocuklar öldü
Can yakan soğuklarda.
İnsan sıcağına kavuşamadan,
Anne kucağıyla buluşamadan,
Birbirine sarılamadan
Önce çocuklar öldü...
Makbule Abalı- Eğitimci
13.11. 2024 Urla
hepimizin yüreği yana yana küle döndü bu ülkede öğretmenim...çok acı, çok...
YanıtlaSilHayat boyu; farklı olay ya da durumlarda, çok yönlü bir bakış açısıyla, objektif olarak sonuçlardan yola çıkarak nedenlere ulaşmak isteyenleri düşündüren öyle çok etken var ki Şule...
SilUmarsız ve umutsuz olmamak gerek. Bilip de uygulayamamak
acı gerçekten...
Yoksulluk değil de kimsesizlik yakıyor. Koca bir ülke, kimsesiz bıraktı çocukları, onlar da bu hayata tutunamadı...
YanıtlaSilYalnız, çaresiz, güçsüz ve korunaksız olmak da, bir nevi "kimsesizlik" değil midir Vakt-i Dem ?
Sil"Koca bir ülke" deyişimiz bu ülkede yaşayan, hiç haberdar olmayan herkesi kapsıyor. Ancak keşke ; ilgili ve yetkili tüm kurum ve kişiler sadece bulmak değil, çözüm arasalardı. Her zaman "sonuç" değil midir önemli olan?
Sağlıkla-huzurla-güvenle.
Merhabalar.
YanıtlaSilOlan malum coğrafyanın çocuklarına oluyor. Batı'nın çocuklarına neden bir şey olmuyor? Biz çocuklarımıza neden sahip çıkamıyoruz? O zaman kabahat bizim. Eğer gerekli tedbir ve önlemleri almazsak, daha çok çocuk ölür. Daha geçen haberlerde izlemiştim. Baba yok, anneleri çalışmaya gidiyor. Çocuklar gecekondu gibi bir evde elektrikli ısıtıcı, yangın çıkıyor ve çocuklar ölüyor.
Böyle çocuklarımızın telef olmasına hepimiz üzülüyoruz, çaresini de biliyoruz ama, elimizden bir şey gelmiyor maalesef. Sosyal devlete burada çok büyük görevler düşüyor. Devlet de görevini bilsin artık!
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar.
SilDünyayı ısıtan, ışık saçan, doğayı besleyen güneşimiz aynı. Aklıyla, mantığıyla, gücüyle dünyaya hükmeden insanoğlu, neden yaşadığı coğrafyaya yenik düşsün, kabullenmek zor geliyor Recep Bey. İklim olarak, doğal kaynaklar olarak dünyanın imrendiği bir konumda, farklı bir ülkede yaşıyoruz.
Belki değerlerimizin farkında olamamak kayıplara neden oluyor.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar Öğretmenim.
SilÇok açık söylemek gerekirse, devlet sosyal devletliğini yapmıyor. Vatandaş olarak bizlerin de hepimizin dağımıza göre karımız var. Belediyelerin ve vatandaşların çözeceği bir konu değil. Yeri geldiği zaman sosyal devletim demesini biliyor. Bu konuda icra bakanlığı da var. Bu bakanlık ne işe yarıyor ve ne yapıyor, Allah aşkına?
Değerlerimizin farkında olamayan bizler değiliz, vatandaş olarak bizler dolaylı dolaysız vergilerimizi en ağır şekilde ödüyoruz, cezalarımızı ödüyoruz, sosyal devlet neden bu konuda bakanlığına yeterli bütçesini ayırmıyor. Gereksiz kurumlara ve kuruluşlara bütçeden paralar aktarılıyor. Ama sosyal devletin vazifesini yapabilmesi için imkan ve para yok oluyor!
Yani artık ne yazı yazmak, ne yazı okumak ve ne de yorum yazmak istemiyorum. Deli olacağım, ya deli!..
Esen kalın.
Merhabalar Recep Bey, Bazı dönemlerde, bazı durumlarda; sosyal ve psikolojik açıdan bireyler ruhsal patlamalar yaşıyorlar. Toplumsal gerilim haklı olarak insanları daha öfkeli, daha tepkili hale getirebiliyor. Doğada yanardağlar bile yıllar sonra patlamalarla tekrar lâv püskürtmeye başlıyorlar.
SilHaklısınız; "Devlet Baba" kavramının yeniden anlam bulması , içinin doldurulması gerek. Bu, hepimizin özlemi...
Haklıyken haksız duruma düşülmemesi dilek ve temennisiyle.
Sağlıkla-umutla.
Çok üzücü bir olay oldu hepimiz için.
YanıtlaSilYüreğimizin iklimi de mevsimsel geçişlere uymaya çalışıyor elbette. Ama, böylesi hızlı değişimleri ve kayıpları artık kolay kolay kaldıramıyoruz galiba.
SilSağlıklı, huzurlu günler dileyerek.
Söylenecek o kadar çok şey var ki! Son yaşanan faciadan sonra en yetkili ağızlar çıkıp utanmadan anneyi suçluyorlar. Akıl alır gibi değil. Bu cehalet nereye kadar gider bilmiyorum. Bildiğim tek şey var, bu milletin cahilliğini çok hafife almışız. 😔
YanıtlaSilBir ülkede yasalar ve kurallar adil biçimde uygulandığında; gerçekçi olarak, suçlu-haksız, suçsuz-haklı kavramlarının da ayırt edilmesi beklenir elbette. Tabii bunu anlamak-anlatmak ve uygulamak hayatı önem taşıyor.
SilUmutla...
Merhabalar Bir Edip.
SilAynen öyle...
Daha durun bakalım, bizlerde İran benzeri bir ülkenin hangi noktasında olacağız, süreç oraya doğru gidiyor.
Selam ve saygılarımla.
Liyakatsiz kadroların oluşturulmuş olmasının bir etkisi var mıdır diye düşünürüm bu tür durumlarda ... İlkokul çağlarım gelir gözümün önüne... Çocuk Esirgeme Kurumlarında yetişen, yetiştirilen çocuklar ve o kurumların eğitimli görevlilerinin yanı sıra kurumsal işleyişindeki başarı... Cumhuriyeti kuranlar bu anlamda hiçbir şeyi eksik bırakmamışlardı... Sınıfımızdaki bu tür kurumlardan her sabah kalkıp gelen öğrenciler, hepimizden daha parlak ve bakımlı olurlardı çünkü devlet gerçek bir anne, gerçek bir babaydı ki çocukların dilinde o görevliler öğretmen anneydi zaten. Yazar demiş ya önce ekmekler bozuldu diye, şimdiyi görse eminim ki bozulmayan ne kalmış ki derdi!
YanıtlaSilHalâ kullanılıyor mu bilmiyorum, şöyle bir deyiş vardı: "İşe uygun adam mı, adama uygun iş mi?" Şimdiki gençler belki liyakat sözcüğü geçerliliğini kaybedince, anlamın da haklı olarak bilmiyor olabilirler Buraneros.
SilLiyakat'ın "Yeterlilik" olarak bilindiği ve kullanıldığı dönemlerde herkesin bakan ya da büyükelçi veya bir kuruma genel müdür olamayacağını bilirdik. O işe uygun olarak seçilebilir olmanın manevi değeri vardı. Dürüstlük, güvenilirlik, mesleki bilgi-kültür ve deneyim aranırdı. O değerli insanların adları halâ hafızalarda. Şimdi hangimiz kaç Bakan adı sayabilir acaba?
Unuttuğumuz bir sözcüğü hatırlattığın için çok teşekkürler...