9 Kas 2010

Can Bulmak-Yaşamak-Varolmak

Savaştan barışa, karanlıktan güneşe 
Çıkmayı özlediler hep; 
Tüm heykeller, bütün heykelcikler 
Yıllar, yüzyıllar boyu. 
Ama hep sustular, hep suskundular... 
Cansızdır, taştır, heykeldir dedik, 
Geçip gittik yanlarından çoğu kez. 
Oysa heykeller de ne çok şey anlatır; 
Görene, bilene, anlayana, duyana... 
Dillenir bazen sanki, cansız taşlar bile; 
Sorar, sorgular, hesap sorar, 
Yıllar, belki yüzyıllar öncesinden, 
Dağlar, denizler ötesinden... 
Dürter bir kalıp, bir kaide insanoğlunu adeta, 
Dokundurur, çarpar, seyreyler, 
Sorgular gidişatı sanki... 
Konuşmaz, konuşamaz elbette heykeller, 
Dudaktan okumayla bile anlaşılmaz, demek istedikleri. 
Ancak dikkatlice bakmak gerek gözlerine-yüreklerine, 
En usta yontucularla, içten-yürekten... 
Yüzlerine, yüzümüz kızarmadan, 
Gözlerine, utanmadan-sıkılmadan, 
Dokunmak bedenlerine, incitmeden-sarsmadan 
Ses vermek gerek cansız taşlara bile; 
Engin kıyılardan, dipsiz kuyulardan, 
Uçsuz bucaksız karalardan-ovalardan... 
Selamsız-sabahsız, emirsiz-komutsuz, 
Belki cansız, belki biraz umutsuz 
Dirençle-inatla-inançla; 
Birken bir olmak, milyon olmak, 
Yoktan var etmek, var olmak... 
Uzakları yakın kılarak fısıldamak; 
Evrene, dağlara, taşlara... 
Belki de haykırmak tüm gücümüzle, 
Ve gönül almak insanca; 
"Biz varız, yok olmadık, hazırız..." 

2 yorum:

  1. ''Döneceğim diye gittin,
    Gidiş o gidiş,sanki yittin''


    Ben,tam da bıraktığın yerde,iyiliğin için
    dilek tutmakta,sustu sandığım yüreğinin,taşları
    bile dillendirdiğine tanıklık etmekteyim.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    Bir çalışmanız "Bloglardan Seçmeler"de yayınlandı.
    Hayırlı günler dileğiyle.

    YanıtlaSil