İnsan yaşadığı sürece hiçbir şey durağan değil. Hayat her an yeni sürprizlerle varlığımızı kanıtladığı gibi, evrendeki tüm canlılar da yaşamak için uyum sağlamak zorunda. Zamanında uzmanlar zekâyı "Uyum sağlama yeteneği" olarak tanımlamışlar. Sadece insanlar için değil, belki de doğadaki tüm canlılar için geçerli bir kural bu.
Göçmen kuşlar zamanı gelince , ılıman iklim yaşayan ülkelere çok uzun yollar, dağlar, denizler aşarak gidiyorlar. Çok düzenli bir uçuş biçimleri var. Yorulan arkaya geçiyor. Uçuş düzenleri hiç bozulmadan yerlerine ulaşıyorlar.
Su kaplumbağaları (caretta carettalar) yumurtalarını bırakmak için en temiz sahilleri seçiyorlar. Acaba mavi bayraklı plajlar o şekilde mi oluşuyor? Akdeniz sahillerimizde ne çoktular. Ama deniz turizmi açısından Ege ve Marmara Bölgelerimiz daha şanslıdırlar.
Güneyde Silifke'ye yakın Susanoğlu Plajı, Boğsak Yöresi hastalıklarda şifa kaynağı gibi bilinirdi. Galiba Seka kâğıt Fabrikasına yenik düştüler. Kumkuyu'da (Yazları eğitimcilere kalma imkânı sunan bir okulun sınıfında) yakınlarımızla birlikte 12 kişi kalmıştık. Su sıkıntısı ve tuvalet kuyrukları can sıkıcıydı ama mutlu olmasını da bilirdik. Mutlulukla mutsuzluk ne zaman buluşur, ne zaman birbirlerine sırtlarını dönerler? En kısa zaman birimi an değil midir?
Bir başka yıl gene Akdeniz Sahilinde iki kız kardeş, çekirdek ailelerimizle birlikte 15 günlüğüne ev kiralamıştık. Sıcak ve sivrisineklerin beraber olup rahatsızlık verdikleri bir zaman dilimiydi. İnsan mutluluğa odaklanmışsa her şeye rağmen dünyayı daha güzel algılayabilme yeteneğine sahip.
Dünkü havanın aksine bugün güneşli bir Nisan sabahına uyandık. Güneşli günlerin hayali bile insanın içini ısıtıyor. Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenmek belki biraz zaman alıyor. Polyanna olmaya hiç gerek kalmadan duyarlı olmak, önyargılı davranmadan, bilinçli bir farkındalıkla sağlıklı gözlemler yapmaya çalışmak... Nedenleri bilirsek sonuçlara daha çabuk ulaşıyoruz.,
Dün ; sanki günlerin, ayların hatta belki yılların yorgunluğuyla yazımı bile tamamlayamadan günü bitirmiştim. Ben o yazıyı bugünkü tarihle yayınlamayı düşünürken fark ettim ki halâ 12 Nisan yazıyor. Öyle de yayına girdi. Bu inceliğe çok mutlu oldum.
Bugün tüm canlılar sokaktaydı sanki. Biz evden çıkmasak da çocuklar, yürüyüşe çıkanlar, kuşlar, kediler hatta karıncalar. Yaşam da canlanmıştı. Zor anlarda yardımsever komşularınızın olması, dürüst ve işini bilen ustalara rastlamak, yanılmanızı önleyen uyarılar-öneriler, hatır sormaya gelen , doktor adı ve telefonunu veren vefalı bir eski dost , bazen hazine bulmuş gibi rahatlatır insanı.
Bütün bunlara ilaveten bir sabah telefonunuzu açtığınızda çok sevdiğiniz iki şarkıyla, kendi sesiyle -enstrümansız -seslenen can dostlarınız, sevdikleriniz olduğunda: En karmaşık ruhlar bile çözülür, dünya apaydınlık olur. "Nasılsın? " sorusunun içeriği de anlam kazanır, kısık sesiniz bile can bulur.
Dünyamızın güzelleşmesine, iyiler ve iyiliklerin çoğalmasına iç ve dış huzurumuzun artmasına, barışın ve güvenin sağlanmasına katkıda bulunan herkese selam olsun.
Makbule ABALI- Eğitimci
13.04. 2025 Urla