Bu Blogda Ara

1 Nis 2013

SEVGİ HER YERDE...


İnsanın özünde sevgi ta anne karnında başlar. Annenin ruh hali elbette bebeğe de yansır. Anne ne kadar sevgi doluysa, çocuk da o kadar sevgiyle büyür, sevgi taşır çevresine. Sevgi iletken tel gibidir, dalga dalga yayılır. Sevgi dolu insan, güne başlarken şiir gibi "günaydın" der, "merhaba" derken enerji yayar. Sevgi güneş ışığı gibidir; varlığıyla ısıtır, aydınlatır, olumlu duyguları arttırır..

Sevginin, sevmenin yaşı yoktur. 7 yaşındaki çocuk da sevmekten söz edebilir; sonradan "ilk aşk" olarak anılacak sevdalar böyle yazılmaz mı? 70 yaşındaki bir dede de huzur evinde yeni bir aşka yelken açabilir. Belki sevgi ile aşkı da karıştırmamak gerekir; sevgi daha sağlam, daha masumdur. Sevginin kapsamı daha geniştir, daha çeşitlidir, daha kalıcıdır. Aşk bir tutkudur, aşk bencildir. Oysa sevgi paylaşımcıdır.

"Gerçek sevginin" yanında, yakınında, dostluk, insanlık, paylaşım, anlayış, nezaket, dürüstlük, doğruluk vardır. Ancak kin, öfke, düşmanlık, intikam, kötülük, iki yüzlülük yalancılık olamaz. Sevgi, yıllar geçse de "eskimeyen" evliliklerde eşler arasındaki bağdır. Sevgi gönül vermektir, inanmaktır, bağlanmaktır. Sevgi aynı yolu yürümeye hazır olmaktır, sabretmektir, korumaktır, kollamaktır. 

Sevgi kafa kafaya vermektir, yürekten yüreğe yol bulmaktır, paylaşmaktır... Sevmek: İnsanı, hayvanı, kuşları, çiçekleri, ağaçları, türküleri, şarkıları, sanatı, doğayı, gün doğumunu, gün batımını... Güzelliklerin farkında olan insan kendisiyle ve çevresiyle barışıktır. Olumlu şeylerin devamına katkıda bulunur. Doğada sevebileceğimiz ne çok şey var: Bazen en acıtıcı dikenler arasında tüm güzelliğiyle, ince yapraklarıyla açan bir kaktüs...


Bazen asırlık kemerlerin, kayaların arasında onca susuzluğa rağmen başını uzatabilen küçük bitkiler... Adeta tarihin arasından "Ben de buradayım, şimdiki zamandayım" der gibiler.


Soğukların ardından toprağın altından baş veren, incecik yapraklı, narin çiçekler... İnsana adeta mücadeleyi, daha iyiye gitmeyi, emek harcamayı simgeler.Kardelenler...


İnsanın dostlarıyla, sevdikleriyle paylaştığı sofralar. Sağlıklı ürünlerden oluşan bir kahvaltı sofrası günün en güzel öğünü değil midir? Evi "yuva" yapan, o evin mutfağından gelen güzel kokular değil midir?


Büyüklü küçüklü  güvercinlerin, sesler çıkararak yemlerini uyum içinde paylaşmaları nasıl da güzel bir tablodur. Hayranlık içinde, sevgi dolu bakışlarla izlersiniz. 


"Gerçek sevgi", anlamına, alanına, gücüne göre her yerdedir: Gönülde, yürekte, beyinde, kısaca insanın özündedir. Sevgiden uzaklaştıkça insanlığımızdan da uzaklaşıyor, giderek katılaşıyoruz.

Yazılışının üstünden yıllar geçse de, Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiiri, duygularımıza nasıl da tercüman oluyor:

MEMLEKET İSTERİM

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Cahit Sıtkı TARANCI

4 yorum:

  1. http://www.youtube.com/watch?v=9LArIcyMNWk

    Ataol Behramoğlu'nun bu dizelerini akla getirdi bu yazı. Ben bu dizelerle büyüdüm.
    Bütün insanları dostum, kardeşim bilmem öğütlendi hep; sevincin ürünüymüş insan nefretin değil geçen her yıl öğretti derinlemesine; zulmün önünde dimdik durup sevginin önünde eğilince tüm kapılar da eğilir, açılırmış önünde insanın. Evet evet, o içten sabah günaydın'ını duyan sabah ekşilerinin bile yüzü aydınlanır, tatlanırlarmış!

    Kelimelerle sevgiye boğulduk! Sevgiyle kalın Makbule Abalı, hep olduğunuz gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünyada her yerde öylesine olumsuzluk, öylesine karmaşa var ki, "panzehir" gibi sevgiyi, şefkati içimizde yaşatmak, çevremize yaymak gerekir diye düşünenlerdenim.(Kötülerin, kötülüklerin farkına vararak tabii ki.)
      Sonuçta biz insanız. İnsanca duyuşlar, duygulanışlar acıyı da azaltıyor. İyi duyguların, olumlu düşüncelerin iyileştirici etkisi var. Dünyayı "yaşanabilir" kılmak...
      Sevgiyle...

      Sil
  2. ''Ağaç demiş ki baltaya;Sen beni kesemezdin ama.Ne yapayım ki sapın benden.Bak şu ağacın bilincine sen;ölen ben,öldüren benden!"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 10 yıl öncesi, 10 yıl sonrası. Değişen çok bir şey yok ne yazık...
      İnsanın bir cana kıyması akıl almaz bir şey. Ağaç da, bitki de, hayvan da bir canlı. Hele insan; Düşünebilen, konuşabilen, gülebilen bir organizma. Teknoloji bile ölüm kusuyor.

      Sil