Bu Blogda Ara

24 Şub 2021

ÇOCUKLAR CUMHURİYETİ


Çocukların el ele verdiği bir dünyada

Büyükler neden sırt sırta döner?

Çocuklar anlık küs- barış oynarken,

Büyükler neden yıllarca dargın kalır?

Çocukların şarkı sesleri ovalara yayılırken 

Neden büyüklerin silah sesleri dağlarda yankılanır?

Bir çocuklar Cumhuriyeti kurulsa 

Büyüklerin saltanatı sona erer mi acaba?

Makbule ABALI



 

19 Şub 2021

DOĞAN CÜCELOĞLU ANISINA...


16 Şubat Salı günü yitirdiğimiz ünlü psikolog  Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu  "İnsan İnsana " adlı kitabının sunuş yazısında 
 Boğaziçi ve Hacettepe Üniversitelerinden öğrencilerine teşekkür ederken öğrencisi Üstün  Dökmen'in bir şiirini de alır: 

Yola çıkınca her sabah,

Bulutlara selam ver,

Taşlara, kuşlara,

Atlara, otlara,

İnsanlara selam ver.

Ne görürsen selam ver,

Sonra çıkarıp cebinden aynanı

Bir selam da kendine ver. 

Hatırın kalmasın el gün yanında.

Bu dünyada sen de varsın!

Üleşti dostluğunu varlığa

Bir kısmı seni de sarsın.

Üstün Dökmen

 DOĞAN   CÜCELOĞLU' ndan DEYİŞLER:

Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. 

Etrafında kimseyi bulamamak zor, içinde kimseyi bulamamak ise daha zor.

Mükemmel değil, merhametli çocuklar yetiştirin; Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar .

 

Hayır demesini bilmeyen kişi güçsüz kişidir. Hayır demesini bilmeyen kişinin evet'inin de anlamı yoktur.

İnsanın gerçek gücü sevgisinde açığa çıkar.

Yalan, insanın ruhunu öldürür.

Dil ne kadar yetersiz kalıyor, insanın düşündüklerini anlatmada.

İnsanın kaçamayacağı en büyük otorite kendi vicdanıdır. 

Mutlu olmak istiyorsan , mutlu etmesini bilmelisin. 

Mükemmel değil, iyi insan yetiştirmeyi hedefleyin. 

Aklını gönlünün değerleriyle yöneten insan, yaşamın efendisidir.


Yaşamında pek çok kişiye yön veren, eğiten bu değerli insanı saygı ve şükranla anıyoruz.



 






17 Şub 2021

HAYAT DERSİ - (Kelime Oyunu-12 )

Her hafta bloglarda bir arkadaş 5 kelime belirliyor , o kelimelerle ilgili bir öykü veya şiir, makale yazılıyor. Bu hafta kelimeleri ben belirledim. (Saygın, sakin, güvence, çaresiz. sade )


HAYAT DERSİ

Anadolu'nun küçük bir kasabasından gelmişti. Sade giysileri , çekingen tavırları ,farklı bir çevreden olduğunu belli ediyordu. Çiftçilikle geçimini  sağlayan bir Orta Anadolu Kasabası. Kendinden büyük bir abla ve bir abisi vardı. Ailenin son umudu, bütün beklentisi oydu. Üniversite sınavlarına hazırlanırken bir dershaneye gitme şansı olmamıştı. O yüzden çok ama çok çalışmıştı. Okul başarısı sayesinde son sınıfta iyi bir lisede burslu okumuştu. 

Türkiye'nin saygın bir üniversitesinden iyi bir mühendis olarak mezun olabilmek artık tek amacıydı. Kılık kıyafeti pek önemsememişti. Ablasından kalan, rengi solmuş, biraz modası geçmiş giysilerdi giydikleri. O sonraya hedefini saklıyordu. Hırslıydı ama rekabeti kendisiyle idi.

 Onun sağlam kişiliğini tanıdıkça çevresindeki arkadaşlar çoğaldı. Sakin, yumuşak tavırları, kırıcı olmayan davranışları onun daha çok sevilmesini sağladı. Yurtta kalıyordu. Burs almak için başvurmuştu. İlk burs parasından bir çift bot almayı düşünüyordu. Mutluydu; Evden gelen harçlık çok yeterli değildi ama olsun, idare ediyordu. Üç yıl sonra amacına ulaşacak, mezun olacaktı.

O sabah gürültülerle uyandılar. İlk sözü:" Eyvah okula geç kaldım." oldu. Arkadaşını uyandırdı, hemen giyinip yurttan okula geçtiler. Her zaman sakin olan okul bahçesi , gürültülü, karmaşık bir yer haline gelmişti. Birden kendilerini kalabalığın ortasında buldular. Sevdikleri hocalar da oradaydı. Rahatladılar, onlarla birlikte olmak güvenceliydi. Ama birden sürüklenerek kendilerini kalabalığın ortasında buldular. Çevresinde sıralanmış onlarca polisi görünce çok sevdiği amcasını hatırladı. Ne kadar sakin ve güler yüzlüdür , adildir diye düşündü.

Babasını hatırladı: "Haklıyken kendinizi haksız duruma düşürmeyin." derdi. Ansızın sırtında derin bir acı hissetti. Yere düşerken gözünün önünden  bir kısa film şeridi geçti. Umutla ondan sınav sonuçlarını bekleyen ailesi, yakınları. Neye göre suçlu ya da suçsuz, neye göre başarılı ya da başarısız? Gözünden sicim gibi yaşlar akarken kime ne soracaktı, bilmiyordu. Bilmiyordu ki bu onun ilk "Hayat Sınavıydı."

Her soruyu bilen o , şu anda ne sorulsa bilemeyecek haldeydi; Şaşkın, çaresiz, umutsuz, güvencesiz...

Makbule Abalı ( ucunkuslar.blogspot.com )




14 Şub 2021

SEVMEK BİR ÖMÜR BOYU...


Doğal olmayan şeyleri hayatım boyunca bir türlü benimseyemedim; Yapay çiçekleri, yapay davranışları, yapay gülücükleri, yapay insanları, yapay günleri... Zorla yaptırılmaya çalışılan göstermelik davranışlar da nasıl da rahatsız edicidir. Belki o yüzdendir, yaklaşan 14 Şubat'ı da bir türlü benimseyemedim. Tutucu olduğumdan ya da sevgiye, aşka inanmadığımdan değil, abartılmasına, adeta değerinin düşürülmesine karşıyım.

Herkes için tabii ki öyle olmayabilir, ama bana günlük,
göstermelik, alelacele programlanmış, pahalı tüketim ürünlerinin sergilendiği bir gün gibi geliyor; Büyük kentlerde bütün alışveriş merkezleri ışıklarla donatılmış, lokantalar, kafeler, oteller günler öncesinden indirimlerini duyuruyorlar. Çiçeklerin en güzelleri  demet demet satışa sunuluyor. Yemeklerin, tatlıların adı bile aşk kokuyor. 

Belediyelerde evlendirme memurluklarında pek çok kişi gün almak için sıraya girmiş; Nikah ya da düğün 14 Şubat'ta yapılmalı düşüncesindeler. Birkaç yıl öncesine kadar önemsenmeyen bir tarih şimdi baş tacı yapılmış. Mutluluk mu dalga dalga yayılan, yoksa göstermelik olarak bir "topluma uyma süreci" mi ...?
Ekonomiyi canlandırmak güzel elbette. Günler mutlaka anmak, söylemek istediklerimize vesile oluyor. Ama SEVGİ bu. İçeriği yoğun duygular barındırıyor. Yüzyıllardır kimlere tercüman olmuş...

Bir günde sevginizi gösterip içtenliğinizi kanıtlayabilir misiniz ? Mutlu olmak ama aynı zamanda mutlu etmek. Tek taraflı mutluluk bencillik sayılmaz mı? Karşınızdaki insanı yeterince tanıyor musunuz ?
Mutluluğun ölçüsü nedir? Çok pahalı bir hediye mi ? (Televizyon reklamlarındaki çok pahalı mücevher ya da araba reklamları kaç kişinin ilgisini çekiyor acaba?)
Sürpriz bir hediye mi, bir demet kır çiçeği mi, içten bir sarılma mı, bir günlüğüne farklı bir yemek hazırlamak veya ev işlerinde eşine yardımcı olmak ...

Peki ya sonraki günler... Bir günlük şişirilmiş mutluluk koca bir balon gibi sönmeyecek mi ? Sevgi çok yıpratılmadan, harcanmadan, sıradanlaştırılmadan dile getirilmeli.Değerbilir olmak nasıl da önemli. Sevgi hırçınlıktan hoşlanmaz, sakinlik ister, şefkate çok yakındır. Bazen düşünürüm; Sevgililer günü neden sevgi günü değil. Sevme alanımız öylesine geniş ki...
Pek çok şeyi sevmeye, kabullenmeye, benimsemeye hazırız. 

Benzerlikleri olmasına rağmen sevgi aşktan farklıdır. Aşk zamanla şiddetini kaybedip sevgiye dönüşebilir. Bir süre sonra coşku yerini dinginliğe bırakır. Oysa sevginin kalıcı olması ne kadar önemlidir. Sevgi daha sakindir, daha ılımlı, daha insancıldır sanki. Aşk; yoğun,  karmaşık duygularla yüklüdür, kırılgandır, çabuk öfkelenebilir, temelinde kıskançlık vardır. Henüz duygular tam oturmamıştır.

Sevgi içinde çok şey barındırır. Dayanıklıdır, tahammüllüdür. Merhametlidir, şefkatlidir, naiftir, sağlam duygularla örülmüştür. "Seni seviyorum" demenin hiçbir bedeli yok. Tabii söyleyeceğiniz kişi önemli, seçici olmanız gerekir; gerçekten sevdiğiniz, güvendiğiniz bir insan, eşiniz, çocuğunuz, yaşlı bir insan, bir dost, arkadaş, sevgiye ihtiyacı olan bir çocuk...

Sadece iki kelime... Bedeli yok. Belki yalnızca bir tebessüm eklenerek... Neden ille 14 Şubat'ı beklemek?  14 Şubat, 24 saat. Oysa sevgi bir ömür boyu...



ÜÇ YIL ÖNCE YAZDIĞIM BİR YAZI. AYNI FİKİRLERİ TAŞIYORUM. HAYATIMIZDAN SEVGİ HİÇ EKSİK OLMASIN.AMA GÜNLERE BÖLÜNMESİN...









10 Şub 2021

IHLAMUR ÇİÇEKLERİ...(Kelime Oyunu 11)


Uzun bir yoldan gelmişlerdi. Bir ön gezi idi bu. Yazın evin onarımından sonra buraya temelli yerleşeceklerdi.
 içindeki heyecanı bastıramıyordu. Yıllar önce çocukluğunun geçtiği bu ev artık temelli onlarındı. Hayallerinde ne planlar vardı. Altı taş, üstü kargir, küçük bahçeli bir ev... Trafik kazasında çocuklarını kaybettikten sonra tekrar kasabaya dönüş planları yapılmıştı. 

Gözlerinden inen iki damla yaş mutluluk- mutsuzluk karışımı gibiydi. Eşine "Yorgun musun?" diye sordu. "Uzun zamandır  araba  yolculuğu yapmadık. Ben bile yoruldum.  " Yağmurdan etkilendim, bir ara silecekler bile çalışmadı" dedi eşi. "Sel olur diye endişelendim" dedi kadın. Ardından ekledi:" Yolda küçük oteller var, birinde kalabilirdik." "Yolcu yolunda gerek , yolda durmayı sevmem bilirsin." Bu keskin konuşma biraz canını sıktı kadının, ama yol yorgunluğuna bağladı.

Arabayı park edip eve girdiler.. Yılların birikimiyle toz kokuyordu üst kat. "Ah dedi annem zamanında temizlik kokardı burası. Yastıklarda lavanta kesecikleri, beyaz çarşaflar..." Birden pencereden görünen ıhlamur ağacını fark etti. Gözleri parladı. Kış nedeniyle yapraklarını dökmüştü. Haziran- Temmuzda çiçekleri açtığında nasıl da güzel kokardı. Yasemin ve hanımeli ile yarışırlardı. Annesi koruyucu olarak kuru ıhlamur çiçeği, tarçın, elma kabuğu ve zencefili birlikte kaynatıp onlara içirirdi. Doğal ürünlere nasıl da meraklıydı. 

Derin bir nefes aldı. Sanki ıhlamur çiçeğinin kokusunu içine çekti.  Eşi onun yüzündeki mutluluğu fark etti. Üst katta komodinin üzerinde bir günlük görmüştü. Sararmış sayfalar arasında kurutulmuş ıhlamur çiçekleri...Yılların ardından gülümsüyor gibiydiler. Kadın :" Burada yeni bir dünya kuracağız" dedi.  Eşinin gözlerinin ta içine baktı: "Yeni bir sayfa açacağız" dedi fısıldayarak... 

Makbule ABALI

Kelime Oyunu 11 sözcükleri (Ihlamur, sayfa, çocuk, yağmur, yolcu) Sevgili Ebemkuşağı verdi.

Gelecek Çarşambanın kelimeleri:( Saygın, sakin, güvence, çaresiz, sade ) Kelimeleri ben belirledim.




8 Şub 2021

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 77 ÇOCUKLARA VE GENÇLERE KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞININ KAZANDIRILMASI


 Çok  kitap okudum. Ama gençliğimde çok severek okuduğum 2 kitabın yeri bir başkadır bende :Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu ve Louisa M. Alcott'un Küçük Kadınlar romanları. Defalarca okumuş ve çok etkilenmişimdir. Bir zamanlar Köy Enstitülerinde öğrenciler Batı klasiklerinde belli sayıda kitap okuyarak mezun oluyorlardı. Okulların çok zengin bir kitaplıkları bulunurdu. Yüzyıllar öncesinden Seneca ne güzel söylemiş: "Her kitaplık bir cezaevi kapatır."

Sorularla düşünmek bana daha sağlıklı geliyor. Hem beyin jimnastiği sağlıyor, hem belleklerimizi tazeliyor: Okuma yazma öğrendikten sonra okuduğunuz ilk kitabı hatırlıyor musunuz?

Uykuya geçmeden önce masallar dinlediniz mi? Size de bir kitap okuyan oldu mu, şimdi siz çocuklarınıza okuyor musunuz?

Sizi en çok etkileyen çocuk kitabı ve gençlik kitabı hangileriydi?

Bir doğum gününüzde size kitap hediye edildi mi, ne hissettiniz? Siz sevdiklerinizin doğum gününde kitap armağan ettiniz mi?

İlkokul veya ortaokulda eğitsel kol çalışmalarınız oldu mu Örneğin sınıfınızda kitaplık kolu kuruldu mu?

Gençlik çağında hiç kütüphaneye gittiniz mi, ya da eski Halk Evleri gibi küçük kitaplıklardan yararlandınız mı? Bir Kitap Fuarını ziyaret ettiniz mi?

Şimdiye kadar toplu taşıma araçlarında kitap okuyan kaç kişiye rastladınız? Tatile çıkarken yanınıza kitap alma ihtiyacı duyar mısınız?

Yetişkinler çocukların önünde rol modeldirler. Anne- baba kitap okumuyorsa çocuk da okuma isteği duymayacaktır. Bu konuda ısrar, inatlaşma, öfkelenme ters tepkiler doğuracaktır.

Çocuk ve gençlerin günlük tutması, öykü yazma girişimlerinde bulunmaları birbirleriyle kitap değişimleri  yapmaları, onları kitaplara da yönlendirecektir.

Bu konularda öğretmenler çok etkili  olacaktır. Bir köy okuluna kitap bağışı yapılarak  paylaşma duygusu teşvik edilebilir. Sürprizlerle, çekilişlerle, kompozisyon yarışmaları, şiir günleri düzenlenerek ilgi, istek, özgüven yaratılabilir.

Dünyanın pek çok ülkesinde cehalet arttıkça, okullar zayıfladıkça nefret, öfke, kavga ve saldırganlık da artıyor . Cehalet arttıkça okuma oranı düşüyor, suç oranı artıyor. Okulların eğitim kalitesi düştükçe gelecek beklentisi de düşüyor. Okuma oranı okul başarısını, sınav sonuçlarını da etkiliyor. 

Üniversite sınavlarında üst düzeyde puanlar alan öğrenciler ; okuduğunu rahatça anlayabilen, muhakeme yapabilen, düşünen öğrenciler. Ve bu gençler de genellikle  zamanında kitap okuma alışkanlığını kazanmış olanlar.

Makbule Abalı.




4 Şub 2021

DOĞAYLA DOST OLMAK...


Kendisiyle barışık olmalı insan,

Doğayla dost, çocuklarla arkadaş 

Kuşlarla birlikte uçmalı düşler ülkesine,

Çiçekler açınca rengarenk,

Ağaçlar gönenince baharda

Nasıl da mutlu olur insan

Birimizin sevinci hepimize yansır...

Gün doğumu, gün batımı

Bir heyecandır karmaşık dünyamızda

Bir farklılıktır, bir başkalıktır yaşamda

Doğayla dost olmak güvendir,

Sevgidir, vefadır, farkındalıktır

Soluk almaktır, doyasıya yaşamaktır.

Makbule ABALI



4 ŞUBAT DÜNYA KANSER GÜNÜ.

Yaşama sevinciniz, dayanma gücünüz hiç eksilmesin.