Bu Blogda Ara

29 Eki 2020

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI


Cumhuriyet
 ; fikren, ilmen, bedenen güçlü ve yüksek karakterli muhafızlar ister.   M. K. Atatürk

Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir.    M. K. Atatürk

Cumhuriyet erdemli insanların rejimidir.   Montesquieu


Cumhuriyetimizin 97. yılı kutlu olsun.

22 Eki 2020

İMKANSIZI İSTEMEK...

Mutlu anlarda zaman dursa,
Kesintisiz an'lar olsa
Saatler çalışmasa, saniyeler akmasa,
Gölgesiz sevinçler olsa.
Acılar, tasalar itilse bir kenara,
Kin, öfke, nefret saklansa,
İnsan insana kıymasa.
Yaş'sız dönemler olsa bazen,
Güzel yıllar tekrar yaşanabilse.
Karlı, puslu kışlar ertelense
Dört mevsim bahar yaşansa.
Düşler uzun, upuzun olsa
Tan yeri ağarırken uyanılsa,
Günü uzatsak gün batımına kadar,
Olmazları olur kılabilsek...

Makbule ABALI


 

18 Eki 2020

DÜNYA YOKSULLUKLA MÜCADELE GÜNÜ (17.1O. 2020 ) UNİCEF


İlk yağmur damlası onların çadırının üstüne düştü;

Önce tıp tıp 

Sonra sağanak...

İçindeki her şey ıslandı;

Giysiler, yataklar, 

Çocukların defterleri, kitapları

İçme suyu bile yağmur suyuna karıştı,

Gözlerden akan yaşlar saçlardaki damlalarla buluştu

O gün Yoksullukla Mücadele günüydü

Ve o gün yoksulluk , ta içlerine işledi...

Makbule ABALI

 

15 Eki 2020

KÖSE- UNUTAMADIKLARIM...

 Adını bilmezdik. Büyük küçük herkes onu KÖSE diye çağırırdı. Çevrede adını bilen de yoktu. Gözlerine bakamazdım, ürkerdim. Kısacık boyu, yaşlanmış, buruşmuş yüzüyle bir başkaydı. Adana'nın Bürücek Yaylasında yazları taşıyıcılık yapardı. Onunla cüssesi çok farklı bir atı vardı. Atın üzerinde çift taraflı bir heybe, Köse'nin elinde atı idare etmek için sembolik bir değnek. Ama o küçük adam ata vurmaya hiç kıyamazdı. Atla nasıl da uyum içindeydiler. 

Çarşıda bazen çocuklar Köse'yi kızdırırlar, atın kuyruğunu çekerlerdi. Bu duruma birkaç kez ağladığım doğrudur. Köse nerede yaşar, ne yer, ne içerdi, hiç bilmezdik. Bazen biz yemek verirdik. O'nun iştahla yemek yemesini görmek mutluluktu. Aslında gülümsediği de belli olmazdı. Yüzüne bakmadan tabağını alırdım. 
Kocaman atını bir ağaca bağlar, işi bitince atıyla yokuş aşağı inerdi.

Ben hiç Köse demedim, diyemedim. Bu çocuk ruhlu küçük adama saygısızlık yapmak istemedim. Babamı çok severdi. 

Babam her hafta sonu şehirden yaylaya gelirken elleri dolu gelirdi. Evimiz bir yokuş yukarısındaydı. Karpuz, kavun  Köse'nin heybesine konur, Köse tarih sayfalarından çıkmış bir kahraman gibi eşyaları getirirdi. Babamın bizlere aldığı kitapları kapalı kabında nasıl da bilir, onları gülümseyerek bize uzatırdı.  
Köse  unutamadıklarımdandır...

Makbule ABALI

7 Eki 2020

HAYAT DERSİ


Birkaç yıl önceydi. okullarda henüz yüz  yüze
  eğitim sürdürülüyordu, Okulların açıldığı ikinci haftaydı. Evler okula uzaktı. O yüzden taşımalı eğitim de uygulanıyordu. Öğretmen okula geldiği ilk gün ilk derste çocuklarla tanışmak istedi. 1 km. lik yoldan yaya gelen 10 çocuk birlikte sınıfa geldiler. 

Birinin elinde farklı, güzel bir çiçek vardı. O yörede yetişen hatmi çiçeği. Çocuk mahcup bir tavırla çiçeği öğretmene verdi. Öğretmen çok mutlu olarak "Nasıl düşündün? "Adını da öğrenebilir miyim" dedi. "Sevineceğinizi düşündüm" dedi çocuk. Adım Umut. "Başka kimler bu çiçeği gördü " dedi öğretmen. 3 kişi daha parmak kaldırdı. 6 sı yanından geçmiş ama görmemişlerdi bile...

Öğretmen "İlk Hayat Bilgisi dersimiz" dedi. Çevrenizi iyi gözlemelisiniz. Çevrenizdeki varlıkları fark etmelisiniz. Duyarlı olmak, insan olmanın en önemli özelliklerinden biridir. Ertesi gün sınıfa çiçek getiren çocuk sayısı 6 olmuştu. Kimi evdeki eski bir tencereyi saksı yapmış, bir başkası rengi gitmiş emaye bir çaydanlığı kullanmıştı. Öğretmen sıraların arasında gezinirken gülümsedi, kendi kendine mırıldandı: "Hayat Dersi, hayatın içinde öğrenilir. "

Makbule ABALI
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü






































daha parmak kaldırdı. 

5 Eki 2020

PRENSES (MİNİ ÖYKÜ )

Araba düz yolda 90 km. hızla yol alıyordu. Anne baba ön koltuklarda, küçük kız arka koltuklarda oturmuşlardı. Küçük kız çalan müziğe eşlik ediyordu:" Bana bir masal anlat baba." Bu hafta 5 yaşını kutlamışlardı. Ne çok masal vardı dağarcığında; Geceleri onu uyutan, düşler ülkesine götüren masallar... Bazen kitaplardan okurdu babası ya da annesi.

Bir ara arka koltukta uyuyakaldı. Ama elindeki süslü köpek tasmasını hala sımsıkı tutuyordu. Annesi yavaşça elinden aldı , küçük kız uyandı. İlk sözü "Geldi mi?" oldu." Hayır dediler, az sonra belki..." Biraz sonra komşu teyze kucağında Golden Retriever cinsi bir köpekle onları karşılıyordu. Gerçekten çok güzeldi. Küçük kızla bakıştılar. İkisinin de gözleri parlıyordu.  İlk görüşte aşk gibi...
"Bir prenses gibi" dedi anne. "Adı Prenses olsun mu?

Prensesle yaz boyu mutlu anlar, günler geçirdiler. Sabah uyanınca yanına geliyor, yürüyüş sonrası oyunlar oynuyorlardı. İki ay bir rüya gibi geçti.  Bir gün babası "Şehre dönme zamanı geldi " dedi. Prenses anlamış gibi küçük kızın kucağına koştu, başını göğsüne dayadı, derin derin solumaya başladı. Babası devam etti; "Apartmanda köpek olmaz biliyorsun. Her gün dolaştırmasan bile." Köpek göğsündeyken ne kadar ağladığını bilmiyordu.  Babası "Prenses güzel bir köpek, biri sahiplenir merak etme" dese de arabanın arkasından koşarak yetişmeye çalışan Prensesi, yaşlı gözlerini hayatı boyunca hiç unutamayacaktı.

Yazlığa tekrar gidişlerinde de Prensesi hiç göremedi.  Bir daha başka köpeği de olmadı. O'nun yerini hiçbir köpek dolduramazdı ki... Çok sonra Prensesin tasması yolun kenarına atılmış bulundu. Kim, ne zaman, nasıl, neden attı hiç bilinemedi...

Makbule ABALI

4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü kutlu olsun.
(Resimdeki çocuğun anlatılan öykü ile bir ilgisi yoktur.)

3 Eki 2020

EKİM ÇİÇEKLERİ...


Ekim çiçeklerini gördüm;

Alıngan, kırılgan, naif

Bahara inat

Ama sanki  daha dayanıklı,

Papatyalara, gelinciklere karşın

Sonbaharın düşen yapraklarıyla

Pastel renklerden zıt renklere;

Parlak, canlı, alımlı,

Kırmızılar. turuncular, sarılar,

Kışın soluk renklerinden uzak

Bir renkler geçidiyle geldiler...

Rengarenk Ekim çiçekleri ;

Kasımpatılar, sıklamenler, açelyalar...

Makbule ABALI