Bu Blogda Ara

29 Tem 2023

BERTOLT BRECHT-ALMAN EDEBİYATI ( BCP-Temmuz Ayı Teması )

 


20. Yüzyılın  ünlü  Alman Şairi Bertolt Brecht'i yıllar önce kısacık bir şiiriyle tanımıştım. Az sözle ne çok şey anlatıyordu;

"Duvara tebeşirle yazıldı: Savaş istiyoruz.

En önce vuruldu bunu yazan ."  B. Brecht


Bertolt Brecht 10 Şubat 1898'de  Almanya'da doğdu. 14 Ağustos 1956'da öldü. Çekingen ve içine kapanık bir çocukluk dönemi geçirdiği söylenir.

Şair, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve kuramcısı olan Brecht  Epik Tiyatronun da kurucusu sayılır. (Epik Tiyatroda olaylar geleneksel tiyatronun aksine dramatik bir biçimde canlandırılmak yerine izleyiciye anlatılır. Amaç düşündürmek, izleyicinin bir karara  varmasını sağlamaktır. 


Bertolt Brecht tiyatrosuyla dünyayı yalnızca yorumlamak değil, onu değiştirmek istemiştir. 48 oyun yazdı. Üç Kuruşluk Opera, Cesaret Ana ve Çocukları en tanınmış eserlerindendir. Şiirleri olağanüstü kapsamlıydı. Şiirlerinde barışı, aydınlığı ve umudu işaret eden dizeler vardır. 

ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER:


BİZDEN SONRA DOĞANLARA 

Gerçekten karanlık bir çağdır yaşadığım!

Ahmaktır hilesiz söz. Düz bir alın

Vurdumduymazlığa işaret. Gülen

Kötü haberi almamış henüz


Nasıl bir çağdır bu,

Ağaçlardan bahsetmenin neredeyse suç sayıldığı

Birçok alçaklığa suskun kalışı içerdiğinden.

Yolu kaygısızca karşı karşıya geçen

Ulaşılmazdır artık herhalde 

Zorda kalan arkadaşları için.


Doğrudur: Geçimimi sağlamaktayım halâ

Fakat inanın bu sadece bir tesadüftür

Yaptıklarım

Arasında hiçbir şey hak vermiyor karnımı doyurmaya. 

Tesadüfen ayaktayım (Şansım ters giderse mahvoldum.)


Diyorlar ki ye ve iç sen! Sevin, neyin varsa!

Fakat nasıl yiyip içeyim ki, yediğim

Bir açın ellerinden kaptığım lokmaysa, bir

Susuzun sorduğu bardak suysa içtiğim?

Ve yine de yiyip içiyorum ben!


Ben de bir bilge olmak isterdim.

Yazıyor eski kitaplar bilgelik nedir:

Dünya kavgalarına uzak durmak ve o kısa zamanı

Korkusuz geçirmek.

Şiddete başvurmadan hem

Kötülüğe iyilikle karşılık vermek

Düşlerle gerçekleştirmek değil, unutmak

Bilgelik olarak kabul ediliyor

Tüm bunları yapamıyorum:

Gerçekten karanlık bir çağdır yaşadığım! 


ÇAĞRI

Doğrudur yıldırımın düştüğü, yağdığı

yağmurun,

Bulutların rüzgârla sökün ettiği.

Ama savaş öyle değil, savaş rüzgârla

gelmez,

Onu bulup getiren insanlardır.

Duman tüten topraktan bahar boyunca,

Dökülüp yükselir birden gökyüzü.

Ama barış ağaç değil, ot değil ki

yeşersin:

Sen istersen olur barış, istersen

çiçeklenir.

Sizsiniz uluslar, kaderi dünyanın.

Bilin kuvvetinizi.

Bir tabiat kanunu değildir savaş,

Barışsa bir armağan gibi verilmez

insana:

Savaşa karşı

Barış için

Katillerin önüne dikilmek gerek 

"Hayır yaşayacağız" demek. 

SÖZLERİ 

 * "Her insan kendi adasında yaşar"

*"Hiçbir  ilerleme mantığa dönüş kadar zor değildir." 

* "Sen kazandın ama ben haklıydım."

* "Özgürlük neye yarar, yaşarsa bir arada özgürlerle tutsaklar. "

 * "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber; ya da ya da hiç biriniz...!"

* "Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir, mücadele etmeyen zaten yenilmiştir. "

* "Barış, insandan yana olan tüm çabaların, tüm üretimin, yaşama sanatını da içermek üzere tüm sanatların temelidir."

Bertolt BRECHT 





25 Tem 2023

HER ŞEY SENDE GİZLİ

 


Yerin seni çektiği kadar ağırsın,

Kanatların çırpındığı kadar hafif...

Kalbinin attığı kadar canlısın,

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar

Sevdiklerin kadar iyisin,

Nefret ettiklerin kadar kötü...

Ne renk olursa olsun kaşın gözün,

Karşındakinin gördüğüdür rengin.

Yaşadıklarını kâr sayma:

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;


Ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün... 

Gülebildiğin kadar mutlusun 

Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi,


Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

Bırak karşındaki sana güvendiği kadar insansın

.

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret .

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar yakınsın

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın 

Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin

İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak

Bunu hatırladığın kadar yaşarsın 

Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar 

Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun.

Çiçek sulandığı kadar güzeldir,

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,

 Bebek ağladığı kadar bebektir.

Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin, 

Bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin.


Can YÜCEL









21 Tem 2023

ATATÜRK CUMHURİYETİ'NDE SPOR

 

Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılamaz. İdrak ve ahlâk da bu işe yardım eder. Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlâklısını severim. 

Pozitif Bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık delilidir.

Mustafa Kemal ATATÜRK


2023 Dünya Şampiyonu Kadın Voleybol Takımımız



2023 Dünya Şampiyonu İşitme Engelliler Kadın Voleybol Takımımız


Cumhuriyetin 100. yılında Sporda kadınlarımız büyük bir başarıya imza attı. Atatürk'ün açtığı bağımsızlık ve Özgürlük yolunda güvenli, emin adımlarla ilerleyerek Dünya ülkeleri arasında ilk sırada yer aldılar. 

Ülkemize yaşattıkları bu büyük mutlulukta emeği ve payı olan herkese yürekten teşekkür ediyoruz.


Makbule Abalı

20 Temmuz 2023

17 Tem 2023

SUSUZ YAZ

 


Mevsim Yaz, aylardan Temmuzdu

Temmuz ortası;

Kavurucu bir sıcak kapladı dört bir yanı 

Cehennem sıcağı dedi eskiler.

Ağaçlar kavruldu,

Çiçekler kurudu

Kedi köpek yok sokaklarda

Kuşlar bile kalmadı ortalıkta...

Küresel ısınma dedi bilim adamları.

Betonlar ısınmış, asfalt erimiş 

Ormanlar yanıyor, otlar tutuşmuş 

Dünya kavruluyor, dünya yanıyor... 

***** 

Duyarsızlık sürüyor öte yanda

Su savurganlığının farkında değil hiç kimse

Ağaçlar kesiliyor birer ikişer,

Dereler çöple dolmuş,

Denizlerde sanayi atıkları.

Bu yangın yerinde merhamet yok,

Acıma duygusu yok, insaf kaybolmuş,

Sonuçlar nedenlere ulaşamıyor

Ellerimizle yıkmış, yok etmişiz

Yılların getirdiklerini.

Can katmaya çalışıyoruz 

Can çekişen doğaya,

Can havliyle, çaresiz ama umutla...


Makbule ABALI 

17 Temmuz 2023 Urla 









13 Tem 2023

DOĞAYI GÖZLEMEK ( Urla'dan Notlar)

 


Yürürken, dolaşırken, otururken içeride veya dışarıda öyle gözlemlerimiz oluyor ki hayat daha farklılaşıyor, başkalaşıyor, güzelleşiyor adeta. Bakmak, görmek, gördüğümüzü algılamak gerekiyor tabii. Alıcı gözle bakmak, seçici olmak, anın tadına varmak bu belki de...



Mersin den Urla'ya taşınalı bir yıl dört ay oldu. Çok gezmiyoruz ama dikkatli gözlerle bakınca, tanıma isteğiniz de yoğun biçimde işe karışınca pek çok öykü ya da görsel belleğinize yerleşiyor. Urla Zeytinalanı Bölgesi Urla'ya 8-10 km. uzaklıkta orman içi bir alan. Evler genellikle bahçeli, büyüklü küçüklü siteler şeklinde düzenlenmiş. Sitelerin dışındaki bağımsız evler de genellikle 2-4 kat arası. Mersin'de denize karşı, doğu, batı, güney yönlerine açık 12. kattaki evimizden Urla'da iki katlı, yüz metrekare bahçeli küçük evimize taşınma. Yeni bir hayat, yeni bir uyum çabası. Küçük evleri seviyorum. Her yerin bir başka güzelliği var. Yeter ki değişikliklere hazırlıklı olun.






 Yollar çok düzgün değil. Köy yollarını hatırlatıyor. Hiç bitmeyen inşaatlara gelen iş arabaları da yolları çok bozmuş. Eski siteler içinde Arnavut kaldırımı döşenmiş yollar nostalji havası yaşatıyor. 



Sokaklarda zeytin ve dut ağaçları görebiliyorsunuz. Bu bölgede zeytinin ayrıcalıklı, saygın bir yeri var. Ama bunu hak ediyor. Gizemli bir ağaç zeytin. Hakkında sayfalarca öykü yazılabilir. Urla'da müzesi bile var, sonra anlatacağım. Bu yörede çok çeşitli bir bitki örtüsü var. Çok farklı bitkileri bir arada görebiliyorsunuz. Begonvil, mor salkım, zakkum sık rastlanan çiçekler. 

Evimize ilk taşındığımızda bahçedeki badem ağacı bembeyaz çiçekleriyle karşılamıştı bizi. O anki mutluluğu  unutamam. Aziz Nesin'in "Arkadaşım Badem Ağacı" şiiri sanki dile gelmişti;  "Bir güler yüz  bir tatlı söz/ Açarım yüreğimi hemen/ Yemişe durmadan çarpar seni karayel/ Beni karasevda."



Bademden başka bahçede bir erik, bir portakal, bir zeytin ve İnternetten aldanarak aldığımız iki bodur limon ağacı var. Uzun yıllar Akdeniz Bölgesinde ılıman iklimde yaşamamıza rağmen en yoğun baharı burada yaşadık. Her çeşit çiçeğin açılışına tanık olduk, çiçeklerle birlikte kuşlar da değişti. Bugünlerde yazın bu kavurucu sıcağında ağustos böcekleri konuğumuz. Ön bahçede lâvantalar coştu, yan tarafta birer ikişer tane domates, salatalık, patlıcan, biber var. Doğal ürünler tadımlık olunca azla yetiniyoruz. 

Pazarda satılan ürünler çok pahalı. Mersin'deki Üretici Kadınlar Pazarı'nı çok arıyoruz. Urla,  İstanbul ve Ankara'dan çok göç alınca her şeyin bedeli artmış. Ülkemizin her yerinde olduğu gibi ev satış ve kira fiyatları çok artmış. Usta, kalfa, çırak ücretleri çok yüksek. Mersin'le kıyaslayınca şaşırıyoruz. Marketlerde etiket fiyatları sürekli değişiyor. 

Kedilerle köpekler dost burada. Hemen her evde bir kedi ya da köpek var. Kavgasız-dövüşsüz yaşıyorlar. Kedi veya köpekler yolun ortasına gölgelik bir alana yatmışsa sürücüler onları rahatsız etmeden kenardan geçiyorlar. Canlılara özel bir saygı var. Bir karınca yuvası yolun ortasında olmasına rağmen haftalarca bozulmadan kaldı. Doğayı gözlerken böylesi ince ayrıntılar insanı nasıl da mutlu ediyor.

Makbule Abalı

13 Temmuz. 2023 Urla






10 Tem 2023

J. PREVERT (Fransız Edebiyatı) BCP Haziran Teması

Blogları Canlandırma Projesi (BCP) adlı etkinliğimiz devam ediyor. Haziran Ayı teması Fransız Edebiyatı veya Doğa başlıklarıyla seçilebiliyordu. Ben Fransız Edebiyatından çok sevdiğim bir Edebiyatçıyı seçtim: Ünlü şair ve senarist Jacques Prevert. 

Prevert 1900 yılında doğmuş, 11 Nisan 1977 yılında 77 yaşında hayatını kaybetmiş. Yaşarken tanınma şansına ulaşan şairlerden. Toplumsal umut ve sevgi baladlarının yazarı. Önceleri gerçeküstücülerin etkisinde kalmış. Şiirlerinde gündelik yaşamın küçük ayrıntılarını, insanlara sevgi ve hoşgörüyle yaklaşarak özgür ve mutlu olma tutkusunu işlemiş. Yaptığı resim ve kolaj çalışmaları da var. 

Prevert'in çok sevdiğim "bir Kuşun Resmini Yapmak için" adlı şiiri yıllardır bloğumun ana sayfasında sağ köşede yerini almıştı. Şimdi yer değiştirip paylaşımda yerini buluyor:



BİR KUŞUN RESMİNİ YAPMAK İÇİN 

Önce bir kafes resmi yaparsın
Kapısı açık bir kafes
Sonra kuş için
Bir şey çizersin içine
Sevimli bir şey
Yalın bir şey
Güzel bir şey
Yararlı bir şey
Sonra götürür bir ağaca
Asarsın bu resmi
Bir bahçede
Bir koruda
Ya da bir ormanda
Saklanır beklersin ağacın arkasında 
Ses çıkarmaz
Kımıldamazsın 
Kuş bazen çabuk gelir 
Ama uzun yıllar bekleyebilir de
Karar vermeden önce 
Yılmayacaksın
Bekleyeceksin
Yıllarca bekleyeceksin gerekirse
Resmin başarısıyla hiç ilişiği yoktur çünkü 
Kuşun çabuk ya da yavaş gelmesinin 
Geleceği olup da geldi mi kuş
Çıt çıkarma yok 
Kafese girmesini beklersin 
Girdi mi kafese fırçanla
Usulcacık kapısını kaparsın
Sonra o kuşun bir tüyüne dokunayım demeden
Bütün kafes tellerini teker  teker  silersin
Yerine bir ağaç resmi yaparsın 
Dallarının en güzeline kondurursun kuşu
Tabii ne yapraklarının yeşilini unutacaksın 
Ne yellerin serinliğini 
Ne de yaz sıcağındaki böcek seslerini
Onlar arasında
Sonra beklersin ötsün diye kuş
Ötmezse kötü
Resim kötü demektir
Öterse iyi olduğunun resmidir
İmzanı atabilirsin artık
Bir tüy koparırsın usulca
Kuşun kanadından
Ve yazarsın adını resmin bir köşesine

Jacques Prevert

Çeviren. Sabahattin Eyüboğlu





 

8 Tem 2023

BLOGLARDA ETİKETLEME

 




Bazen kafanıza bir şey takılır, onu gerçekleştirmeden rahatlayamazsınız. Başlarsınız, yarım kalır, engeller çıkar. Belki de henüz zamanı gelmemiştir, bir gün elbet gerçekleşir. Uzun zamandır bloğumda yeni düzenlemeler yapmak istiyordum. Örneğin; içeriği yedeklemek, etiketleme yapmak, bir düzen geliştirmek...

Nihayet bloğumu yedekledim. Sıra etiketlemeye geldi. Yaklaşık 13 yıldır blogda yazıyorum. İlk günlerin heyecanı sanki hiç geçmedi. İşini ciddiye almak belki de bunun adı. Ya da bir sorumluluk duymak, kalıcı işler yapabilmek. Geri bildirimler nasıl da mutlu eder insanı. İlle de övgü beklemez ki insan, kısa bir değerlendirmedir beklenen. Yönünü belirlemeye yarar bu, motive eder, fikir alışverişi sağlar. 

"Söz uçar, yazı kalır" dememişler boşuna. Yazmak insanın kendini denetlemesini sağlıyor. Küçük araştırmalar bilgi dağarcığını zenginleştiriyor. Yayınları etiketleme , benzer yazıların bütünleşmesini sağlıyor, konuları gruplandırıyor.  Zaman zaman düşünmüş ama vazgeçmiştim. Seçici olmak hayatta her zaman işimizi kolaylaştıran bir davranış. Bazı bloglarda ne güzel düzenlemeler yapılmış, imreniyorum. Düzensizlik her zaman beni rahatsız etmiştir. Düzene kavuşmak için de önce o konuda bilgilenmek ve uygulamak gerek. 

Arama motorlarında  aradığınız pek çok bilgiye kolayca ulaşmanız mümkün. Sanırım hata yapma korkusuyla denemekten çekiniyorum. Yardım istediğimde çok içtenlikle yardım edeceğine inandığım blog arkadaşlarım var. Ama oldum olası kolay yardım isteyemeyenlerdenim. Oysa ben yardımcı olmaktan ne büyük keyif alırım, yardımcı olabilmişsem huzur bulurum. Blogda düzen bölümünden girerek gadget ekle dendiğinde çıkan liste içinde Etiketleri bulup tıklıyoruz. Yayınlarınızın etiketlerinden oluşan çok uzun bir liste önünüze çıkıyor. 

Aslında ben daha kolay izlenebilecek konu başlıklarıyla sıralı bir liste düşünüyordum.       Anılar, öyküler, şiirler. .. gibi. Eminim o da olacak. Küçücük çocuklar bile bilgisayar kullanımında ne kadar ustalaşmışlar. Kuşak farkı. Aradaki bilgi açığı giderek büyüyor. Bir grup henüz emekleme çağını yaşarken koşmak , yetişmeye çalışmak öylesine zor ki. .. Teknoloji çağında teknik özürlü olmak beni yoran. 13 yıldır 740 yayın yapmışım. Yazmak değil de sıralamak zor geliyor.

Bloğumda hep özgün yazılarım yer alsın istedim. Şiir ya da anı, deneme, öykü  yazarken sade, yalın, anlaşılır bir dil kullanmaya özen gösterdim. Günler, aylar, yılların akışı içinde güncel konulara yer vermeye çalıştım. Geçmişe, geçmişin değerlerine özlem duyarken gelecek umudumu da hiç yitirmedim. Amatör bir ruhla yazarken paylaşımlarıma uygun amatörce, cep telefonumla  fotoğraf çekimlerimi de kattım aralarına. Çocuklar, doğa, insan, insani değerler, eğitim, kültür öncelikli konularım oldu. Geride benden küçük izler kalsın istedim. Anlatmak ve söylemek istediğim daha ne çok şey var. Yaşadıkça, yaş aldıkça  belki yoruluyor, yavaşlıyor ama tükenmiyor, biriktiriyoruz. Yeter ki beyin ve yürek desteğini sürdürsün...

Düzeni,  düzenlemeyi hep sevmişimdir; Kitaplarımı, fotoğrafları, çekmeceleri, çiçekleri. Bu biraz daha farklı bir düzenleme olacak. Yaşanmışlıklardan yola çıkıp anılara uzanan, gündelik yaşamdan geleceğe umutlu hayaller taşıyan bir koca demet. Yerine taşınıncaya kadar aşamalardan geçecek, zamanla kendini daha iyi anlatacak, aktaracak eminim. Ve bir küçük blogda belki bir başka dünya oluşacak... 


Makbule ABALI

8. Temmuz. 2023







5 Tem 2023

SUYA ÖZLEM

 


Günlerce yağmur yağmadı;

Ağaçlar, çiçekler kupkuru

Kurudu dereler, göller, deniz bile çekildi 

Rüzgâra, yağmura, neme hasret 

Gökyüzüne uzandı eller...

Bedenler kirlendi, organlar yıprandı 

Salgın hastalıklar başladı ardı ardına 

Dünya toz duman,

İnsanlar yandı kavruldu... 

Dudaklar kurudu, eller çatladı

Bir yudum su, bir damla yağmur

Bebeler  susuz, çocuklar, yaşlılar susuz 

Süt bile sudan ucuz..

Evren kupkuru, ovalar kar suyuna hasret 

Dağların zirvelerinde kar kalmamış. 

Mevsimler , iklimler birbirine karışmış 

Doğa hepten şaşırmış. 

Dünya karmakarışık; 

Hiçbir şey net değil,

Her şey belirsiz, her şey silik

Yaşanabilir bir yer, yurt, yuva arıyor insanlar

Bir düzen, dayanışma, işbirliği içinde 

kurgulanıyor yarınlara öyküler... 

Suyun yapıcılığı, suyun akıcılığı, suyun duruluğu özleniyor 

Amaç yaşanan acıları unutturmamak

Biraz farkındalık, biraz duyarlılık

Her şey insanoğlu için...


Makbule ABALI

5 Temmuz 2023 Urla





 

2 Tem 2023

AZİZ NESİN'DEN İKİ ŞİİR : EN ANLAMADIĞIM - BAŞKA)



EN ANLAMADIĞIM 


İnsan insanı öldürmesin 

İster kaza ister cinayet


İnsanlar insanları öldürmesin

Ne savaşta ne barışta


Devlet insanı öldürmesin

İster yasal ister yasadışı


İnsan kendin, öldürmesin

İster birden ister yavaş yavaş


İnsan kendiliğinden de ölmesin

İster hastalıktan ister yaşlılıktan


Anlamadığım onca şey var ki dünyada

Ama en anlamadığım ölmek

Aziz NESİN 



BAŞKA

Bir usta arıyorum

Öğretsin bana

Zamanı biriktirecek bir kutu yapmasını

Gömütten başka


Geceleri toplamayı bir kutuda

Gündüzleri saklamayı başka kutuda

Ve azar azar gerektikçe kullanmayı

Umuttan başka


Kim isterse satarım ruhumu

Yeter ki öğretsin

Zamanı saklamayı bir sandıkta

Tabuttan başka


Aziz NESİN