Bu Blogda Ara

29 Eyl 2023

GERİLİM ( Blogları Canlandırma Projesi-Eylül )

 


Blogları Canlandırma Projesi iki yıldır devam eden bir etkinlik. Her ayın son haftasında daha önceden belirlenen konulara göre bir konu seçip o konu hakkında yazıyorsunuz. Ben bu yıl katıldım. Eylül Ayının teması "Gotik ve Gerilim" idi. Ben Gerilim konusunu seçtim. Aşağıdaki yazı bu amaçla yazılmıştır.

Gerilim deyince; gerginlik, korku, huzursuzluk, rahatsızlık, tedirginlik sözcükleri de kafamda ardı ardına sıralanıyor. İlk gençlik yıllarımda klasikler arasında gerilim romanlarını da okudum, filmler izledim. Agatha Christie ( On küçük Zenci ) , Alfred Hitchcock ( Kuşlar, Sapık, Arka Pencere ) iz bırakan kitap ve filmler. Belli yaşlardan sonra daha sakin, daha rahatlatıcı konular arıyor insan. 

Son zamanlarda çekilen bir elektrodan (EKG) sonra bir uzman doktor şu soruyu yöneltmişti: "Neden kalbiniz o kadar hızlı çarpıyor? " Hangimizin çarpmıyor ki Doktor Bey ?" sorusunu iç sesimle sordum. Gerçek hayat yeterince gerilim yüklü değil mi? Son yıllarda psikologların, psikiyatristlerin  sayısı hızla artıyor. Arz ve talep derdi eskiler. Konuları ihtiyaçlar belirliyor. Ancak her konuda olduğu gibi insan seçiminde de doğru kararlar alıp, çıkarları doğrultusunda hareket eden istismarcılara fırsat vermemek gerekiyor. Bilimin ve aklın yol göstericiliğine her zaman ihtiyacımız var.

Yaşarken hayatın içinden küçük gözlemler, çaresiz kaldığımız zamanlar, farkında olup etkisiz kaldığımız zaman dilimleri, sesimizin çıkmadığı, konuşmamızın duyulmadığı anlar, tepkilerimiz, isyanlarımız, kalabalıklardaki yalnızlığımız, huzursuzluğumuz... Hepsi gerildiğimiz anların sonucu değil mi? Siz de bazen görmezliğe, duymazlığa geliyor musunuz? Derin nefes alma ihtiyacı duyuyor musunuz? Uykularınız bölünüyor mu? "Kötülükler bitsin, iyiler, iyilikler çoğalsın" - pek çoğumuz gibi  içten dileğiniz mi? 

Ne güzel sözdür:" Bedenin yükünü ayaklar, ruhun yükünü yürek ve beyin taşıyor. " Her taşıyıcının, yükün bir istiap haddi var elbette. Bir canlıya hatta makineye taşıyabileceğinden fazla yük yüklerseniz çöküntüye uğruyor, inciniyor, bozuluyor ya da işlevini yitiriyor. Gerginlik ortamlarında deşarj olmak gerekiyor elbette. "Eğer sıkıntılarımız, acılarımız, üzüntü ve kaygılarımız gözyaşı halinde çıkış yolu bulamasalardı vücutta başka organların ağlamasına sebep olurlardı "sözü sanki gerginlik ve stresin yarattığı durumlar üstüne söylenmiş. 

Ayrıntılı incelersek, gören gözler, duyan kulaklar, algılayan beyinler ve duyarlı yüreklerle bakabilirsek gerçek hayat bazen küçük mutlulukları bile mutsuzluğa dönüştürüp yaşamı çekilmez kılıyor. Toplumda kimi insanımız  bazen şiddetli gerilimlerle dayanma eşiğini geçip öfke kontrolünü kaybedebiliyor, haklıyken haksız duruma düşebiliyor. Kontrollü olmamız gerekir. Her şeye katlanmak, haksızlıklara boyun eğmek biçiminde değil elbette ama; el birliği, gönül birliği ile barış içinde, çağdaş aklın yol göstericiliğinde yola devam etmek zorundayız. 

Dünyaya at gözlüğü ile bakmak değil, gerçek doğrulara, kaynaklara yönelebilmek, karanlıktan aydınlığa çıkış yolları aramak... Zor ama imkânsız değil. Çevremizde, dünyada neler olup bittiğini izlerken bazen yay gibi geriliyoruz. Haklıyız da, televizyon haberleri, gazetelerin özellikle üçüncü sayfa haberleri, sokakta, pazarda, taşıma araçlarındaki gözlemlerimiz beynimizi, yüreğimizi yakıp kavuruyor: Doğal afetler, ekonomik sıkıntılar, kadın cinayetleri, yanlış kararlar sonucu hayal kırıklıkları, haksızlıklar, güvensizlik, siyasetteki iniş çıkışlar... Siz de haberleri izlerken gerilenlerden misiniz? Açık oturumlarda sesini yükselten, hakaret eden, karşıt fikirleri savunan konuşmacıları dinlemeyen, güç gösterisi yapan konuşmacılar. En üst düzeyde tartışmaların olması gereken yerlerde, hatta Mecliste bazı oturumlarda kaba kuvvet gösterileri.  Oysa o kişiler orada halkı, toplumun farklı kesimlerini temsil etmek için yemin etmişlerdi. 

Emekli bir Eğitimci olarak elbette inanıyorum ki; çocuk ve gençleri bu görüntülerden uzak tutmak lâzım. Onların örnek alınacak idealist kişilere ihtiyaçları var. Kim ya da kimler rol-model olacak? Okuma çağında, ergenlik döneminde okullarda, öğrenci yurtlarında oluşan çatışmalar, öğrenci çeteleri, gruplaşmalar, yanlış yollara sapmalar başka nasıl önlenebilir? Ekranlardaki dizilerden, programlardan kaç tanesini gerçek değerlerimizi  benimsetici buluyorsunuz?  "Toplum bunları istiyor" demek bir çeşit savunma mekanizması değil midir?  Boşanmalar, sadakatsizlikler, içi tüketilmiş sevgi gösterileri, abartılı bir tüketim toplumu,  denetimsizlik, ilgisizlik, boş vermişlik güvensizlik, vefasızlık sizin de içinizi karartmıyor mu? 

Sakinleşmeye, huzura, istikrarlı uygulamalara, yaptığı işi seven, benimseyen, sorumluluk almasını bilen, akıl-mantık- muhakeme- duygu bağlantılarını iyi yönetebilen insanlara öyle çok ihtiyacımız var ki. Gerilimden uzak bir hayat, insanca bir yaşam hepimizin hakkı ve özlemi değil mi...?

Makbule ABALI Urla

29.09. 2023






24 Eyl 2023

ÇOCUK OLMAK- Kısa Şiirler

 


GÜNEŞE ÖZLEM

Alacakaranlıktı gökyüzü,

Güneş o gün hiç görünmedi

Bir çocuk seslendi önce;

Hey güneş! küs müsün bize yoksa?

Oysa bulutların arasına gizlenmişti güneş

Az sonra çıktı. gülümsedi

Gösterdi güzel yüzünü

Yağmur bulutlarının arasından 

Çiçekler, ağaçlar, tarlalar suya kavuştu,

Aydınlandı yeniden dünya... 

Makbule ABALI


SONSUZ SABIR

Çocuklar isteklerini sıraladılar;

Eğitim, beslenme, oyun alanı

Hayır... hayır... hayır dedi büyükler 

Çocuklardan daha gür çıktı sesleri,

Şimdi değil daha sonra dediler...

Sabır önerildi, öğütler verildi

Dayanma gücü tükendi çocuklarda,

Yorgun, bitkin, aç uykuya daldılar...

Makbule Abalı


YENİAY - DOLUNAY

Ta çocukken öğrenmişti;

Her yeniay doğarken

Dilek tutmayı, umut tazelemeyi... 

Yeniay bir yıldızla göründü gökyüzünde bir gün

Çocuklar düş kurdular, dilekler tuttular, umutla beslendiler...

Günler sonra yeniay dolunaya dönüştüğünde;

Umutlar yöneldi bir başka yeniaya

Çocuklar çocukça öyküler anlattılar,

Rüyalar gördüler

Umut üstüne, gelecek üstüne, yarınlar adına...


Makbule ABALI 

24 Eylül 2023 Urla



21 Eyl 2023

21 EYLÜL- DÜNYA ALZHEİMER GÜNÜ -2023

 


Doğal afetler dünyayı tehdit ederken insan sağlığı da pek çok şeyden olumsuz etkileniyor.  Yıllar son hızla akıp geçerken hastalıklar da giderek çoğalıyor. Dünyada kalp ve damar hastalıkları, kanser, demans en sık görülen hastalıklar. Hatta eskiden daha ileri yaşlarda görülen bazı hastalıklar artık genç yaş grubunu da tehdit ediyor. 

Bugün Dünya ALZHEİMER  Günü. Demans (Bunama) grubu içinde en sık rastlanan hastalıklardan biri Alzheimer. Dünyada her yıl artan bir şekilde çoğalıyor. 80 yaşından sonra 2 kişiden biri Alzheimer hastası olabiliyor. Alzheimer unutkanlıkla seyreden bir hastalık.  Günümüzde pek çok kişi unutkanlıktan yakınıyor. Tarihleri, adları,  olayları, yerleri unutuyoruz. Ancak unuttuğumuzun farkında olmak önemli.

Toplum olarak zaten unutkanız. Keşke unutmamız gerekenlerle unutmamamız gerekenleri ayırt edebilsek, daha yaşanabilir bir dünyamız olmaz mıydı? Hastalığın nedenleri arasında ; ileri yaşlarda olmak, genetik faktörler, kafa travmasına maruz kalmak, stres, damar hastalıkları ve diyabet, aşırı röntgen ışınlarıyla karşı karşıya kalmak, kötü yaşam koşulları ve beslenme bozuklukları , hareketsiz bir hayat, zihinsel aktivitelerden uzak kalmak, .uzun süreli depresyon sayılabiliyor . Alzheimer hastalığında nörolog ve psikiyatristlerle iletişim kurmak gerekiyor. Erken tanı konduğunda hastalık yavaşlatılabiliyor ancak ne yazık, tedavi şansı yok. 

Hastalık;  çeşitli radyolojik incelemeler, kan tahlilleri, testler sonucunda belirleniyor.  Evreler halinde seyreden bir hastalık.  Hasta bakımı, hasta yakınlarının yaklaşımı ve bilinçli olması  tedavide etkin rol oynuyor. Yakın çevredeki insanların farkındalıkları ve duyarlılıkları önemli. Alzheimer insan yaşamında uzun, yıpratıcı,  yorucu, üzücü bir öykü. Çok sevdiğimiz annemiz Müzeyyen Gültekin'in hastalığı nedeniyle tüm aile bütün evreleri yaşadık adeta. 

Annemin vefatından sonra bir gönül borcu gibi fahri olarak çalıştığım Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi, halâ çok yararlı çalışmalarıyla, Tarsus Şubesi ve Mersin Gülbahar Özmen Aktif Yaş Alma Evi işbirliği ile çevreye ışık saçmaya devam ediyor. Yaşlı hastaların tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde deneyimli uzman personelle hizmet sunuluyor. Yatılı ve gündüz bölümleri var. Mersin Üniversitesi Nöroloji Bölümü'nde Prof. Sn. Aynur Özge Başkanlığında yıllardır çok değerli çalışmalar yürütülüyor, etkinlikler düzenleniyor: Eğitici Kamplar, konferanslar, seminerler, hasta yakınlarına çeşitli kurslar, (Fotoğrafçılık, seramik, makrome, dikiş) Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği Koro çalışmaları, takı ve el sanatları , yoga, nefes egzersizleri, şiir ve edebiyat söyleşileri ; usta eğitimciler ve uzman çalıştırıcılar eşliğinde uygulanmaktadır. 

Mersin'de bulunduğumuz zamanlarda Alzheimer Derneği'nde gönüllü olarak çok değerli hasta yakını arkadaşlarımla İmece Mutfak çalışmaları, Bülten çalışmaları, söyleşiler gibi etkinliklerde severek çalıştım, şiirler , yazılar, öyküler yazdım. Şimdi uzaklardan içten gelen bir görev gibi küçük katkılarda bulunmaya çalışıyorum.

Yazımın altında farklı yıllarda blogda yazdığım  Alzheimer ile ilgili yazılarım, şiir ve öykü başlıklarım var. Bir de amatörce çekilmiş, şiirli bir videomu ekledim. Dünya ALZHEİMER Gününü anarken tüm hastalara acil şifalar diliyor, bu alanda emek veren  özverili doktorlarımıza, sağlık personeline ve hasta yakınlarına yürekten teşekkürlerimi iletiyorum.

Makbule ABALI

21 Eylül 2023 Urla


PAYLAŞIMLAR  Blogda Aramalar kutusundan Alzheimer yazarak büyütece  basarak da aranabilir. Ya da arşivden bulunabilir.

7 Mayıs 2010 Bir Dünya Masalı Alzheimer burada

17 Şubat 2011 Yeniden Çocuk Olmak burada

8 Mart 2013 Anarken burada

9 Ekim 2014 Anlar mı Anılar mı Geriye Kalan burada

21 Eylül 2013 Bir Alzheimer Hastasıyla Komşu Olmak (Öykü) burada

30 Mayıs 2013 Mutluluk Ya da Mutsuzluk burada

19 Eylül 2013 Alzheimer. Birer birer Unutmak Her şeyi

18 Ocak 2015 İmza Günlerinden Geriye Kalan

21 Eylül 2015   21 Eylül Dünya Alzheimer Günü

17 Eylül 2016 Unuttum Unuttun Unuttu

21 Eylül 2016 Bir Tren Yolculuğu (Öykü)

21 Eylül 2018 Unutmak Unutamamak Alzheimer

27 Şubat 2019 Mersin  Alzheimer Derneği'nde İmece Mutfak Çalışmaları 

30 Eylül 2019 Günbegün (Şiir )

21 Eylül 2017 Melâli Anlamak(Öykü ) burada

21 Eylül 2020 Fırtınalı Hayatlar (Şiir)

15 Ocak 2021 Unutmak İnsana Özgü Alzheimer 

1 Ekim 2021 Şarkılarla Şiirlerle (Öykü ) burada

21 Eylül 2021 Dünya Alzheimer Günü 

24 Eylül 2021 Özlü Sözler Alzheimer Farkındalık Ayı 











15 Eyl 2023

SAĞLIKLI BİR GÜN- Urla'dan Notlar.

 


İnsanız; bazı günler kendimizi çok mutsuz hissederken, gün olur kendimizi adeta bulutların üzerinde hissederiz. "Nasılsın?" sorusu bile onlarca kapıya açılan çok yoğun bir sorudur. Bugün dünden daha iyiyim diyebileceğiniz gibi "İyiyim" dersiniz kısaca. İyi değilsinizdir oysa. Ya karşınızdaki insanı üzmemek istersiniz veya daha derin sorulara geçiş yapmak gelmez içinizden. Ama anlayan anlar; Sesiniz belli eder pek de iyi olmadığınızı...

Genellikle yazarken anılar dışında özel yaşamdan çok nadir söz ederim.  Özelden genele geçiş kolay değildir her zaman. Yaşamın içinde bazı şeyler kişiye özgüdür. Hayatın biteviye akışı içinde insan öyküleri türlü çeşitlidir. Ayrı dünyaların insanlarının benzer öyküleri olduğu kadar çok farklıları da vardır elbette. Yıllara yayılan zaman dilimlerinde karışık ruh halleriyle bezenmiş insanlık halleridir her biri. Bazen paylaşmak gerek yaşam deneyimlerimizi...

Bu yıl ilk kez yaş almaktan öte yaşlandığımı hissettim. Değişen ruh halinizle birlikte insana özgü çeşitli hastalıklar da sizinle birlikte yol alıyor. Belki Pandemi dönemi, toplumsal değişimler, umutsuz beklentiler, yükselip alçalan değerler karmaşası, hayal kırıklıkları da bedensel ve ruhsal yapımızı olumsuz etkileyen etkenler oldular. Oysa sağlık "Bedensel, ruhsal ve toplumsal açıdan tam bir iyilik hali " olarak tanımlanıyordu.  Aslında Sağlık alanında da iyileştirilmeyi bekleyen ne çok sorun var.

Yaşamın içinde iyi gün- kötü gün kavramları hep aynı biçimde geçmiyor tabii ki. Belki de hayat dayanma gücümüzü, sabrımızı test ediyor.  Küçücük şeylerle mutlu olurken bir karamsarlık sarıyor dört yanınızı. Ağzınızın tadı kaçmışsa pek çok şeyden de tat almamaya başlıyorsunuz. Ama direniyor insanoğlu, deniyor ve çoğu kez başarıyor da... 

Bugün İzmir-Urla Devlet Hastanesi Dahiliye Bölümüne günler öncesinden alınmış bir randevum var. Merkezi Hasta Randevu Sistemi- MHRS'den .  Emeklilik sonrası yıllarca ertelediğiniz belki de çok önemsemediğiniz  hastalıklarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Günler ev- doktor-hastane üçgeninde geçiyor. Bu sabah Zeytinalanı'ndan Urla Devlet Hastanesi'ne dolmuşla gitmeye karar veriyoruz. Çok zaman kızımızla gittik, zaman zaman da taksilerle ulaştık gideceğimiz yerlere. Taksimetre açılış fiyatları emeklilerin bütçesini epeyce zorluyor.

Güne harika bir kaptan şoförle başladık. Basamaklar yüksek olunca dolmuşa binişte biraz zorlanıyorum.  Beklettim diyorum, hayır, olur mu diyerek yanıt veriyor. Henüz oturmadan tamam hareket edebiliriz dediğimde  önce oturun diyor.  Özlediğimiz davranışlarla mutluluk satın alıyoruz adeta. Dünyada kendinden başka insanları da düşünen insanların varlığını  bilmek ne güzel... 

Zor dönemlerin ardından hastalıklar  normal yolunuzu çıkmaz sokaklara sürüklüyor adeta. Sağlıklı günlerinizi özlemle arıyor, anıyorsunuz.  Çalışırken ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda ihmal ettiğiniz sağlığınız sizden hesap soruyor adeta. Belki belli yaşlardan sonra daha hassas, daha kırılgan, alıngan oluyor insan. Devletten, devletin kurumlarından daha çok beklentileriniz oluyor. Ekonomik sıkıntılar, bazen bulunamayan ilâçlar, değişen değerler ortamında güven duygunuzun zedelenmesi kişileri rahatsız ve huzursuz edebiliyor. Hele yakınlarınızın, sevdiklerinizin rahatsızlıkları da artınca psikosomatik hastalıklara da davetiye çıkarıyorsunuz. Diyabet, alerjiler. kalp-damar hastalıkları, inme,  demans...  Acaba aşıların yan etkileri oldu mu diye düşünmeden de edemiyorsunuz. 

Urla Devlet Hastanesi Dahiliye Bölümündeki randevum saat 11.00 de. 20 dakika önceden oradayım. Danışmadaki güler yüzlü bayana "Ne olur güler yüzünüzü hiç kaybetmeyin" diyorum. Sıramı beklerken tedirginim.  Randevu alırken en yakın tarih bir hafta sonrasıydı.  Kabul etmekten başka  seçeneğiniz  yok ki. Doktor seçme şansım da yoktu. Sıramı beklerken tedirginim. 2 no'lu kapının önünde  koltuklarda beklerken yanımdakilere soruyorum; İlk kez mi geliyorsunuz, nasıl bir doktordur, sakin midir, sorularınıza cevap verir mi...?  İşini iyi yapan her insanda, her meslekte aradığımız temel davranışlar.  Cevaplar çok sevindirici...

Saat tam 11.00 de  adım kapıdaki ışıklı panoda beliriyor. Bir hastane ortamında zaman ilk kez bu kadar dakik işliyor. İyilerle, iyiliklerle karşılaşma günüm müydü o gün, şanslı mıydım? Kan vermeye alt kata iniyorum, 4 tüp kan alınıyor, incitmeden, özenle, morartmadan. Ultrason aynı gün çekiliyor, rastlantı gene iki numaralı bir başka kapıda çok kısa süre bekliyoruz. Son derece nazik bir uzman doktor, lütfen diyerek uygulamanız gereken hareketleri belirtiyor, çekim yapıyor.  Rapor, anında istekte bulunan doktorumuza ulaşıyor. Teşekküre kurgulanmışım  o gün adeta.  Dahiliye uzmanımız MR tetkikine ihtiyaç duyuyor. İnanılmaz bir şey, ertesi güne randevu veriliyor. 

Hayatım boyunca iyi şeyleri değerlendirmek, vurgulamak, olumsuzlukları da uygun bir üslupla dile getirmek gerektiğine inandım. Hastaneye gittiğimde hiçbir ayrıcalığım, tanıdığım yoktu. Öyle güzel izlenimlerle ayrıldım ki. Deneyimli, güler yüzlü, sakin, alanında yetkin insanlarla harika bir ekip. Her kurum çalışanlarıyla yüceliyor ya da eleştirilere hedef oluyor. İyiler, güzellikler çoğalsın ne olur. Onlara öyle çok ihtiyacımız var ki... 

Bu düzenli işleyişte büyük katkısı olduğuna inandığım başta Sn.  Başhekim, diğer uzman doktorlar: Sn. Doktor Nihat Kurtuluş, Sn. Doktor Onur Bölükbaşı ve 7-24 saat özveriyle çalışan teknik  personel, Bilgi İşlem Dairesi, kayıtlardaki sekreterler bu düzenli işleyişte emeği ve katkısı olan , özveriyle çalışan sağlık elemanları: Sonsuz teşekkürler bu güzel insanlara; Zor anlarımızda varlığınızla güç kattığınız için, umutlarımızı tazelediğiniz için, yüzlerimizde, yüreklerimizde tebessümler yarattığınız için... 

Makbule ABALI Urla

15 Eylül 2023





10 Eyl 2023

OKULLAR AÇILIRKEN ÇOCUK VE GENÇLERE BİR MEKTUP...

 


Sevgili Gençler 

Yüzyıllar öncesinden ünlü bir Çin Düşünürü şöyle diyor: "Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek, ağaç dik on yıl sonrasıysa tasarladığın. Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini, halkı eğit o zaman.  Bir kez tohum ekersen , bir kez ürün alırsın, bir kez ağaç dikersen on kez ürün alırsın, yüz kez olur bu ürün, eğitirsen toplumu. " 

Yarın yeni bir gün. Yeni bir Eğitim- Öğretim Döneminin ilk günü. Bir yaz  tatilini ardımızda bıraktık.  Her yeni başlangıç biraz heyecan, biraz merak, çokça umutla beraber gelir.  Beklentileriniz var elbette.  hatta aranızda okulla, öğretmenle yeni tanışacak kardeşleriniz var. Yürekleri kıpır kıpır.  Pek çoğunuz onlara göre daha tecrübelisiniz. Uyulması gerekli kuralları, görev ve sorumluluklarınızı biliyorsunuz. 

Her yaş, her sınıf size farklı konular, farklı uygulamalar sunacak elbette. Bazen taklit yoluyla, bazen sınama-yanılma  ya da muhakeme yoluyla yeni şetler öğreneceksiniz. Kazanacağınız her yeni bilgi sizi daha farklı bir birikimle hayata hazırlayacaktır. Öğrenmeye hazır olun. Ezberleyerek değil, kavrayarak, anlayarak, sorarak, sorgulayarak değişime hazır olun. Öğrencilerin aktif olduğu bir sınıfta öğretmen de daha büyük istekle,  motive olarak ders işleyecektir.  Karşılıklı etkileşim dersi de daha verimli hale getirir. 

Sınıftaki her öğrenci bedensel, zihinsel, ruhsal yapısıyla ayrı bir dünyadır. Herkesin okuma hızı, yetenekleri, zihinsel ve sosyal özellikleri farklı olabilir. Sınıftaki diğer arkadaşlarınızla kendinizi kıyaslamayın. Önce kendinizi, yeteneklerinizi, kuvvetli ve zayıf yönlerinizi tanımaya çalışın.  Elbette farklılıklarınız olduğu kadar benzerlikleriniz de olacaktır. Ancak özellikle kendinizle yarışın, kendinizi aşmaya çalışın. 

Sözelde, sayısalda, dilde, el becerilerinde, sanatta, veya sporda daha güçlü olabilirsiniz.  Unutmayın hangi alanda olursanız olun, gelecekte yöneleceğiniz alan, seçeceğiniz meslek ne olursa olsun, yapacağınız işi en iyi biçimde, severek yaparsanız ,  özgüveniniz artar.  Çevrenizde daha saygın bir yer edinirsiniz. Çevrenizde, yörenizde başarıya ulaşmış insanların hayat hikâyelerini dinleyin, onları örnek alın. Ülkemizde gazetelere,  televizyon ekranlarına yansımayan ne çok adsız kahraman, idealist insan var. Kendilerinden hoşnut, vicdanları rahat, çevrelerine adeta ışık saçıyorlar. 

Okulda veya yakın çevrenizde soru sormaktan asla vazgeçmeyin. Tanınmış bir kişi şöyle diyor: "Başarılı olmamda annemin katkısı büyüktür. Her gün okul dönüşü, Bugün öğretmene ne sordun? derdi. O sorularla ben bugünlere geldim." Etrafınıza gören gözlerle bakın, değişimlerin farkında olun. Günlük tutun, not alın.  Okumak, yazmak, güzel alışkanlıklar edinmek, çok yönlü düşünmek,  sanatla, sporla ilgilenmek insanı  güzel insan yapan çok önemli etkinliklerdir. Yaş aldıkça, kişiliğinizdeki değişimleri gözledikçe zamanla hayatınızdaki yararlı uğraşıları çoğaltacaksınız. 

Doğayı kolladığınız, koruduğunuz sürece o da size tüm güzelliklerini, imkânlarını sunacaktır. Unutmayın her canlının, her ağacın, her çiçeğin ayrı bir öyküsü vardır. Yaşadıkça, yıllar geçtikçe bu gerçeği çok daha iyi anlayacaksınız.  Neden siz de bir resim, bir şiir, bir öykü denemesiyle doğaya bir armağan sunmayasınız?  İz bırakan her güzel sonuç, atılan bir ilk adımla, ekilen bir tohumla başlamıştır. Çabalarınız mükemmelliğe ulaşmak için değil,  doğruyu, güzeli, daha iyiyi bulmak için olsun. Hedefleriniz geleceğe yönelik olacak elbette ancak geçmişin deneyimlerinden de yararlanın. Gören gözleriniz,  duyan kulaklarınız , doğruyu yanlıştan ayırt eden aklınız olsun. Beyniniz, yüreğiniz farkındalıklarınızla işlerlik kazanacaktır.

Hayattaki seçimleriniz sizi daha farklı kılacaktır elbette. Anne babanızı, doğduğunuz yeri seçmek elinizde olmasa da ; arkadaş seçimi, ders seçimi, okul seçimi,  daha sonraları iş ve eş seçimleri...  Her seçim geleceğe açılan bir başka penceredir. Karanlığı değil, ışığı, aydınlığı tercih edin, yolunuz aydınlansın. Duygularınızı köreltmeyin; Sevgi, saygı, vefa, dürüstlük, nezaket ölçülü ve yerinde, zamanında kullanılırsa sizi geliştirir. Kin ve öfkeden uzak durun. Bu duygularla önce kendinize zarar vereceğinizi unutmayın. Haklıyken haksız duruma düşmeyin.  Adalet er  geç  yerini bulacaktır.

Bu mektubu bir öğüt ya da nasihat sıralaması olarak kabul etmeyin lütfen. Bir zamanlar işini çok severek, benimseyerek yapmaya çalışmış Emekli bir Rehber Öğretmenin deneyimlerinden süzülenler olarak algılayın.  "İyi İNSAN,  iyi vatandaş , çağdaş ve uygar bir  BİREY olabilme yolunda emekleriniz, çabalarınız boşa gitmesin, doğrularla, iyiliklerle, güzelliklerle karşılaşın.  Sizler; bugünün çocuk ve gençleri, yarının akıl ve ruh sağlığı yerinde bireyleri olarak hazırlanırken Öğretmenlerinizden aklın ve bilimin ışığında en iyi şekilde yararlanın. 

Başöğretmen Atatürk'ün özdeyişleri yol göstericiniz olsun : ""Yokluk ve sefaleti yenmek için önce cehaleti yenmek gerekir."  Mustafa Kemal Atatürk


Makbule Abalı 

Emekli Rehber Öğretmen

10 Eylül 2023 Urla











FOTOĞRAFLAR:

Başöğretmen Atatürk ve Çocuklar

Isparta Doğa Koleji öğrencileri ,Öğretmenleri eski Öğrencim Zafer Eryılmaz ile birlikte.

Yıllar önce bir Öğretmenler Günü'nde Celâl  Temel ve rahmetli Mustafa Kocabaş Öğretmenlerimiz ile.

Mersin 'de bir dağ köyünde öğretmen Songül Abalı ve öğrencileri.

Okula hazırlık :  Kardeşler Rüya ve Lina 

Urla'da evimizde geçmiş yıllardan öğrencim Çağrı (İngilizce Öğretmeni) 2023




5 Eyl 2023

2023 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası




MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN İZİNDE...



2023 AVRUPA KADINLAR VOLEYBOL ŞAMPİYONU


SİZLERLE GURUR DUYDUK, UMUT TAZELEDİK.

YÜREKTEN KUTLUYORUZ. 




4 Eyl 2023

ACI BİR KAYIP

 


Hayatla ölüm arasındaki ince çizgi bazen uzayıp gidiyor, hiç bitmeyecekmiş gibi. Bazen de ansızın beklenmedik bir zamanda, beklenmedik bir biçimde sona eriyor. Bilinmeyen bir dünyaya yolculuk gibidir ölüm. Başlangıç hep bilinir de son bilinmezler hanesindedir. Yaşamın son perdesi, bir final, bir nokta, bitiş çizgisi...

Ölümü yakıştıramadığınız insanlar vardır. Öldükten sonra bile zor gelir inanmak. Kaç yaşında olursa olsun, adeta tükenmez bir enerjiye sahiptirler. Çevrelerine sanki ışık yayarlar. İletişimi kesmediğiniz sürece öğrenir, eğitilirsiniz. Dünyaya daha iyimser bir gözle bakarsınız adeta. Paylaşmayı, bilgi alışverişini, doğruluğu, dürüstlüğü ilke edinirsiniz. Yanlışları düzeltmek, gerçeği kanıtlamak, iyi insan olmak onların temel ilkeleri arasındadır. Kuzenim Y. mimar Çelik Erengezgin öyle insanlardan biriydi. 2 Eylül 2023 günü aramızdan ayrıldı. Sevgili eşi Afet Erengezgin'in ardından o da ebediyete göçtü. 

Belleğimde kalan bölük pörçük anılarla yılların ötesine ulaşıp anmak istiyorum : Babası Muzaffer Enişte Cumhuriyet yıllarında Devletin üst kademelerinde  çalışmış çok dürüst, çalışkan, güvenilir bir inşaat mühendisi idi.  Tipik bir İstanbul Beyefendisi. Eşi Fadıla Teyze'yi titiz, düzenli bir ev kadını, akraba canlısı bir yakınımız olarak hatırlıyorum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pedagoji Bölümü mezuniyet tezimi hazırlarken Çemberlitaş Yükseköğrenim Kız Öğrenci Yurdundan ayrılmış, Fadıla Teyzemlerin rahat ortamında kalmıştım. Özenle hazırlayıp sunduğu pasta ve kurabiyeleri, lezzetli poğaçaları , güzel yemekleri unutamam. 

Gençlik yıllarında Çelik Erengezgin yaşıtlarından farklıdır. İki ağabeyden sonra küçük kardeştir. Çok güzel piyano çalar, çok okur, araştırır. Onurlu, gururlu, kendine güvenen, biraz içine kapanık bir ergen. Daha sonraları İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölümünden mezun güzel, kibar, nazik, kültürlü bir eş seçer, sevgili Afet'le evlenir. Bursa Tirilye İlçesine bağlı Ürünlü Köyü'nde yaşarlar. Çavlan ve Başat adlarında iki çocukları olur. Daha sonra koruma altına aldıkları Turan, Ceyhun, Mehmet ve Aşkın'a da anne babalık yaparlar.

Eşi Afet ruhsal alanda , zihinsel enerji konularında çok yararlı çalışmalar yaparken Çelik Erengezgin Mimari  Enerji alanında çalışmalara imza atar. 2008 yılında Eurosolar Mimarlık Ödülünü kazanır.  Diyarbakır Güneş Evini yapar. "Betonarme yapılar insanlığa ve doğaya ihanettir." tezini savunur.  Enerji-Ekoloji ve Ahşap konularında, depremler içi n önlemler konularında makaleler yazar, seminerler düzenler. 

İnsan birey ve toplum adına çok güzel çalışmalar yapan, izler bırakan, çaba harcayan iki güzel insan. Afet Erengezgin'i  2015 yılında kaybettik. Çelik Erengezgin 2 Eylül 2023 tarihinde  Bursa'da şeker hastalığı koması nedeniyle aramızdan ayrıldı. "Gelecek Bizlere Emanet" adıyla kurduğu WhatsApp Grubundaki güzel paylaşımlarını çok özleyeceğiz. Işıklar içinde uyusunlar. 

Makbule ABALI

4 Eylül 2023 Urla 


İzmir Urla'da Y. Mimar Çelik Erengezgin'in inşa ettiği ahşap ev fotoğrafını paylaşan Sn. İsmail Ötenbülbül'e çok teşekkür ederim. M. A