Bu Blogda Ara

22 Eki 2017

İÇİMİZDEKİ ŞİDDET...



Nasıl oldu da toplum giderek şiddeti daha çok benimsedi, başkasına zarar vermeyi kanıksar hale geldi? 
Yolda giderken aniden duyduğunuz bir sesten irkiliyor musunuz?
Gece havai fişek seslerini silah sesleri gibi algılıyor musunuz?
Bir çocuğun başını okşamak istediğinizde aniden başını çekiyorsa, tokat atılacağını sanıyorsa,
Her gün gazetelerin üçüncü sayfasında birkaç cinayet haberi okunuyorsa,
Televizyon dizilerindeki şiddet sahneleri aynen gerçek hayatta da uygulanıyorsa,
Filmlerde insanın insana yaptığı bütün acımasızlıklar vahşice sergileniyorsa,
Aileler arasındaki çatışmalar, kavgalar bütün acımasızlığı ile ekranlardan teşhir ediliyorsa...

Şiddeti kınarken giderek şiddete alıştık adeta. Günlük hayatımızda şiddetle iç içe yaşıyoruz. Çok yüksek sesle konuşmalar, fren ve korna sesleri, iş makinelerinin gürültüsü. Yüksek ses ya da küfürlü konuşma, hakaret, aşağılama hep şiddet örnekleri değil midir?

Bir harfi yazamadı diye 1. sınıftaki öğrencisini cetvelle döven öğretmen, küçük bir hatadan ötürü çırağını kıyasıya döven esnaf, ayrılmak isteyen eşini iki akrabasıyla birlikte döverek hastanelik eden koca...

Televizyonlarda bir şiddet fırtınası eserken çocuklar-gençler bu olumsuz örnekleri hafızalarına kazırken rol-model olarak benimseyebilecekleri kişilikler neredeyse yok denecek kadar azalmışken şiddet tüm boyutlarıyla sürmez mi?

Toplumca sakin, mantıklı, nezaket kuralları içinde, hakaret içermeyen konuşma ve davranışlara ihtiyacımız var. Sesler, çığlıklar sadece kulaklarımızda yankılanmıyor. Yüreğimizde, beynimizde, içimizde adeta patlamalar yaratıyor.


26 yorum:

  1. Sanırım yediklerimiz,içtiklerimiz,izlediklerimiz,yaşadıklarımız,bizi bu hale getiriyor.Umarım bizden sonrakileri şiddetsiz bir hayat bekliyordur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşantımız, çevremiz , geçmişimiz özellikle etkiliyor tabii. Ne yazık, şiddeti birden ortadan kaldıramayız tabii. Kurallar, yasalar uygulanmalı, anne babalar, eğitimciler, yöneticiler gerekeni yapmalı.

      Sil
  2. Ne oldu bu topluma, bize diye izler olduk. İstanbul'da hayat zordur, zaman yollarda geçer ve insanlar evlerine geç giderler. Şimdi özellikle genç kızlar korku içindeymiş iş dönüşü. Çünkü saldırı, her konudaki, çoğalmış. Bugün de Kızılay'da çok yabancı hissettim kendimi. Sağ sol, orası burası hep suriyeliler ile dolu. Her konuda bir irkilir olduk...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyük şehirlerde hayat çok daha zor, biliyorum. Okulların dağılma saatlerinde çıkış kapılarının önünde her tip insanı görüyoruz. Doğru, kendi ülkemizde kendimizi yabancı gibi hisseder olduk.

      Sil
  3. Sevgili Müjde, harika yorumunu düşünerek, gülümseyerek okudum. Her şeyi öylesine net dile getirmişsin ki. Ben de açık sözlüyümdür, ama sana ulaşmam mümkün değil. Beni bağışla lütfen, yayınlayamadım.
    Gerçekler canımızı acıtıyor ama bloglarda her şeyi yazamıyoruz.
    Tekrar çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  4. İnsanlık tarihi savaş, şiddet, acımasız davranışlarla dolu maalesef. Bazı insanlar acımasız, gaddar ve her zaman bir neden olmuş birilerine zarar vermek, acı çektirmek için.
    Günümüzde habere, bilgiye daha hızlı ulaşılıyor ve bu nedenle huzursuzluğu, tedirginliği sürekli hissederek yaşıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pardon, bu yorumu yanıtlamayı nasıl atlamışım. Bu arada yorumlarımda bazı aksamalar oldu. Affedersiniz.
      Haklısınız, savaşlar yüzyıllardır devam ediyor. Güçlü güçsüzü, korunmasızı hep eziyor. Bazı ülkelerde çocukların bile eline silah verilerek insan öldürmek için eğitiliyor lar. Haber kaynaklarıyla sürekli bilgi bombardımanı içindeyiz, haklısınız. Olayları yaşar gibi izliyoruz.
      Yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Sil
  5. O kadar yorgunuz ki tahammül sınırımız kalmamış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama o yorgunluk nelere mal oluyor. Bazen canlar gidiyor, bazen yuvalar yıkılıyor, travmalar yaşanıyor. Hayat elden gidiyor.

      Sil
  6. Haberleri izlemek istemiyorum artık, kavga döğüş, kaza, cinayet.Hayat şartları zor, her şeyi gösteriyorlar insanlar ulaşamayınca öfke katsayısı artıyor sanırım.Hırsını birbirinden çıkarıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülke gündeminde neler var diye oturuyorum ekran karşısına, canım yanıyor, içim acıyor adeta. Öfke kontrolü yapamayan insanımız öyle çok ki. Silah denetimi de yok. İnternetten pompalı tüfek bile rahatça alınabiliyormuş.

      Sil
  7. ah valla yaa. bir de doğuda yaşayanlar nabıyo acaba, mardinde, nusaybindeki halk. oralarda daha da zordur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkemizin her yerinde farklı boyutlarda şiddet var. Tabii bazı yörelerimizde daha belirgin. Bugün semt pazarındaki çok yüksek sesle bağırarak satışlar da beni rahatsız etti. İnsanlar rahatsız olur kaygısı yok.

      Sil
  8. (Syrakusa Belafonte ) Yorum sisteminde anlayamadığım bir bozukluk oldu. Yorumunuz listemde duruyor ama yayınlanamıyor. "Yorum hiç yoktu veya artık yok" ifadesi çıkıyor. İlk kez olan bir şey, çözemedim.
    Yorumunuzu aynen yazıp yanıtlayacağım:
    "Ama dizilerde sigara içilmiyor bu da bir şey:) Ultra steril dizilerle uyuşturulan pislikler ordusu. "

    Makbule Abalı- Büyük şehirlerimizde uyuşturucu pazarlığı okulların önüne kadar indi.Gençler o çağlarda taklide çok eğilimliler. Arkadaş etkisi altında kalabiliyorlar.Diziler de taklit edilebiliyor.Keşke özellikle gençlik dizilerinde gençlik danışmanları, sosyal hizmet uzmanları da görev alsa. RTÜK'de psikologlar bulunsa.

    YanıtlaSil
  9. Merhabalar Makbule Hanım Kardeşim.
    "İçimizdeki şiddet" yazınızı okuduktan sonra, kendimi bir kontrol ettim. Benim bile içimde şiddet oluşmaya başladı. Çok şükür, ben çok sabırlı bir adamım da içimdeki şiddet bir yanardağ olup, dışarıya lavlarını püskürtmeden tekrar içimde sönüveriyor. Asabileştim. Biriyle konuşurken, o eski nezaket ve beyefendi tavırlarımızdan falan eser kalmadı. Dünyanın en yumuşak başlı, en alçak gönüllü ve şiddete en karşı olan ben bile değiştikten sonra, şiddete meyilli insanlar için ne diyebilirim ki? Şiddetin ve stresin içinde yaşamaya ve ayakta kalmaya uğraşırken olacağı buydu. Bizi bu hale getirenlere karşı; vatandaşlık görevimiz icabı yapmak zorunda olduğumuz şeyleri yapıyoruz, ancak daha fazlası elimizden gelmiyor. Ben kendim ile birlikte sorumluluğunu taşıdığım tüm bireyleri şiddetten ve öfkeden uzak tutuyorum ama, bir benimle olmuyor.

    Ailelerde çocuklar artık "benim anam ağlayacağına onun anası ağlasın" zihniyetiyle yetiştiriliyor. Okullarda bir akran zorbalığı başını almış gidiyor. Fiziken güçlü olan akranlar, zayıf akranların üzerinde bir baskı uyguluyor. Torunum öğrenci kantininden tost alıp yerken, bir başka öğrenci elindeki tostu alıp kaçıyor. Şiddet her yerde ve çok tehlikeli bir şekilde tırmanıyor. Eskiden öyle kolay kolay kimse elini silaha uzatmazdı. Şimdi ülke aynı ABD'nin Teksas eyaletine döndü. Herkesin belinde bir tabanca, en ufak bir sorun çıktığında dahi silah kullanmaktan çekinmiyorlar.

    Başını almış giden bu şiddet ve öfkeyi durdurmak için, bizi idare edenlerin oturup enine boyuna bu meseleyi görüşüp bir çözüm üretmek zorundalar; aksi halde baş edilemeyen bu şiddet ve öfke daha da büyür ve mazAllah memleketi iç savaşın eşiğine kadar götürür.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun, anlamlı yorumunuzu düşünerek, dersler çıkararak okudum. Ben de eşim de çok sakin, kimseyi kırmamaya ama kırılmamaya da özen gösteren insanlarız. Zaman zaman toplumun her kesiminden insanın adeta cinnet geçirircesine öfke nöbetlerine tutulmasına gerçekten çok üzülüyorum.
      İnsanımız böyle değildi, merhametliydi.
      Okullarda yaşı büyük öğrenciler kendinden küçüklere her türlü baskıyı uyguluyorlar.Silah kullanımında denetim yok.
      Bu konuda ailelere, okullara ama özellikle Devlete büyük iş düştüğü kanısındayım.
      Yorumunuza çok teşekkür ederim.
      Sağlıklı günler diliyorum.

      Sil
  10. Ortam ister istemez geriyor insanı; şiddet de aynı esneme gibi sanki bulaşıyor insanlara günden güne. cehaletin katkısının oldukça fazla olduğuna inanıyorum ben. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuza yazdığım cevap da yok olup gitmiş. Tekrar yazıyorum. Sanırım yorum sisteminde bir aksaklık var.
      Haklısınız, ortamdaki gerginlik toplumdaki diğer insanları da geriyor, öfke katsayısını yükseltiyor, isyan ettiriyor. Belki kaba kuvvete yenik düşülüyor. Çoğu yerde orman kanunları işliyor. Eğitim düzeyi düştükçe şiddet artıyor. Çaresizlik saldırganlığa yol açıyor. Kontrol mekanizması ortadan kalkıyor.
      Yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Sil
  11. Öylesine şiddet toplumu olduk ki!. Hiç kimsede artık zerre tahammül kalmadı!. Sürekli olumsuz ve iç burkan; acı, keder, isyan ve şiddet barındıran haberleri duymaktan bıktık hepimiz ve yorulduk gerçekten. Üstte Halil Bey'in yorumunda değindiği gibi bun da eğitimsizliğin payı büyük. Yukarıdan aşağıya doğru uzanan bir cehalet, kokuşmuşluk...katlanarak ve sağa sola çarparak herkesi etkisi altına alıyor. Sırf bu yüzden gün geliyor sokağa dahi çıkmak istemiyorum. Sessiz saatleri kolluyorum adeta!.
    Huzur dolu günlere kavuşabilmek umudu ile..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık, giderek tırmanan bir şiddet zinciri var. İstatistikler de bu artışı vurguluyor. Olaylardan hemen sonra suçluların yeniden topluma karıştıklarını gözlüyoruz. Eğitimsizlik insanları daha farklı davranışlara itiyor ne yazık. Kaba kuvvet, küfür, silah devreye giriyor. İşsiz insanlarımız da öylesine çoğaldı ki bir süre sonra çözümsüzlük ve şiddet başlıyor.
      Daha aydınlık bir ülke hayali ile...

      Sil
  12. Bir çoğumuzda bu kaygılar var.
    Ummadığı kişilerden öyle zararlar görüyor ki..Bizde bunları gördükçe, okudukça korkar olduk.
    Çok anlamlı br yazı olmuş.
    Kalemine sağlık canım

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplum olarak biz eskiden böyle değildik. Kin ve nefrete yönelen, kim haklı, kim haksız aldırmayan insanlar olduk. Biraz sakinleşmeye ihtiyacımız var.
      Güzel yorumuna çok teşekkürler.
      Sevgiler.

      Sil
  13. insanların tahammülü yok ve şahit olduklarımız, duyduklarımız, gördüklerimiz daha da korkutucu.
    şiddetin sosyolojik boyutunu ele almak lazım, bu durumun temelindeki nedenler sorgulanmalı diye düşünüyorum.
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru, tahammül sınırı hemen aşılıyor. Öfke kontrolü unutulmuş. Ben de hep düşünürüm; Üniversitelerimizi insan davranışlarıyla ilgili psikoloji, sosyoloji, psikiyatri bölümlerine ne çok iş düşüyor. Her yıl olaylar giderek artıyor.
      Sevgiler.

      Sil
  14. Sevgili Makbule'ciğim ,
    Top-yekün terapiye ihtiyacı var bence herbirmizin.
    Duyarlı olanlarda,hasta olacağız bu yüzden,korku duvarına tırmanıyoruz hep birlikte...
    Nasıl çözüm bulacağız,bilemiyorum bende,terapi dedim ya nasıl koca,koca statlara dolup meditasyon mu yapsak hep beraber,nasıl çıkacağız,
    Bu koca dünya ya niye sığamıyoruz ben anlamadım.
    Arkadaşım içini dökmüş ne güzel paylaşmışsın,keşke yüreğine azıcık da olsa,su serpe bilsem...
    Ne yazık...
    UMUT diye avunalım bence yine de...Ne dersin ?
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  15. Ne güzel dile getirmişsin Merih. Toplumun her kesiminde terapi yolları denenebilir. Gazeteler, televizyonlar, tiyatrolar, şarkılar, türküler hepsi eğitici rol üstlenebilir. Bunca karmaşaya rağmen ben umudumu yitirmiyorum. Kendimizle barışık olmakla başlıyor her şey.Ve en yakınımızdakilerle...
    Teşekkür ederim.
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil