Bu Blogda Ara

17 Nis 2024

YILLAR ÖNCESİNDEN ÖRNEK BİR EĞİTİM MODELİ: KÖY ENSTİTÜLERİ

 


" Bir varmış bir yokmuş " diye başlar çoğu masal. Oysa  kuşaktan kuşağa anlatılan gerçek bir Eğitim Öyküsü keşke hep var olsaydı. Geçmişten günümüze gelişerek ama aslına, ilkelerine sadık kalınarak bugünlere ulaşabilseydi.

Dünyanın neresinde olursa olsun; bir kişi ya da bir kurum zaman aşımına uğramadan yıllar sonra da övgüyle, saygıyla anılıyor, değerini koruyarak  benimseniyorsa bir efsane veya saygınlık abidesi olarak söz edilebilir. 

Bugün 17 Nisan. Köy Enstitülerinin 84. Kuruluş Yıldönümü. Tüm dünyada bir savaş sonrası zor koşullarda başlatılıp aydınlanma yolunda çok büyük bir eğitim seferberliğini gerçekleştiren başka bir örnek yok. Ancak daha sonraları  o modeli örnek alarak eğitimde çok üst düzeyde başarılara imza atan ülkeler var. Biz yok ederken onlar yeniden var etmişler.

Her insanın yaşamında olduğu gibi toplumların da pişmanlıkları, keşke'leri , mutluluk ve mutsuzluk dönemleri, acı deneyimleri olacaktır elbette. Güvenilir kayıtlar, sağduyu ve mantıkla değerlendirilmiş günler yıllar, dönemler yıllar sonra bile tarafsız değerlendirmelerle aydınlanacak,  gerçek yerini bulacaktır herhalde...

Eğitime gönül vermiş bir eğitimci olarak Köy Enstitüleri ile ilgili çok kitap okudum, konferanslara katıldım, anılar dinledim, yazılar yazdım.   Sonuçta her zaman iç sesimin özlemle seslenişini duydum adeta. "Keşke o yıllarda öğretmen ya da öğrenci olarak ülke kalkınmasında görev alabilseydim." Ama doğum yılım ve doğum yerim bu isteğin gerçekleşmesine izin vermedi. 

Eşim Ahmet Abalı Mersin Arslanköy doğumlu. Köy Enstitüleri hakkında bizim için en güvenilir canlı kaynak oldu. O ve arkadaşları 17 Nisan'ı bir bayram gibi düşünürler. Ancak buruk bir bayram. Keşke daha farklı izlerle daha coşkulu kutlanabilse, daha fazla katılım sağlanabilseydi. Bugün de o yıllardan arkadaşları ile konuştu, özlem giderdi, duygulandı. 

Eşimin eğitim öyküsü ilginçtir: 1950 yılında Arslanköy İlkokulu'nu bitirir. Babasının çocuklarına paylaştırdığı küçük bir tarlayı elma bahçesi oluşturmak için hazırlar. Öte yandan küçük baş hayvanları otlatır. Sınıf arkadaşları okumak için köyden kente gidince o da sınavlara girmeye karar verir. 2 yıl aradan sonra Aksu Köy Enstitüsü'nü kazanır. Köy Enstitüleri 5 yıldır. 1954 de okul Aksu İlköğretmen Okulu adını alır, eğitim-öğretim 6 yıla çıkarılır. Mezuniyetten iki ay sonra Diyarbakır Silvan İlçesi'ne atanır. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü'nü bitirip İlköğretim Müfettişi olarak atanacaktır. Mezuniyetten bir gün sonra atama yapılıp o ay maaşlarını alırlar. 

Yoksul  köy çocukları için Köy Enstitüleri bir başka dünyadır. Hatta köyden dünyaya açılmış bir penceredir. Çok değerli eğitmenler -öğretmenlerle birlikte hayata hazırlanırlar. Üretime dönük eğitim esastır. Sabahları derse girmeden öce 500 kişinin katıldığı sabah sporu vardır. Yöresel oyunlar oynanır, halaylar çekilir. Kültür dersleri ve uygulamalı iş dersleri vardır. Gerektiğinde yapı yaparlar, bataklık kuruturlar, sebze meyve yetiştirirler, arıcılık, hayvan bakımı, dikiş, el sanatları gibi türlü alanlarda eğitilir, yetişirler. 

Dünya klasiklerinden çevrilmiş kitaplar okurlar, mutlaka bir enstrüman çalmayı öğrenirler, spor müsabakalarına birçok branşta katılırlar. Ezberciliği değil, üretmeyi, kendi kendilerine yetmeyi öğrenirler. Öğrencilerden seçilen okul başkanları, öğrenci temsilcileri vardır. Hak aramayı, uygun biçimde eleştirmeyi bilirler. Köylüyü bilinçlendirmek, kalkındırmak amaçlarındandır. Sınıflar arasında abla- abi  saygı ve koruyuculuğu esastır. 

Ülkemizde 1940 yılından itibaren kuzeyden güneye, batıdan doğuya 21 Köy Enstitüsü açılmıştır. Tüm öğrenciler köy kökenli yoksul çocuklardır. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü ise 1942 yılında, enstitülerde başarılı öğrencilerden adil bir seçimle seçilen öğrencileri Köy Enstitülerine öğretmen olarak yetiştirmek amacıyla kurulmuştur. Yüksek Köy Enstitülerinde 8 bölüm bulunurdu: Tarım, ziraat, madencilik, güzel sanatlar,  müzik, resim, heykel, zootekni, kümes hayvanları, el sanatları. 

Eşimin ilkokul ve sonrasında gittiği Aksu Köy Enstitüsü'nden birçok arkadaşını tanıma fırsatım oldu. Hepsi çok saygın, vatansever, idealist , hümanist insanlardı.  Halâ sık sık arayıp dakikalarca konuştuğu dostlara sahip. Bugün birlikte YouTube'da Köy Enstitüleri ile ilgili olarak hazırlanmış çok güzel videoları birlikte izledik, duygulandık. Benim o yılların idealist eğitimcilerine saygım, hayranlığım, özlemim bir kat daha arttı.

Merak ettiğim bir konuyu dile getirmek isterim; Acaba bugün ülkemizde 18-40 yaş arası bireylerden Köy Enstitüleri hakkında bilgi sahibi olan kaç birey var? Bu konuda bir istatistik ya da araştırma var mıdır? Eğitim Fakültelerimizde, Sosyal Bilimlerle ilgili programlarda ders konuları arasında ne kadar yer verilebiliyor, kaç öğrenci bitirme tezine konu  olarak seçiyor? Eski okul binaları, işlikleri, tarım bahçeleri, uygulama alanları bugün ne durumda? Bir Eğitim Müzemiz var mıdır?

Vefamız, değerbilirliğimiz, insana saygımız, duyarlılığımız, farkındalığımız ölçülebilse sonuçlar yüzümüzü güldürüp içimizi ferahlatabilir mi...?  Köy Enstitüleri modeli temel alınarak günümüz koşullarına uygun eğitim projeleri geliştirilip uygulamaya konabilir mi ?

17 Nisan Köy Enstitüleri Kuruluş Yıldönümünü kutluyor, başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere EĞİTİM alanında emek ve çaba harcamış tüm insanlarımızı minnet ve teşekkürle anıyoruz. 

Makbule ABALI Urla

17 Nisan 2024








                                         








24 yorum:

  1. Beni çok heyecanlandıran, gururlandıran bir başarı öyküsüdür genç cumhuriyetin çizdiği bu özgün yol...yazınız da ne kadar iyi geldi bana anlatamam öğretmenim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı duyguları yaşamak, olayları gerçekçi olarak değerlendirmek... Genç arkadaşlarımın duyarlılığı beni de çok mutlu ediyor.
      Bu incelikli, nazik yoruma çok teşekkür ediyorum sevgili Şule.

      Sil
  2. Bu yazı için çok teşekkür ederim. Ben ilkokuldayken bana okuldan sonra gelen, hem derslerime yardımcı olan hem de annemler çok geç saat geldiği için yemeğini veren, bana kitap okuyan hatta oyun oynayan bir Mediha öğretmenim vardı. Yaşasa şimdi 90’lı yaşlarında olacaktı. O emekli ilkokul öğretmeniydi ama köy enstitüsü mezunuydu ve dediğiniz gibi inanılmaz bir kadındı; her konuda bilgisi vardı, aşırı bir merakı, medeniyete aşkı, eğitim hırsı vardı. Çok değerli çok da ilginç bir insandı, sanıyorum her kuşakla - yaşasa şimdi kızımla bile - anlaşabilecek bir pedagojik altyapısı vardı.. Bu nedenle köy enstitülerini ondan dinlediğim için, biliyorum ve aynı hüznü aynı öfkeyi duyuyorum….

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok şanslısın sevgili Ceren. Ana kaynaktan beslenmişsin. Yazılarında, yorumlarında, çok yönlü düşüncelerinde bu sağlam köklü eğitim öyle belirgin ki. Kuşkusuz sen de iyi bir öğrenciymişsin.
      Eşimin arkadaşları arasında sonradan Hukuk Fakültesini bitirip Yüksek Hakimler Kurulu'na seçilen, Yargıtay Üyesi olanlar, Eczacılık Fakültesini bitirip eczacı olanlar, Akademik kariyer yapanlar, ünlü yazarlar var. O kuşak; eğitime, öğrenmeye, iyi eğitimcilere aç bir kuşak.
      Blog yazılarım arasında Köy Enstitüleri aramasında bulunursan diğer yazılarımla da buluşursun.
      İçten yorumuna çok teşekkür ederim.
      Sevgiyle.

      Sil
    2. Zevkle okuyacağım

      Sil
  3. Merhabalar.
    Köy enstitüleri, Türkiye'de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan okul türüdür. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesi kapsamında 1940 yılında açılan Pazarören/Kayseri ile 1941 yılında açılan Hasanoğlan/Ankara köy enstitülerine ilçemizden seçilerek gönderilen öğrenciler olduğunu ben de, 1961-1962 eğitim ve öğretim yılında ilkokula başladığım da öğrenmiş oldum. Okuldaki tüm öğretmenler, Köy Enstitüsü'nde yetişen öğretmenlerdi.
    Rahmetli babamı da Hasanoğlan/Ankara'ya göndermek istemişler, ancak dedem, "elif-cücük" okuyacak da ne olacak, bir terzinin yanına çırak dursun" diye gönderilmesine karşı çıkmış. Oysa, babam öğretmen olmuş olsaydı, en azından iki çocuğu da öğretmen olurdu. Çünkü Köy Enstitülerinden mezun olan öğretmenlerin her birinin en az iki çocuğu da öğretmen olmuştu.

    Köy Enstitülerinin 84'ncü kuruluş yıldönümünü kutluyor, söz konusu enstitülerin kurulmasında ve devamında emeği geçen herkesi minnetle, şükranla, saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyorum.

    Bu güzel değerli ve anlamlı anma yazınızı bizlerle paylaştığınız için emeğinize ve yüreğinize sağlıklar diliyorum.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Köy Enstitüsü kültürü ve donanımı ile yetişmiş öğretmenlerin öğrencisi olmak ne büyük şans. Araştırmacı kişiliğiniz, hayat felsefenizle, kurduğunuz insan ilişkileriyle aldığınız eğitimi kanıtlıyorsunuz zaten.
      Hayata bakış açısı ya da hayatı anlamlandırmak; uzun zamanda bilginin, etik değerlerin farkına vararak, sindirerek oluşuyor.
      ADAM olabilmek, adam sayılmak sadece öğrenimle ilgili değil elbette.
      Katkınıza, nazik yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Sil
  4. Benim ilkokul öğretmenim de muhteşem bir kadındı, sanırım onun en özel öğrencileri de biz kuşağıydı, çünkü son ziyaretimizde cenazesinde olmamızı altını çizerek istemişti. Öyle de oldu. Ben ilkokulu bitirdiğimde kardeşim başlamıştı ve onun öğrencisi olmuştu. Hiçbir bayramda boş geçmeyiz, mezarının başında duamızı okuruz. Unutamayacağımız biridir kendisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ünlü bir Eğitimcinin (H. Mann) çok sevdiğim bir sözü vardır:
      "Öğrencilerine öğrenme hevesi aşılayamayan bir öğretmen soğuk demiri dövüyor gibidir."
      Şanslı çocuklar grubundanmışsınız. Ülkemizde iyi bir öğretmene rastlamayınca eğitim hayatı kararmış ne çok çocuk vardır. Pırıl pırıl zekâsı değerlendirilemeden okuldan, eğitimden soğumuştur.
      İlkokul öğretmenliği yapmadım ama Rehberlik Merkezi çalışmalarında ilkokul öğretmenlerine Çocukları Tanıma Teknikleri konulu çok konferans ve seminerler düzenledik, çocuklara zeka ve kişilik testleri uyguladım, Akdeniz Üniversitesine bağlı Burdur Eğitim Fakültesine bağlı Sınıf Öğretmenliği Bölümünde sınıf öğretmeni adayların derslerine girdim, liselerde Felsefe, Psikoloji, Rehberlik derslerine girdim. İlkokul Öğretmenlerinin çocuklara katkıları gerçekten çok büyük. İyi-kötü anısı olan öyle çok çocuk ve yetişkin
      tanıdım ki. İzlerini yıllar sonrasına taşıyorlar.
      Adını bilmesem de unutamadığınız o güzel öğretmeni saygı ve rahmetle anıyorum.

      Sil
  5. " Köy Enstitüleri"
    Sevgili Hasan Ali Yücel'in beni çok etkileyen bir sözü vardır öğretmenim, der ki:
    "Köy Enstitüleri ilkesi tamamıyla bizimdir. Taklit değildir. Çünkü millet sevgisi gibi bir kaynaktan ilhamını almıştır. Pedagoji kitapları yazmaz, klasik pedagoji bilmez. Çünkü eğitim kuramı değil, ulusal kalkınmanın temel ilkesidir."
    O kadar güzel anlatmış ve özetlemiş ki aslında.....
    Düşünün ki millet sevgisinden ilham alınan bir düşünce, bir eylem, bir kuruluş ne kadar kötü ne kadar olumsuz, ne kadar yanlış olabilir ki ? diye sormadan edemiyor insan....
    Ne kadar gariptir ki , Cumhuriyetin en başarılı eserlerinden biri olan Köy Enstitüleri geçmişte başarıya ulaşmış ve başarısı da kapatılmakla ödüllendirilmiştir. Çünkü; ülkemizde her başarının bir ödülü değil, cezası var.
    İsmail Hakkı Tonguç, köy enstitülerinin amacını ne güzel açıklamış şu sözleriyle:
    Amaç topluma vefalı, yeni, diri, Çalışkan, dürüst, Cesur, becerikli, meşakkati dayanabilen, zorluk ne olursa olsun onu yenebilen, tuttuğunu koparan, toplumsal hayatın her aşamasında etkileyebilen, toprağa bağlı köklü yaşamdan zevk alan yaşamaya doyamayan insanları ve yaşamı seven ölümü tanımayan yurttaşlar yetiştirmeniz içindir.
    İsmail Hakkı TONGUÇ
    Köy Enstitüsü müdürlerine yazdığı mektuptan.
    2 Ekim 1940
    Bir Eğitimci olarak şimdi düşünüyorum. Sabah kalkıyorsunuz ve güne sabah sporu şeklinde halk oyunlarıyla halk türküleri ile başlıyorsunuz ve bunu sadece 20 kişilik sınıflarda değil 1200 kişilik okullarda hep bir ağızdan çocuklar yapıyorlar. Sonra çocuklar kitap okuma saatlerinde Dostoyevski, Sokrates, Cervantes ve aklınıza gelebilecek felsefecileri, edebiyatçıları ve şairleri okuyorlar tanıyorlar, düşüncelerini not ediyorlar sözlerini irdeliyorlar ve notlar alıyorlar. Heybelerinde ekmek,soğan.....Hatta bu yazarların kitaplarını dönemin milli eğitim bakanı Türkçeye çeviriyor/çeviri yaptırıyor. Vizyona ve kaliteye bakar mısınız ? Fiziki anlamda yaparak, yaşayarak öğrenecekleri bir eğitim başlıyor. Marangozluk gibi, toprak işleme gibi, demircilik gibi. Bunları sahada da kullanıyorlar. Kerpiç yapıyorlar ve Enstitüleri kuruyorlar, demirden çeşitli materyaller yapıyorlar, kimyayı defterde ya da kitap da değil, kimyayı sıva yaparken, kireç kararken öğreniyorlar, fiziği bina yaparken öğreniyorlar, matematiği, iç açı hesaplamayı her şeyi yaparak yaşayarak öğreniyorlar. Cumartesi günleri hep birlikte okudukları kitapları, enstitülerdeki yaşayışı, öğretmenleri, hatta müdürleri bile eleştirebilen, sorgulayabilen çeşitli toplantılar gerçekleştiriyorlar. Düşünsenize ayağında çarığı olmayan, üzerinde yamalı kıyafetleri ile birlikte bir oturumun ortasında köy çocuğu çıkıyor ve öğretmenini, Sokrates'in bir sözünü, Sabahattin Ali'nin bir düşüncesini eleştirebiliyor.
    Bir eğitimci olmam da, bir köy enstitüsü mezunu bir babanın kızı olmamın payı çoktur ama bir yandan da içimde bir keşkedir bir köy enstitüsü mezunu olamamak....
    Sevgili öğretmenim yazınızda merak etmiş ve bizlere sormuşsunuz 18-40 yaş arası kaç kişi biliyor köy enstitülerini diye? Size kendi adıma şöyle cevap vermek isterim: Üniversite eğitimim sırasında bu konu ile ilgili bir sunum yapmıştım ve çok da beğenilmişti. Benimle aynı dönem mezun olan arkadaşlarım en azından bu konuya yabancı değillerdir diye düşünüyorum. İnşallah öğrenclerime kavuştuğum zaman da her sene bu zamanlar Köy Enstitüleri anısına öğrencilerime bahsedicem bu da bir eğitimci olarak kendime sözüm olsun.....
    Benim için çok güzel konulardan biridir Köy Enstitüleri, bu yüzden size teşekkür ediyorum öğretmenim.
    Sevgiyle ve sağlıcakla kalın öğretmenim.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım bu yıla kadar blog sayfama yazılan en uzun yorum senin yorumun Çağrı. Genç yaşına rağmen bu konuya duyduğun ilginin de bir kanıtı bu detaylı, anlamlı yorum.

      Geçmiş yıllarda da bu önemli konu ile ilgili paylaşımlar yapmıştım. Kişisel tanıtımlar da vardı. Kaybettiklerimiz de oldu. O değerli eğitimcileri saygı ve rahmetle anıyoruz.
      Hasan Ali Yücel, ünlü şair Can Yücel'in babası, o dönemlerde ünlü bir Eğitim Müfettişi. Hasan Ali Tonguç Köy Enstitüleri'nin kurucusu, çok değerli bir eğitimci.
      Bir İngilizce öğretmen adayı olarak atandığında da çok güzel girişimlerde bulunacağına inanıyorum. Katkına çok teşekkür ederim.
      Gelecek kuşaklar sizlerle yollarını, yönlerini belirleyecekler.
      Yolunuz açık olsun.
      Sağlıklı, başarılı, mutlu günler-yıllar diliyorum.

      Sil
    2. Öğretmenim ne kadar uzun yazdığımı , siz yorumumu yayınlayınca fark ettim, kusuruma bakmayın lütfen ☺️🙈 bende kendime şaşırdım kaptırıp gitmişim bir anda , umarım sizi bunaltmamışımdır...🕊️🤍💞☘️

      Sil
    3. Yorumlar aslında karşılıklı etkileşimle yazılanların bir tamamlayıcısı da oluyor. Okuyucularla karşılıklı bir etkileşim kurulmasını ben de seviyorum. Ancak zaman ve göz sağlığı bazen engelleyici olabiliyor.
      Söylenecek çok şey olunca yorumlar da uzun olabiliyor.
      Sevgiyle.

      Sil
  6. 17 Nisan Cumhuriyet tarihinin değişim süreçlerinden biri olan Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümüdür.
    Yüzde doksana yakını okuma yazma bilmeyen bir ülkede Cumhuriyet’i yaşatma ve bu topraklarda yeni bir insan tipi yetiştirme amacıyla, dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç önderliğinde 17 Nisan 1940’ta kurulan Enstitüler, köyden aldıkları çocukları eğitip tekrar köye yollayarak halkın bu geniş kesiminin aydınlanmasını hedeflemişlerdi.
    1946’da dış ve iç baskılarla yavaşlayan süreç sonunda, 1954’te Enstitüler kapatıldı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her konuda Cumhuriyetimize ne çok şey borçluyuz. Kısa sürede Aydınlanma yolunda ne güzel adımlar atılmış ama ne yazık sonu gelmemiş. Örnek çalışmalar hep sekteye uğramış.
      Günümüzde köy okullarından bazıları kapanırken taşımalı eğitim gündeme geliyor. Halâ okuma çağında çalışmak zorunda kalan çocuklar var.
      Katkınıza çok teşekkür ederim Hüseyin Hocam.

      Sil
  7. internette instada filan bir gönderi olursa ancak öğrenebiliriz köy enstitüsü filan yani her şey burda nette işte :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnternette gerçekten çok değerli paylaşımlar var sevgili Derin. Ancak yanlış ya da eksik bilgilere de rastlanabiliyor. Çok yönlü değerlendirmelerle farklı bakış açıları geliştirip eleştirel bir tutumla değerlendirmeler yapmak yararlı olacaktır sanırım. Mersin'de yaşarken "Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği " vardı, Eşim üyesi idi, toplantılarına katılırdık. Başka illerde de çalışmalar yapıldığını biliyoruz.
      Esenlikler dilerim.

      Sil
  8. Canım Makbule öğretmenim o güzel okulların yıl dönümünde ne güzel yazmışsınız. Hayranım o okullara ve bireylerine, teşekkürler. Ankara'da doksanlı yıllarda Köy Enstitüleri Çağdaş Eğitim vakfı ve İzmir merkezli Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği çalışmaları içindeyim ,yeni nesillere Köy Enstitüleri ruhunu yaşatmak için emek verdiklerini görmek sevindirici. Meral etmeyin öğretmenim o güzel ruh dünya durdukça yaşayacak...Selam ,saygı ve sevgiler. 🥰

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Arzucuğum, yıllardır yorumlarında o kurumlara vefan ve bağlılığın hemen hissediliyor zaten. Sizler var oldukça eminiz o kurumlar da anılacak, hak ettikleri yere her zaman emin ellerde taşınacak.
      Gönülden sevgilerle.

      Sil
  9. o yıllarda verilen eğitimin ve o eğitimle yetişen neslin ayrı olduğunu düşünüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ortak görüş ve düşüncelerde uzlaşıyoruz sevgili Bahar. Sizlerden sonra gelen kuşaklar da sizin ışığınızla yol alacaklar.
      Sevgiyle.

      Sil
  10. Ah! Köy Enstitüleri hakkında çok okudum Makbule Hocam. Özellikle anı kitaplarını çok sevdim, çok şey öğrendim. Günümüze uyarlanmış hallerinin yeniden hayata geçmesini çok istiyorum. Ve bunun olacağına da inanıyorum biliyor musunuz? Hep böyle düşündüm. Adım adım, ilerleyerek, iyi çalışarak olacak. Gündeme getirdiğiniz için teşekkür ediyorum.
    (Eşinizle bir röportaj mı yapsanız? Okumaktan mutluluk duyardım.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmişte uygulanmış Eğitim Modellerimiz, sistemlerimiz hakkında bilgi edinmeye çalışan, araştıran, okuyan genç arkadaşlarımı gördükçe, tanıdıkça öyle mutlu oluyorum ki sevgili Sezer. Kendini eğitme geliştirme arzunu da biliyorum ve öyle takdir ediyorum ki.
      Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Dernekleri var günümüzde. Mersin'de çok güzel çalışmalar vardı. İzmir'de de var olduklarını biliyorum ama henüz gidemedik.
      Blogda daha önce de yazdığım yazılar ve söyleşiler var. Eşimin öyküsünü daha önce de farklı yönleriyle yazmıştım. Tabii gene bir gün yazmak isterim. İdealist bir eğitimcidir.
      Bu güzel nazik yoruma çok teşekkür ederim. Ben de umudunu yitirmek istemeyenlerdenim.
      İnanıyorum ki, sizler gibi güzel insanlar sayesinde "Aydınlanma Işığı" karartılmayacak.
      Sevgiyle.

      Sil