Bu Blogda Ara

30 Ağu 2016

EMEK VE İNSAN- YAŞAMIN İÇİNDEN KARELERLE...


Yayla günlerini bitirdik bu yıl. Nerede olursa olsun insanoğlunun uğraşı hiç bitmiyor. Beslenme, barınma, sosyal yaşam hepsi belli bir emek ve çaba gerektiriyor. Küçük yerlerde günün ilk ışıklarıyla işler başlıyor, güneş battıktan sonra da "iş günü" bitmiyor. Kent insanı gün boyu yorgunluktan yakınırken kırsal kesimdeki insanlar beden gücüyle çalışıp ancak akşamları zaman zaman ağrılardan yakınıyorlar. "Yakınma lüksümüz yok ki "diyor bir yayla kadını. 

Bazen düşünürüm; Zamanında eski araç gereçlerle, en ilkel koşullarda, zahmetle, bin bir emekle, külfetle iş yapan, başaran insanlarımız... Alnından, sırtından ter damlayarak günlük ekmeğini çıkarabilmek için uğraş vermek... Bir zamanlar yol yok, iz yok. Beldeyi kente bağlayan yolları açmak için insanlar el ele vererek kazma, kürek ve balyozla yol açıyorlar. Köyün başarılı çocukları yatılı okul sınavlarına kayıt yaptırmak için 2 gün yürüyerek şehre gidiyorlar. Oysa şimdi o yol 1-1.5 saat. 



Geçmişle şimdi farklı elbette. Emek harcayarak, daha çok zaman harcayarak insan belli sonuçlara ulaşmış. Geçmişte kullanılan bazı araçları görünce "bunları gençlere de tanıtmak lazım" diyorum. Sabrı ve emeği anlatmak  gerek. Bazı araç gereçlerin adı bile bilinmiyor; "Loğ taşı" ya da diğer adıyla "yuvak" çok ağır bir taş. Toprak damlı evlerin üstünde toprağı sıkılaştırmak için kullanılmış. Böylece kar veya yağmur suyunun damdan içeriye sızması engellenmiş oluyor.





"Döven" yüzeyinde delikler oyulmuş ahşap bir pano. Deliklerine sivri keskin taşlar konarak tarla sürmede kullanılan bir araç. Döven atlara bağlanıyor, dövenin üzerine sürücü biniyor, tarlada dönerek sürüyorlar. Eskiden beldede çok sayıda at, eşek varken  şimdilerde çoğu kişi motorize olmuş durumda. Traktör, sulama motoru ya da 3 tekerlekli "pır pır" dedikleri araçları var. 

Fabrikalarda dev makinelerde dokunan dokumalar ya da kilimler halen Arslanköy'de "çulfalık" adlı tezgahlarda işleniyor. "El emeği-göz nuru" eserler yetkili kurumlardan onay da almış. Eski değerler yaşatılmaya çalışılıyor. Kalan son örnekler de yok olmamalı. 

"Çark" pamuğu ayrıştırıp ip haline getirmek ve ipi sarmak için kullanılan bir araç. Bazen yorgunluktan şikayet ederiz. Oysa asıl yorgunluk o zamanlarmış. Her dönem farklı yörelerde, değişen zamana bağlı olarak işler farklı şekillerde yapılmış. Kolaylık ya da zorluk, kişilere göre değişmiş.



Çağımızda her şey giderek makineleşiyor. Eskiden elde kullanılan pek çok araç, makineleşerek artık kısa zamanda işlerin bitmesini sağlıyor. Ancak makine faktörü devreye girdiğinde insanın etkisi de azalıyor. Makineye hakim olan insan olsa da insanlar arası paylaşım, yardımlaşma azalıyor. Bazen ruhsuz robotlar gibi her tür işlem yapılıyor ama neden bilinmez, duygudan yoksun ilişkiler, komşuluklar, yardımlaşmalar, arkadaşlıklar da başkalaşıma uğruyor. 

Makineler insanın işini çabucak, kolaylıkla çözümledikçe küçük yerlerde insan insandan biraz uzaklaşıyor. Paylaşım azaldı, imece bitti. İş yaparken saatler süren eski sohbetler azaldı, kazanç çoğaldı, rekabet çoğaldı. Çarklar hızla dönmeye başladı. Ve ardından makinelerin gürültüsü insanın sessizliğini, yalnızlığını  yarattı...

Makbule ABALI



47 yorum:

  1. Küçücük bir düzeltme.
    Düven yada döven denilen alet buğday tanesini başaktan ayırmak için kullanılıyor.
    Aklımda öyle kalmış, yanlış değildir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eklemene teşekkürler sevgili Murat. Doğru, yörelere göre halk arasında "düven" de denebiliyor. Sapları tanelerden ayırmaya yarıyor. Teşekkürler.
      Esenlikler dilerim.

      Sil
  2. insanlar önünde sonunda makinelerin gürültüsünden uzaklaşıp doğal yaşama dönecekler.
    gönlüne sağlık, ne güzel anlatmışsın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen daha sakin, sade bir hayata ihtiyacımız oluyor. Çok teşekkürler, gözlemlerimi aktarmaya çalıştım.
      Sevgiyle...

      Sil
  3. Ne güzel anlatmışsınız geçmiş ve günümüz arasındaki farkı.
    Emek ile elde edilenin kıymetini..
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan faktörü ne kadar önemli değil mi?
      Geçmişten günümüze "emek" değişime uğramış.
      Bloğuna bir türlü giremiyorum Ceren. Merak da ettim.
      Mail adresini bilmiyorum.
      Çok teşekkür ederim. Selam-sevgiler.

      Sil
  4. Ne kadar çok değişim yaşıyoruz... Biz şehirlerden şikayet ediyoruz; insan insana uzak diye... Köylerde de durum çok farklı değil demek ki... Teknoloji hayatlarımıza kolaylık getirse de olumsuzlukları da var:( Kalemine sağlık... Bir sürü yeni şey öğrendim yazından... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım insan toplumun her kesiminde giderek yalnızlaşıyor sevgili Persephone. Beklentiler, amaçlar, umutlar da değişime uğruyor. Teşekkür ederim güzel görüşlerine.
      Sevgiyle...

      Sil
  5. Ucundan da olsa bazı şeyleri yakaladım , dövene binmişlim de var. Fasulye tanelerini ayrımak için bindirmişlerdi beni de küçük bir çocuklen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuklar işe katılmaktan, farklı deneyimlerde bulunmaktan çok hoşlanıyorlar. Tecrübeli bir çocuk olarak büyümek ne güzel.
      Sevgiler...

      Sil
  6. Yaşamın içinden emek ve insan manzaraları; geçmişle bugünü, bilmeyenlere ve gençlere görseller eşliğinde mukayese etme fırsatı vererek ehli tarafından ne güzel anlatılmış... Bazı yörelerde imece yaşam biçiminin, üniversiteler ve gönüllü insanlar tarafından kamplarda uygulamalı anlatıldığını biliyorum. Bu faydalı paylaşım için teşekkür eder, esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmişte yaşanan deneyimleri, harcanan emek ve çabayı şimdiki kuşakların öğrenmesi ne güzel olur diye düşünenlerdenim. O zaman "insanın değerini" de daha iyi anlıyorlar. Haklısınız, bazı üniversiteler "sosyal sorumluluk" projeleri kapsamında bu tür çalışmalar düzenliyorlar. Ama öylesine az ki.
      Çok teşekkür ederim.
      Sağlıklı günler diliyorum.

      Sil
  7. Köy hayatını hiç bilmiyorum.Benim için yazılarda ve fotolarda olan bir hayat.Teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir zamanlar ben de bilmezdim. Eşim köy kökenli. Yazları İki-iki buçuk ayı yaylada geçiriyoruz. Orada düzenlediğimiz bir taş evimiz var. Arslanköy büyük bir belde, okuma- yazma oranı çok yüksek. Orada bulunmayı çok seviyorum.
      Sevgiler...

      Sil
    2. Ne güzel.Size imrendim.Bazen derim bizim keşke bir köyümüz olsaydı diye :(

      Sil
    3. Bir köyünüz olmasa da "Orada bir köy var uzakta" deyişine uygun bir dostunuz, bir arkadaşınız olur. Neden olmasın...? Sevgiyle.

      Sil
  8. Geçmişe yolculuk oldu bu güzel paylaşım. Çok güzel anlatmışsınız güzel öğretmenim. Emek harcanarak yapılan şeyler daha kıymetli, daha güzel oluyor. Çocukken kömür sobası yakardı annem. Soba tutuşana kadar üşürdük ama ısındığı vakitte verdiği sıcaklığa doyum olmazdı. Kedi gibi kıvrılıp yanında çok uyuduğumu bilirim. Halılarımızı bahçemizde kuyu suyu ile yıkardık. Nasılda eğlenirdim annemlere yardım ederken. Evet yorucu olduğu kesin ama tatlı bir yorgunluktu bu. Düşünüyorum. Acaba kendinden bir şeyler katmanın verdiği mutluluk mu bu.Yoksa Bir işi başarmak, bir şeye faydalı olmak mı bu mutluluğun nedeni. Yoksa yapılan işe kıymet veren şey hepsinin toplamı mı. Sanırım işin özeti şu ki hepsinin içinde olan sevgi duygusu değdiği herşeye değer katıyor.
    Nereden buldunuz da yakaladınız bu güzel görüntüleri. Çok hoşuma gitti inanın. En çok da oluktan akan suyu sevdim. İnsanda dokunma hissi uyandırıyor. İnce ruhlu güzel öğretmenim gönlünüzün inceliğine, emeğinize sağlık. Keyif verdiniz. Teşekkürler.

    Sevgi ve selam ile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel yorumunda yazdığın anıları, yaşanmışlıkları yeniden düşünme fırsatı vermek beni de mutlu etti sevgili Sade. Biliyorum ki gözlemeye, anlamaya, paylaşmaya öylesine uygun bir yapın var ki, en küçük ayrıntıları bile kaçırmıyorsun. Yorumlarını büyük bir zevkle, keyif alarak okuyorum. Sevgi, emek, çaba ve özveri katıldığı her işin daha iyi olmasını sağlıyor.
      Oluktan akan suyun gerçek görüntüsü de çok güzeldi.Buz gibi bir kaynak suyu. Arslanköy'de bir alabalık çiftliğinde.
      O ince ayrıntıları gören, düşünen, hayal eden ve yorumlayan duyarlı insanlar da benim için öylesine değerli ki.
      Görmek, yazmak, okumak, değerlendirmek, anlamlandırmak...
      hepsi bir bütünün parçaları. Bu güzel ve anlamlı katkın için çok teşekkür ederim.
      Selam-sevgiler...

      Sil
  9. Güzel bir konu seçmişsiniz. Hayat kolaylaştı gibi görünüyor. Eskiden insanlar emek yoğun işlerde çalışırken yaşam süreleri de kısa oluyordu. Gel gelelim sosyalleşme çok daha ileriydi o günlerde. Şimdilerde herkesin elinde bir telefon her iş onunla görülüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kısa zamanda çok iş halletmek istiyor, stres yükleniyoruz. Daha iyiyi yapmak isterken bocalıyor, farkında olmadan yıpranıyoruz da. Hepimiz için bu gerçek .Teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor belki ama, enerji yüklerken ruhsal-bedensel enerjimizi de tüketiyoruz.
      Her zaman yorum yapamasam da yazılarınızı keyifle okuyorum.
      Açılışınız hayırlı olsun, emekleriniz karşılığını bulsun.
      Eşinize de selam-sevgiler.

      Sil
  10. Bitti nmi o güzelim yerlerde geçecek günler? O dokumaya çok merak ettim. Düşkün olduğum, merak saldığım konulardan. Nereye gitsem oraya has dokuma bulursam alırım. "Ankara'da filan satan yerler var mı?" diye sorup şansımı denesem :)))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaylada 2016 yazı bitti sevgili Yasemin.Anlatacak o kadar çok şey var ki.Yaylayı, oralarda fark yaratan güzel insanları seviyorum. Dokuma tezgahındaki Teslime Hanım 80 yaşlarında çok marifetli, hamarat bir insan. Mersin Halk Eğitimde de kurs vermiş.Ankara'da satılmıyor. Bir gün ben küçük bir anı olarak vermek isterim.
      Sevgiler...

      Sil
  11. Yayla güzelliklerini tekrar keyifle yaşamanızı temenni ederek yorumuma başlamak isterim .... Benim için özenilecek kadar ilgi çekici ....
    Biz şehir insanlarının hayatını teknoloji ne kadar rahatlatsa da aklıma geliyor hemen konuşmalarımız ; bugün çamaşır yıka as canım çıktı kaç makine çamaşır vardı ... Ya da bulaşık makinesi boşaltmaya halim yok gibi ....
    :))))))
    Ne güzel detaylı ve bilgi verici bir paylaşım olmuş yine ....
    Emeğinize sağlık
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah bilseniz nasıl isterdim; yayla hayatını seven arkadaşları davet edip mütevazı koşullarda ağırlayabilmek. Hiç olmazsa birkaç gün...
      İnanın orada ortalama yaşın üstünde ama canla başla çalışan insanları görünce adeta enerji yükleniyorsunuz.
      Çok teşekkür ederim. Yorum da o kadar güzeldi ki.
      Sevgiler...

      Sil
  12. 2017 yazı yayla yaşamında sağlıkla huzurla paylaşımlarınızı sabırsızlıkla bekliyor olacağım. Hiç köy yaşamım olmadı ama hep özenirim sanki oradaki insanların daha samimi daha doğal yaşamları daha dingin gelir bana rahmetli anacığım çok özlemle anlatırdı köy yaşamını şimdi düşünüyorum ; çocukluğumda anlatığı köy yaşamının çok yorucu olduğu şehir yaşamını daha güzel olduğu ama seneler seneler sonra köy yaşamı özlemiyle hayata veda etti. Düven, oluklardan akan sular anlata anlata bitiremezdi görünce. Çok duygulandım işte........
    Her neyse Toros eteklerindeki bugüzel yaylada yaşayan insanlara selam. Sevgiler olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir dilek bu. Umarım hepimiz için 2017 yazı güzelliklerle gelir. Haklısınız, doğanın içinde bir hayat daha huzurlu, daha sade. Çocuklukta farklı yaşamları dinlemiş olmak ne güzel. Rahmetli anneniz haklıymış, köy yaşamını bilen, yaşayan sonradan da özlem çekiyor. "Hayatı bilen çocuklardan olmak" gerçekten farklı bir duygu.
      Ben bu içten, yürekten selamı- o insanlar adına aldım.
      Çok teşekkürler. Sevgiyle...

      Sil
  13. Tekrarı olsun inşallah.
    Hala çalışkan köylüler varsa saygı duymak lazım gerçekten.
    yayla ları bilmem ama kayınvalidem-kayınpeder,köyde yaşıyorlar
    Ve çoğu ihtiyaçlarını kasabadan karşılıyorlar.
    Genelde biz gidince Dr.ya da köyde olması imkansız ihtiyaçlarını görüyoruz.
    Ancak en son gittiğimizde çok şükür sağlıklı olmalarına karşın,gittikçe tembelleşmeye, şehire fazla özenmeye başladıklarını gözlemledik.
    Kapılarının,önünde küçük bir bostanları vardır.Oyalanıp-doğal sebze tüketiyorlar,şanslısınız üretmeniz sizi sağlıklı kılıyor diyoruz.
    Yorulmadan ekmeğinizi de siz azar azar yapın,diyoruz bizi pek ciddiye aldıkları söylenemez.
    En tehlikeli durum da şu fazla televizyon seyrediyorlar.
    O eski doğal köylü hallerinden eser kalmadı ne yazık.

    (Televizyon sanki onların masumiyetini bozdu.)

    -Çok güzel yayık yayardı.kayınvalide,
    -Çökelek biriktirirdi.
    -Bulgur-yarma yapardı.
    -Bahçesinde ki meyvaları kurutur.
    -Bağlarıdan üzüm- pekmez yapar,kışlık çeşit çeşit erzak yapardı.Kayınpeder keza öyle çiftçilik işlerinin hepsini,bilir yapar,hakkından gelir isterse.
    -Şimdi ekmeklerini bile kasabadan almayı seviyorlar,gittikçede kilo alıyorlar.
    -Sağlıklarını bozabilecek durumları söyleyince de eşime kızıyorlar.
    Durumlar böyle işte keşke doğal ortam-doğal yaşamı da koruyabilecek bilinçte olsa sizin yayladakiler gibi,çoğu köylü.
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emekle yazılmış böyle yorumları ne çok seviyorum bilseniz. Yazıyı tamamlıyor, yazanı yeniden düşündürüyor. Haklısınız Merih, köyden kente, kentten köye göç hiç bitmiyor. İnsanlar bir arayış içindeler. Halinden hoşnut olmama durumu sağlık sorunlarıyla birlikte ortaya çıkıyor. Çok çalışmanın verdiği yorgunluk, bitkinlik, bezginlik ağır basıyor.
      Doğru; "televizyon onların masumiyetini bozuyor" Giderek bir tatminsizlik başlıyor. Doğal hayat yapaylaşıyor.
      Sanırım sağlık sorunları ağır basmıştır. Can tatlı...
      Kendi kendimize yetebilecek anlamlı hayatlarımızın olmasını diliyorum ben. Bereketli, güzel günlerde yaşama şansımız olsun.
      Çok teşekkür ederim.
      Güzel, geniş aile'ye selam-sevgiler.

      Sil
    2. Haklısınız sağlık sorunları konusunda,
      Ancak doğal ortamdan uzaklaşmaları onları,daha çok üzecek diye düşünüyoruz.
      "Azıcık aşım ağırmaz başım
      deseler,yettiği kadar,üretseler ürettikçe sağlık problemleri azalacak.
      Benim babam Cılavuz köy Enstitüsü ilk mezunlarından dı
      rahmetli çocukları bizim tahsilimiz için memleketinden,
      göçtü ve hiç mutlu değil di.
      Çok kısa zaman da alzheimer oldu,sizi bu konuda üzmek istemem sizde yaşadınız çok zorlu bu süreci,annem ve kardeşlerim babamla birlikte çok kötü günler yaşadık.
      Kayınvalidem-kayınpederim için de endişelerimiz bu yönde
      Şehir yaşamını hem sevmiyorlar.Köy yaşamlarını da şehir gibi yaşamak istiyorlar.Anlatmayı becerebilecekmiyiz bakalım zaman gösterecek.
      Dediğiniz gibi can tatlı!
      Belki zaaflarından girip mevzuyu aktarmakla başlayabiliriz,köy sonuçda bize de iyi geliyor.Organik
      sebze yerli tohumları,yerli ineklerin bizim için önemini
      anlatınca da kafaları karışmıyor değil.
      Ben den de çok selam sevgilerimle.

      Sil
    3. Belli bir yaştan sonra onlar için çok zor bir süreç.Uyum sağlamak çok zor.Doğduğu yöreleri terketmek istemiyorlar. En sevdiği kişiler ikna etmeye çalışabilirler.
      Dilerim Alzheimer evinizden uzak olsun.
      Esenlikler diliyorum.

      Sil
    4. Belli bir yaştan sonra onlar için çok zor bir süreç.Uyum sağlamak çok zor.Doğduğu yöreleri terketmek istemiyorlar. En sevdiği kişiler ikna etmeye çalışabilirler.
      Dilerim Alzheimer evinizden uzak olsun.
      Esenlikler diliyorum.

      Sil
  14. Zaman göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçiyor.Kırsal'da yaşayan çalışkan insanlarımız güne erken başlıyor. Emek, özveri ve imece yöntemi ile birlik ve beraberliğin sağladığı güçle, zor olan her şeyin üstesinden kolaylıkla geliyorlar. İyi günde de, kötü günde de..bu güç birliğinin sağladığı güven duygusu ne denli önemli. Günümüz ileri teknolojinin rahatlığına erdi ermesine ama... artık şehirlerde kendisini hiç güvende hissetmiyor, çünkü artık yalnız!. İnsan, sanırım geçmişe olan özlemlerinde en çok bu duyguyu arıyor..

    Güzel anılar, an'lar biriktirerek ayrılıyorsunuz yaylanızdan...siz de boş durmadınız..hem tertemiz yayla havası aldınız, doğal ürününden faydalandınız, belki kışlıklarınızı da hazırladınız..hem de yazar kimliğinizle çevrenizi çok daha iyi gözlemlediniz ve ne güzel biriktirdiklerinizi bizlerle de paylaştınız..bize nostaljiyi yeniden yaşattınız..ve ne güzel heybeniz dolu ayrılıyorsunuz yayladan. önemli paylaşımlarınız adına teşekkürler Makbule Öğretmenim..Bizden de, Toros'un çalışkan ve özgür ruhlu insanlarına selam olsun...size ve ailenize sağlıklı ve huzurlu daha nice güzel yayla günleri dilerim..Sevgi ve esenlikle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yayla günlerimizi o kadar güzel özetlemişsiniz ki. Yaylada yaşam aynen dediğiniz gibi geçti. Yayla günleri hakkında çok şey yazılıp söylenebilir. İnsana bir dinginlik kazandırıyor.
      Asıl bu güzel,anlamlı yorumlarınız için ben çok teşekkür ederim.Dilekleriniz ne güzel.
      Esenlikler diliyorum.

      Sil
  15. Bende özlüyorum valla samimiyet muhabbet toplanıp yapılan komşu işleri ne güzel anlatmışsın canım o günleri makinalaşdıkça uzaklaşıyoruz birbirimizden anneannemin yayıkta yaptığı tere yağı ayranı üzüm bağlarının pekmezi zeytinlerden çıkan yağlar daha niceleri benim çocukluğumun özlemi keşke sihirli bir dokunuş olsa.Bizlerden sizlere selam olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yayla insanları kolay kolay yorulmuyorlar.Çalışmak zorundalar. Geçimlerini ancak öyle sağlıyorlar.
      Anneanne elinden o üzel şeyleri yemek ne tatlıdır.
      Selam-sevgiler...

      Sil
  16. O kadar çok boş vaktimiz kalınca da nereye saldıracağımızı şaşırmış durumdayız ne yazık ki. Psikolojimiz bozulmuş. Üretim yerine tüketime yönelmişiz ki mutluluğa ulaşmak üretmekten geçiyor bana göre.

    Ne tuhaf değil mi o kadar zaman kazanmıl olduğumuz halde hiç vaktimizin olmaması..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüketim toplumu olduğumuz çok doğru. Değer bilmez olduk. Üretimin zorluklarını da gözardı ediyoruz.
      Vaktimiz olmuyor çünkü hoyratça harcıyoruz..
      Teşekkürler sevgili Handan.
      Sevgiyle.

      Sil
  17. Sevgili öğretmenim ,
    Bazen babam gençken köyde tarlada çalıştıklarını anlatır. Harman zamanı denilen o zaman dilimi şimdilerden çok daha uzun sürermiş. tarlaya girmeleri ve işlerini bitirmeleri 1 hafta - 10 gün sürermiş. Şimdilerde ise 1 gün ya da en fazla 2 günde herşey bitmiş oluyor. Eski toprak dediğimiz insanlar bu yüzden sağlıklı ve uzun ömürlü olsa gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın sevgili Çağrı, işler uzun bir zamanda biter,h hareketsiz bir yaşam da olmazmış. Şimdi herkes her şeyden şikayetçi. Daha negatif duygular,düşünceler hakim.

      Sevgiyle...

      Sil
  18. çağın hızlı gelişimiyle beraber, gittikçe yalnızlaşan ve hayata yabancılaşan insanlar olduk..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten öyle. Bazı şeyler çok hızlı değişime uğrarken bazı şeyler de olumsuz yönde değişiyor. En kötüsü insanın tek başına kalması. Kalabalık ortamlarda yalnız insan.
      Sevgiyle.

      Sil
  19. Annemin babaannesiyle bir anısı vardır ; düdüklü tencere ilk kullanılmaya başlandiginda babaannem "şimdiki kadınlar ekmeğin hasını yiyor biz be zavalliymisiz " demişti diye anlatır. Ben de düşünürüm hep hangi nesil daha şanslı diye sevgili öğretmenim ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel demiş, Allah rahmet eylesin. Teknolojinin getirdiği kolaylıklar tabii ki çok güzel. Ama ağır ateşte pişen bir güveç de bir başka lezzetlidir.kalabalık ailede
      Sofra bir başka güzeldir.
      Selam-sevgiler sevgili öğretmenim.

      Sil
  20. Benim soyadım atalarımın çul dokumasından gelirmiş. Hep merak etmişimdir ancak şimdi ailede yaşatan kalmadı. Her şey nasıl da değişti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski el işlerini yaşayanlara saygı duyuyorum. Çul dokumak çok sabır ve emek isteyen bir iş. Sonuçta ortaya harika eserler çıkıyor. Yayladaki evde severek, zevkle kullanıyorum. Halk Eğitim merkezlerinde ve köylerde uygulamalar sürdürülüyor.
      Sevgiyle. Nice bayramlara...

      Sil
  21. Hayırlı bayramlar güzellikler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun zamandır yazamadım. Bayram öncesi hatırlanmak ne güzel.Aynı güzel dileklerle uzaklardan selam-sevgiler...

      Sil