Bu Blogda Ara
29 Ekim 2021
26 Ekim 2021
DEYİŞLER...
*** Başağa buğday
Buğdaya insan
İnsana emek,
Ne güzel uymuş...
Emeğe eylem
Eyleme yürek
Yüreğe sevgi
Ne güzel uymuş..
Bülent ECEVİT
*** Şu iflas etmiş dünyada en geçerli para birimi ; kendin gibi bir insanla paylaştığın değerlerdir.
Pablo NERUDA
***Ağır ağır ölürler
Yolculuğa çıkmayanlar,
Kitap okumayanlar
Müzik dinlemeyenler,
Gönlünde incelik barındırmayanlar
Pablo NERUDA
16 Ekim 2021
SARI KELEBEK
Dün bir güzel düş gördüm;
Sarı bir kelebek,
Çiçekten çiçeğe uçuyordu
İncecik kanatlarıyla;
Narin, nazik, naif
Tıpkı bazı insanlar gibi kırılgan
Doğada bir renk, bir parıltı,
Zarif hareketlerle,
Tutmak istemedim
Kısacık ömründe,
İncitmek, kırmak, ürkütmek,
Kıyamadım, yakalamadım
Uçurdum özgürlüğe,
Uçurdum uzak diyarlara...
Makbule ABALI
Görsel; İnternetten
11 Ekim 2021
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ...Bir mim: Küçükken Etkilendiğimiz Masal Ve Öyküler.
Hangi çocuk masalı sevmez ki? Gerçekle hayal dünyası arasındaki o ince çizgiyi aşıp düşler alemine adım atmak... Sihirli bir dünya güçlü kılar insanı, gücüne güç katar, imkansızı mümkün kılar.
01 Ekim 2021
ŞARKILARLA- ŞİİRLERLE (Mini Öykü)
Şirin, küçük bir çay bahçesi. Sarmaşık gülleriyle donatılmış. Bir köşede de yaseminler gizlenmiş. Yasemin kokusu buram buram burnunuza geliyor. İçeride 2-3 masa dolu, diğerleri boş. Çevreyi izlerken birden onları gördüm; Kadının içeri girişi dikkat çekiciydi. Ağır adımlarla eşinin kolunda vakur bir eda ile yürüyordu. Gözlerinin renginde yeşil bir giysi vardı üstünde. Tek taşlı zarif bir kolye beyaz boynunu çevreliyordu. Yıllar önce nasıl da güzeldi kim bilir. Eşi kah elini tutuyor, kah koluna giriyordu. Yoğun sevgisini bakışlarından anlamak mümkündü. Ama sanki kadının o güzel gözlerinde bir boşluk vardı. Boşluğa, uzaklara bakar gibiydi gözleri. Eşinin üstünde lacivert şık bir süveter, içinde mavi bir gömlek vardı. 70 yaşlarında görünüyordu.
En uzak köşede bir masayı seçtiler, iki çay söylediler. İkisinin de elleri masanın üzerindeydi. Kadın ellerini uzattığı anda adam da uzattı, elleri birleşti. Yan masada oturunca konuşmalarını net duyuyordum. Şiir diliyle konuşuyorlardı. Kadın belli belirsiz bir sesle fısıldadı: "Ben sana mecburum bilemezsin" Adam ekledi:" Adını mıh gibi aklımda tutuyorum// Büyüdükçe büyüyor gözlerin/ İçimi seninle ısıtıyorum "
Kadın belli belirsiz fısıldadı: "Siz geniş zamanlar umuyordunuz" Adam devam etti : "Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek/ Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza gelmezdi." Kadın sırasını biliyordu: "Bir beyaz gemiydi ayıran onları" Adam devam etti: "Kadın güvertedeydi, adam rıhtımda/ Unuttum yüzünü kadının/ Adamın gözleri aklımda" Kadın fısıldar gibi bir kelime ya da cümle söylüyor, eşi dizeleri tamamlıyordu.
Çay ocağı sahibi onları dikkatle izlediğimi fark edince yanıma geldi. "Gizem Hanım şairdir, şimdi Alzheimer" dedi. "Eşi sanatçı, sesi çok güzeldir. Çok büyük bir aşk yaşadılar. O büyük aşk bir hastalıkla sarsılıyor şimdi." Her gün belli saatte buraya gelirler, şiirler, şarkılar geçidi başlar. Gizem Hanım unutsa da Umut Bey hatırlatıcıdır. Terapi gibi, oyun gibi.
Onlar devam ediyorlardı: "Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda / Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?"
Adamın gözlerinden akan bir damla yaşı kimse görmedi, bilmedi sanırım.
Makbule ABALI
ALZHEİMER DUYARLILIK İSTER, FARKINDALIK BEKLER.