Yeni bir yılın birinci ayı da bitti. Nasıl geçti habersiz demesek de; takvim yapraklarında 1 Şubat "Artık ben varım." dedi bile. Eşimin rahmetli annesi, Şubat Ayına "Güdük Ay" derdi. Ancak 4 yılda bir 29 çeken Şubat, bu yıl da 28 gün. Başlangıçlar hep güzel gelir insana. Umut vardır içinde, nasıl geçeceğini bilmeseniz de beklentileriniz vardır. Hayat sürprizlerle doludur diyerek, gökyüzünde kayan yıldızlara bakarak dilek dilersiniz çocuklar gibi...
Sabahın ilk saatlerinde kuşlar korosu başlayınca; "Şubat'ın ilk günü bugün, yeni bir yazı yazmalıyım mutlaka!" dedimse de akşam oluverdi birden. Kendime sözüm vardı. Yazım 2 Şubat Günü yayınlansa bile bugün başlamalıydım, takvim yaprağı belge niteliğindedir. 1 Şubat miadını doldurdu. Bugün 2 Şubat. Günaydın doğa, günaydın insanlar ve tüm canlılar, günaydın dünya. Zaman -mekân nasıl ve nerede olursa olsun; Günaydın, merhaba sayılır aynı zamanda. İyilik, güzellik ve hoşgörü taşır.
Yaşadığımızın, nefes aldığımızın, var olduğumuzun "farkında olmadan", algılamadan, düşünmeden, fikir yürütmeden değerlendirme yapmak bize çok şey kaybettiriyor. Dün sabahın ilk dersini ben, 9-10 yaşlarında iki çocuktan aldım. Kahvaltı sonrası küçük bahçemizdeki bitkilerin-çiçek ve ağaçların halini gözlemek için dışarı çıkmıştık. Pencere camının üzerine yapışmış salyangozu içeriden de görmüş ama önlem alamamıştım.
Buralarda yağan yağmurlar sonrasında salyangozların çok çoğaldığı ve bahçelere zarar verdiği söyleniyor. Biraz ürkerek, ayaklı süpürge ile faraşa topluyor, bahçe dışına atıyordum. Can almak bana göre değil. Kaktüs köşesinin ve dikenli begonvilin yanından geçip bu işlemi yapabilirdim ancak. Ama o köşenin bende kötü bir anısı var. Birkaç ay önce boylu boyunca düşüp çok kötü anlar yaşadığım yer.
Sağ olsun komşum Nur, tereddüdümü fark edip, sesleniyor: "Siz girişmeyin, kızlar geliyor." İki tatlı kızdan oluşan yardım ekibi (Doğa ve Nil) yıldırım hızıyla geldi, bir jimnastikçi çevikliğiyle eğilip bükülerek bir anda işlem tamamlandı. Sopaya bile gerek kalmadan, salyangozu eliyle oradan çekip alan Doğa çok sakin bir ses tonuyla bana günün ilk dersini verdi; "Biliyor musunuz, yaralara çok iyi geliyormuş ."Hiç ürkmeden salyangozu elinin üstüne koyuşunu şaşkınlıkla karışık bir hayranlıkla izledim. Biraz zaman aldı ama, artık ben de bahçeye zarar veren kabuklu salyangozları ellerimle toplayıp dışarı atabiliyorum.
Bahçe içinde küçük dekoratif eşyalarla düzenlemeler yapmayı seviyorum. Çiçekler ve farklı bitkiler arasında görüntüleri ile bir başka dünya yaratıyorlar sanki. Çok severek kullandığımız iki obje hasar görmüşler ne yazık. Alçıdan yapılmış, kollarında iki sepet taşıyan bahçıvan kız heykeli çok hoştu. Mersin'den buraya kadar bizimle birlikte yolculuk yaptı. Taşınırken bir bacağını kaybetmiş. yanında duran çok sevimli bir kuşun da gözü zarar görmüştü. Japonların onarım sanatının inceliklerini tam bilmeyince iyileştiremedik de. Sonuçta istemeden veda ettik ikisine de.
Birkaç gün önce beni çok mutlu eden bir şey oldu; Urla-Zeytinalanı Kavşağında hep görüp de uğrayamadığımız bir heykel atölyesi vardı. Alçıdan değil de beton dökülerek can bulmuş yüzlerce küçüklü-büyüklü heykeller, şadırvanlar, Uzakdoğu felsefesini simgeleyen heykeller. Önce köpeğiyle sonra Serdar Usta ile tanışıyoruz. Ön bahçenin merkezinde artık bir çift güvercin heykelim var. (Küçük ama emek ürünü bu eserin gönlümdeki yeri kocaman.)
Çocukluktan itibaren küçük şeylerle mutlu olabiliyorsa insan, çok büyük beklentileri yoksa, maddeden çok manevi değerlere önem vermişse hayatında; zor günlerde bile mutluluk kaynakları bulabiliyor. Her şeye sahip olmak, giderek artan istekler, doyumsuzluk da yaratabiliyor. "Al-tüket-at" sloganı durmadan değişen teknolojiye bile zor ulaşabiliyor. Moda ikonları gibi giyinmek, en sağlamı değil de en revaçta olanı alma isteği en'ler sıralamasını da altüst ediyor, hatta bazen ulaşılmaz kılıyor.
En büyük, en lüks, en çok rağbet gören, en donanımlı değil de; en güvenilir, en sağlam, en doğal, en taze, en sağlıklı ürünler ya da mallar arıyoruz. Gerçi onların da orijinalini, hasını bulmak zaman alıyor. Bulunca da vaz geçemiyorsunuz. Gerçek el emeği- göz nuru ürünler, ve eşyaların değerbilir alıcısı her zaman var galiba.
Urla'da Malgaca Çarşısını o yüzden çok seviyorum. Dededen toruna, babadan oğula geçen, çok eskilerden kalan bir düzenin hüküm sürdüğü bir toplu çarşı. AVM'lerle yarışır mı, sanmıyorum. Ama belki fiyatlarda yarışan birkaç dükkân var. Mağaza değil-dükkân. "Malgaca adı nereden geliyor?" diye sorduğunuzda: "Mal kaça?" sorusu halk dilinde Malgaca olmuş" diyenler var. Bahçemizdeki kuşlu rüzgâr çanını da burada satış yapan tatlı dilli, orta yaşlı (belki de ben öyle sandım.) bir kadın, kuşları sevdiğimi anlayınca, yok fiyatına vermişti. Benim için çok değerli. Bambuların çıkardığı ses öyle rahatlatıcı ki.
Eskiden sadece tek kanal varken; Programlarda seçme özgürlüğümüz yoktu. Ancak unutamadığımız ne güzel program, sunucu, sanatçı, yorumcu adı kalmış hafızamızda. Gece saat 21.30'dan sonra "Haydi Çocuklar Uykuya" diyerek uyaran bir ses yoktu ama doğrusu programları çocukların kısa bir süre daha izlemesi çok da olumsuz sayılmazdı. Belgeseller, tiyatrolar, diziler, filmler, yarışma programları çok kaliteliydi.
"Günümüzde güzel program hiç yok." demek haksızlık olur. Belki de bizler ulaşamıyoruz. İnsanları hayata bağlayan, yaşama sevinci aşılayan, eğiten, düşündüren, çocuk ve gençlerin yararlı alışkanlıklar kazanmasını sağlayan programlar olmasını gönülden arzu ediyoruz. Radyoda TRT Nağme dinlemek bizi de, evimize gelen konukları da çok mutlu ediyor. TRT Spor yıldız; Gençlerin başarı öykülerini, engelli sporcuları, öyle güzel aktarıyor ki.
Bir özel TV. kanalında; Cumartesi-Pazar günleri yayınlanan, çocuklara güzel alışkanlıklar kazandırmayı amaçlayan; bilgilendirici, eğitici, eğlendirici, kaliteli müzikler sunan bir program var. Başarılı bir ekip çalışması ile sunulan program çok sayıda izleyici tarafından ilgi ve beğeni ile izleniyor, alışkanlık yaratıyor. Güzel ülkemizin gidip- göremediğimiz farklı yörelerini çok yönlü olarak tanıyoruz.
Yarın 3 Şubat. Okulların iki haftalık tatil dönemi bitti. Yarın yeni bir gün, yeni bir hafta, yeni bir dönem başlıyor. "Z kuşağı " olarak adlandırılan bu kuşakta yer alacak olan her birey ; aklıyla, yetenekleriyle, davranışları, duygu ve kişilik özellikleriyle geleceğin yetişkinleri olarak toplumda yer alacaktır. Büyük ya da küçük, her ülkenin yetişmiş insan gücüne, ülkesini seven- çalışkan-dürüst-sorumluluk sahibi kişilere ihtiyacı vardır.
Yarın yeniden okullarda ders zilleri çalacak, çocuklar ve gençler okullarında- sınıflarında yer alacaklar. Onların; Hak ettikleri gibi, sağlıklı-huzurlu-güvenilir insanlar olarak yollarına devam etmelerinden hepimiz sorumluyuz. Başarıları bizleri onurlandırıp mutlu ederken toplumumuz ve ülkemiz için de yarınlarımıza büyük katkı sağlayacaktır. Yolları açık, gelecekleri güvenceli olsun.
2024-2025 Eğitim- Öğretim Yılı , Yeni Dönemi: Ülkemize: yeni umutlar, hayaller ve güzellikler taşısın. Olumlu ve yararlı çalışmalara yol açsın. İçten dileğimizdir.
Makbule ABALI- eğitimci
2.02.2025
güvercin heykeline bayıldım, size şans ve sağlık getirsinler inşallah :)
YanıtlaSilMalgaca pazarını ise gezme isteği duydum doğrusu, ne güzel bir yermiş
İzmir ve yöresini henüz yeterince tanıyamadık sevgili Şule. Urla bize yaklaşık 25-30 dakika mesafede. Malgaca Çarşısı adeta tarih kokan bir yer. Küçücük ama dopdolu bir çarşı. Esnaf lokantaları ve kahveleri (Cafe değil.) de farklı. Doğal ağaç ve bitkiler çok hoş. "Mutluluk satın alır gibi" diyorum oraya.
SilSerdar Usta'nın mekânı küçüklü büyüklü heykellerle dolu. Güvercinler bana her zaman barışı ve huzuru çağrıştırırlar sanki.
Sevgiyle.
Güvercinleriniz pek yakışmışlar yemi yuvalarına Makbule öğretmenim. Ocak nasıl geçti hiç anlamadım, Şubat da dediğiniz gibi güdük ay, o da geçiverir. Gelsin bahar! TLC ve Dmax kanallarında güzel programlar oluyor, denk gelince onları izlemeyi seviyorum ama onun dışında hiç TV izleyemiyoruz biz artık. Sizin de yazdığınız gibi hiç kaliteli program yok maalesef. Youtube kanalı önerebilirim size "Evrim Ağacı" kanalı ve "Sapiens" kanalındaki Sinan Can videoları ilgi çekici ve bilgilendirici oluyor.
YanıtlaSilBahçede iki yer değiştirdikten orada karar kıldık. Çevrelerinde lavanta, biberiye ve aloa vera var. Üçü de yararlı bitkilerden.
SilProgramlar konusunda önerilerine çok teşekkürler. Her zaman söylerim; sizlerden öğreneceğimiz çok şey var. Güzel yapımları görünce nasıl mutlu oluyorum bilsen. Not aldım, araştıracağım elbette. İyileri bulma konusunda seçici bir öğretmen olduğunu biliyorum.
Sağlığına dikkat et lütfen. Arya'ya başarı dileklerimle sevgilerimi iletiyorum.
Güvercinler çok güzel gerçekten, kuş biblosu koleksiyonu yapan biri olarak çok sevdim, bahçenize ve evinize uğur getirsin. Çok sevgiler Makbule öğretmenim...
YanıtlaSilGüzel ülkemizin pek çok yerinde "Kuş Cenneti" var, bilirsiniz değerli Öğretmenim. Bazı yörelerimizde ağaçlar kıyıma uğramasaydı; kuş türleri belki daha da çoğalacaktı. Bulunduğumuz bölgede zeytin ve çam ağaçları çok olunca, her mevsim değişen kuşlar ekibimiz var adeta.
SilGüzel dileğinize çok teşekkür ederim. Havalar ısınınca bir gün küçük bahçemizde, birlikte bir çay molası verebilmek ne güzel olur.
Ay çok tatlısınız, işte tam sizden okumaya alışkın olduğum, içimi mutluluk ve umutla dolduran bir yazı daha! Çok mutlu oldum ve severek okudum.. Tabii işte böyle yahu, hayatta çok güzel şeyler var, biraz yakından bakınca hele.. Altan Erkekli’nin bir oyunu değil miydi, İnadına Yaşamak?!
YanıtlaSil"Alışkın olduğum için..." diyorsun canım C. Büyük ölçüde alışkanlıklarını sürdüren klasik bir insan olsak da hayatın özünde "değişim " de var. Çok iyi bilirsin. İklimler-mevsimler-doğa bile değişirken, ruh halimiz de aynı çizgide gitmiyor. Kuşlar bile üşüyor, içim titriyor bazen.
SilAma o harika oyunda olduğu gibi, inadına yaşamak için dik durmak gerek. İlle de baharı beklemek neden...? İçten yorumunu okuyup da gülümsememek mümkün mü ? Yazmayı, hele umut ve yaşama sevinci katılmış yazılar yazmayı ben de çook istiyorum.
Merhabalar.
YanıtlaSilŞubatın bizdeki adı da "GÜCÜK"tür. Sizin "GÜDÜK" gibi yani kısa anlamı veriyor. Evet, Makbule öğretmenim, yeni yılın Ocak ayı bitti ve Şubat merhaba dedi. Okullar ikinci dönem için yeniden faaliyete geçti, toplu taşıma araçları öğrencilerle doldu taştı. Allah zihinlerini ve bahtlarını açık etsin.
Bir çift güvercin heykelini gördüm. Çok beğendim. Güzel dökmüşler. Ellerine, emeklerine sağlık. Siz de kuşları çok seviyorsunuz. Her sabah bahçeye çıktığınızda bu güvercinler size mutluluk veriyordur.
Çok güzel bir paylaşımdı. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar.
SilHalk dilinde sözcükler ne güzel anlam kazanıyor Recep Bey. Keşke yöresel sözcüklerden oluşan yeni bilimsel çalışmalar sürdürülse. Bazı sözcüklerin yabancı dillerde tam karşılığı olmadığını biliyoruz. Çeviri de ustalık istiyor.
İnanın, canlı kuşlar bile ötüşleriyle adeta selam verir oldular. Doğada şaşılası bir uyum var.
Öğrenciler için iyi dileklerinize gönülden katılıyorum .Katkınıza, motive eden yorumunuza çok teşekkür ederim.
Selam- saygılar.
Çocukların bakış açısı beni de her daim hayrete düşürüyor. Gerçekten onlardan öğrenecek çok şey var :) Makbule öğretmenim yazılarınız ve bakış açınız öyle güzel ki, zor günlerde içinde kıvrılıp uyumak istediğim battaniye gibi :) İyi ki paylaşıyorsunuz bunları bizimle... Çok sevgiler :)
YanıtlaSilHer birimiz bir diğerine, ta uzaklardan sessizce sesleniyormuşuz demek ki Annabell Öğretmenim. İyi ki duygular; böylesi naif-ince-hassas yorumlarla ulaşıyor bizlere.
Silİnsan, insani özellikler arıyor, özlüyor.
Tıpkı çocuklar gibi...
Her şeye çocukların dünyasından bakabilmek epey rahatlatıyor insanı:) Malgaca Çarşısı ilgi çekici gözüküyor. Zaman çabuk geçiyor, ikinci dönem çocuklarımız ve bizler için başarılı ve huzurlu geçer inşallah. Sevgiler.
YanıtlaSilAynı düşüncedeyim sevgili Bahar. Çocukların saf ve duru halleri- içtenlikleri çevrelerine de yayışsa keşke.
Silİkinci dönemde tüm öğretmen ve öğrencilere başarılar diliyorum.
Sevgiyle.
Salyangozlar bitkilere epey zarar veriyor. Yaprakları delik delik oluyor yeşilliklerin. Yağmura karşın bizim bahçede henüz görünmediler. Soğuktandır diye düşünüyorum. bizde eşim toplar onları. İlaçlama yapmıyoruz. Genel olarak toprağı zehirlemeye karşıyız. Ama dediğiniz gibi çocuklar onları elleme konusunda biz büyüklerden rahatlar.
YanıtlaSilAynen dediğin gibi sevgili Ada Deniz, çiçeklerin- bitkilerin yapraklarını delik deşik ediyorlar. Biz de ilâç yapmıyoruz. Çocuklardan cesaret alarak, kabuklu olanları ben de topluyorum. (Yapmasam ayıp olacaktı! )
SilSevgiyle.