Henüz 17 yaşında; yorgun, çileli, bitkin...
Uzun kumral saçları dağınık, yün hırkası solgun,
Hep düşleriyle yaşadı, bodrum katının küçücük odasında.
Sokak lambasının gölge oyunlarında neler kurdu bilseniz.
Gece yarılarına dek ayak seslerini dinledi,
Kırık camın penceresinden.
Kırık camın penceresinden.
Ne niyetler tuttu şarkılardan,
Kırık boy aynasında ne kılıklara büründü.
Fotoroman sayfalarında öyle büyük aşklar yaşadı ki
Şaşardınız...
Gazetelerden az kupon biriktirmedi;
Apartman katının, son model kırmızı arabanın sevdasına.
Ay başlarında sinemaya gitti ağlamak için,
Türkan Soray'ın dramına.
Bekledi hep bekledi bir masal prensini
Ve bir gün kandırıldı, çok ağladı, çok çırpındı...
Sesini kimseler duymadı, kederini kimse görmedi.
Evlendi tacizci patronuyla...
Taşındı; bodrum katının titrek ışığından
Bir apartmanın avizeli salonuna...
Bodrum katının küçük odasında umutlar, tutkular, hayaller,
Üst katta çıplak gerçekle yüz yüze mutsuz, yalnız bir kadın kaldı...
Makbule Abalı
Makbule'ciğim ne kadar hüzünlü ama gerçek ve hoş bir anlatımla yazmışsın. Fotoroman aşkları, gazete kuponları, avizeli salon bu kız gözümün önüne geldi inan. Kalemine sağlık. Şu günlerde çok anlamlı oldu bu şiir.
YanıtlaSilGeçmiş yıllarda yazdığım eski bir şiirim sevgili Müjde. O yıllarda da kadınlar çok farklı konumda değillerdi. Akıl almaz kararı duyunca yazmayı düşündüm. ilk kez yayınlıyorum.
Silanlamlı yorumuna sevindim. Çok teşekkür ederim.
Gelecek yıllar geçmişten güzel olsun diliyorum.
Çok acı gerçekler...
YanıtlaSilAcı ve utanç veriyor. Bu çağda akıl almaz kararlara imza atılıyor. Sonuçlarına kimler katlanabilecek, kimlerin canı yanacak?
SilBugün daha da anlam buldu yazınız.. kocaman keşkeler ne kadar faydasız.
YanıtlaSilYıllar önce yazdığım şiiri birkaç küçük değişiklikle yayınladım. Güncele uydum sevgili Yağmur. Keşke daha güzel konuları işleyebilseydik.
SilKeşke sorumlular da bu satırları okuyup, "biz ne yaptık böyle?" diye rahatsız olsalar. Olmayan vicdanları sızlasa...
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Bu kadar güzel anlatılırdı.
Başkalarının rahatsızlığından rahatsız olmayanlar, görmeyenler, duymayanlar sadece konuşanlar pek de huzursuz olmuyorlar.
SilSürü psikolojisiyle kararlar alınıyor, kimse itiraz edemiyor.
"Olmayan vicdanlar...?" Umudumu kaybetmek istemiyorum.
Çok anlamlı bir şiir. On yedi yaş, bir genç kızın hayallerinin en yoğun olduğu dönemdi eskilerde. Şimdilerde genç kızların hayal kurma şansları kısıtlandı sanki. Torunum gözümün önünde büyüdü. Küçükken ona çok masal anlatırdım. Bayılırdı dinlemeye. Şimdi üniversiteye gidiyor. Zaman zaman sohbet ederiz de. Bir gün sordum hayal kuruyor musun diye. "Halim mi kalıyor çalışmaktan anneanne, ancak mezun olmayı hayal ediyorum "dedi. Üzüldüm tabii. Şiirinizdeki öykü çok anlamlıydı. Kaleminize sağlık. Selam ve sevgilerimle.
YanıtlaSilOysa hayal kurmak insanı nasıl da rahatlatan, mutlu eden bir şeydir. Y kuşağı deniyor, farklı bir kuşak. Gençlerin zengin hayallerini yok ettik.
SilGüzel yorumunuza çok teşekkür ederim.
Esenlikler dilerim.
Ne acıdır ki hala katlanarak o acıların çoğalması, bir takım yıpranmış beyinlerin acıların azalmasının önüne geçeceğine, artması için elinden geleni yapıyor olması.
YanıtlaSilKatlanarak-haklısınız. İstatistikler de kadınlara yönelik şiddet eylemlerinin giderek çoğaldığını söylüyor.Acıların, ne olup bittiğinin farkında ve bilincinde değiller belki de.
SilUmarız duyarlılık ve farkındalık artar...
Dersler çıkarılacak bir şiir, kaleminize sağlık, efendim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilAh ah,ne güzel anlatmışsınız.
YanıtlaSilEvlenince iş bitiyor. E katiller de öldürdüklerinin eşiyle falan evlensinler oldu olacak. Çocukları da evlat edinecekler herhalde. Allahım sinirlenmemek elde değil
Mantığımız, duygularımız, sinirlerimiz altüst oldu. Ama tepkilerimizi ortaya koymak en uygunu diye düşünüyorum.
SilO çocukları kim ya da kimler koruyacak?
Teşekkürler. Sevgiyle.
Dizelere döktüğünüz dram maalesef ülkemizin kanayan yarası...
YanıtlaSilYıllardır iyileştirme çabaları olmadığı için yara giderek büyüdü maalesef. Yıllar, kangren haline dönüşmüş yaraları daha da kötüleştiriyor.
Silyüreğinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Kolay kolay sinirlenmeyenler bile şaşkınlıkla sinirleniyorlar. Neden böyle olduk?
SilEski türk filmlerinde kötü niyetli patronlar sekreterini taciz eder. Taciz eder ama evlenmek için değil, bu taciz kendine metres yapmak içindir. Sonra da kızı işten çıkartır hevesi geçmiştir. Kız incinrmiş ve kendini çaresiz ruhunun derinliklerinde dipsiz kuyulara atmıştır.
YanıtlaSilEski filmler gerçek oldu ne yazık. Karşı çıkılması gerekirken kabul görüyor suçlular. Toplumu temsil eden kişilerin bakış açısı insanın içini acıtıyor.
SilBu aralar kendime sorduğum soru biz nasıl bu hale geldik vicdan yoksullarımı olduk ..çok kızgınım çokkkk sevgi ve dostlukla sevgili Makbule
YanıtlaSilAynı şekilde ben de hep düşünür, sorarım; Neden yıllar bizi daha iyiye götürmüyor da daha kötü olaylara tanık oluyoruz?
SilO güzel, dürüst, namuslu, merhametli insanlarımız neredeler?
Haklıları kim savunacak?
Ama kendimize bile olsa soru sormaktan vazgeçmeyelim sevgili Bilge.
Sevgiyle...
Belirili gün ve haftalar vardı,okullarda bilirsiniz.
YanıtlaSilEmin olun içim acıyor şu an bir" 1o Kasım Sabahı "şiiri gibi,
İşte tam da ona benzemiş,bu kadar anlamlı bir şiiri ancak siz gibi duyarlı insanlar yazabilirler,hiç mi değişmez Allahım bu OrtaDoğu kadınların,çocuklarının,çilesi,
Yüreğiniz dert görmesin;
Sevgilerimle,Makbule öğretmenim.
Yıllardır bu durumlar ne yazık hiç değişmemiş sevgili Merih. Üstelik "Aileden sorumlu Bakanlığımız" var.
SilBaşka bir konu işleyecektim ama gündem öylesine can acıtıyor ki tepkisiz kalamıyor insan.
Çok teşekkür ederim.
Sevgiler.
Güzel ve Akıcı yazınız için teşekkür ederim, blogumu izlemeye alırsanız sevinirim... http://hastaliktakip.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilHoş geldiniz. Yorumunuza ben teşekkür ederim.
SilUğrarım tabii.
Kaleminize sağlık...son günlerde konuşulanlara kabus mu acaba demek geliyor içimden. İnanasım gelmiyor.Ama ne yazık ki gerçek.
YanıtlaSilOlumsuzluklar kabusa dönüşüyor gerçekten. Yıllardır düzeltilemeyen sorunlar dağ gibi büyüyor, çözümsüz hale geliyor. Yanlışlardan dönülsün diliyorum.
SilDüşleri çalınan 17 yaş ve daha küçük o kadar çok kızlarımız, çocuk gelinlerimiz var ki meşrulaştırılıp çağ atlayan! ülkemize reva görünen. Gündeme uygun olarak içinizden beyaz sayfaya dökülen bu güzel şiirinizi içime sindirerek defalarca okudum, yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilBugün 20 Kasım ve "Çocuk Hakları Günü"... İzninizle Makbule hanım, içeriğini aşağıda veriyorum.
Esen Kalın.
Haklarının bile farkında olmayan, sorumlulardan soramayan, pek çok şeye "kader" gözüyle bakan, gerçeklerle baş başa kalınca panikleyen, acı çeken, çaresizlik içinde çırpınan kızlarımız, çocuklarımız...
Sil"Kadın ve Aileden sorumlu Bakanlığımız bile var. Yetiştirme Yurtlarımız, Sığınma Evlerimiz var...
Evlenme yaşı neden bu kadar düşük, çok genç yaşta "düşük" oranı neden bu kadar yüksek, boşanma oranı neden bu kadar arttı?
Hiç olmazsa bugün yetkililerden gerçeklere en uygun cevapları alabilseydik.
Mehmet Bey, anlamlı yorumunuza çok teşekkür ederim.
"Çocuk Hakları Günü" ile ilgili açıklamanızla da sayfama değer kattınız.
Bütün çocukların, insanların hak ettikleri şekilde "yaşam hakkını" kullanabilmelerini yürekten diliyorum.
Daha iyi, daha güzel bir gelecek dileğiyle...
Çocuk Hakları Günü - 20 KASIM
YanıtlaSilÇocuk Haklarına Dair Sözleşme, tarihte en geniş kabul gören insan hakları belgesidir. 20 Kasım 1989 tarihinde onaylanan bu sözleşme sayesinde artık çocukların hakları yasalarca da tanınıyor. 20 Kasım günü tüm dünyada Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Türkiye, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi 1990 yılında imzalamıştır.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, nerede doğduklarına, kim olduklarına; cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın bütün çocukların haklarını tanımlamaktadır.
Sözleşme bunları kapsamaktadır: yaşama hakkı; eksiksiz biçimde gelişme hakkı; zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma hakkı; aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma haklarıdır.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, medeni, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki insan haklarını en geniş biçimde tanımlamaktadır. Bu sözleşmeye yön veren temel değerler şunlardır: ayrım gözetmeme; çocuğun yararının gözetilmesi; yaşama ve gelişme; katılımdır.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, on sekiz yaşın altında olanları çocuk olarak tanımlayarak başlamaktadır. Sözleşmede ele alınan başlıca konular şunlardır:
- Ana–babanın rolü ve sorumluluğu; bunun ihmal edildiği durumlarda ise devletin rolü ve sorumluluğu;
Bir isme ve vatandaşlığa sahip olma ve bunu koruma hakkı;
Yaşama ve gelişme hakkı;
Sağlık hizmetlerine erişim hakkı;
Eğitime erişim hakkı;
İnsana yakışır bir yaşam standardına erişim hakkı;
Eğlence, dinlenme ve kültürel etkinlikler için zamana sahip olma hakkı;
İstismar ve ihmalden korunma hakkı;
Uyuşturucu bağımlılığından korunma hakkı;
Ekonomik sömürüden korunma hakkı;
İfade özgürlüğü hakkı;
Düşünce özgürlüğü hakkı;
Dernek kurma özgürlükleri hakkı;
Çocukların kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirme hakkı;
Özel gereksinimleri olan çocukların hakları:
Özürlü çocukların hakları.
Açıklamanıza, hassasiyetinize tekrar çok teşekkür ederim Mehmet Bey.
Silderinden bir ahhh çekiyorum şiirinize neyi nasıl anlatmalıki herşey ortadayken :(
YanıtlaSilO "ahhlar" öyle çok şey ifade ediyor ki... Hatta bazen sessiz duruşlar, anlamlı bakışlar... Görebilene-anlayabilene...
SilMuhteşem bir şiir. Kalemininize sağlık. Şu yaşadığımız acaip günlere anlam kattı. Sevgiler...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bu karanlık, umutsuz, şaşırtıcı günler de bitecek elbet. İnanılmaz bir kâbus gibi sanki.
YanıtlaSilAydınlık günlere.
Düşündüğün bir sürü şey, bir dolu duygu,tek sözcük ya da birkaç dizeyle dize gelir bazen.Yüreğine sağlık...
YanıtlaSilİçimizi acıtan, ülkemizi karartan kötü kararlar duyarlı arkadaşlarımızın, güzel insanlarımızın varlığını bilmekle mutluluğa dönüşüyor.
SilÇok teşekkürler sevgili Aytül.
Ders alınması gereken acı lakin gerçek bir durum. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilÜlkemizde ne yazık, çocuklar kadınlar öyle acılar yaşıyorlar ki bazen günler-yıllar sonra sıkıntılar ortaya çıkıyor.
SilEsenlikler dilerim.
O kadar çok ki böyle öyküler. Uzağımızda değil üstelik. Ailelere düşen rol çok büyük. Namus kavramını kafada aramaya başlayınca belki düzelecek her şey. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilBu arada Öğretmenler Günü'nüzü kutluyorum. Sevgiler.
Yıllar geçtikçe azalacağına çoğaldılar üstelik. Gelenekler, görenekler hepsi etkiliyor belki ama ailelere çok iş düşüyor gerçekten.
SilÇok teşekkürler Burcu. Ben seni de öğretmen olarak hatırlıyorum. Yanılıyor muyum?
Güzel, aydınlık günlere.