Bu Blogda Ara

29 Eyl 2023

GERİLİM ( Blogları Canlandırma Projesi-Eylül )

 


Blogları Canlandırma Projesi iki yıldır devam eden bir etkinlik. Her ayın son haftasında daha önceden belirlenen konulara göre bir konu seçip o konu hakkında yazıyorsunuz. Ben bu yıl katıldım. Eylül Ayının teması "Gotik ve Gerilim" idi. Ben Gerilim konusunu seçtim. Aşağıdaki yazı bu amaçla yazılmıştır.

Gerilim deyince; gerginlik, korku, huzursuzluk, rahatsızlık, tedirginlik sözcükleri de kafamda ardı ardına sıralanıyor. İlk gençlik yıllarımda klasikler arasında gerilim romanlarını da okudum, filmler izledim. Agatha Christie ( On küçük Zenci ) , Alfred Hitchcock ( Kuşlar, Sapık, Arka Pencere ) iz bırakan kitap ve filmler. Belli yaşlardan sonra daha sakin, daha rahatlatıcı konular arıyor insan. 

Son zamanlarda çekilen bir elektrodan (EKG) sonra bir uzman doktor şu soruyu yöneltmişti: "Neden kalbiniz o kadar hızlı çarpıyor? " Hangimizin çarpmıyor ki Doktor Bey ?" sorusunu iç sesimle sordum. Gerçek hayat yeterince gerilim yüklü değil mi? Son yıllarda psikologların, psikiyatristlerin  sayısı hızla artıyor. Arz ve talep derdi eskiler. Konuları ihtiyaçlar belirliyor. Ancak her konuda olduğu gibi insan seçiminde de doğru kararlar alıp, çıkarları doğrultusunda hareket eden istismarcılara fırsat vermemek gerekiyor. Bilimin ve aklın yol göstericiliğine her zaman ihtiyacımız var.

Yaşarken hayatın içinden küçük gözlemler, çaresiz kaldığımız zamanlar, farkında olup etkisiz kaldığımız zaman dilimleri, sesimizin çıkmadığı, konuşmamızın duyulmadığı anlar, tepkilerimiz, isyanlarımız, kalabalıklardaki yalnızlığımız, huzursuzluğumuz... Hepsi gerildiğimiz anların sonucu değil mi? Siz de bazen görmezliğe, duymazlığa geliyor musunuz? Derin nefes alma ihtiyacı duyuyor musunuz? Uykularınız bölünüyor mu? "Kötülükler bitsin, iyiler, iyilikler çoğalsın" - pek çoğumuz gibi  içten dileğiniz mi? 

Ne güzel sözdür:" Bedenin yükünü ayaklar, ruhun yükünü yürek ve beyin taşıyor. " Her taşıyıcının, yükün bir istiap haddi var elbette. Bir canlıya hatta makineye taşıyabileceğinden fazla yük yüklerseniz çöküntüye uğruyor, inciniyor, bozuluyor ya da işlevini yitiriyor. Gerginlik ortamlarında deşarj olmak gerekiyor elbette. "Eğer sıkıntılarımız, acılarımız, üzüntü ve kaygılarımız gözyaşı halinde çıkış yolu bulamasalardı vücutta başka organların ağlamasına sebep olurlardı "sözü sanki gerginlik ve stresin yarattığı durumlar üstüne söylenmiş. 

Ayrıntılı incelersek, gören gözler, duyan kulaklar, algılayan beyinler ve duyarlı yüreklerle bakabilirsek gerçek hayat bazen küçük mutlulukları bile mutsuzluğa dönüştürüp yaşamı çekilmez kılıyor. Toplumda kimi insanımız  bazen şiddetli gerilimlerle dayanma eşiğini geçip öfke kontrolünü kaybedebiliyor, haklıyken haksız duruma düşebiliyor. Kontrollü olmamız gerekir. Her şeye katlanmak, haksızlıklara boyun eğmek biçiminde değil elbette ama; el birliği, gönül birliği ile barış içinde, çağdaş aklın yol göstericiliğinde yola devam etmek zorundayız. 

Dünyaya at gözlüğü ile bakmak değil, gerçek doğrulara, kaynaklara yönelebilmek, karanlıktan aydınlığa çıkış yolları aramak... Zor ama imkânsız değil. Çevremizde, dünyada neler olup bittiğini izlerken bazen yay gibi geriliyoruz. Haklıyız da, televizyon haberleri, gazetelerin özellikle üçüncü sayfa haberleri, sokakta, pazarda, taşıma araçlarındaki gözlemlerimiz beynimizi, yüreğimizi yakıp kavuruyor: Doğal afetler, ekonomik sıkıntılar, kadın cinayetleri, yanlış kararlar sonucu hayal kırıklıkları, haksızlıklar, güvensizlik, siyasetteki iniş çıkışlar... Siz de haberleri izlerken gerilenlerden misiniz? Açık oturumlarda sesini yükselten, hakaret eden, karşıt fikirleri savunan konuşmacıları dinlemeyen, güç gösterisi yapan konuşmacılar. En üst düzeyde tartışmaların olması gereken yerlerde, hatta Mecliste bazı oturumlarda kaba kuvvet gösterileri.  Oysa o kişiler orada halkı, toplumun farklı kesimlerini temsil etmek için yemin etmişlerdi. 

Emekli bir Eğitimci olarak elbette inanıyorum ki; çocuk ve gençleri bu görüntülerden uzak tutmak lâzım. Onların örnek alınacak idealist kişilere ihtiyaçları var. Kim ya da kimler rol-model olacak? Okuma çağında, ergenlik döneminde okullarda, öğrenci yurtlarında oluşan çatışmalar, öğrenci çeteleri, gruplaşmalar, yanlış yollara sapmalar başka nasıl önlenebilir? Ekranlardaki dizilerden, programlardan kaç tanesini gerçek değerlerimizi  benimsetici buluyorsunuz?  "Toplum bunları istiyor" demek bir çeşit savunma mekanizması değil midir?  Boşanmalar, sadakatsizlikler, içi tüketilmiş sevgi gösterileri, abartılı bir tüketim toplumu,  denetimsizlik, ilgisizlik, boş vermişlik güvensizlik, vefasızlık sizin de içinizi karartmıyor mu? 

Sakinleşmeye, huzura, istikrarlı uygulamalara, yaptığı işi seven, benimseyen, sorumluluk almasını bilen, akıl-mantık- muhakeme- duygu bağlantılarını iyi yönetebilen insanlara öyle çok ihtiyacımız var ki. Gerilimden uzak bir hayat, insanca bir yaşam hepimizin hakkı ve özlemi değil mi...?

Makbule ABALI Urla

29.09. 2023






20 yorum:

  1. Kitap okumanın faydalarından biri de -kendimde gözlemlediğim kadarıyla- hayatın merkezi olmadığımızı, her sorunun bizimle alakalı olmadığını, her olumsuzluğun stresini yüklenmemize gerek olmadığını fark etmek. Olaylara daha sakin yaklaşmamı sağlıyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişisel hayatlarımız, kişiliğimiz, karakterimiz, hayal ve beklentilerimiz çok farklı elbette. Her insan bir başka dünya. Merkezde olmasak da kıyısında, köşesinde ama belli bir coğrafyada, çevremizle, ait olduğumuz toplumla bir bütünüz. Kuzey Ülkelerinin insanlarının Akdeniz Bölgesi insanlarından ayrılıkları gibi.
      Çok sakin insanlarda bile organizma uyaranlara bir biçimde tepki veriyor. Bazen beden diliyle, bazen farkındalıkla, bazen rüyalarla, hayallerle, sesli ya da sessiz. İyi ki verebiliyor, robotlardan farkını kanıtlıyor.

      Sil
  2. Bu etkinlikten haberim yoktu. Yaşadığımız sıkıntıların elbet sona ereceğine dair ümidim var fakat beni üzen bunu benim göremeyeceğim. Bu durum beni de geriyor, düşünmemeye çalışıyorum, olmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk yıl benim de haberim olmamıştı. Mükemmeliyetçi değilim ama başladığım bir şeyi bitirebilmek isterim. Kendimle yarışıyorum. Yorumlara geç cevap vermek bile canımı sıkıyor bazen. Oysa bazen yazdığım yorumların yayınlanmadığını da gördüm. Neden bilmiyorum, spama düşecek bir ifade de kullanmamaya özen gösteririm. "(Hiç yorum yok.)ifadesi yer alıyor.
      Bazen de yorum yazmak isteyip yazamadığım bloglar var. "Hikâyelerdir Geriye Kalan " gibi. Çok severek izliyorum.
      Gelecekte görememek değil de yaşadığımız günlerde olumsuzlukları görmek istememek daha üzücü geliyor bana değerli arkadaşım. Siz lütfen yazmaya devam edin.

      Sil
  3. Merhabalar.
    Blogları canlı tutma proje faaliyeti kapsamında "gerilim" konusunu ele alarak dokuz parağraftan ibaret olan paylaşımınızı okudum. Sayın öğretmenim gerçekleri o kadar güzel ele alıp işlemişsiniz ki, kaleminize, emeğinize, yüreğinize ve gönlünüze sağlık ve mutluluklar dilerim.

    Değindiğiniz her konuyu tekrar ben de burada ele alarak irdelemek istemiyorum. Siz zaten gereğini hakkıyla kaleme alıp döktürmüşsünüz. Teşekkür ederim.

    "...Gerilimden uzak bir hayat, insanca bir yaşam hepimizin hakkı ve özlemi değil mi?.." elbette bu tespitinize yürekten katılıyorum.
    Selam ve saygılarımla birlikte, eşinize ve size sağlık ve mutluluklar dilerim.

    YanıtlaSil
  4. Çok dikkatli, titiz bir okuyucu ve izleyici olduğunuzu biliyorum. Yorumlarınızda da her zaman aynı anlayış çok belirgindir.

    Zihnimde birikmiş öyle çok konu var ki... Keşke sağlık ve zaman elverse de daha çok, daha sık yazabilsem. Bazı yazı ve şiirler, öyküler güncelliğini kaybedince yazdığım halde yayınlamıyorum.
    Motive eden yorumlarınız, iyi dilekleriniz için sonsuz teşekkürlerimi iletiyor, eşimle birlikte size ve eşinize sağlıklı, huzurlu, aydınlık günler diliyoruz.

    YanıtlaSil
  5. Sevgili öğretmenim uzun zamandır gerilimi resmen iliklerime kadar hissetmemek için haber programları izlemiyorum, toplumu yanlış yöne doğru yönlendirdiği için dizi de izlemiyorum.en azından kendi açımdan hayatımdaki gerilimi az da olsa bunları uzak tutarak azaltmaya çalışıyorum , ne kadar becerebilirsem tabiki , kendiniz için ve biz okuyucularınız için yine çok güzel bir konu seçmişsiniz , teşekkür ediyorum ☺️🥰💕

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alışkanlıklardan kolay vazgeçilemiyor sevgili Çağrı. Çoğu zaman haber özetlerini izleyip bilgi ediniyoruz. Geçen yıl "Camdaki Kız" dizisi zaman zaman gerilim içerse de oyuncular çok başarılıydı, severek izlemiştik. Gülseren Budayıcıoğlu insan tahlillerini çok güzel işlemişti.
      Yorumuna teşekkür ederim. Sevgilerimi iletiyorum.

      Sil
  6. Gerilim ve korku turleri tam da verdiginiz orneklerdeki gibi beni psikolojik olarak etkiliyor. Son yuzyilin kosusturmasi icinde, hayatin dingin, gercek halinden uzaklasyorum zaten bari filmler beni daha fazla germesin diyorum. Yine de bu ay bir hile yaptim ve gotik edebiyat degil, gotik mimari okudum :) hem gerilmedim hem gotik kuralina uydum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gotik Mimarinin ne güzel örnekleri var. Yıllar önce sinemada izlediğim bir filmi çağrıştırdı: Notre Dame'ın kamburu. Müzikali de vardı sanırım.
      Sağlıklı günler.

      Sil
  7. Gerilim. İnsanın saf çağından bu yana her daim etkili olmuş, çoğu insanın olumsuz etkilenmesine neden olmuştur.
    Okuduğum kitaplar arasında ve kitaplığımda gerilim konusuna yer vermedim.
    Bu elbette bir seçimdir.
    Bugün, insan sokağa, meydana çıktığında , toplu taşıma araçlarında bulunduğun da stres ve gerilimi hissediyor.
    Etkili bir anlatım ile gerilimi ele almışsınız.
    Kaleminiz her daim yol gösterici olmaya devam etsin Makbule öğretmenim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerilim sözcüğü bana okla yayı hatırlatıyor. Her şiddet olayı sadece kişileri değil toplumları derinden etkiliyor.
      Hele çocuklara anlatılan masallar, seyrettikleri korku filmleri onarılması güç yaralar açıyor, birikim yapıyor.
      Yorumunuza çok teşekkür ederim.
      Esen kalın.

      Sil
  8. Gerilim, artık toplumun vazgeçilmezi olmuş hâlde. Olumsuz bir durum sezdiğimde ortamdan uzaklaşmayı tercih ediyorum. Eski ben olsaydım kibarca müdahale edip uyarma nezaketinde bulunurdum ancak artık bazı insanların da nezaket dilinden anlamadığı bir zaman diliminde yaşadığımızın farkına vardım. Bizi değiştiren faktörleri ele almak ve bu bilinçle gelecek nesli yetiştirmek gerek.

    Haberleri izlemeyi bırakalı epey oldu. Çünkü bana göre haber kanalları da prim elde edecek haber içerikleri yapıyor; kanallar bu konuda adeta birbirleriyle yarışıyor. Vakit buldukça internet üzerinden haberleri okumayı ve takip etmeyi tercih ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşanan olaylar, karşılaştığımız durumlar, toplumun değişimi, başkalaşması alışkanlıklarımızı da değiştiriyor. Yetişmekte olan çocuk ve gençler de bu durumda etkileniyor, haklısınız.
      Olduğu gibi gerçekleri yansıtan haber ve yorumları çok özlüyoruz ama haber kaynakları da kısıtlı.
      Teşekkürler anlamlı yorumunuza.

      Sil
  9. ah yaa gerçekten gerilim kaygı stress değil de huzurlu bir hayatımız olsuun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişisel hayatlardan öte toplumsal yaşamda da huzuru ve dengeyi yakalayabilmiş ülkeler her alanda ilerleme kaydediyorlar .
      Esenlikler diliyorum.

      Sil
  10. gerilimin normalleşmemesini diliyorum:) sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok yerinde bir dilek. Anormal durumlar bile kabul görürse normalleşiyor.
      Sağlıkla, mutlulukla.

      Sil
  11. Ellerinize sağlık çok güzel bir paylaşım olmuş. Gerçek hayatı anlama arzusunda insanoğlu kendi korku ve gerilimini katlarken gerçekten çok yıpranıyor. Ben kendi korku ve gerilimimden sakınmak için bu tarz yapımlara sarılıyorum bir parça garip şekilde bana umut ve çıkış yolunun olduğunu hatırlatıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir yorum. "Çaresizseniz çare sizsiniz." diye çok anlamlı bir deyiş vardır. Umut tükenmediği sürece çıkış yolu hep var gerçekten.
      Sevgiler.

      Sil