Bu Blogda Ara

28 Eki 2023

YÜZ YAŞINA ERİŞMİŞ BİR CUMHURİYET

 


Dile kolay;  CUMHURİYETİMİZ 100 YAŞINDA.  Yüzyıl, bir asır, çok uzun bir zaman dilimi. O uzun yıllar nelere tanık oldu, neler yaşandı. kimler geldi, kimler geçti ? Her dönemin, o zaman diliminde yaşayan insanlara kazandırdığı belli davranış kalıpları, yoğun, kalıcı duygular var.  Gelişim aşamalarında, yaşadığımız topluma uyum sağlarken, birey  olmaya çalışırken  kazandıklarımız, yıllardan geriye kalan izler, birikimler... 

Yüzyıllık Cumhuriyetimizin " bir dönem tanığı " olmak adına dün gece ilkokul yıllarımı düşündüm. Ta o yıllara anılarımda bir yolculuk yaptım. Neyse ki hafızam da gerçek bir dost gibi bana yardımcı oldu, pek çok şeyi hatırlamama fırsat verdi. Geldiğimiz yolu bilmezsek sonraki zaman dilimlerini nasıl değerlendirebiliriz, neye göre önlemler alabiliriz? 

Hatırlayabildiğim kadarıyla o dönem; Aza kanaat etme, , paylaşabilme, tutumlu olma, insani yönden büyüklere saygı, küçüklere sevgi gösterebilme, güven, dürüstlük, vefa, onur, hak, hukuk, adalet duygularının yoğun ve gerçekçi olarak yaşandığı yıllardı. Atalarımız, büyüklerimiz, gerçek savaş öyküleriyle büyümüş, yıllarca askerlik yapmış , çok acı ve eziyet çekmiş , yoklukla mücadele etmiş bir neslin çocukları, torunları olarak her şeyi ince ve kapsamlı düşünürlerdi. 

"Devlet Baba",  "Toprak Ana", "Asker Ocağı", "Er Meydanı". "Baba Ocağı", "Ana Kuzusu", "Ahde Vefa", "Sorumluluk Bilinci", "Vazife Anlayışı", "Sadakat", "Liyakat" o nesillerde yerinde ve sık kullanılan sözcüklerdi.  Bir tas sıcak çorba, bir yudum su, bir bardak dost çayı, kırk yıllık kahve,  Tanrı misafiri, adam gibi adam, helâl süt emmiş, yuvayı yapan dişi kuş,  altın kalpli, alnı pak, yüreği pak gibi deyimler, sözcükler de ta o yıllardan belleğime kazınmış gibi adeta. Kimler bu sözcükleri, güzel deyişleri unutturdu bize, kimler anlamlarını değiştirdi ya da başka anlamlar yükledi? Yeni eklemelerle bu anlamlı sözcüklere yeniden yer verebiliriz dilimizde. 

Milli ve Dini Bayramlar " bayram" gibi kutlanır, acılar için hep birlikte yas evine gidilerek "İmece usulü" kısıtlı  imkânlarla  hazırlanan  yöresel yemekler bırakılırdı. Yere düşen ekmek parçasını hemen alır, üç kez öper, uygun bir yere koyardık. Ekmek kutsaldı. Yazın en sıcak günlerinde bile oruç tutmak isteyenler olurdu biz çocuklar arasında. Her şey sadelik ve içtenlik üzerine kurgulanmıştı sanki. Korkarak değil, inanarak, olması gerektiği gibi yapardık. Sevap- günah içimizde idi. Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Derslerimizde de çok şey öğrendik. O dönemde fotoğraflar çekilerek yardım kolileri dağıtılmazdı ama yoksullar için adları bilinmeyen yardım melekleri, aşevleri vardı. 

Evlilikte sadakat, anlayış, vefa, dostluk esastı. Görücü usulü evlilikler çoğunluktaydı ama ayrılma boşanmalar bu kadar yaygın değildi.  Evlenme yaşı şimdikinden daha genç idi ancak  çok küçük yaşta evlendirilen kız çocukları yoktu.  Kadın sığınma evlerine de ihtiyaç yoktu sanırım. Ekonomik sıkıntılar aileleri sarsardı ama "Orta Direk" aileler ; temelden, çatıdan, yan kolonlardan, kirişlerden güç alarak ayakta kalmayı, geçinmeyi bilirdi. Tarımla, çiftçilikle uğraşan aileler biraz daha şanslıydı. Çukurova'nın verimli toprakları zor günlerde cankurtaran simidi gibi olmuş, "Aza kanaat eden" insanları doyurmuştur. 

Adana'da doğmuş, üniversite öğrenimine kadar çocukluk ve ilk gençlik yılları Adana'da geçmiş eski bir Adanalı olarak  ne çok severim Adana'yı, sıcak iklimi gibi sıcak  dostluklarını, yöresel yemeklerini, gönülleri kadar zengin dost sofralarını. belki biraz gürültülü ancak içten söyleşilerini. Üniversite sonrası ilk görev yıllarım gene Adana'da başladı. Yaş aldıkça, çocukluk yılları ne kadar gerilerde kalsa da kolay kolay unutulmuyor, anılar deposundan silinmiyor. Narenciye çiçeklerinin kokusu burnunuzda, ağaçtan koparıp yediğiniz meyvelerin tadı damağınızda kalıyor. Fayton arabaların tekerlek sesi, arabacıların atlara seslenişi halâ kulaklarımda.

 Adana Namık Kemal İlkokulu  ilk eğitim yuvam sayılır. İlk dört yılım orada, son yılım da taşınmamız nedeniyle Celâlettin Seyhan İlkokulunda  tamamlandı. O yıllarda anaokulları yoktu. Sınıflarımız yaklaşık 40 kişi kadar olurdu. Her sabah Atamızın gülümseyen yüzü karşılardı bizleri, güç alırdık. Sınıfımızda her kesimden, her yöreden arkadaşlarımız vardı. Doktor, mühendis, hukukçu, öğretmen, işçi, esnaf  her kesimden insanların çocukları. Okul sadece öğretim değil aynı zamanda bir eğitim yuvasıydı. Önlüklerimiz tek tipti . Kocaman kurdelelerimiz, beyaz yakalarımızla adeta akla karanın temsilcileri gibiydik. Ancak her zaman griye de yer vardı. Hayal kurmasını hepimiz iyi bilirdik.  Sadece okur yazar olmadık,  dinlemeyi,  anlamayı, insan ilişkilerini, tarih bilincini, yurt sevgisini, adaletli olmayı, bilimsel düşüncenin  değerini de orada belledik. Her okulda Öğretmenlerden daha kıdemli bir Başöğretmen olurdu . Eğitim müfettişlerinden ayrı, okulda genel anlamda bir denetleyici. Bir arabulucu gibi işleyişten sorumlu, deneyimli bir kişi. Her okulda, okuma yazma bilmeyen yetişkinler için de Okur Yazarlık kursları vardı.

Bayramlarda Belediye binası önündeki Resmigeçide en temiz, giysilerimiz, en düzenli yürüyüşümüzle katılırdık. Marşlar, bayraklar, flamalar, şiirler , günün anlam ve önemini belirten konuşmalar o törenlerin ayrılmaz bir parçasıydı. Coşkuyla kutlamalara günler öncesinden hazırlanırdık. Sınıflar renkli kâğıtlarla, fenerlerle, bayraklarla süslenirken bazen kızlara  krapon kâğıdından  giysiler hazırlanır, kurdeleler, şeritlerle süslemeler yapılırdı. Bazen ansızın yağan güz yağmuruyla ıslanmışızdır  da o törenlerde. Öğleden sonra çocuk baloları düzenlenir, geceler fener alaylarıyla sonlanırdı. Günlükler, anı defterleri birer canlı tanıktır o özel günlere... İş derslerinde yaptığımız karton kumbaralar dini bayramlarda verilecek küçük harçlıklar için bir kenarda sırasını beklerdi. Çocuklar için tatlı dil, güler yüz , şeker her zaman kabul görürdü. 

Yaş aldıkça dinlemek kadar anlatmayı da seviyor "dünkü çocuklar." Daha anlatacak öyle çok ince ayrıntılar var ki dağarcığımızda. "Geçmiş zaman anlatıcıları" geçmişte yaşadıklarını anlatmalılar tüm çocuklara. Sadece torunlarla sınırlı kalmamalı bu halka. Dinlemesini , gözlemesini, izlemesini  bilmeyenlerin yarınlara da güvenilir , kalıcı katkıları olamaz. Başöğretmen Atatürk'ün çocuk ve gençlere emanet  ettiği Cumhuriyetimiz 100 yaşında. Yürekten kutluyoruz. O zor yıllarda bile ne güzel işler gerçekleştirildi, büyük başarılara imza atıldı. Bilimsel gerçeklerden uzaklaşmadan, aklın sağduyunun, hoşgörünün yol göstericiliğinde aydınlık, umutlu yarınlara.  Yolunuz açık olsun.

Makbule ABALI- Emekli Eğitimci

28.Ekim 2023 Urla





32 yorum:

  1. Ne güzel anlatmışsınız ben de zamanda yolculuk yaptım satırlarınızda gezinirken.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk yorum senden geldi sevgili Handan. Günümüzde kurgu filmler, 3 boyutlu görseller ve daha niceleri de bilinmezler dünyasına yolculuk yaptırıyor ama gerçek her zaman daha kalıcı sanırım. Teşekkürler.
      Sevgiyle.

      Sil
  2. anıları okumak en sevdiğiiim, teşekkür ederiz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşanmışlıklardan geriye kalanlar bellekte özel bir bölmede saklanıyor galiba. Olumsuzlar da vardır elbette.
      Nice güzel yıllara.

      Sil
  3. Yaş aldıkça dinlemek kadar anlatmayı da seviyor "dünkü çocuklar." Anlatmaya devam etmeli dünkü çocuklar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dinlemeyi, anlamayı, algılamayı ve değerlendirmeyi bilenler var oldukça yorulmadan anlatacaklar elbette. Yüzyıllar öncesinden gelen aydınlanma ışığı, yeni kuşaklarla yıllar sonrasına umutla taşınacak.
      Çok teşekkürler.

      Sil
  4. Hep böyle güzel yazılarınızla anlatmaya devam edin öğretmenim, biz de faydalanıyoruz tecrübelerinizden sayenizde..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 100 yıl öncesi. 100 yıl sonrası. Bizler sadece bir bölümüne tanık olabildik o zor yılların. Gerçek öykülerle, deneyimlerle bugünün gençleri de daha bilinçli olarak yollarına devam edecekler kuşkusuz. Yarınlar onların.
      Çok teşekkürler.

      Sil
  5. Öyle güzel anlatıyorsunuz ki adeta o yılları yaşıyorum satırlarınızda yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benzer iki yorum alt alta olunca, çok az farklı da olsa tereddüt yaşadım. Ama bazen yorum yazan arkadaşlarımın nedense bana ulaşamayan yorumlarını da hatırlayınca , emeğe saygı açısından haksızlık yapmak istemedim.
      Bu kısacık ama içten yoruma çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  6. Öylesine güzel anlatıyorsunuz ki adeta o yıllarda yaşıyor gibiyim yüreğinize sağlık öğretmenim ❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda beynimiz de adil davranıyor neyse ki. Eski kayıtları en sona saklayıp, önce yenileri siliyor. Anılar denizinde yüzmek de yormuyor insanı. Ve iyi ki yorumlar tamamlamaya yardımcı oluyor.
      O yıllar ev-iş derslerimizde erkek arkadaşlarımızla birlikte sökük onarmayı, yama yapmayı, düğme dikmeyi, bu yolla yardımlaşmayı da öğrendik. "Eskisi olmayanın yenisi hiç olmaz." derdi öğretmenimiz. Dizleri yırtık pantolonlar henüz moda değildi o yıllarda .
      Esen kalın.

      Sil
  7. Makbule Hocam, bu satırları yazan ellerinize sağlık.
    Her bir ayrıntı beni kaç seneler öncesine götürdü. Dünkü çocuk olan bizler, aslında ne kadar çok duygu geçişleri yaşamışız. Saydığınız vefa, saygı, hürmet, beceri, dostluk, içtenlik, hoşgörü, sevap-günah ve daha bir çok kelimeyi, bizler sadece sözlükte geçen kelime olarak öğrenmedik, bizzat yaşadık.
    Yaşadıklarımızın hepsine kefilim ve iyi ki diyorum.
    Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben seni güzel yazılarınla, pek çok dostuma önerdiğim eğitici, düşündürücü radyo programlarınla bir "Yeni Kuşak Temsilcisi " olarak biliyordum sevgili Sezer. O yoğun duyguları yapabildiğimiz ölçüde yaşadık ve yaşattık çevremizdekilere.
      İnan bazen sözlükler de şaşırtıyor beni. Hatırlarsın, "cefakâr" sözcüğü bile anlam değiştirmiş. Saygıyla, sevgiyle andığım idealist, cefakâr öğretmenlerimizi nasıl unuturum?
      Onurlu, vefalı ve dirençli olarak aydınlık yarınlara.

      Sil
  8. Öğretmenim ne güzel bir yazı olmuş . içimdeki Cumhuriyet sevincini daha da çoğalttı bu yazınız... Sizin bu yaşlarınızdaki güzelliklerinize, mutluluklarınıza , ışıl ışıl enerjinize şahit olmak o kadar güzelken yazınızla birlikte keşke çocukluk yıllarını da görebilseydim öğretmenimin duygusuna kapılıverdim. Göremesem de o güçlü ve içten anlatımınızla o zamanlardaki atmosfer ve o zamanlarda ki siz zihnimde yer etti.
    Güzellikler , iyilikler , mutluluklar , sevinçler hep var olsun hayatımızda....
    Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunda Cumhuriyet coşkunu, bağlılık ve sevgini dile getirirken ben de iltifatından payımı aldım. İçtenliğini bilen biri olarak çok teşekkür ederim.
      "Yedisinde ne isen yetmişinde de öyle olmak" sözüne bütünüyle katılmasam da doğruluk payı var elbette. Klasik insanlar hele sadelikten, doğallıktan yana iseler çok kolay değişmiyorlar. İç benle çok çatışmaya girmemek, sakin olabilmek, mantık ve duygu terazisini dengede tutabilmek de belki bu konuda yardımcı oluyor.
      Güzel dileklerinin, düşüncelerinin hepimiz için gerçek olması özlemiyle.

      Sil
  9. Cumhuriyet, ikinci yüzyılında, daha aydınlık, daha vicdanlı, daha merhametli, daha gösterişten uzak, daha dürüst insanların memleketi olur dilerim. bir umudun var mı derseniz, "umutsuz yaşanmıyor" diyebilirim sanırım...

    YanıtlaSil
  10. Bu güzel yorumda "İkinci Yüzyıl" ifadesi içimi hoş etti birden. Dileyelim ki bu duygu yüklü saf, temiz dileklere daha çok insanımız sahip çıksın, benimsesin. UMUT...hangimiz soluk alabiliriz ki onsuz?
    Bu sabah değerli buraneros arkadaşımızın sayfasında (sanırım izleyicisin.) ikinci yorumumda söz ettim. Umut hep içimizde.
    Sevgiyle, umutla.

    YanıtlaSil
  11. Anılarınızı keyifle okudum Makbule Öğretmenim. Eskilerde yaşanan insan ilişkileri hep daha kıymetli gelmiştir bana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen düşünürüm; o zamanlarda da olumsuzluklar vardı, yakındığımız durumlar olurdu ama ,belki insanlar daha hoşgörülü, daha bağışlayıcı idiler. Uzlaştırıcı, denge sağlayıcı, adil, taraf tutmadan çözüm arayan bilge insanlar da vardı.
      Kötü örnekler mi çoğaldı, dostluklar mı bozuldu, çıkar ilişkileri mi ağır bastı kim bilir...?

      Sevgiyle.

      Sil
  12. Merhabalar.
    Yazınızı okuduktan sonra Cumhuriyetimizin 100. yıl yaşını ikmal etmesi dolayısıyla
    Rahmetlik en büyük amcam 1919 ve babam 1922 doğumlular. Her ikisinin doğum tarihleri bana Kurtuluş Savaşı'mızı ve Cumhuriyetimizi hatırlatır.
    Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu ve daim olsun. Cumhuriyetimiz ilelebet payidar kalsın.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Büyük Önder M. K. Atatürk'ün bizlere en büyük armağanı Cumhuriyet 100 yaşına ulaşmış. Ben annemin babasını , çok küçük yaşta kaybettiği annesini hiç görmedim. Onun adını taşıyorum. Babam evliliğinden 3 gün sonra tekrar askere çağrılmış. Eşimin amcası Çanakkale Savaşında bir gözünü kaybetmiş. Çok uzun yıllar savaşmışlar. Benden 10 yaş büyük olan eşim, savaş yılları köylerinde yaşadıkları yokluk ve fedakârlık yıllarını yoğun duygular yaşayarak anlatır. Köy Enstitülerinin son yıllarına gecikmiş olarak erişebilmek, özellikle dağ köyleri çocukları için çok büyük bir şans olmuş
      Bu güzel ülkemizi bizlere kazandırmak için kahramanca, canı pahasına çalışan, savaşan tüm büyüklerimizi rahmetle, saygıyla, minnetle anıyoruz.
      Yorumunuza çok teşekkür ederim.
      Selam ve saygılar.

      Sil
  13. Canım Makbule öğretmenim anılarınızı okumak harika, iyi ki yazdınız,iyi ki tarihe not olacak burada. Aynı yıllarda aynı duyguları farklı şehirlerde yaşadık... Cumhuriyetimizin nice yüzyılları olsun. Bir haftadır etkinliklerin içindeyim halkımız en büyük bayramını kutladı,ne mutlu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Arzu, güzel yorumunu okurken "Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer." sözüne takıldı zihnim; Uzun süren bir zorunlu dinlenme molasından sonra ilk senin yorumun karşılamıştı beni. Nasıl unuturum ! Yanıtsız kalmış o yorumunu hemen cevaplamıştım. Vefa'nın canlı kanıtı gibi bilirim seni.
      Cumhuriyetimizin 100. yılına tanık olabilmek büyük mutluluk elbette. Mutluluğumuzu pekiştirecek güçlü halkaları, değişim ve gelişimleri de tez zamanda görebilmeyi dileyerek...

      Gönülden sevgilerle.

      Sil
  14. Nasıl güzel anlatmışsınız anılarınızı, sizinle birlikte ben de kendi anılarıma doğru yol aldım. Cumhuriyetin kazanımları ne kadar değerli. Altını çizdiğiniz o değerler; saygı, sevgi, vefa, dostluk, bayrağımıza ve atamıza saygı. Evlilikte sadakat, anlayış... İçtenlik, samimiyet... Doğru ve düzgün insan olabilmek!. Bizler gerek ailelerimizde, gerek mahallelerimizde ve eğitim kurumlarımızda bu temel değerler üzerine inşa ettik karakterlerimizi. Güzeldi o günler... Ancak bir kez daha umutlarımız perçinlendi!. Bu yıl, Cumhuriyetin coşkusunu iliklerimize kadar hissettik. Diliyorum en kısa zamanda özlediğimiz o değişimi de yaşarız. İlelebet Yaşasın Cumhuriyet!
    Sevgiyle, esenlikle.... iyi haftalar dilerim Makbule Öğretmenim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazımı 28 Ekim Günü biraz da buruk ve hüzünlü olarak yazmıştım sevgili Esin. Bu duygularımı yarın paylaşacağım sonraki yazımda da dile getirdim. Yıllar önceki kutlamalarımız bile daha coşkulu ve görkemli olurdu , koca bir yüzyıl, nasıl bir farkındalık yaratılmaz düşünceleri yüreğimi acıtıyordu inan...
      Ama bir gün sonra "Büyük Halk Kutlamasını " görünce öyle mutlu oldum ki. İçten gelen, inanılan, benimsenen, doğal olan her etkinlik bir başka oluyor.
      Ülkemiz çocuk ve gençleri, insanları için umutlarımız bir kez daha tavan yaptı. Sevinçle, mutluluk gözyaşlarıyla izledik bu muhteşem Halk Kutlamasını !
      Sevgiyle, umutla aydınlık yarınlara...

      Sil
  15. Öykü okumak gibiydi, cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun. :)

    YanıtlaSil
  16. Yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan, tarihte iz bırakmış gerçek öykülerden damıtılmış anılarla yazmaya çalışmak... Emekli bir eğitimcinin duyguları ile Cumhuriyetimiz kutlu olsun.
    Çok teşekkürler. sevgiler.

    YanıtlaSil
  17. Hala eğitmeye, devam ediyorsunuz, yorumlara verdiğiniz, zarif ve bilgilendirici yanıtlarınız da çok değerli.
    Yaşama umut ile bakmamıza destek veren, yazınız için, teşekkürler, öğretmenim.
    Cumhuriyetimiz kutlu olsun, nice yüzyıllara.🇹🇷

    YanıtlaSil
  18. Güzel, ince yorumunuza çok teşekkür ediyorum. Yazılar , şiirler yorumlarla bütünleşiyor. Okuyucuların , izleyicilerin geri bildirimi bizler için çok değerli birer motivasyon kaynağı. Güç veriyor, yolumuzu belirliyor.
    Umut hiç tükenmesin, yarınlarımıza ışık ve enerji olsun.
    Nice yüzyıllara...

    YanıtlaSil
  19. Kaleminize yüreğinize sağlık Makbule öğretmenim harika bir yazı o günleri çok güzel anlatıyor sizi tanıdığıma çok memnunum ,gelecek güzel aydınlık günlerde görüşmek üzere Canay Sunay

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık eskisi kadar sık yazamasam da "yazabilmek", beni rahatlatan, mutlu eden bir etkinlik. İnanın, son zamanlarda her yazıdan sonra sanki Öğretmenimizi haberdar etmek gibi bir duyguya kapılıyorum. "Yorumları da tek tek okuyorum" diyen sesi kulaklarımda. Saygıyla, rahmetle anıyorum Şerafettin Sunay Öğretmenimizi. Işıklar içinde uyusun.
      Son cümleniz benim de içten görüş ve dileğimdir sevgili Canay Öğretmenim.
      Sağlıkla, huzur ve umutla.

      Sil