Her mevsimin kendine özgü özellikleri var. Mevsimlerin genel özelliklerinin dışında; Her an, her gün, her ay ve tabii ki her mevsim yaşanılan coğrafyaya, konuma, kişilik özelliklerimize, yaşam tarzımıza, adet ve geleneklerimize, hayat deneyimlerimize göre farklı değerlendirilip farklı algılanabiliyor.
Sonbahar; Yılın sondan bir önceki mevsimi. Ve onun son ayı Kasım. Kasım Ayının ilk günlerindeyiz. Henüz hayal bile edemediğimiz son günlerini yaşarken; birden bu ayın da bittiğini fark edip Aralığa merhaba diyeceğiz. Yıl da bitecek öylece. Her giden ay ya da mevsim ömrün de bitişini fısıldar gibi...
"Sonbahar" yerine "Güz mevsimi" demeyi daha çok seviyorum. Güz mevsimi bana çoğu zaman hüznü, kayıplarımızı, acıları çağrıştırsa da mevsimlerin ne suçu var? Adeta usta bir ressamın fırçasıyla oluşturulmuş harika pastel renkler doğayı donattığında gözlerimiz bayram yapsa da, içinizdeki ruh hali dışınızdaki bayramı bile farklı kılabilir.
Asık yüzle "Hoş Geldin" denmez elbette. Atalarımız, geleneklerimiz, adetlerimiz öyle diyor. Herhalde dünyanın hiçbir yerinde bizim konukseverliğimiz gibisi yoktur. Onurlu insanlar gibi başımızı kolay kolay eğmeyiz ama , misafiri baş tacı ederiz. Tabii ki misafir de bizim adetlerimizi benimsemişse yol- yordam bilerek, ev sahibinin iyi niyetini kötüye kullanmadan veda etmesini de bilir.
Umarız Kasım Ayı da bizleri hayal kırıklığına uğratmaz. Havalar serinlese de sevgisiyle, şefkatiyle, koruyucu tavrıyla sarar, ısıtır bizi. Vefayla, güvenle, huzur veren bir tutumla dost olabileceğine inandırır bizi...
HOŞ GELDİN KASIM !
Makbule ABALI- Eğitimci
2.11.2024 Urla
Ünlü Şairler ve Sanatçılar her dönem, her mevsim duygularımıza tercüman olmuşlar. Sonsuz teşekkürlerimizle... M. A
YÜREĞİM
Yüreğim ıslaktır benim
Kuytularda ağlamaktan
Ve hafif uçuktur rengi
Kurusun diye kaç kez
Güneşe asılmaktan
Sunay AKIN
canım öğretmenim, kasım güzellikler getirsin. kasım aşkın ayı derler, biz büyüdükçe içimizdeki aşk da büyüdü, ağaçlara, kuşlara, yayıldıkça yayıldı, daha da anlamlanmaya başladı kasım ayı <3
YanıtlaSilCaanım Sadece C.- Her an' ın, her günün, haftanın, ayın içinde belki bir daha karşılaşılmayacak güzellikte şeyler olduğuna gönülden inanıyorum elbette. Hatta belki bu yüzden ruhumu da, bedenimi de, duyu organlarımı da çook yoruyorum belki.
SilÇöp toplayıcıları görünce "çöplerin içinden bile ne güzellikler çıkıyor kim bilir? " diye düşünenlerdenim.
Haksızlık etmek istemem; Kasım ayını da çok severim.
Yeter ki yaşama sevincimiz daim olsun...
Yorumuna yanıtımı kahvaltı öncesi içimden geldiği gibi yazmıştım canım. Yazarken yazım kurallarına dikkat etmeye çalışırım. (Eski bir alışkanlık diye de düşünebilirsin.)
SilBazen de işte bu yorumda olduğu gibi , klavyemin kırmızı uyarılarına rağmen - duygu diliyle yazınca- konuşur gibi yazıyor insan. a'lar, o'lar o yüzden aslından uzaklaşıp çoğalmıştır. Yanlışlıkla değil de bilerek yazdığım anlaşılsın istedim. (Senin, Buraneros'un, Sezer'in de çok iyi bildiği gibi... )
Bazen yazarken o içten, kafa kaldıran coşkuya yol vermek gerektir öğretmenim, varsın noktalar virgüller istediklere yere gitsin, blog sayesinde tanıştığım ama bu tanışmaya bir kitabını almam, sonra onu blogda yazmam, sonra o yazarın yazıma rastlaması, benim için o kadar kıymetli bir tanışıklığa sebep olmuştu ki! Üstelik imla bilmezliğimin, yazılarımın bu anlamdaki sefilliğinin altını çizmiştim başka bir yazımda, o ise bu kısım üzerine tek kelime bile etmemiş, yazının biçeminden dolayı kutlarım seni demişti... Sonra yazımın altında şu cümleleri gördüm, ama yine de bazı şeyleri kendim için düzeltmem gerektiğini anladım ve daha dikkatli oldum. Ve onunla oluşan tanışıklık üzerine şu linkteki yazıyı yazdım.
YanıtlaSilhttps://laparagas.blogspot.com/2020/03/kitabn-sadece-kitap-olmadg-bir-durum.html
Onun ilk yorumu da şu idi:
"Ben, Bir Trakya Masalı'nın yazarı Ekmel Denizer.
La Paragas'ı ne yazık ki gecikerek keşfettim. Kitabım hakkındaki övücü sözler için teşekkür ederim. Ayrıca yazınızı biçeminden dolayı kutlarım.
Tanışmayı dilediğimi de söylemeliyim.
Saygılarımla,
Ekmel Denizer"
Kadın ve insan olmamızın ötesinde ne çok kimliğimiz var değerli dost Buraneros. Eğitimci ya da öğretmen kimliklerim de benim için her zaman önemli olmuştur. Anne ve eş kimliklerim de. Tüm bu kimliklerimi en doğal halimle-abartısız kullanmaya çalıştım yaşam boyu. Maske takmadan, kılık değiştirmeden...
SilYorumunuz öyle içten ve güzel ki ; Beni anladığınızı biliyorum. O eklentiler de zaten gidecekleri yönü doğru algılayarak sahiplerine ulaşıyorlar.
Bu vesileyle-adı hiç yabancı gelmeyen- Ekmel Denizer'i de tanımış oldum, sevindim. Yüreklendirmek, motive etmek , olumlu -olumsuz eleştiriler ne kadar önemli.
Teknik konulardaki yetersizliğime rağmen, öğrenmeye çalışmaktan hiç vazgeçmiyorum. Pes etmiyor, araştırıyorum.
Paylaşımlarıma artık rahatlıkla video ekleyebiliyor ve mutlu oluyorum. Ancak tüm çabalarıma rağmen gönderdiğiniz linke uıaşamadım. "Aradığınız sayfa bu blogda yok" engeli aşılamıyor.
Nezaketini, vefasını kanıtlamış bir usta blogger a selamlar.
İlk arayışta bulamadığım değerli şair-yazar Ekmel Denizer hakkında pek çok bilgiye ulaştım Buraneros. Teşekkürler hatırlattığın için.
Silİlk açıklamayı Kitap Yurdu'nda okudum. Pek çok yayınevinde var. Belki çok yakın bir tarihte değil ama, mutlaka okuyacağım.
Ben de O'nu geç tanımış olacağım.
Sağlıkla.
“…her giden ay ya da mevsim ömrün de bitişini fısıldar gibi.”
YanıtlaSilBu cümlenin üzerine biraz düşündüm, düşündüm ve yine düşündüm.
Günler, aylar, yıllar ve mevsimler gelip geçiyor bir yandan ömür gidiyor gerçekten.
Sonbahara güz mevsimi de demek yakışıyor bence.
Hepimiz için sağlıklı, huzurlu, bereketli bir kasım olması dileğiyle.
Sevgiler. :)
Birpembesever'in pek çok paylaşımında (yorum yazamasam da mutlaka okuyorum.) felsefi düşüncelerine tanık olmuş biriyim.
SilBazen, tasarladığım şeyleri yetiştiremeyeceğim kaygısına kapılıyorum. Zamanı geriye alma gücümüz yok. İyi ki yazıyoruz.
Son cümledeki anlamlı dileğe gönülden katılıyorum.
Sevgiyle.
Merhabalar.
YanıtlaSilNe Eylüldür, ne de Ekim, Kasım'dır onun adı Kasım... Ben de sonbaharı değil de onun yerine güz demeyi ve kullanmayı daha çok seviyorum. Sonbaharın adı benim yanımda güzdür. Kasım ayı, yakın geçmiş yıllara göre bu sene biraz daha çetin geçeceğe benziyor. hastalarımızı ve yaşlılarımızı da hep bu ayda kaybederiz. Bu nedenle Kasım ayı, veda ayı, ayrılık ayıdır.
Oysa Eylül ve Ekim aylarında ağaçların ve süs bitkilerinin yapraklarının sararıp döküldüğünü göreceğimiz aylardır. Ama artık iklimler değişti ve ancak, Kasım ayında yaprakların sararıp yerlere döküldüğünü görüyoruz. Bu durum bizlere, iklim değişikliğinin bir ispatıdır. Hüzün ayı, hazan ayı Kasım oldu artık! Tam yılını hatırlamamakla birlikte yılların birinde Kasım ayını aynı bir yaz ayı gibi geçirdiğimizi bile hatırlıyorum. Ama bu yıl öyle geçmeyeceğe benziyor. Poyraz rüzgarı çok acı değiyor. Hava açıksa, güneş kendini gösteriyor ve öğle güzel sıcak geçiyor ama sabahları ve akşamları daha soğuk oluyor.
Herkes kendine göre kış hazırlıklarını yapmıştır. Soba ile ısınanların odun ve kömür ihtiyaçlarını çoktan temin etmiş olmaları gerekir. Kasım ayına bırakanlar da oluyordu.
Sayın öğretmenim bu paylaşımınızdan etkilendiğim için ben de bu yorum marifetiyle Kasım için bunları yazdım. Güzel ve sıcak bir Kasım ayı geçirmemiz dileğimle birlikte hayırlı günler dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar Recep Bey,
SilBlog adınızda tekrar eskiye dönmenize sevindim. Bitişik harflerle mi, küçük harfle mi , büyük harf de vardı derken; alışıncaya kadar zaman geçiyordu. Blog temamı bile henüz tam düzenleyemedim. Acaba yapmak isterken bozar mıyım düşüncesi yavaşlatıyor beni. Mükemmele ulaşma isteği değil de, yaptığım işi düzgün yapma arzusu ağır basıyor sanırım.
Eski mevsimler bile değişti, haklısınız. 1978 yılı 23 Nisan Günü eşimle Mersin Arslanköy Yaylası'na gidişimizde, yoğun kar yağışı nedeniyle dönüşü geciktirdiğimizi hatırlıyorum.
Oradaki akrabalar; ayvanın bol olduğu yıl , kışın da sert geçeceğini söylerlerdi.
Soğuk havalarda duyarlı ve hassas insanlar ; yoksulluğu- yoksulları-evsiz barksız insanları düşünüp çok üşüyor galiba. Şiddetli doğa olaylarında hep içim acır benim.
Katkınıza teşekkürlerimle, iyi dileklerinize yürekten katılıyorum.
Seçtiğiniz yazı rengi kasım ayına o kadar güzel yakışmış ki. Kasımpatı rengi...
YanıtlaSilÇok güzeldir sonbaharın sarıları, kırmızıları, kahverengi tonlarına geçişleri... Adeta yaz sıcağının enerjisini yansıtan sarı renge romantik bir veda gibi eklenir kızıllar, tabalar ve şeftali pembeleri...
"Güz mevsimi" çok hoş gelir kulağa... Mevsimlerin değişmesi, geçen zamanlar... Ömürden gidenleri değil kazandırdığı bilgeliği ve hoşgörüyü çağrıştırsın hepimize... Güzelliklere ve sevgiye açılsın kapılarımız, mutlulukla ve sevgiyle... 🌺
Kalemi ya da klavyeyi, nerede-ne zaman ne konuda olursa olsun- en etkin biçimde kullanmayı bilerek "Yazanlar" sabahı da aydınlık kılıyorlar. Güneşle birlikte ışık saçıyorlar çevrelerine...
SilYazının rengiyle birlikte sayfa rengini de seçip ( Yeşilin en uyumlusunu ) teknik konulardaki beceriksizliğinden ötürü düşündüğünü gerçekleştiremeyen acemi bir blog yazarı, bu içten yorumla çok mutlu olup, tüm açık kapılardan gönül dolusu sevgilerini iletir.
ben de "güz" demeyi daha çok sevenlerdenim öğretmenim. daha şiirsel geliyor bana. dilerim güzellikler getirsin kasım ayı...
YanıtlaSilyaşamda pek çok şey güzel başlar da, bazen beklenmeyen ya da istenmeyen son' larla biter sevgili Şule. Hayat,; dünyanın farklı yörelerinde öyle farklı olaylarla gelişip sonuçlanıyor ki, insan çaresizlik içinde, umutsuzca bakakalıyor. Baharlar da son olmasın. Gençler daha nice güzel baharları umutla, sevgiyle, hoşgörüyle karşılasınlar.
SilAynı güzel dilekle, bir şiir paylaşmak istiyorum bu kasım akşamı.
Çok teşekkür ederim.
Pastel renkleri o kadar çok seviyorum ki, hele de doğadaysa. Geçen gün yeşil, sarı ve kırmızı renkte ağaçları yan yana görmek beni mutlu etti ve ressam olmadığıma üzüldüm. Çocukken TRT'de ressam Bob Ross vardı ve onun yaptığı resimler bile beni hayal alemine götürmeye yeterdi. Şimdi sizin Kasım yazınızı okurken aklıma bunlar geldi öğretmenim ve zihnimdeki güvenli, hayal kurma alanına gidip gelmiş kadar rahatladım. :) İçinizin güzelliklerini bizlerle paylaştığınız için çok mutluyum.
YanıtlaSilAile hayatım-yakın çevrem ya da çalışma hayatım-çalışma arkadaşlarım ile hayatım boyunca, yapabildiğim ölçüde-elimden geldiğince iyilikleri-güzellikleri paylaşmaya özen gösterdim. İnsan olarak buna hepimizin ihtiyacı var.
SilPastel renklerin rahatlatıcı, huzur veren bir yanı var. İyi bilirsiniz, kullanılan renklerle bağlantılı olarak ruhsal çözümlemeler yapılıyor. Hele çocukların acıları, yaptıkları resimlere olduğu gibi yansıyor. Renkleri uygun biçimde ve dengeli kullanmak, ruh sağlığı açısından önemli gerçekten. Doğada, doğal ortamda her renk en güzel haliyle yer alıyor.
Ben de bu anlamlı-güzel yorumunla mutlu oldum.
Teşekkürler Annabell.
ahhh Kasım dökülen her bir yaprağın hüzünlü. 10 Kasım'a yaklaştıkça gözyaşı olup dökülen her yaprağın...
YanıtlaSilyıllardır severek okuduğum Cafe Tigris'le yeniden buluşmak sevindirdi doğrusu. Hayata çok yönlü bakmak, olayları ve insanları öylece değerlendirmek bana iyi geliyor değerli arkadaşım. Eski dostlar bazen bana:" Hep kendinden veriyorsun. Biraz da hayır demesini bil. derler. Bencil olmak kolay da "insan" olmak, olduğun gibi kalabilmek giderek zorlaşıyor.
SilKasım'ın hüznü hep sürer ama, geriye kalan kalıcı güzellikleri de yıpratmasak keşke...
Sevgiyle.