Bu Blogda Ara

Ağustos 25, 2025

İYİLİK HALİ

 


Hasta olmak, ya da hasta yakını olmak;

Dünyayı bir başka türlü algılamak

Yarı bilinçli, yarı uyanık. 

Gün yeniden ağarırken;

Ağrılarla, yerleşik acılarla uyanmak, 

Dost sandıklarınızı ayırt edememek,

Bazen renkleri bile karıştırmak birbirine

Alacalı, bulacalı, karmakarışık...

Çevreyi bir puslu camın ardından gözlemek;

İnsanın insana yakınlığını test etmek,

Anlayışını, doğruluğunu, vefasını, güvenini sınamak,

Sağlık ile hastalık arasındaki o ince-duyarlı çizgide...


Makbule ABALI

19 Ocak 2024 Urla









Ağustos 20, 2025

İyilerle Karşılaşınca Sanki Her Şey Daha Güzel Oluyor...

 


Ağustosun 20'si oldu bile. Dünya nasıl bu kadar hızlı dönüyor? Günler kısalırken geceler upuzun oldu. Her şey alışılmış biçimde hükmünü sürdürüyor. Dünyanın dengesi böyle kurulmuş.


21 Aralıkta gece ve gündüz birbirine eşit olacak. Hayatımızda belirsizlikler ve düzensizlikler olmadıkça; Duyarlılığımız ve farkındalığımız, algılarımız, insan kimliğimiz de rahatlıyor, düzene kavuşuyor.


Bilmem siz de öyle misiniz; Erdemli, iyi niyetli, yardıma hazır, halden anlayan, ilgili, dinleyen, paylaşımcı, gönlü zengin güzel insanlarla karşılaşınca; Dünya gözümüze nasıl da güzel görünüyor, sanki her yer, her şey aydınlanıyor.


Geçmişi bütünüyle silmek değil de, karşılaştığınız olumsuzlukları; bencilliği, sadece kendini düşünenleri, hak etmediğiniz kötü davranışlarla ,ölçüsüz ve saygısız, kaba  davrananlara mesafeli olabilmek...


Yaşarken öyle zamanlar oluyor ki; en yakınındakilerde bile "güven kaybı" yaşadıysa insan, adeta paranoyak olup kimselere güvenemiyor, herkese kuşkuyla yaklaşıyor. Beden, akıl ve ruh sağlığı da inciniyor, yara alıyor.


Öyle iyi insanlarla, canlılarla  karşılaştım ki bugünlerde, onlar hayata renk ve enerji katıyorlar, yüreğinizi-beyninizi güçlendiriyorlar. Doğayı, insanları, diğer canlıları, çiçekleri, ağaçları; öfke, kin ve nefretten uzak, önyargısız tanımaya, anlamaya, algılamaya çalışanlar; Hem kendileri mutlu oluyorlar, hem de çevreye mutluluk ve enerji yayıyorlar.
İyi Ki Varlar...

Makbule ABALI-Eğitimci 

20.O8.2025 İzmir-Urla



                                                               
                                                                             



Ağustos 17, 2025

16 Ağustos Günlüğü... Ve 17 Ağustos...



Haziran-Temmuz-Ağustos... Okullarda mevsim şeritlerinde YAZ mevsimini simgeleyen 3 aylar. 4 mevsimi tanıtan aylar, 4 farklı ağaçla tanıtılırdı. Çocuklar sallanarak ne güzel ritmik sayarlar; "Sonbahar-Kış--İlkbahar- Yaz... Öğretmenler emek ve zaman harcayarak, bir ağacı değişik renklerde canlandırarak bir sanatçı gibi , işbirliği ile bir eser üretirlerdi.

Bugün 16 Ağustos 2025- Ağustos Ayını yarılamışız. Öğretmenlerimiz; "Söz namustur." derlerdi. Dün bitiremediğim yazımı tamamlamaya söz vermiştim. Fotoğraf ekleyecektim. Az yazı, bol görsel; hızlı-çabuk-bıktırmadan-usandırmadan... Yapay zekâya hiç danışmadan... Başarabilecek miyim...? 

Bu paylaşımımı; uykusuz kalsam da, Türkiye saatiyle-saat 23.00 de bitirmeye kararlıydım. Bir hafta her şeye rağmen, amatörce çekimlerimi sürdürdüm. İnanın,  bir saattir denedim-olmadı-yerleştiremedim. Tek öğrenme yöntemi "sınama yanılma" değil.

Akıllı telefonlar bizim aklımızı sınıyor sanırım. Bağışlayın lütfen. Öğrenmenin yaşla ilgisi olmadığına inanıyorum. Eğitim "hayat boyu" devam ediyor. Yarından umutluyum... "Arkası Yarın"ları çok severdim. Ama böyle paramparça değil...

Bu yazının altında masmavi bir gökyüzü, gününüzü aydınlatan bir güneş, yemyeşil bir alan ve çağlayarak akan doğal su kaynakları hayal edin lütfen... Başaracağınıza eminim.

Makbule ABALI-Eğitimci

16 Ağustos 2025 İzmir-Urla 

Bugün 17 Ağustos. Yeni güne umutla uyandım. Kendimi İYİ hissediyorum.

Küçük şeylerle mutlu olabilen insanlar için "Hayat Güzel."

Makbule Abalı.














Ağustos 15, 2025

Tamamlanamamış Bir Günlük Yazısı- CANLILAR...

 


Dün başladığım yazımı bitiremeyince bugün devam edeceğime dair kendime söz vermiştim. Bir kez daha anladım ki; her şeyin azına, kısasına, hemen tüketilenine, en hızlı, en çabuk, en pratik olmasına alışanlar, çağın getirilerine, zorlamasına, yeni akımlara uymak zorundalar. 

Olabildiğince kısa anlatmaya çalışacağım. Oysa dağarcığımda söylenmesi gereken ne çok şey vardı...

Doğada canlılar aleminde her şey o kadar düzenli ve kurallara uygun işliyor ki. Zamanında bildiğimi sandığım oysa tam kavrayamadığım ne çok şey varmış.

Sabah gün ağarırken önce kuşlar uyanıyor. (Burada hiç horoz sesi duymadım. Gezen-eşeleyen doğal tavuklar azaldığındandır belki.

Kuş sesleri geçmişe göre daha kısık, daha hüzünlü sanki. Yangınlardan kurtulabilenler sürüler halinde, çığlık çığlığa geldiler. 

Denize uzak olunca çok sevdiğim martılar dışında hemen her cins kuş var. Genellikle büyük ağaçları tercih ediyorlar.

Birbirlerinden güç alarak koro halinde ötüyorlar. Güvercinler, kumrular, turnalar, kırlangıçlar. Aralarında hiç anlaşmazlık yok. Gelecekleri zamanı, yöreyi, ağaçları seçmede ustalaşmışlar. 

Caddelerde çok yok ama Arnavut Kaldırımlı sokaklarda kediler ve köpekler birbirleriyle dost oldukları gibi, hiç korkusuzca caddenin ortasında korkusuzca uzanıp uyuyorlar. Sürücüler yol değiştiriyor ama onlar yer değiştirmiyorlar. 

Hastanelerde bile içeride pervasızca gezinen, hastaların elinden bir şeyler  yiyen kediler görüyorsunuz. Tablo gibi görüntülerle karşılaşıyorsunuz. Kediler ve köpekler  buralarda çok mutlu. Sevildiklerini biliyorlar. 

Bu yazı bugün bitmeliydi. Yarım kalmış, bitmemiş. tamamlanmamış işler can sıkıcıdır. Sanırım günlerin yorgunluğu insanın ruh ve beden sağlığını altüst ediyor. Ta içimden gelen "Artık dinlenmelisin!" çağrısına kulak tıkamayı beceremedim. 

Bağışlayınız... Yarın çektiğim fotoğrafları ekleyerek yazımı tamamlayacağım inşallah.

Makbule ABALI-Eğitimci

15. 08. 2025 İzmir-Urla  










Ağustos 14, 2025

Hayat Devam Ederken Günlük Gözlemler (1 )

                                                                 


Bu günden itibaren hava sıcaklıkları düşecekmiş. İçimizi ferahlatan haberler duymak ne iyi oluyor. Kadınların erkeklerden daha duyarlı ve hassas oldukları, inceliklerden hoşlandıkları, anne olmasalar da çoğu zaman "Anne" gibi davrandıkları , koruyucu ve kollayıcı oldukları bilimsel olarak kanıtlanmış.

Önemli olan, kadın ya da erkek olmak değil elbette. İNSAN olmak. yaşadığının , varlığının farkında olabilmek, anlamaya çalışmak, dinlemek, algılamada seçici olabilmek, bizden başka canlıların da evrende bir yeri olduğuna inanmak, kabullenmek. 

Bazı arkadaşlarıma imreniyorum.(Kıskanma adetim yoktur.) Günün tortusunu ya da üç güzel şeyi, bazen kısa mektuplarla, anılarla, gezi izlenimleriyle, insan tasvirleriyle, çiçekler, ağaçlar, bitkiler hakkında bilgiler aktararak, bazen  rüyalarla, arkadaş toplantılarından özetlerle; ama hep maviliklerde gezinerek , zihnimizde güzel izler ve yansımalar bırakarak... 

Ne güzel, içten, yazılar yazıyorlar, fotoğraflar seriliyorlar. İnanın, hayranlık duyuyorum. Dünyanın her köşesinden sanat eseri, harika sesler, görüntüler, çekimler de o mükemmel paylaşımlara eşlik ediyor. Haksızlık etmemen lâzım diyorum kendime; Onlar yeni yüzyılın özelliklerini bilen , teknolojiyi ustaca kullanan. uyumlu, duyarlı, dijital ortamla. sosyal medya ile dost insanlar... Eskilerin deyişiyle: "Senin daha 10 fırın ekmek yemen lâzım." Çıraklıktan ustalığa geçmek kolay değil. Uzun-ince bir yol...

Kısa mektup, kısa mesaj, not, yorum ya da yazı yazmaya alışamamış bir nesildenim ben de. X, Y. Z kuşaklarında da  "Halden Anlayanlar" var iyi ki. Konuşma azalınca yazı daha da öne çıkıyor sanırım. "sanırım" deyişi de; "Bu konuda yeterli bilgi sahibi değilim, bağışlayın." anlamında. (Ya da ben o anlamda kullanıyorum. Çocuklardan ve gençlerden öğreneceğimiz çok şey olduğunu her zaman söylerim. Tanıyanlar bilir! 

Bugün sabahtan beri çok iş yaptım, yapmaya çalıştım. Düzenli olmaya alışan insanlar yaş alınca (ağır çekimde yaşarken) işlerini istedikleri gibi düzenli sürdüremeseler de olanla yetiniyorlar- sadece kendim için yaşamaya halâ alışamasam da- vicdani rahatlık çok önemli... 

Saatler, dakikalar, saniyeler ve tabii ki günler inanılmaz bir hızla  geçiyor.  Dün sabah çok erken saatte- (yardıma hazır, merhametli ve iyi niyetli bir dostla)- eşimin gözünde Sarı Nokta tedavisi ile ilgili olarak Retina kontrolü için yaklaşık evimizden 1 saat uzaklıktaki bir Devlet Kurumuna gitmiştik.

Orada her zamanki gibi. harika, işine gönül vermiş, Hipokrat Yeminine sadık kalmış, başlangıçtan bu yana güzel değişimler yaşayan uzman bir ekiple günümüz-içimiz aydınlandı. Eksikler bilinip, önlemler alınırsa her şey kısa zamanda düzeliyor sanırım. "İyi İnsanlar" hepimize iyi geliyor. Çoğalmalarını diliyoruz.

Bugün hastalıklardan söz etmeyeceğim. Kimseyi endişelendirmeye hakkım olmadığını düşünüyorum. Kısa bir yazı yazmaya niyet etmişken ne kadar uzattığımı fark ettim. Bağışlayın Dostlar. Günün yarısını bitirmişiz bile. Saat 11.50 . Bahçedeki çiçekleri, ağaç ve sebzeleri de düşünmek gerek. Haliyle kısıtlı gelen suyumuz sabah akmıyordu.

Bu günlük gözlemler bitmeden zaman bitti. Sabah aceleyle kahvaltıyı hazırlarken elimi de yakmıştım. Hemen buza bastırsam da acısı geçmedi. Canım yanıyor. Oysa dikkatsiz olmadığımı sanırdım. Suç bizde mi yoksa yaşta mı, ısıtıcının zamanını doldurmasında mı...? 

Yazımı noktalamak zorundayım. Ertesi güne sarkan günlüğe tarih ya da küçük bir not düşülmeli diye öğrenmiştik yıllar önce. Öğretmenlerimiz öyle güzel insanlardı ki; Öğrettikleri bilgiler halâ kalıcı. Sonsuz minnet ve teşekkürle anıyorum her zaman. Rahatsız etmeyelim diye yeterince arayamadık bile. Her zaman saygıyla-minnetle-rahmetle anıyorum... 

Makbule ABALI-Eğitimci

 14. 08.2025 İzmir-Urla 





Temmuz 30, 2025

Yunus Emre'den Deyişlerle...


Zaman zaman yüzyıllar öncesinden söylenmiş ve iz bırakmış sözleri yeniden hatırlamak hafızayı tazelemek gibi. Yunus Emre Anadolu'da yaşamış Tasavvuf ve halk şairi, Türk- İslam Düşünürü olarak biliniyor.
 
Sözleri, şiirleri günümüzde de değerinden hiçbir şey yitirmemiş. Yunus Emre, İnsan olan herkese; Fakir-zengin, Hristiyan-Müslüman ayrımı yapmadan engin sevgiyle bağlıdır. Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsü olan mutasavvıf ve filozof olarak bilinir.
Yunus Emre'ye kulak vermek, her zaman iyi geliyor insana...








Çocuklarınıza zengin olmayı değil, mutlu olmayı öğretin.
Böylece hayatları boyunca sahip oldukları şeylerin fiyatını değil, kıymetini bilirler... 
                                                              Yunus Emre                                    
 

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmez isen, ya nice okumaktır. 
                                                              Yunus Emre

Derleyen: Makbule Abalı-Eğitimci 
Güncelleme: 30. 07. 2025-Urla



Temmuz 25, 2025

Yeniden Öğrenmek...

 


Yaşamak, sadece nefes almak, günlük ihtiyaçlarımızı gidermek, var olduğumuzu bilmek değil elbette. Çevremize yeniden dikkatle baktığımızda; Kaç yaşında olursak olalım, duyarlılık ve farkındalığınız arttıkça yeniden öğreneceğimiz öyle çok şey var ki...

Kişileri tanımak çok kolay değil. Zaman istiyor, önyargılı olmadan, farklı zamanlarda-değişik konum ve durumlarda, başkalarının etkisi altında kalmadan, kendi yargılarınızla  tanımak-tanıyabilmek. Çok zor gerçekten. İyi niyetinizin sınırları olmalı. Neden -sonuç  ilişkilerini iyi değerlendirip, kişi ya da kişileri maskesiz, yalansız, sahte gülücüklere, abartılmış davranışlara kanmadan tanıyabilmek... 

Çocuklar bu konuda yetişkinlerden daha isabetli kararlar alabiliyorlar. İçleri neyse, davranışları da yalın gerçeği yansıtıyor. Büyükler farklı bir şey kurgulamadılarsa, "Çocuktan al haberi" sözü gerçeğin ta kendisi. Şaşırmak, sürprizlere hazır olmak, mimikleriyle gerçeği vurgulamak onlara özgü. Hayalleri bile öyle güzel ki. Henüz gerçek dünyadan haberdar değiller. 

Diğer canlılardan da öğrendiğim çok şey oldu. "Kedi-köpek gibi geçimsiz " denir. Oysa onlar yaşına, cinsine, cinsiyetine göre birbirlerine davranışta kusur etmiyorlar. Sokaktan geçen yabancı bir köpeğe havlayanlar yaşlı bir çoban köpeğine sessizce bakıyorlar. O da gücünün-yarattığı etkinin farında bir tavırla ilerliyor. Sadece su içmek için duruyor. Köpekler kedilerden daha vefalı. Terk edilmiş kedilerin hali içler acısı. Sevilmek için her yola  baş vuruyorlar.

Arıları ürkütmezseniz, yüksek sesle bağırmazsanız çiçeklerden besini alıp gidiyorlar. Şaşırdığım bir durum: Su içmek için bir tasa dalıp çıkamayan arı, suyu dökünce canlanıp uçuyor. Salyangozlar en yararlı bitkileri bulup kurutmakta ustalaşmışlar. Aloaveraların bazıları kurudu. Minicik karıncaların işbirliği inanılmaz. 

En güzeli, en dayanıklı ve yararlısı zeytin ağaçları. Hayran olmamak elde değil. Kavurucu sıcaklarda bile kuru dallarından sürgün veriyorlar. Onlara imrenen kaktüsler dahi çiçek açtı. Gün aşırı onları da suluyordum. Solup yeniden açan gülün yanında, çiçeklerin arasında coşan semizotlarından adeta ilham alarak dikenli kaktüslerimizin küçük de olsa çiçek açması beni çok mutlu etti. Küçük bahçemizin arka köşesindeki zakkum  dahi coştu. Doğanın dili olmasa da, kendini öyle güzel ifade ediyor ki...

Makbule ABALI-Eğitimci

25. 07. 2025 Türkiye-Urla

Not: Bu yayın yoruma açık değildir. Sıcaklarda kimseyi yormak istemedim.